İntifada
04-15-2010, 19:12
Başbakan Yardımcısı Çiçek Malatya'da Özal'ı anlattı: El sıkmayı ondan öğrendim
Türkiye'nin 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın adının yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi bünyesinde yaptırılan Turgut Özal Müzesi'nin açılışı yapıldı. Turgut Özal'a ait çok özel eşyalar ve fotoğrafların sergilendiği müzenin açılışında konuşan
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek, 32 yaşında bir genç olarak Özal ile birlikte siyasete atıldığını söyledi. Çiçek, "Biz 68 kuşağıyız. Biz Anadolu'nun ücra köşelerinde üniversiteye okumaya gittik, soğuk savaşın acımasızca devam ettiği, gençlerin birbirine yumruk sıktığı bir dönem. Elimize kalem, defter alacağımıza birileri elimize sopa tutuşturdu. Sonra birbirimizi taşlamaya, kurşunlamaya başladık. Neden, nasıl oldu diyene kadar bir kuşak heba oldu. Eğer Turgut Özal ile karşılaşmasaydım, onunla tanışmasaydım halen ben yumruk sıkan el olurdum. Ben insanların elini sıkmayı ondan öğrendim. Bu bir itiraftır. Siyasette el sıkma, kucaklaşma dönemi onunla birlikte başladı." dedi.
Turgut Özal Tıp Merkezi'nin açılışına Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile birlikte Özal'ın eşi Semra Özal, AK Parti Malatya Milletvekilleri Öznur Çalık, Mücahit Fındıklı ve İhsan Koca, Vali Vekili Şükrü Özcan, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Vakfı Genel Başkan Yardımcısı ve eski Bakanlardan Galip Demirel, Malatya eski Valisi Saffet Arıkan Bedük ile çok sayıda davetli katıldı.
Müzenin açılışı nedeniyle ilk tören Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi. İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, iki cumhurbaşkanı adına müzesi olan tek üniversitenin İnönü Üniversitesi olduğunu söyledi. Çelik, Turgut Özal'ın Ankara'nın doğusunda bıraktığı en güzel yerin Turgut Özal Tıp Merkezi olduğunu belirterek, Özal'ın hatırasını burada yaşatmak için sağlık alanında birçok önemli hizmetler verdiklerini söyledi.
"ONDAN SONRA TAŞ BİLE KONULMADI"
Merhum Turgut Özal'ın eşi Semra Özal ise Özal'ın en büyük hayalinin GAP projesi olduğunu vurguladı. Özal'ın Malatya'yı çok sevdiğini belirten Özal, "Bu müzeyi gördükten sonra çok daha eskiler gözümün önüne geldi. Rahmeti Malatya için memleketi için çok şeyler yaptı. Bugüne kadar rahmetliyle çok fazla ilgilenen olmadı. Onun yaptığı Tıp Merkezi hakikaten dünyada demeyeceğim ama bu bölgede eşsiz bir merkez. Onu taçlandıracak olan bu müzeyi yapan Rektörümüze çok teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki bundan sonra Malatya'da Turgut Özal biraz daha fazla anılacak ve hatırlanacak. 1954 yılında evlendiğimizde İstanbul'dan başka hiçbir şehir görmemiştim. Beni balayına Malatya'ya getirdi. Onun en büyük amacı burada akan suyun boşa gitmemesi, buraya bir baraj yapılması hayali vardı. O zaman bir çok insan bu düşüncesine dudak büküp hayal diyordu. Onun en büyük ideali GAP'ın bitmesiydi. GAP biterse bu bölge bolluğa kavuşacak, şehirlere gidenler geri gelecek diyordu. Maalesef onun vefatından sonra bir taş bile konulmadı." diye konuştu.
