ceyhanli
12-08-2007, 15:19
Bütün insanlarımızı kumardan korumalıyız
Hemen hemen her gün gazetelerde, internet sitelerinde, radyo ve televizyon haberlerinde, kumarhanelere yapılan baskınlara, oralarda ele geçirilen yasak oyun âletlerine ve bunlarla ilgili olarak gözaltına alınan kişilere dâir haberlere rastlar olduk.
Bu durum, bizim bu konuda, insanlara olan şefkat ve merhamet damarımızı kabarttı ve bugün bununla ilgili bazı şeyler yazmamıza sebep oldu. [Zâten yılbaşı da yaklaşıyor, bu iş o zaman daha çok irtikâp edilmektedir.]
Hemen şunu ifâde edelim ki, eğer bu vatanı ve bu milleti seviyorsak -elbette ki çok seviyoruz- gerek yetişmiş erkek ve kadınlarımızı, gerekse henüz ömürlerinin baharlarında olan çocuk ve gençlerimizi bu illetten ciddî bir şekilde korumalıyız ve bu konuda çok ciddî tedbîrler almalıyız. Bu tedbîrler, hukûkî yönden olabilir, eğitim yönünden olabilir, resmî ve sivil kuruluşların, bütün medya organlarının alacağı tedbîrler olabilir. Çünkü kumar illeti hem fertler, hem âileler, hem de topyekûn milletimiz için çok büyük bir felâkettir...
Diyânet İşleri Başkanlığı’nın resmî internet web sitesinde de belirtildiği üzere, İslâm dîni, mutluluğu (saâdeti) engelleyen, kişisel, âilevî ve toplumsal (ictimâî) huzûrsuzluklara yol açan -başta alkol, uyuşturucu ve kumar olmak üzere- bütün zararlı alışkanlıkları yasaklıyor. Şüphe yok ki, alkol ve uyuşturucu kullanımı, insanın aklî dengesini, beden sağlığını ve sinir sistemini bozmaktadır.
Sitede, içki ve uyuşturucu bağımlılarının akıl ve irâdelerini kullanamadıkları, kendilerine hâkim olamadıkları ifâde edilerek, şöyle deniliyor:
“İslâm dînine göre, menfaate dayalı her türlü şans oyunu kumardır. Kumar insanın zamanını, sağlığını, âile huzûrunu, toplumdaki itibârını, malını ve mülkünü heder eder. Gençlerin içki, kumar ve uyuşturucudan korunmasında en önemli görev, âile ve eğitim kurumlarına düşüyor.”
Diyânet İşleri Başkanlığı, “kumar hastalığının ilk basamağı” olarak tanımladığı “Şans Oyunları”nın gittikçe yaygınlaştığına dikkat çekmektedir. Sitede, zararlı alışkanlıkların bazen taklit, özenti ve kötü çevre; bazen de merak ve kişilik zafiyeti sebebiyle edinildiği vurgulanmıştır.
Kumarla ilgili bazı haberler
Gazete arşivlerinde, kumara dâir, burada zikredebileceğimiz pek çok haber var; ama biz misâl olmak üzere, taradığımız haberlerden bazılarını zikredecek olursak, meselenin felâket boyutu daha ciddî bir şekilde anlaşılacaktır.
[Ben, haberlerde geçen şahısların isimlerini, alenî olarak zikretmiyeceğim; çünkü onların isimlerinin açıkça belirtilmesinin herhangi bir faydası yoktur.]
28 Temmuz 1999 Çarşamba tarihli bir intihâr haberi:
“Kumar tutkunluğu yüzünden bütün varlığını kaybeden M. A. İ. (39) intihâr etti. Bundan 5 yıl önce at yarışından 80 milyon lira kazanan iki çocuk babası ..., aldığı parayla kumar tutkusuna kapıldı. Sürekli kumar oynayan ve karısı ile çocuklarını akrabalarına teslim eden ..., yine bir kumar oyununda tüm servetini kaybetti. ..., yaklaşık on gün önce üç kardeşiyle birlikte ortak oldukları evi satarak aldığı 2 milyar liralık kapora ile Kıbrıs’a gitti. Kıbrıs’taki kumarhanelerde tüm parasını kaybettikten sonra İstanbul’a dönen ..., evini sattığı kişi tarafından evden çıkarılmak istenince, sabaha karşı intihar etti. ...’in cesedi, evin birinci katındaki balkon demirlerine, elektrik kablosuyla asılmış halde bulundu.”
