Terennüm
09-11-2011, 21:09
Yaz mevsimindeyiz. Havalar sıcak. Büyük ve tarihî bir camiye gidiyorum. Cemaate bakıyorum. Yüzde doksanı takkesiz. Yüzde ellisi kısa kollu tişört giymiş. Birinin tişörtünün üzerinde İngilizce yazılar var. Cemaatin bir kısmı çok kötü ve zevksiz giyimli.Yakınımdaki biri, hutbe okunurken durmadan cep telefonuna bakıyor. Herhalde telefonkolik. Başka biri mesajları okuyor, mesaj atıyor.Arkada iki genç bütün hutbe boyunca vır vır zır zır konuştular. Çenesi düşükler. Bunlara kim edeb erkan öğretecek? Ben değil, dövebilirler...Birkaç kişi köpek oturuşuyla oturmuş.Minberdeki hocaya bakıyorum. Diyanet'in açık renk, yakası ve kol kenarları sırmalı yeni moda cüppeleri ne kadar zevksiz ve uyduruk.Eyvah eyvah eyvah!.. Bu hafta da minberden para yardımı yapılması istendi. Ya Rabbi!.. Resûlullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) makamı nelere alet ediliyor.Caminin hoparlörleri ayarsız ve bozuk. Mihrapta üç dört mikrofon var. Ses kolonları rasgele yerleştirilmiş, akustik bozulmuş, ses kirliliği var. Şu meretlerin sesini biraz kıssalar olmaz mı?Okunan hutbe içimi açmadı.Din, iman, Şeriat elden gitmiş, biz teferruatla uğraşıyoruz.Üç dindar edebiyat profesörü gelip bilirkişi sıfatıyla bu hutbeyi dinleseler acaba 10 üzerinden ne not verirlerdi? Bence üç veya dört...
Farz namaz başladı. Önümdeki Müslüman secde esnasında ayağının parmaklarının alt tarafından bir kısmını (kıvırarak) yere değdirmedi. Secdesi olmadı. Secde olmayınca namaz da olmaz.Ahir zuhur namazını hasırların üzerinde kılmak için dışarıya çıktım. Keşke çıkmasaymışım. Ana kapının önüne kırık dökük bir masa koymuşlar, yüksek sesle yardım yardım yardım diye avaz avaz bağırıyorlar hiç durmadan dinlenmeden. Zaten huzurum yok, namazı nasıl kıldım bilmiyorum.Maalesef, nâdir istisnalar dışında namazlarda ve camilerde huzur, huşu, hudu, sekinet, vakar, doğru dürüst kılık kıyafet, imame kalmadı.Bazı camilerin imamlarının ve müezzinlerinin sesleri ve kıraatleri güzel ama onları da şeytanî hoparlörler mahv ediyor.Büyük camilerimizden birine turistler için İngilizce, Fransızca, Almanca uyarılar yazmışlar. İmla ve gramer hataları vardı, çok üzüldüm, öfkelendim. Yahu bir bilene sorun bari.Camilerdeki uyduruk pilli saatler tam bir fâcia. Nice camide mihrabın iki yanına aynı saatten koymuşlar. Çinden gelme, yerinde onbeş liraya satılan şeyler. İnsan böyle ucuz, değersiz, işporta işi, rezil, iğrenç, pis pilli saatleri mukaddes caminin en görülecek yerine asmaktan hayâ eder. Medenî Müslümanlar böyle saatleri helâlarına bile asmaz!..Neymiş, hayırmış. Olmaz olsun böyle hayır!Tarihî camilerimizin çoğundaki kıymetli hüsn-i hat levhaları yok oldu, yok edildi. Bazısının çivileri duruyor. Bunları kimler çaldı, yok etti. Elleri kırılsın!
