Hüdaverdi
05-18-2010, 01:15
Yoğun siyasî gündem, dünyanın dört bir yanından kan ve zulüm haberleri ve yoğun iş temposu...
İnsanın, ister istemez televizyondaki garip dizilere gözü kayıyor. Tamam tamam, saklamaya gerek yok; bazen özellikle oturup izliyoruz!
İlk kez bir dizide oynuyorlar!?
Yine bir gün oturmuş, televizyonda yeni yayınlanmaya başlayan bir komedi dizisini izliyorum: Haluk Bilginer'in oynadığı, bir Amerikan dizisinin Türkiye versiyonu olan “Cuma'ya Kalsa”.
Amerikan tipi garip esprileri olsa da Haluk Bilginer'in mükemmel oyunuyla izlenesi bir dizi olduğunu söyleyebilirim. Dizinin bir yerinde başörtülü bir kadın sahneye geldi.
Hanıma dedim ki; “İlk kez bir dizide başörtülü kadın oynatılıyor, ülkemizde kadınların %50 si başörtülü olmasına rağmen televizyonda, sinemada ve reklam sektöründe asla görünmüyorlar.”
Bu da bir gelişmedir
Türkiye'deki kadınların %50’si görünmez addediliyor yani. Eşim benim kadar iyimser değildi: “Örtünme şekline baksana; yarım örtmüş, kelebek gibi bir şey.” Dediği gibi askerî lojmanlara girebilecek nitelikte, garip bir örtünmeydi. Ama ben nedensiz iyimserliğime devam ettim; “Bu da bir gelişmedir!” Ancak çok geçmeden işin aslı ortaya çıkmıştı.
Ben, ‘dizinin yönetmenini ve senaristi kimdir acaba? Liberal bir kişi midir’ diye düşünürken eşim; “bak”, dedi “kadına, neymiş özelliği?” Kadın okuma-yazma bilmeyen genç sayılabilecek yaşta bir kadındı ve okuma-yazma öğrenmenin faziletleri hakkında dizinin başrol oyuncusuna nutuk çekiyordu.
Ne zaman görecekler gerçeği?
Başörtülü kadının laik medyadaki rolünü böylece görmüş oldum bir kez daha. İyimser olmak ve onların gözlerinin açılması için biraz daha zaman gerekiyor. Eşimin de dâhil olduğu üniversite mezunu, meslek sahibi kadınları görmemeye devam edecekler anlaşılan cicili bicili kanallarında.
Ve dahası, okumak isteyen, kariyer yaparak sanatçı, bilim adamı veya iş kadını olmak isteyen binlerce genç kardeşimizi üniversite kapısından döndürerek halkın gözündeki “okuma-yazma bilmeyen cahil örtülü kadın” imajını sabitlemek merkez medyanın ana amaçları olmaya maalesef devam edecek.
Bunun bir üzücü yanı da, 28 Şubat öncesi çeşitli muhafazakâr kanallarda tesettürlü programcı, haber spikeri ve muhabir varken; 28 Şubat'tan sonra tesettürlü genç kadınların ancak “Kalp Gözü” tarzı dizilerde yer alabilmesi ne yazık ki...
Enes Malikoğlu / Dunyabizim.com
İnsanın, ister istemez televizyondaki garip dizilere gözü kayıyor. Tamam tamam, saklamaya gerek yok; bazen özellikle oturup izliyoruz!
İlk kez bir dizide oynuyorlar!?
Yine bir gün oturmuş, televizyonda yeni yayınlanmaya başlayan bir komedi dizisini izliyorum: Haluk Bilginer'in oynadığı, bir Amerikan dizisinin Türkiye versiyonu olan “Cuma'ya Kalsa”.
Amerikan tipi garip esprileri olsa da Haluk Bilginer'in mükemmel oyunuyla izlenesi bir dizi olduğunu söyleyebilirim. Dizinin bir yerinde başörtülü bir kadın sahneye geldi.
Hanıma dedim ki; “İlk kez bir dizide başörtülü kadın oynatılıyor, ülkemizde kadınların %50 si başörtülü olmasına rağmen televizyonda, sinemada ve reklam sektöründe asla görünmüyorlar.”
Bu da bir gelişmedir
Türkiye'deki kadınların %50’si görünmez addediliyor yani. Eşim benim kadar iyimser değildi: “Örtünme şekline baksana; yarım örtmüş, kelebek gibi bir şey.” Dediği gibi askerî lojmanlara girebilecek nitelikte, garip bir örtünmeydi. Ama ben nedensiz iyimserliğime devam ettim; “Bu da bir gelişmedir!” Ancak çok geçmeden işin aslı ortaya çıkmıştı.
Ben, ‘dizinin yönetmenini ve senaristi kimdir acaba? Liberal bir kişi midir’ diye düşünürken eşim; “bak”, dedi “kadına, neymiş özelliği?” Kadın okuma-yazma bilmeyen genç sayılabilecek yaşta bir kadındı ve okuma-yazma öğrenmenin faziletleri hakkında dizinin başrol oyuncusuna nutuk çekiyordu.
Ne zaman görecekler gerçeği?
Başörtülü kadının laik medyadaki rolünü böylece görmüş oldum bir kez daha. İyimser olmak ve onların gözlerinin açılması için biraz daha zaman gerekiyor. Eşimin de dâhil olduğu üniversite mezunu, meslek sahibi kadınları görmemeye devam edecekler anlaşılan cicili bicili kanallarında.
Ve dahası, okumak isteyen, kariyer yaparak sanatçı, bilim adamı veya iş kadını olmak isteyen binlerce genç kardeşimizi üniversite kapısından döndürerek halkın gözündeki “okuma-yazma bilmeyen cahil örtülü kadın” imajını sabitlemek merkez medyanın ana amaçları olmaya maalesef devam edecek.
Bunun bir üzücü yanı da, 28 Şubat öncesi çeşitli muhafazakâr kanallarda tesettürlü programcı, haber spikeri ve muhabir varken; 28 Şubat'tan sonra tesettürlü genç kadınların ancak “Kalp Gözü” tarzı dizilerde yer alabilmesi ne yazık ki...
Enes Malikoğlu / Dunyabizim.com