"SİYASETE ONUNLA BAŞLADIM"
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek de siyasete Turgut Özal ile birlikte başladığını belirtti. Çiçek şunları söyledi: "Bugün gelmem gerekiyordu, çünkü üzerimizde hakkı olan biri. Benim gözümde ve gönlümde Özal nasıl bir insan bunu sizlerle paylaşmak için geldim. Rahmetli Özal ne anlam ifade ediyor derseniz benim gözümde iz bırakmış, eser bırakmış, Türkiye'ye çağ atlatmış kişidir. Benim için Özal bir ağabeydi. Ben 32 yaşında aktif siyasete onunla başladım. O zaman kendisine ağabey diye hitap ediyoruz. 1983 yılında Anavatan Partisi'ni kuruyoruz. O benim ilk genel başkanım, sonra başbakanım, sonra cumhurbaşkanım. Biz 68 kuşağıyız. Biz Anadolu'nun ücra köşelerinde üniversiteye okumaya gittik, soğuk savaşın acımasızca devam ettiği, gençlerin birbirine yumruk sıktığı bir dönem. Elimize kalem, defter alacağımıza birileri elimize sopa tutuşturdu. Sonra birbirimizi taşlamaya, kurşunlamaya başladık. Neden, nasıl oldu diyene kadar bir kuşak heba oldu. Eğer Turgut Özal ile karşılaşmasaydım, onunla tanışmasaydım halen ben yumruk sıkan el olurdum. Ben insanların elini sıkmayı ondan öğrendim. Bu bir itiraftır. Siyasette el sıkma, kucaklaşma dönemi onunla birlikte yaşadı. Türkiye halen o dönemi arıyor. Her gün vurguladığımız birlik ve beraberlik tesis edilecekse, yumruk sıkmayı, taş atamayı geride bırakıp, birbirimize dost ve kardeşçe el uzatmanın zamanı gelmiş ve geçmiştir. Özal yumruk sıkanları el sıktıran bir insandı.
Siyasette bulunduğum yıllarda şunu gördüm; Anavatan Partisi kurulduğunda kavga ettiğimiz insanlar vardı. Ben ve o ayrımı üzerinde siyaset yapan değerlendirmeleri böyle sakat, yanlış ve sapık bir anlayış içerisinde sürdürmeye çalışan bir Türkiye'yiz. Birimizin varlığı başkasının yokluğunu gerektirmiyor. Ben ve o, biz ve onlar, kimin işine yaradı diye baktığımız zaman ne bizim, ne de onlar dediğimiz kişilerin değil bizi karşı karşıya getirenlerin işine yaradı. Rahmetli Özal hep şunu söyledi; sorunun parçası değil, çözümün parçası olmak. Hep sorunları tekrar ederiz, çözümün parçası olmayız. Türkiye'nin çözümün parçası olmaya ihtiyacı var. İdeolojik gevezelik yerine pratik olmak iş yapmak, Özal nedir derseniz işte budur. Çok konuştuk, birbirimizi çok hırpaladık ama az iş yaptık. Bugün gelinen noktada ideolojik tartışmalar yapıladursun gücümüzü bu ülke için taş üstüne taş koymaya çabalarsak hepimiz için faydalı oldu. Özal, birçok eser bıraktı. Bu eserler onun en büyük şahididir. Oda bir kaderi yaşadı. Kalabalıklar içinde çok yalnız kaldığı günler oldu. Vefatıyla birlikte milyonlar onunla birlikte oldu. Ama bu bizim toplum olarak bir eksiğimizi gösteriyor. Keşke insanların kıymetini yaşarken bilsek."
"VAKİT GEÇ DEĞİL"
Merhum Özal'ın dinlenmiş olması halinde bugün Irak'taki sıkıntının yaşanmamış olacağını da belirterek, Özal'ın ileriyi gören üstün yetenekli bir insan ve devlet adamı olduğunu vurguladı. "Merhum Özal hayatta iken, Özal'ı tenkit eden sorumsuz siyasetçiler oldu" diyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ANAP kurulurken, tatsız tuzsuz aşure yaptı dediler. Biz de savunma yapıp dedik ki, aşurenin kıvamı iyi tutturulursa ne kadar önemli tatlı olduğunu bilirler. O dönemde Özal'ın Ortadoğu'da Kuzey Irak'ta yapmak istediklerini, biz, bir kısım partililerimiz anlamadı. Irak'ta bugün kan ve gözyaşı varsa, o günün Türkiye'de görev yapan bir kısım muhalefet liderlerinin sonucudur. Eğer biz o zaman Özal'ı kavrayabilseydik, sade biz değil, o gün baba Bush anlayabilseydi, bugün Ortadoğu'da bu kadar kan ve gözyaşı dökülmezdi. Türkiye daha sonra kuzey Irak'ta boşluk nedeniyle yeşeren ve kamp kuran PKK bugün olmazdı. Orası Türkiye'nin kontrolünde olurdu. Bugün kimin kontrolünde ben de bilmiyorum. Onun için Özal'ı anlayamadık. Vakit geç değil, zararın neresinden dönülürse kardır."
