Ertuğrul ÖZGÜL
04-15-2009, 21:35
PKK'ya "silahı bırak" çağrısının yapılacağı bir dönemde verilen bu mesajlar ilgi çekiciydi.
Erhan BAŞYURT yazdı…
Tarihi konuşmada talihsiz çelişkiler...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Harp Akademileri'nde beklenen sunuşunu yaptı.
Çarpıcı alıntılar içeren konuşmasında Başbuğ, kültürel kimlikle ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri adına ilk denilebilecek açılımlar gerçekleştirdi.
Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, Türkiye halkına, Türk milleti denir" sözlerine dikkat çekti.
Kültürel kimliğin, bireysel özgürlükler kapsamında kullanılmasının ülkeye olan sadakati artırdığını kaydetti.
Yakın zamana kadar "alt kimlik/üst kimlik, Türk değil Türkiyeli" tartışmaları yaşayan ülkemizde, Genelkurmay cesur bir açılım gerçekleştirmiş oldu.
Başbuğ, "Kürt ve Zaza kökenli yurttaşlarımızın mağduriyete uğradıkları yönündeki algılarının değişmesini" devletin asli görevi olarak niteledi.
"Terörist de insandır" diyen Başbuğ, terörle mücadelenin de hukuk çerçevesinde ve insan merkezli olması gerektiğini belirtti.
Tabii "kırmızı çizgileri" koymayı da unutmadı.
"Yeni azınlıklar yaratılmasına izin veremeyiz... Kültürel kimliklerin anayasal veya yasal tanınması mümkün değil... Ulusal devlet ve üniter yapının değiştirilmesi teklif bile edilemez."
PKK'ya "silahı bırak" çağrısının yapılacağı bir dönemde verilen bu mesajlar ilgi çekiciydi.
***
Üzerinde uzunca bir süre çalışılmış olmasına karşın, Başbuğ'un 20 sayfayı bulan konuşmasında yer alan çok sayıdaki çelişki de dikkat çekiciydi.
Başbuğ, "Huntington'a göre sivil-asker ilişkilerinde objektif kontrol, askerlik mesleğinin profesyonel yeteneğinin arttırılması ve askerlerin politikadan uzaklaştırılması ile sağlanır" dedi.
Türk siyasetinin yakın zamana kadar nasıl "toplumsal mühendisliğe" tabii tutulduğunu hatırlayanlar için bu sözler bir "temenni" olarak algılandı.
Atatürk'ün, "Din gerekli bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur" vecizesini vurguladı.
Ancak ardından, laik ve demokratik yapı içerisinde yasalar kapsamında inançlarına göre yaşamaya çalışan insanları, "dini siyasal araç olarak kullanan dini cemaatler" olarak eleştirdi.
Başbuğ, halk arasında TSK'nın bir adının da "Peygamber Ocağı" olduğunu bildiklerini belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir zaman dine karşı olmamıştır" tespiti yaptı.
Bu ifadeleri de bundan sonrası için verilmiş bir "asker sözü" olarak görmek mümkün.
Çocuklarının yemin törenini başörtüleri nedeniyle tel örgüler arkasında seyreden ve oğullarının orduevindeki düğün törenine aynı nedenle giremeyen annelerle, inançlarını yaşamaya çalıştıkları için YAŞ kararı ile atılanlar, umarım artık olmayacak...
"Tarihi" konuşmada dinleyenleri "derin hesaplaşmaya" iten bir diğer ilginç tespit de, "demokratlık kisvesi altında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma amacıyla yapılan sistematik muhalefet" ibaresi oldu.
Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal, Fehmi Koru ve Nazlı Ilıcak gibi demokrat gazeteciler, bu sözleri nasıl karşıladılar acaba?
Bırakın geçmiş darbeleri, sadece Ergenekon'un İkinci İddianamesi'ne bakan birisi bile bu ifadeler karşısında şok olur.
Sonuç olarak "Türkiye halkı" vurgusuyla tarihi bir açılım yapılsa da, Başbuğ'un konuşması eleştirel hazımsızlık ve ötekine karşı hoşgörüsüzlük nedeniyle ürkütücü...
ERSÖZ’ÜN TEHDİTLERİ VE GATA'DA SÜREN TEDAVİ
Ergenekon sanığı JİTEM eski Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'e ait olan bir ses kaydı internet sitelerine düştü.
GATA'da general katında özel tedavi gören Ersöz, kapalı prostat ameliyatı olmuş, 15 gün sonra nedeni belli olmayan bir şekilde enfeksiyon kapmıştı.
Ersöz'ün bu tedavisi de sona erdi.
Ama emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'la birlikte GATA'da kalmaya devam ediyor.
Tutuklu bulundukları cezaevine henüz gönderilmedi.
Ersöz'ün cezaevlerinin sevk zinciri arasında yer almayan GATA'ya sevki de zaten tartışma konusu olmuştu.
Operasyon başladığında yurt dışına kaçan Ersöz, ses kaydında "konuşmakla" ve "her şeyi anlatmakla" tehdit ediyor.
"Ben eğer ışık görürsem onlar da ışık görecekler ben ışık göremezsem onlar ışık göremezler" diyor.
Ersöz'ün zaman zaman hakarete varan sözleri, ister istemez GATA'dan bir türlü tahliye edilmemesiyle ilgili kafalarda sorular oluşmasına neden oluyor.