15 Mayıs 2000 tarihli diğer bir intihar haberi:
“Bostancı’da muhâsebecilik yapan ... (39) kumar borcunu ödeyemeyince, evinin banyosunda kendini asarak canına kıydı. Alınan bilgiye göre, iki çocuk babası ..., uzun süredir, kumar borcu yüzünden, maddî sıkıntı yaşıyordu. Girdiği bunalımdan çıkamayan ..., önceki akşam saat 21.45 sıralarında eşi ve iki çocuğunu düğüne gönderdikten sonra, kendini evinin banyosunda astı. ...’ın cesedi, geç sâatte eve gelen eşi tarafından asılı vaziyette bulundu. ..., bıraktığı notta, kumar borcu yüzünden intihâr ettiğini yazıyordu.”
02 Şubat 2000 tarihli, akrabasını kumar borcu için öldürmüş bir kişinin haberi:
“Çengelköy ... Mahallesi’nde önceki gün boğularak öldürülmüş halde bulunan bir çocuk annesi ...’ın katil zanlısı akrabası ..., cinâyeti kumar borcunu ödemek amacıyla işlediğini itirâf etti. Cinâyet mahallinde tatbîkât yaptırılan ..., polisteki ifâdesinde, iki aydır işsiz olduğunu ve piyasaya 1.5 milyar lira kumar borcu bulunduğunu belirterek olayı şöyle anlattı: “Alacaklılar borcu ödemem için sıkıştırıyordu. Ben de daha sonra ödemek kaydıyla ... ve eşi ...’ten altınlarını istedim. Erkek olumlu cevap verirken, hanım direndi. Boğazını fazla sıkmışım. Öldürmek istememiştim. Daha sonra kolundaki bilezikleri alarak kaçtım.”
26 Eylül 2000 Salı tarihli, paraları alıp kaçan kumarbaz veznedârın yakalandığına dâir bir haber:
“Kumar borcu yüzünden, çalıştığı İş Bankası Bakırköy Çarşı Şubesi’nin bankamatiğindeki 90 milyar parayı alarak kayıplara karışan veznedar ... (34), saklandığı evde kıskıvrak yakalandı. “İhtiyacım olduğu için çaldım. Özür dilerim” şeklinde bir not bırakan veznedar ...’i Mali Polis ekipleri, Güngören’de saklandığı evde ele geçirdi.”
Şimdi, geride kalan onlarca insanı, gözü yaşlı anne-baba ve akrabâyı, dul kalan kadınları, yetîm çocukları bir düşünelim...
İSTİKAMET
Ahmed Doğrusözlü
Hemen hemen her gün gazetelerde, internet sitelerinde, radyo ve televizyon haberlerinde, kumarhanelere yapılan baskınlara, oralarda ele geçirilen yasak oyun âletlerine ve bunlarla ilgili olarak gözaltına alınan kişilere dâir haberlere rastlar olduk.
Bu durum, bizim bu konuda, insanlara olan şefkat ve merhamet damarımızı kabarttı ve bugün bununla ilgili bazı şeyler yazmamıza sebep oldu. [Zâten yılbaşı da yaklaşıyor, bu iş o zaman daha çok irtikâp edilmektedir.]
Hemen şunu ifâde edelim ki, eğer bu vatanı ve bu milleti seviyorsak -elbette ki çok seviyoruz- gerek yetişmiş erkek ve kadınlarımızı, gerekse henüz ömürlerinin baharlarında olan çocuk ve gençlerimizi bu illetten ciddî bir şekilde korumalıyız ve bu konuda çok ciddî tedbîrler almalıyız. Bu tedbîrler, hukûkî yönden olabilir, eğitim yönünden olabilir, resmî ve sivil kuruluşların, bütün medya organlarının alacağı tedbîrler olabilir. Çünkü kumar illeti hem fertler, hem âileler, hem de topyekûn milletimiz için çok büyük bir felâkettir...
Diyânet İşleri Başkanlığı’nın resmî internet web sitesinde de belirtildiği üzere, İslâm dîni, mutluluğu (saâdeti) engelleyen, kişisel, âilevî ve toplumsal (ictimâî) huzûrsuzluklara yol açan -başta alkol, uyuşturucu ve kumar olmak üzere- bütün zararlı alışkanlıkları yasaklıyor. Şüphe yok ki, alkol ve uyuşturucu kullanımı, insanın aklî dengesini, beden sağlığını ve sinir sistemini bozmaktadır.
Sitede, içki ve uyuşturucu bağımlılarının akıl ve irâdelerini kullanamadıkları, kendilerine hâkim olamadıkları ifâde edilerek, şöyle deniliyor:
“İslâm dînine göre, menfaate dayalı her türlü şans oyunu kumardır. Kumar insanın zamanını, sağlığını, âile huzûrunu, toplumdaki itibârını, malını ve mülkünü heder eder. Gençlerin içki, kumar ve uyuşturucudan korunmasında en önemli görev, âile ve eğitim kurumlarına düşüyor.”