CİHAN
Türkiye'nin 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın adının yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi bünyesinde yaptırılan Turgut Özal Müzesi'nin açılışı yapıldı. Turgut Özal'a ait çok özel eşyalar ve fotoğrafların sergilendiği müzenin açılışında konuşan
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek, 32 yaşında bir genç olarak Özal ile birlikte siyasete atıldığını söyledi. Çiçek, "Biz 68 kuşağıyız. Biz Anadolu'nun ücra köşelerinde üniversiteye okumaya gittik, soğuk savaşın acımasızca devam ettiği, gençlerin birbirine yumruk sıktığı bir dönem. Elimize kalem, defter alacağımıza birileri elimize sopa tutuşturdu. Sonra birbirimizi taşlamaya, kurşunlamaya başladık. Neden, nasıl oldu diyene kadar bir kuşak heba oldu. Eğer Turgut Özal ile karşılaşmasaydım, onunla tanışmasaydım halen ben yumruk sıkan el olurdum. Ben insanların elini sıkmayı ondan öğrendim. Bu bir itiraftır. Siyasette el sıkma, kucaklaşma dönemi onunla birlikte başladı." dedi.
Turgut Özal Tıp Merkezi'nin açılışına Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile birlikte Özal'ın eşi Semra Özal, AK Parti Malatya Milletvekilleri Öznur Çalık, Mücahit Fındıklı ve İhsan Koca, Vali Vekili Şükrü Özcan, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Vakfı Genel Başkan Yardımcısı ve eski Bakanlardan Galip Demirel, Malatya eski Valisi Saffet Arıkan Bedük ile çok sayıda davetli katıldı.
Müzenin açılışı nedeniyle ilk tören Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi. İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, iki cumhurbaşkanı adına müzesi olan tek üniversitenin İnönü Üniversitesi olduğunu söyledi. Çelik, Turgut Özal'ın Ankara'nın doğusunda bıraktığı en güzel yerin Turgut Özal Tıp Merkezi olduğunu belirterek, Özal'ın hatırasını burada yaşatmak için sağlık alanında birçok önemli hizmetler verdiklerini söyledi.
"ONDAN SONRA TAŞ BİLE KONULMADI"
Merhum Turgut Özal'ın eşi Semra Özal ise Özal'ın en büyük hayalinin GAP projesi olduğunu vurguladı. Özal'ın Malatya'yı çok sevdiğini belirten Özal, "Bu müzeyi gördükten sonra çok daha eskiler gözümün önüne geldi. Rahmeti Malatya için memleketi için çok şeyler yaptı. Bugüne kadar rahmetliyle çok fazla ilgilenen olmadı. Onun yaptığı Tıp Merkezi hakikaten dünyada demeyeceğim ama bu bölgede eşsiz bir merkez. Onu taçlandıracak olan bu müzeyi yapan Rektörümüze çok teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki bundan sonra Malatya'da Turgut Özal biraz daha fazla anılacak ve hatırlanacak. 1954 yılında evlendiğimizde İstanbul'dan başka hiçbir şehir görmemiştim. Beni balayına Malatya'ya getirdi. Onun en büyük amacı burada akan suyun boşa gitmemesi, buraya bir baraj yapılması hayali vardı. O zaman bir çok insan bu düşüncesine dudak büküp hayal diyordu. Onun en büyük ideali GAP'ın bitmesiydi. GAP biterse bu bölge bolluğa kavuşacak, şehirlere gidenler geri gelecek diyordu. Maalesef onun vefatından sonra bir taş bile konulmadı." diye konuştu.