Yoksa neden sağlık sorunları değil de, bu tehditler mi?
Erhan BAŞYURT yazdı…
Tarihi konuşmada talihsiz çelişkiler...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Harp Akademileri'nde beklenen sunuşunu yaptı.
Çarpıcı alıntılar içeren konuşmasında Başbuğ, kültürel kimlikle ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri adına ilk denilebilecek açılımlar gerçekleştirdi.
Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, Türkiye halkına, Türk milleti denir" sözlerine dikkat çekti.
Kültürel kimliğin, bireysel özgürlükler kapsamında kullanılmasının ülkeye olan sadakati artırdığını kaydetti.
Yakın zamana kadar "alt kimlik/üst kimlik, Türk değil Türkiyeli" tartışmaları yaşayan ülkemizde, Genelkurmay cesur bir açılım gerçekleştirmiş oldu.
Başbuğ, "Kürt ve Zaza kökenli yurttaşlarımızın mağduriyete uğradıkları yönündeki algılarının değişmesini" devletin asli görevi olarak niteledi.
"Terörist de insandır" diyen Başbuğ, terörle mücadelenin de hukuk çerçevesinde ve insan merkezli olması gerektiğini belirtti.
Tabii "kırmızı çizgileri" koymayı da unutmadı.
"Yeni azınlıklar yaratılmasına izin veremeyiz... Kültürel kimliklerin anayasal veya yasal tanınması mümkün değil... Ulusal devlet ve üniter yapının değiştirilmesi teklif bile edilemez."
PKK'ya "silahı bırak" çağrısının yapılacağı bir dönemde verilen bu mesajlar ilgi çekiciydi.
***
Üzerinde uzunca bir süre çalışılmış olmasına karşın, Başbuğ'un 20 sayfayı bulan konuşmasında yer alan çok sayıdaki çelişki de dikkat çekiciydi.
Başbuğ, "Huntington'a göre sivil-asker ilişkilerinde objektif kontrol, askerlik mesleğinin profesyonel yeteneğinin arttırılması ve askerlerin politikadan uzaklaştırılması ile sağlanır" dedi.
Türk siyasetinin yakın zamana kadar nasıl "toplumsal mühendisliğe" tabii tutulduğunu hatırlayanlar için bu sözler bir "temenni" olarak algılandı.
Atatürk'ün, "Din gerekli bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur" vecizesini vurguladı.
Ancak ardından, laik ve demokratik yapı içerisinde yasalar kapsamında inançlarına göre yaşamaya çalışan insanları, "dini siyasal araç olarak kullanan dini cemaatler" olarak eleştirdi.
Başbuğ, halk arasında TSK'nın bir adının da "Peygamber Ocağı" olduğunu bildiklerini belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir zaman dine karşı olmamıştır" tespiti yaptı.
Bu ifadeleri de bundan sonrası için verilmiş bir "asker sözü" olarak görmek mümkün.
Çocuklarının yemin törenini başörtüleri nedeniyle tel örgüler arkasında seyreden ve oğullarının orduevindeki düğün törenine aynı nedenle giremeyen annelerle, inançlarını yaşamaya çalıştıkları için YAŞ kararı ile atılanlar, umarım artık olmayacak...
"Tarihi" konuşmada dinleyenleri "derin hesaplaşmaya" iten bir diğer ilginç tespit de, "demokratlık kisvesi altında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma amacıyla yapılan sistematik muhalefet" ibaresi oldu.
Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal, Fehmi Koru ve Nazlı Ilıcak gibi demokrat gazeteciler, bu sözleri nasıl karşıladılar acaba?
Bırakın geçmiş darbeleri, sadece Ergenekon'un İkinci İddianamesi'ne bakan birisi bile bu ifadeler karşısında şok olur.
Sonuç olarak "Türkiye halkı" vurgusuyla tarihi bir açılım yapılsa da, Başbuğ'un konuşması eleştirel hazımsızlık ve ötekine karşı hoşgörüsüzlük nedeniyle ürkütücü...
ERSÖZ’ÜN TEHDİTLERİ VE GATA'DA SÜREN TEDAVİ
Ergenekon sanığı JİTEM eski Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'e ait olan bir ses kaydı internet sitelerine düştü.
GATA'da general katında özel tedavi gören Ersöz, kapalı prostat ameliyatı olmuş, 15 gün sonra nedeni belli olmayan bir şekilde enfeksiyon kapmıştı.
Ersöz'ün bu tedavisi de sona erdi.
Ama emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'la birlikte GATA'da kalmaya devam ediyor.
Tutuklu bulundukları cezaevine henüz gönderilmedi.
Ersöz'ün cezaevlerinin sevk zinciri arasında yer almayan GATA'ya sevki de zaten tartışma konusu olmuştu.
Operasyon başladığında yurt dışına kaçan Ersöz, ses kaydında "konuşmakla" ve "her şeyi anlatmakla" tehdit ediyor.
"Ben eğer ışık görürsem onlar da ışık görecekler ben ışık göremezsem onlar ışık göremezler" diyor.
Ersöz'ün zaman zaman hakarete varan sözleri, ister istemez GATA'dan bir türlü tahliye edilmemesiyle ilgili kafalarda sorular oluşmasına neden oluyor.
Yoksa neden sağlık sorunları değil de, bu tehditler mi?