engin33
12-14-2010, 23:02
ülkemizin ekonomik olarak en büyük sorunu cari açıktır. "cari açık" ithalat ile ihracatın farkı demektir. ülkeye ithalat yapılması ülkeden döviz çıkması demektir, ihracat ise ülkeye döviz kazandırmak anlamına gelir. ikisinin farkı kadar ülkemiz borca girmektedir. bu borç, ülkeye faiz kazanmak için gelen (yatırımcı, istihdamcı ve kalıcı olmayan), devlet tahvilleri, borsa, banka faizi gibi kurumlara dışarıdan gelen, son derece ürkek yani her an kaçabilecek ve kaçması ülke kontrolünde olmayan yabancı parasına "sıcak para" adı verilmektedir. işte bu cari açık, gelen sıcak para sayesinde “kısa dönemde” pek fazla sorun yaşamadan çevrilebilmektedir.
cari açığı azaltmak için döviz kurunun sürekli değerinin düşürülmesi, faizin sürekli yüksek tutulması gibi kısa vadeli önlemler alınmakta idiyse de bu önlemler yeterli ve uzun vadeli olmamaktadır. Üstelik olası bir krizde, sıcak para aniden kaçabileceğinden, ülke için ani ve büyük sorun olabilmektedir ki son küresel krizde ülke olarak ilk tokadı en ağır yiyenlerin başlarında gelmemizin sebebi budur.
Yıllarca yapılan ithalatın büyük ölçüde sanayi makineleri, hammadde ve ara malı ihracatı olduğu, zamanla kendiliğinden ihracatın artıp açığın azalacağı siyasi iktidar tarafından söylenegeldiyse de doğru olmadığı zamanla ortaya çıkmıştır. Ihracatın korunarak ithalatın azaltılması giderek daha elzem hale gelmiştir. Bu durumun böyle uzun sure sürdürülemeyeceği açıktır. Öyleyse birşeyler yapmak gerekir. Ama ne?
Hükümeti muhalefetin yapıcı eleştirileriyle sıkıştırmalı, biz ise halk olarak yerli malı kullanmayı önemsemeliyiz. Bir markanın yerli olması, o ülkede üretilmesi demektir. Adı ve menşei yabancı da olsa mutlaka büyük bir “yerli malı kullan” kampanyası açılmalı ve her Türk buna destek vermelidir. Bunu gören yabancılar da ürünlerinin arkasına TÜRK MALI etiketi yapıştırmak ve gelirlerini katlamak için ülkemizde yatırım yapacaktır. Bu da hem tek ekonomik sorunumuz olan cari açığı azaltacak, hem de istihdamı artıracak ve büyümemizi hızlandıracaktır.
cari açığı azaltmak için döviz kurunun sürekli değerinin düşürülmesi, faizin sürekli yüksek tutulması gibi kısa vadeli önlemler alınmakta idiyse de bu önlemler yeterli ve uzun vadeli olmamaktadır. Üstelik olası bir krizde, sıcak para aniden kaçabileceğinden, ülke için ani ve büyük sorun olabilmektedir ki son küresel krizde ülke olarak ilk tokadı en ağır yiyenlerin başlarında gelmemizin sebebi budur.
Yıllarca yapılan ithalatın büyük ölçüde sanayi makineleri, hammadde ve ara malı ihracatı olduğu, zamanla kendiliğinden ihracatın artıp açığın azalacağı siyasi iktidar tarafından söylenegeldiyse de doğru olmadığı zamanla ortaya çıkmıştır. Ihracatın korunarak ithalatın azaltılması giderek daha elzem hale gelmiştir. Bu durumun böyle uzun sure sürdürülemeyeceği açıktır. Öyleyse birşeyler yapmak gerekir. Ama ne?
Hükümeti muhalefetin yapıcı eleştirileriyle sıkıştırmalı, biz ise halk olarak yerli malı kullanmayı önemsemeliyiz. Bir markanın yerli olması, o ülkede üretilmesi demektir. Adı ve menşei yabancı da olsa mutlaka büyük bir “yerli malı kullan” kampanyası açılmalı ve her Türk buna destek vermelidir. Bunu gören yabancılar da ürünlerinin arkasına TÜRK MALI etiketi yapıştırmak ve gelirlerini katlamak için ülkemizde yatırım yapacaktır. Bu da hem tek ekonomik sorunumuz olan cari açığı azaltacak, hem de istihdamı artıracak ve büyümemizi hızlandıracaktır.