1950'li yıllarda Kısıklı camii şerifinde Osman efendi adında bir hatip vardı. O tarihte hoparlör yoktu, kısık sesle hutbe irad ederdi, dinleyen herkes ağlardı.Şeyh Muzaffer Ozak da çok güzel ve tesirli hutbe okurdu. Ne kadar uzatsa bıkkınlık vermezdi.Başka değerli hatipler, hocalar da vardı.Cumalarda bazı camilerde ezan okunuyor, vaiz efendi beş on dakika konuşmaya devam ediyor. Böyle uzatmalı camilere gitmiyorum. Memur var, kış aylarında üniversite ve lise öğrencileri var, işçiler var, abdestini tutamayan yaşlılar var, bir an önce dükkanına dönmesi gereken esnaf var. Namazı geciktirmek, hutbeyi çok uzatmak, vakit kaybettirmek zulümdür. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) namazı uzatan bir imama kızmıştır.Cami hizmetlerimizin, namaz kılışımızın, cemaatimizin ıslaha ihtiyacı var.
Mehmet Şevket Eygi
Farz namaz başladı. Önümdeki Müslüman secde esnasında ayağının parmaklarının alt tarafından bir kısmını (kıvırarak) yere değdirmedi. Secdesi olmadı. Secde olmayınca namaz da olmaz.Ahir zuhur namazını hasırların üzerinde kılmak için dışarıya çıktım. Keşke çıkmasaymışım. Ana kapının önüne kırık dökük bir masa koymuşlar, yüksek sesle yardım yardım yardım diye avaz avaz bağırıyorlar hiç durmadan dinlenmeden. Zaten huzurum yok, namazı nasıl kıldım bilmiyorum.Maalesef, nâdir istisnalar dışında namazlarda ve camilerde huzur, huşu, hudu, sekinet, vakar, doğru dürüst kılık kıyafet, imame kalmadı.Bazı camilerin imamlarının ve müezzinlerinin sesleri ve kıraatleri güzel ama onları da şeytanî hoparlörler mahv ediyor.Büyük camilerimizden birine turistler için İngilizce, Fransızca, Almanca uyarılar yazmışlar. İmla ve gramer hataları vardı, çok üzüldüm, öfkelendim. Yahu bir bilene sorun bari.Camilerdeki uyduruk pilli saatler tam bir fâcia. Nice camide mihrabın iki yanına aynı saatten koymuşlar. Çinden gelme, yerinde onbeş liraya satılan şeyler. İnsan böyle ucuz, değersiz, işporta işi, rezil, iğrenç, pis pilli saatleri mukaddes caminin en görülecek yerine asmaktan hayâ eder. Medenî Müslümanlar böyle saatleri helâlarına bile asmaz!..Neymiş, hayırmış. Olmaz olsun böyle hayır!Tarihî camilerimizin çoğundaki kıymetli hüsn-i hat levhaları yok oldu, yok edildi. Bazısının çivileri duruyor. Bunları kimler çaldı, yok etti. Elleri kırılsın!
1950'li yıllarda Kısıklı camii şerifinde Osman efendi adında bir hatip vardı. O tarihte hoparlör yoktu, kısık sesle hutbe irad ederdi, dinleyen herkes ağlardı.Şeyh Muzaffer Ozak da çok güzel ve tesirli hutbe okurdu. Ne kadar uzatsa bıkkınlık vermezdi.Başka değerli hatipler, hocalar da vardı.Cumalarda bazı camilerde ezan okunuyor, vaiz efendi beş on dakika konuşmaya devam ediyor. Böyle uzatmalı camilere gitmiyorum. Memur var, kış aylarında üniversite ve lise öğrencileri var, işçiler var, abdestini tutamayan yaşlılar var, bir an önce dükkanına dönmesi gereken esnaf var. Namazı geciktirmek, hutbeyi çok uzatmak, vakit kaybettirmek zulümdür. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) namazı uzatan bir imama kızmıştır.Cami hizmetlerimizin, namaz kılışımızın, cemaatimizin ıslaha ihtiyacı var.
Mehmet Şevket Eygi