EbuHafs
12-09-2007, 22:05
Arjantin usulü müthiş vuruş!
Kemal Belgin
kbelgin@milligazete.com.tr
09.12.2007
Futbolda fizik gösterisi, yani rakibi önce bozma ve oynatmama stratejisi sahalara giderek teknik zafiyet sergileyen oyuncuların üşüşmesini sağladı. Bu, bir gerçek… Bu tiplerin arasına bir veya iki topla oynama ustası koymak da oyunda topa sahip olma ve etkili hücum silahı olarak belirlendi.
Böyle bir girişten sonra Bursa’da Delgado’nun attığı muhteşem gole değinmek isterim… Serdar’dan gelen düz, dengeli, her an, her şekilde kullanılmaya uygun pası, bekletmeden, yani gelişine öylesine keserek kaleye göndermek, yukarıda tarif etmeye çalıştığım ikinci model futbolculuk gerektirir. Delgado’da da tekniği sayesinde, topu öyle bir ayak içiyle taradı ki, sanırım sağ ayağının içinin topa değmediği kısmı kalmadı. Bu golün çok büyük bir benzerini 1982 Dünya Kupası’nda Brezilyalı Junior, Sarria Stadı’nda, ikinci grup final oyunlarında Arjantin’e atmıştı.
Beşiktaş, Bursa’da oyuna hakim olan taraftı. Serdar, Cisse, Tello, onların önünde Delgado ve ileride de Bobo ve Higuen’le topa hakim olma, oyuna tempo kazandırma, süratlenme gibi öğeler de öne çıktı. Ancak ne var ki, top Bursaspor ceza alanına getirildikten sonra orada topu tutacak, oyunu oraya kadar kurmuşlara zemin hazırlayacak eleman yoktu. Yani Bobo bunu tek bir pozisyonda dahi yapamadı. O kadar üstün gibi görünen, sürekli atak tazeleyen Beşiktaş, ne acıdır ki, pozisyon bulamadı. İşte Ertuğrul hoca da bu manzarayı maç bitine kadar izledi. Ve Bobo’yu oyundan alıp oraya topu tutacak adam Nobre’yi oyuna sokamadı. Şayet bunu yapabilseydi, Delgado, Higuen, Serdar ve Tello’nun yüklenmeleri sonucunda pozisyon zenginliği yaşanır ve kim bilir belki de maç daha önce koparılabilirdi. Savunmada ise Baki ile Toraman hemen hemen hiç hata yapmadan oynadılar. Ali Tandoğan ve Üzülmez de topla rakibi geçme yanlışına düşmediklerinde iyi göründüler. Rüştü de tecrübesi ile ayakta durdu. Bursaspor ise anlaşılmaz bir tutukluk içinde idi. Hafta içinde eski takımı Beşiktaş’ın başta başkanı olmak üzere bütün birimlerine sallayan Samet hoca, anlaşılan o ki, takımı henüz büyük maç oynayacak veya topla fazla oynayabilen takımları bozacak kıvama getirememiş. Demek ki çenesi kadar kafası henüz Bursaspor takımı üzerine eğilmemiş.
Tabii ki maçı açık tribünden izleyen Beşiktaş yönetimine de değinmek gerekir. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir uygulama olabilir ki… İl güvenlik kurulu güvenliği sağlayamayacağı kaygısıyla Beşiktaş taraftarına maçı yasak ediyor. Ne güzel! Mektepler olmasaydı, Maarif’i ne güzel idare ederdim lafı, geldi yıllar sonra bizim futbola oturdu. Bu nedenle verilmiş ağırlaştırılmış müebbete karşı Beşiktaş yönetimi müthiş bir duruş sergileyerek maçı, taraftarının yerinde izledi. Kutlarım. Ve bu uygulamayı gündeme getirenlere de “Utanın” derim…
Kemal Belgin
kbelgin@milligazete.com.tr
09.12.2007
Futbolda fizik gösterisi, yani rakibi önce bozma ve oynatmama stratejisi sahalara giderek teknik zafiyet sergileyen oyuncuların üşüşmesini sağladı. Bu, bir gerçek… Bu tiplerin arasına bir veya iki topla oynama ustası koymak da oyunda topa sahip olma ve etkili hücum silahı olarak belirlendi.
Böyle bir girişten sonra Bursa’da Delgado’nun attığı muhteşem gole değinmek isterim… Serdar’dan gelen düz, dengeli, her an, her şekilde kullanılmaya uygun pası, bekletmeden, yani gelişine öylesine keserek kaleye göndermek, yukarıda tarif etmeye çalıştığım ikinci model futbolculuk gerektirir. Delgado’da da tekniği sayesinde, topu öyle bir ayak içiyle taradı ki, sanırım sağ ayağının içinin topa değmediği kısmı kalmadı. Bu golün çok büyük bir benzerini 1982 Dünya Kupası’nda Brezilyalı Junior, Sarria Stadı’nda, ikinci grup final oyunlarında Arjantin’e atmıştı.
Beşiktaş, Bursa’da oyuna hakim olan taraftı. Serdar, Cisse, Tello, onların önünde Delgado ve ileride de Bobo ve Higuen’le topa hakim olma, oyuna tempo kazandırma, süratlenme gibi öğeler de öne çıktı. Ancak ne var ki, top Bursaspor ceza alanına getirildikten sonra orada topu tutacak, oyunu oraya kadar kurmuşlara zemin hazırlayacak eleman yoktu. Yani Bobo bunu tek bir pozisyonda dahi yapamadı. O kadar üstün gibi görünen, sürekli atak tazeleyen Beşiktaş, ne acıdır ki, pozisyon bulamadı. İşte Ertuğrul hoca da bu manzarayı maç bitine kadar izledi. Ve Bobo’yu oyundan alıp oraya topu tutacak adam Nobre’yi oyuna sokamadı. Şayet bunu yapabilseydi, Delgado, Higuen, Serdar ve Tello’nun yüklenmeleri sonucunda pozisyon zenginliği yaşanır ve kim bilir belki de maç daha önce koparılabilirdi. Savunmada ise Baki ile Toraman hemen hemen hiç hata yapmadan oynadılar. Ali Tandoğan ve Üzülmez de topla rakibi geçme yanlışına düşmediklerinde iyi göründüler. Rüştü de tecrübesi ile ayakta durdu. Bursaspor ise anlaşılmaz bir tutukluk içinde idi. Hafta içinde eski takımı Beşiktaş’ın başta başkanı olmak üzere bütün birimlerine sallayan Samet hoca, anlaşılan o ki, takımı henüz büyük maç oynayacak veya topla fazla oynayabilen takımları bozacak kıvama getirememiş. Demek ki çenesi kadar kafası henüz Bursaspor takımı üzerine eğilmemiş.
Tabii ki maçı açık tribünden izleyen Beşiktaş yönetimine de değinmek gerekir. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir uygulama olabilir ki… İl güvenlik kurulu güvenliği sağlayamayacağı kaygısıyla Beşiktaş taraftarına maçı yasak ediyor. Ne güzel! Mektepler olmasaydı, Maarif’i ne güzel idare ederdim lafı, geldi yıllar sonra bizim futbola oturdu. Bu nedenle verilmiş ağırlaştırılmış müebbete karşı Beşiktaş yönetimi müthiş bir duruş sergileyerek maçı, taraftarının yerinde izledi. Kutlarım. Ve bu uygulamayı gündeme getirenlere de “Utanın” derim…