SSS
02-02-2010, 03:51
Yaşar Nuri Öztürk hocanın son zamanlarda kaleme aldığı bir eser, diğer bazı eserleri gibi baskı ve satış rekorları kırıyor:
‘’ ALLAH İLE ALDATMA ‘’
Bu güzel benzetme, siyasette bir tür yaklaşım ve oyunları anlatmada, deyim yerinde ise cuk oturdu. Yani dini siyasete alet etmeyi, yani insanları ‘’ Allah ile kandırmayı ‘’ çok güzel ifade ediyor. Biliyorsunuz, PKK derdi yetmezmiş gibi, bir de son dönemlerde Ergenekon belası çıktı başımıza.
Ergenekon çeteleşmesinde Atatürkçü Düşünce Derneğinin ismi ve bu dernek üyesi bazı kişilerin bağlantısı savcılar tarafından ortaya atıldı.
Tabii ki, gerçekler mahkeme sonucu ortaya çıkacak. Ama, hani derler ya, ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Allah ile aldatılmanın söz konusu olduğu ortamda, Atatürk ile aldatılmak olasılığı pek sürpriz olmadı toplumumuza. Çok ileri Atatürkçü görüntüsü veren İlhan Selçuk ve eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Alemdaroğulu gibi bazı kişilerin de bu büyük çeteleşme ile bağlantısı olabileceği gündeme geldi.
Hangi dala güvenle tutunabileceğimizi bilemez olduk.
Ve yepyeni, nur topu gibi bir deyimimiz daha olacak galiba:
‘’ ATATÜRK İLE ALDATMAK ‘’
Birileri topluma bir şeyi mi dayatmak istiyor. Konu ile ilgisi olsun olmasın Atatürk ile bağlantı kuruyor. İşe Atatürk’ü de ortak etmek istiyor.
Hiç de dindar olmayan ve gerçekte caminin yerini dahi bilemeyip namaz da kılmayan bazı bürokratların, dindar olan müdürünün, genel müdürünün gözüne girmek için, müdürünün veya genel müdürünün Cuma namazı kıldığı mekana erken gelip ön saflarda Cuma namazını eda ettiği, yani namazı Allah için değil de kul için kıldığı gibi, bazı bürokratlar ve akademisyenlerimiz de ‘’ Atatürkçü ‘’ diye bildiği üstlerine şirin görünmek için, akla hayale gelmedik Atatürkçülük uygulamalarına girişmektedirler.
Örnek olaarak tanık olduğum bir olayı kısaca anlatayım:
Bundan 15 sene kadar önce, bir üniversitemizde bir yardımcı doçent, Atatürk anma günü münasebeti ile bir konferans hazırlar bunu ildeki bütün liselerin öğrenci, öğretmenlerine uygulamak istediğini belirtir. Konferansın konusu: ‘’ Atatürkçülüğün Kaynakları ‘’ dır. Üniversite yönetimi ilin Milli Eğitim Müdürlüğüne isteği iletir. Milli Eğitim Müdürlüğü ildeki tüm liselere bir tamimle her liseden belirli sayıdaki, öğretmen ve öğrencilerin bu konferansa katılmasını ister. Belirli gün ve saat gelir. Yüzlerce öğretmen ve öğrenci o üniversitenin büyükçe bir anfisinde toplanırlar.
Sayın öğretim görevlisi kürsüye gelir. Yalnızca 15-20 dakika Atatürk’ümüzle ilgili herkesin ezbere bildiği klasik bilgileri tekrarlar. İlan edilen konferansın konusu ile ilgili hiçbir şey söylemez. Konuşmasını bitirir. Kürsüden iner. Herkes dağılır. Sözde konferans bitmiştir.
Haa şunu da ilave edeyim. Salonun en ön protokole ayrılaniki sırasında kimse yoktur. Sayın öğretim görevlimiz bu toplantıya üniversite protokolüne dahil zevattan kimsenin gelmeyeceğini bilmektedir. Amacına ulaşmıştır. Hocalarına ve Üniversite yönetimine ‘’ iyi ve faal bir Atatürkçü olduğu ‘’ görüntüsünü vermiştir.
Konuşmasını izleyen öğretmen ve öğrencilerin bir kısmı olayı anlamış ve kızmışlardır. Ama ne gam...
