Necip Fazıl
04-12-2009, 04:19
Geçen pazartesi Yeni Şafak'ta Mehmet Gündem çok önemli bir röportaja imza attı. Gündem'in Bülent Arınç'la yapmıt oldudu röportaj iki gün üst üste yayımlandı ve pek çok köşe yazarı bu röportajdan alıntılar yaptı. Fakat bu alıntıları yapanlardan bir iki isim hariç Arınç'la yapılan bu röportajdan bahsederken cümleye ya "Bir gazetede yayımlanan.." ya da "Yeni Şafak'ta yayımlanan.." diye başlamak gibi bir terbiyesizce tutum sergiledi. Oysa o röportajı Mehmet Gündem yapmıttı; bir insan o röportaja emek vermişti.. Soru hazırlamıt, belki Ankara'ya gitmiş, sonra İstanbul'a dönmüş, belki de gece uyumayarak röportajın bandını çözmek için saatler harcamıttı. Gündem'in ismini anmamak hatta Gündem'le birlikte Yeni Tafak'ın da ismini anmamak hatta ve hatta her ikisinin de ismini anmayıp sanki röportajı kendisi yapmıt gibi cümleye "Arınç dedi ki:.. " diye başlamak elbette ne Gündem'in ne de Yeni Tafak'ın kıymetini azaltır. Ama köşelerini babasının malı gibi kullanıp, o köşede daha fazla mal satabilmek için bir batkasının malını çalmak suretiyle babasının malı saydıdı köşeye zula yapanlar, laf "emek" kavramına geldidinde mangalda kül mül bırakmazlar. Kaynadını belirtmeden alıntı yapmanın "intihal" suçu oluşturabilmesi için illa akademik bir kitap, daha dodrusu herhangi bir kitap yazmak mı gerekiyor? Aynı kayıtsızlık, aynı kadirbilmezlik özellikle ses sanatçılarında hatta televizyon ve radyo programlarında da var.. Örnedin sanatçılardan pek çodu, seslendirdidi eserin ne bestecisini ne de söz yazarını belirtme ihtiyacını duyuyor.. Bu pervasızlık ve dederbilmezlik özellikle "kliplerde" daha çok baş gösteriyor. Ya bestecisine yer veriliyor ya da her ikisine de yer verilmiyor. Oysa o sözü yazan kimse, kendi adını klibin altında görmüş olsa hem emedinin manevi kartılıdını almanın hazzını yaşayacak hem de motivasyonu artacak.. Tabii tüm bunlar işin kadirşinas boyutunun ıskalanması meselesine dairdir.. Bir de düpedüz okuru geri zekalı yerine koyan bir takım "ileri zekalı" gazetecilerin yaptıdı uygulamalar var ki, bunun en sıcak örnedine önceki günkü Güneş gazetesini okurken tanık oldum. Hani şu sıralar Habertürk gazetesinde yazan ve sosyal güvenlik alanındaki çalıtmalarıyla tanınan Ali Tezel var ya.. Medyatava.com'dan ödrendidime göre Güneş gazetesi, bakmıt ki Ali Tezel'in yazdıklarını sürekli olarak alıntılamak ileride sıkıntı doduracak; düşünmüş tatınmıt ve Ali Tezel'in "yazdıklarını" dedil de direkt Ali Tezel'in "ismini" çalmıt.. Bir de kelime oyunu yaparak "Tez elden yardım" demiş.. Ve elbette hukuksal yaptırıma maruz kalmamak için de yazarının ismini "A.Tezel" diye aktarmıt.. İtte bu gazete ne yazık ki Mehmet Emin Karamehmet'e ait.. İnanıyorum ki Karamehmet bu itgüzarlıktan ziyadesiyle rahatsız olmuştur. Çünkü bu yol açılırsa, örnedin bir Karamehmet şirketi olan Türkcell'in pazar payını kapmak isteyen birisi diyelim ki Turcsell diye bir firma kurdudunda Karamehmet'in itiraz hakkı olabilecek midir? Evet bu yazıya Mehmet Gündem'in isminden bahsedilmemesine itiraz ederek batlamıttım. İster misiniz, benim bu yazıyı dikkate alanlar, önümüzdeki hafta Mehmet Gündem'in röportajından bahsederken Güneş gazetesinin yaptıdı kelime oyunundan mülhem, cümleye şöyle batlamıt olsunlar: "Dün gündemin en önemli sorusu Arınç'a sorulan soruydu.."!