Diyânet İşleri Başkanlığı, “kumar hastalığının ilk basamağı” olarak tanımladığı “Şans Oyunları”nın gittikçe yaygınlaştığına dikkat çekmektedir. Sitede, zararlı alışkanlıkların bazen taklit, özenti ve kötü çevre; bazen de merak ve kişilik zafiyeti sebebiyle edinildiği vurgulanmıştır.
Kumarla ilgili bazı haberler
Gazete arşivlerinde, kumara dâir, burada zikredebileceğimiz pek çok haber var; ama biz misâl olmak üzere, taradığımız haberlerden bazılarını zikredecek olursak, meselenin felâket boyutu daha ciddî bir şekilde anlaşılacaktır.
[Ben, haberlerde geçen şahısların isimlerini, alenî olarak zikretmiyeceğim; çünkü onların isimlerinin açıkça belirtilmesinin herhangi bir faydası yoktur.]
28 Temmuz 1999 Çarşamba tarihli bir intihâr haberi:
“Kumar tutkunluğu yüzünden bütün varlığını kaybeden M. A. İ. (39) intihâr etti. Bundan 5 yıl önce at yarışından 80 milyon lira kazanan iki çocuk babası ..., aldığı parayla kumar tutkusuna kapıldı. Sürekli kumar oynayan ve karısı ile çocuklarını akrabalarına teslim eden ..., yine bir kumar oyununda tüm servetini kaybetti. ..., yaklaşık on gün önce üç kardeşiyle birlikte ortak oldukları evi satarak aldığı 2 milyar liralık kapora ile Kıbrıs’a gitti. Kıbrıs’taki kumarhanelerde tüm parasını kaybettikten sonra İstanbul’a dönen ..., evini sattığı kişi tarafından evden çıkarılmak istenince, sabaha karşı intihar etti. ...’in cesedi, evin birinci katındaki balkon demirlerine, elektrik kablosuyla asılmış halde bulundu.”
15 Mayıs 2000 tarihli diğer bir intihar haberi:
“Bostancı’da muhâsebecilik yapan ... (39) kumar borcunu ödeyemeyince, evinin banyosunda kendini asarak canına kıydı. Alınan bilgiye göre, iki çocuk babası ..., uzun süredir, kumar borcu yüzünden, maddî sıkıntı yaşıyordu. Girdiği bunalımdan çıkamayan ..., önceki akşam saat 21.45 sıralarında eşi ve iki çocuğunu düğüne gönderdikten sonra, kendini evinin banyosunda astı. ...’ın cesedi, geç sâatte eve gelen eşi tarafından asılı vaziyette bulundu. ..., bıraktığı notta, kumar borcu yüzünden intihâr ettiğini yazıyordu.”
02 Şubat 2000 tarihli, akrabasını kumar borcu için öldürmüş bir kişinin haberi:
“Çengelköy ... Mahallesi’nde önceki gün boğularak öldürülmüş halde bulunan bir çocuk annesi ...’ın katil zanlısı akrabası ..., cinâyeti kumar borcunu ödemek amacıyla işlediğini itirâf etti. Cinâyet mahallinde tatbîkât yaptırılan ..., polisteki ifâdesinde, iki aydır işsiz olduğunu ve piyasaya 1.5 milyar lira kumar borcu bulunduğunu belirterek olayı şöyle anlattı: “Alacaklılar borcu ödemem için sıkıştırıyordu. Ben de daha sonra ödemek kaydıyla ... ve eşi ...’ten altınlarını istedim. Erkek olumlu cevap verirken, hanım direndi. Boğazını fazla sıkmışım. Öldürmek istememiştim. Daha sonra kolundaki bilezikleri alarak kaçtım.”
26 Eylül 2000 Salı tarihli, paraları alıp kaçan kumarbaz veznedârın yakalandığına dâir bir haber:
“Kumar borcu yüzünden, çalıştığı İş Bankası Bakırköy Çarşı Şubesi’nin bankamatiğindeki 90 milyar parayı alarak kayıplara karışan veznedar ... (34), saklandığı evde kıskıvrak yakalandı. “İhtiyacım olduğu için çaldım. Özür dilerim” şeklinde bir not bırakan veznedar ...’i Mali Polis ekipleri, Güngören’de saklandığı evde ele geçirdi.”
Şimdi, geride kalan onlarca insanı, gözü yaşlı anne-baba ve akrabâyı, dul kalan kadınları, yetîm çocukları bir düşünelim...
İSTİKAMET
Ahmed Doğrusözlü