Sayın akademisyenimiz birilerini Atatürk ile aldatmıştır. Bunun sonucunda belki de istediğini elde etmiştir...
‘’ ALLAH İLE ALDATMA ‘’
Bu güzel benzetme, siyasette bir tür yaklaşım ve oyunları anlatmada, deyim yerinde ise cuk oturdu. Yani dini siyasete alet etmeyi, yani insanları ‘’ Allah ile kandırmayı ‘’ çok güzel ifade ediyor. Biliyorsunuz, PKK derdi yetmezmiş gibi, bir de son dönemlerde Ergenekon belası çıktı başımıza.
Ergenekon çeteleşmesinde Atatürkçü Düşünce Derneğinin ismi ve bu dernek üyesi bazı kişilerin bağlantısı savcılar tarafından ortaya atıldı.
Tabii ki, gerçekler mahkeme sonucu ortaya çıkacak. Ama, hani derler ya, ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Allah ile aldatılmanın söz konusu olduğu ortamda, Atatürk ile aldatılmak olasılığı pek sürpriz olmadı toplumumuza. Çok ileri Atatürkçü görüntüsü veren İlhan Selçuk ve eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Alemdaroğulu gibi bazı kişilerin de bu büyük çeteleşme ile bağlantısı olabileceği gündeme geldi.
Hangi dala güvenle tutunabileceğimizi bilemez olduk.
Ve yepyeni, nur topu gibi bir deyimimiz daha olacak galiba:
‘’ ATATÜRK İLE ALDATMAK ‘’
Birileri topluma bir şeyi mi dayatmak istiyor. Konu ile ilgisi olsun olmasın Atatürk ile bağlantı kuruyor. İşe Atatürk’ü de ortak etmek istiyor.
Hiç de dindar olmayan ve gerçekte caminin yerini dahi bilemeyip namaz da kılmayan bazı bürokratların, dindar olan müdürünün, genel müdürünün gözüne girmek için, müdürünün veya genel müdürünün Cuma namazı kıldığı mekana erken gelip ön saflarda Cuma namazını eda ettiği, yani namazı Allah için değil de kul için kıldığı gibi, bazı bürokratlar ve akademisyenlerimiz de ‘’ Atatürkçü ‘’ diye bildiği üstlerine şirin görünmek için, akla hayale gelmedik Atatürkçülük uygulamalarına girişmektedirler.
Örnek olaarak tanık olduğum bir olayı kısaca anlatayım:
Bundan 15 sene kadar önce, bir üniversitemizde bir yardımcı doçent, Atatürk anma günü münasebeti ile bir konferans hazırlar bunu ildeki bütün liselerin öğrenci, öğretmenlerine uygulamak istediğini belirtir. Konferansın konusu: ‘’ Atatürkçülüğün Kaynakları ‘’ dır. Üniversite yönetimi ilin Milli Eğitim Müdürlüğüne isteği iletir. Milli Eğitim Müdürlüğü ildeki tüm liselere bir tamimle her liseden belirli sayıdaki, öğretmen ve öğrencilerin bu konferansa katılmasını ister. Belirli gün ve saat gelir. Yüzlerce öğretmen ve öğrenci o üniversitenin büyükçe bir anfisinde toplanırlar.
Sayın öğretim görevlisi kürsüye gelir. Yalnızca 15-20 dakika Atatürk’ümüzle ilgili herkesin ezbere bildiği klasik bilgileri tekrarlar. İlan edilen konferansın konusu ile ilgili hiçbir şey söylemez. Konuşmasını bitirir. Kürsüden iner. Herkes dağılır. Sözde konferans bitmiştir.
Haa şunu da ilave edeyim. Salonun en ön protokole ayrılaniki sırasında kimse yoktur. Sayın öğretim görevlimiz bu toplantıya üniversite protokolüne dahil zevattan kimsenin gelmeyeceğini bilmektedir. Amacına ulaşmıştır. Hocalarına ve Üniversite yönetimine ‘’ iyi ve faal bir Atatürkçü olduğu ‘’ görüntüsünü vermiştir.
Konuşmasını izleyen öğretmen ve öğrencilerin bir kısmı olayı anlamış ve kızmışlardır. Ama ne gam...
Sayın akademisyenimiz birilerini Atatürk ile aldatmıştır. Bunun sonucunda belki de istediğini elde etmiştir...