Ak_Kelebek
06-10-2008, 10:51
Dokuz üye "Ya bir parti, anayasa değiştirebilecek çoğunlukla gelir ve iktidar süresini yirmi yıla çıkarırsa?" sorusunu sorunca, şekil yönünden incelemeyi bırakıp bodoslama girivermişlerdi esasa...
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç
Mahkeme içindeki bu posta güvercini kimdi kestiremiyorum ama haber uçurmak için konduğu yerlerden birini biliyorum; Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilciliği! Nereden mi biliyorum? Gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay söyledi. Üstelik yalnız bana değil, tüm ülkeye...
Mahkeme kararının açıklandığı günün gecesinde M. Ali Birand'ın 32. Gün'üne konuk olan Balbay, Anayasa hukukçusu Ergun Özbudun ile kararın gerekçesini tartışırken, kendi iddia ettiği bilginin kaynağını söyleyiverdi; 'Ben Anayasa Mahkemesi'nden öğrendim' diyerek...
Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi, başörtüsü kararının verildiği gün Anayasa Mahkemesi'nin içinden kendisine bilgi sızdırıldığını en ufak bir kaygı duymadan söylerken (ki hiçbir gazeteci haber kaynağını açıklama zorunluluğu içinde değildir) bu durumun bir anayasa ihlali olduğunu düşünmemiş olmalı!
Anayasada 'Anayasa Mahkemesi kararları gerekçeleri yazılmadan açıklanamaz' şeklinde bir hüküm var. Eğer birileri mahkemenin kararını ve karar alınırken yaşanan tartışmaları dışarı sızdırırsa, o kişi anayasayı ihlal etmiş sayılıyor.
Eğer bu suçu işleyenlerden biri mahkeme üyesi ise ve suçu ispatlanırsa kararın ayrıntılarını sızdıran kişi Yüce Divan'da yargılanabiliyor. Profesör Doktor Servet Armağan'a teyit ettirdiğim bu kanun maddeleri açık bir şekilde Mustafa Balbay'ın, mahkeme içindeki kuşunun suç işlediğini ortaya koyuyor.
Peki o kuş kim? En son Emin Çölaşan'ın daveti üzerine Mustafa Balbay ile bir araya gelen bir mahkeme üyesi mi? En az Haşim Kılıç kadar, hatta son zamanlarda ondan daha da fazla tanınan bir üye olabilir mi?
Bu soruların cevabı Mustafa Balbay'da. Ama, şimdilik...
Balbay'ın posta güvercini göründüğü kadar şüpheci bir yapıya sahipse eğer, şu sıralar hayatının en sıkıntılı günlerini yaşıyor olmalı! Bu kez kaygısı boşa değil nitekim. İşin ucunda Yüce Divan var. Tabi ispatlanırsa! Neden olmasın?!
Karar şubatta alındı!
İki etkin hukuk adamına ait iki ayrı açıklama...
İlk açıklama eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'ten... Tarih 9 Şubat 2008. Teziç, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila'ya konuşuyor;
"Başka bir maddeyi değiştirerek dolaylı yoldan 2. maddeyi etkisiz hale getirecek girişimler, 'Anayasaya karşı hile' sayılır ve iptal edilir."
Teziç ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin 1975/87 sayılı kararında mahkemenin şekilden yola çıkarak esasa girdiğinin özellikle altını çiziyor. Mahkemenin esas yönünden karar verebileceği, ihtimaller arasında bile sayılmazken...
Diğer açıklama Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'na ait. Teziç'ten dokuz gün sonra 18 Şubat'ta Başkent Üniversitesi'nde konuşan Kanadoğlu şöyle diyor;
"Hükümet ülkeyi dinci diktaya götürüyor. Buna karşı yargının bir silah olarak kullanılması gerekiyor."
Ve bugün... Teziç-Kanadoğlu ikilisinin dediği oluyor; Anayasa Mahkemesi esasa giriyor, yargı silah gibi kullanılıyor. Şaşırtıcı mı? Bence, değil!
itidalli duruşunu sürdüredursun, o açıklama yaparken, içeride yaşanan bu diyaloglar dışarıya sızmıştı bile.