"SİYASETE ONUNLA BAŞLADIM"
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek de siyasete Turgut Özal ile birlikte başladığını belirtti. Çiçek şunları söyledi: "Bugün gelmem gerekiyordu, çünkü üzerimizde hakkı olan biri. Benim gözümde ve gönlümde Özal nasıl bir insan bunu sizlerle paylaşmak için geldim. Rahmetli Özal ne anlam ifade ediyor derseniz benim gözümde iz bırakmış, eser bırakmış, Türkiye'ye çağ atlatmış kişidir. Benim için Özal bir ağabeydi. Ben 32 yaşında aktif siyasete onunla başladım. O zaman kendisine ağabey diye hitap ediyoruz. 1983 yılında Anavatan Partisi'ni kuruyoruz. O benim ilk genel başkanım, sonra başbakanım, sonra cumhurbaşkanım. Biz 68 kuşağıyız. Biz Anadolu'nun ücra köşelerinde üniversiteye okumaya gittik, soğuk savaşın acımasızca devam ettiği, gençlerin birbirine yumruk sıktığı bir dönem. Elimize kalem, defter alacağımıza birileri elimize sopa tutuşturdu. Sonra birbirimizi taşlamaya, kurşunlamaya başladık. Neden, nasıl oldu diyene kadar bir kuşak heba oldu. Eğer Turgut Özal ile karşılaşmasaydım, onunla tanışmasaydım halen ben yumruk sıkan el olurdum. Ben insanların elini sıkmayı ondan öğrendim. Bu bir itiraftır. Siyasette el sıkma, kucaklaşma dönemi onunla birlikte yaşadı. Türkiye halen o dönemi arıyor. Her gün vurguladığımız birlik ve beraberlik tesis edilecekse, yumruk sıkmayı, taş atamayı geride bırakıp, birbirimize dost ve kardeşçe el uzatmanın zamanı gelmiş ve geçmiştir. Özal yumruk sıkanları el sıktıran bir insandı.
Siyasette bulunduğum yıllarda şunu gördüm; Anavatan Partisi kurulduğunda kavga ettiğimiz insanlar vardı. Ben ve o ayrımı üzerinde siyaset yapan değerlendirmeleri böyle sakat, yanlış ve sapık bir anlayış içerisinde sürdürmeye çalışan bir Türkiye'yiz. Birimizin varlığı başkasının yokluğunu gerektirmiyor. Ben ve o, biz ve onlar, kimin işine yaradı diye baktığımız zaman ne bizim, ne de onlar dediğimiz kişilerin değil bizi karşı karşıya getirenlerin işine yaradı. Rahmetli Özal hep şunu söyledi; sorunun parçası değil, çözümün parçası olmak. Hep sorunları tekrar ederiz, çözümün parçası olmayız. Türkiye'nin çözümün parçası olmaya ihtiyacı var. İdeolojik gevezelik yerine pratik olmak iş yapmak, Özal nedir derseniz işte budur. Çok konuştuk, birbirimizi çok hırpaladık ama az iş yaptık. Bugün gelinen noktada ideolojik tartışmalar yapıladursun gücümüzü bu ülke için taş üstüne taş koymaya çabalarsak hepimiz için faydalı oldu. Özal, birçok eser bıraktı. Bu eserler onun en büyük şahididir. Oda bir kaderi yaşadı. Kalabalıklar içinde çok yalnız kaldığı günler oldu. Vefatıyla birlikte milyonlar onunla birlikte oldu. Ama bu bizim toplum olarak bir eksiğimizi gösteriyor. Keşke insanların kıymetini yaşarken bilsek."
"VAKİT GEÇ DEĞİL"
Merhum Özal'ın dinlenmiş olması halinde bugün Irak'taki sıkıntının yaşanmamış olacağını da belirterek, Özal'ın ileriyi gören üstün yetenekli bir insan ve devlet adamı olduğunu vurguladı. "Merhum Özal hayatta iken, Özal'ı tenkit eden sorumsuz siyasetçiler oldu" diyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ANAP kurulurken, tatsız tuzsuz aşure yaptı dediler. Biz de savunma yapıp dedik ki, aşurenin kıvamı iyi tutturulursa ne kadar önemli tatlı olduğunu bilirler. O dönemde Özal'ın Ortadoğu'da Kuzey Irak'ta yapmak istediklerini, biz, bir kısım partililerimiz anlamadı. Irak'ta bugün kan ve gözyaşı varsa, o günün Türkiye'de görev yapan bir kısım muhalefet liderlerinin sonucudur. Eğer biz o zaman Özal'ı kavrayabilseydik, sade biz değil, o gün baba Bush anlayabilseydi, bugün Ortadoğu'da bu kadar kan ve gözyaşı dökülmezdi. Türkiye daha sonra kuzey Irak'ta boşluk nedeniyle yeşeren ve kamp kuran PKK bugün olmazdı. Orası Türkiye'nin kontrolünde olurdu. Bugün kimin kontrolünde ben de bilmiyorum. Onun için Özal'ı anlayamadık. Vakit geç değil, zararın neresinden dönülürse kardır."
CİHAN