Erhan ÇELİK
Posta
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç
Mahkeme içindeki bu posta güvercini kimdi kestiremiyorum ama haber uçurmak için konduğu yerlerden birini biliyorum; Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilciliği! Nereden mi biliyorum? Gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay söyledi. Üstelik yalnız bana değil, tüm ülkeye...
Mahkeme kararının açıklandığı günün gecesinde M. Ali Birand'ın 32. Gün'üne konuk olan Balbay, Anayasa hukukçusu Ergun Özbudun ile kararın gerekçesini tartışırken, kendi iddia ettiği bilginin kaynağını söyleyiverdi; 'Ben Anayasa Mahkemesi'nden öğrendim' diyerek...
Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi, başörtüsü kararının verildiği gün Anayasa Mahkemesi'nin içinden kendisine bilgi sızdırıldığını en ufak bir kaygı duymadan söylerken (ki hiçbir gazeteci haber kaynağını açıklama zorunluluğu içinde değildir) bu durumun bir anayasa ihlali olduğunu düşünmemiş olmalı!
Anayasada 'Anayasa Mahkemesi kararları gerekçeleri yazılmadan açıklanamaz' şeklinde bir hüküm var. Eğer birileri mahkemenin kararını ve karar alınırken yaşanan tartışmaları dışarı sızdırırsa, o kişi anayasayı ihlal etmiş sayılıyor.
Eğer bu suçu işleyenlerden biri mahkeme üyesi ise ve suçu ispatlanırsa kararın ayrıntılarını sızdıran kişi Yüce Divan'da yargılanabiliyor. Profesör Doktor Servet Armağan'a teyit ettirdiğim bu kanun maddeleri açık bir şekilde Mustafa Balbay'ın, mahkeme içindeki kuşunun suç işlediğini ortaya koyuyor.
Peki o kuş kim? En son Emin Çölaşan'ın daveti üzerine Mustafa Balbay ile bir araya gelen bir mahkeme üyesi mi? En az Haşim Kılıç kadar, hatta son zamanlarda ondan daha da fazla tanınan bir üye olabilir mi?
Bu soruların cevabı Mustafa Balbay'da. Ama, şimdilik...
Balbay'ın posta güvercini göründüğü kadar şüpheci bir yapıya sahipse eğer, şu sıralar hayatının en sıkıntılı günlerini yaşıyor olmalı! Bu kez kaygısı boşa değil nitekim. İşin ucunda Yüce Divan var. Tabi ispatlanırsa! Neden olmasın?!
Karar şubatta alındı!
İki etkin hukuk adamına ait iki ayrı açıklama...
İlk açıklama eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'ten... Tarih 9 Şubat 2008. Teziç, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila'ya konuşuyor;
"Başka bir maddeyi değiştirerek dolaylı yoldan 2. maddeyi etkisiz hale getirecek girişimler, 'Anayasaya karşı hile' sayılır ve iptal edilir."
Teziç ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin 1975/87 sayılı kararında mahkemenin şekilden yola çıkarak esasa girdiğinin özellikle altını çiziyor. Mahkemenin esas yönünden karar verebileceği, ihtimaller arasında bile sayılmazken...
Diğer açıklama Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'na ait. Teziç'ten dokuz gün sonra 18 Şubat'ta Başkent Üniversitesi'nde konuşan Kanadoğlu şöyle diyor;
"Hükümet ülkeyi dinci diktaya götürüyor. Buna karşı yargının bir silah olarak kullanılması gerekiyor."
Ve bugün... Teziç-Kanadoğlu ikilisinin dediği oluyor; Anayasa Mahkemesi esasa giriyor, yargı silah gibi kullanılıyor. Şaşırtıcı mı? Bence, değil!
itidalli duruşunu sürdüredursun, o açıklama yaparken, içeride yaşanan bu diyaloglar dışarıya sızmıştı bile.
Erhan ÇELİK
Posta