Hüdaverdi
03-03-2012, 20:05
28 Şubat darbesinin medya aktörlerinin birbirleriyle kavgalarını günlerdir izliyoruz. O dönemin rutini haline gelen, bugün de Ergenekon çevrelerinin kullandığı şantaj, tehdit, iftira, kara propaganda mekanizmaları bir bir ortaya dökülüyor. Bence çok da iyi oluyor. Birkaç yazıdır çaptan düştüğü için darbecilerin emriyle yaptığı işler göz ardı edilen bir ismi yazıyorum: 28 Şubat darbecilerinin ve tüm cuntacı askerlerin tartışmasız en favori yazarı olan Emin Çölaşan'ı.
***
Çölaşan yıllarca 'Minik kuş dedi ki:' başlığı altında yazdığı binlerce kara propaganda yazılarıyla darbecilerin, özel harpçilerin medya temsilcisi olarak görev yaptı. Yüzlerce insanın hayatını son derece bilinçli bir şekilde kararttı. Aklıma gelen birkaç örneği hemen sayayım: Hrant Dink'le ilgili insafsızca cinayete azmettirici yazılar yazdı. Hrant'ın 301'den hapis cezası almasına yol açtı. Sonra da bununla övündü. Atilla Yayla'nın üniversitesinden atılmasını, yurtdışına gitmek zorunda kalmasına neden oldu. Yayla da Çölaşan'ın azmettirmeleriyle sadece 'Kemalizm ilerleme değil gerilemedir' dediği için 2 yıl hapis cezası aldı. Merve Kavakçı'yı vatandaşlıktan attıran 'belgeler'i yine o yayınladı. Daha neler var, neler ama yerim dar diye bu kadarını yazabiliyorum...
***
Yaptıkları ortada da acaba bunları 'kendi kendine' mi yoksa darbecilerden gelen yazılı talimatlar, direktifler üzerine mi yaptı? Bakalım... Savcı Mustafa Bilgili'nin soruşturması sürecinde bunları öğreneceğiz.
Bir de kendini 'namus timsali' olarak gösterme özelliği var tabii. Salı günkü yazımda örnekler verdim. Bunun üzerine lafı dolandıran bir cevap yazmış. O zaman biz de somut tarihleriyle konuşalım: 1998'de Korkmaz Yiğit, Milliyet'i aldığında, Çölaşan kaynaklı bir dedikodu çıkıyor medya piyasasında: 'Çölaşan, Yiğit'le anlaşmış, oraya geçecekmiş.' Bunun Türkçesi, 'Bana şu kadar para vermezsen gider Korkmaz Yiğit'in adamı olur, sana saldırırım'. Doğan'la Yiğit arası soğuk savaşın olduğu puslu dönemden istifade ediyor kısacası. Sonuçta 'başarı'ya da ulaşıyor, Aydın Doğan'dan 400 bin dolar 'cukka'lıyor. İsterse dekontları yayınlayayım.
***
Şantaj taktikleri burada da bitmiyor Çölaşan'ın. 1999'da Uzan-Doğan kavgasının kızıştığı dönemde 'Uzan'a gider, onun adamı olurum, her gün saldırırım' mesajını yine dedikodu mekanizmasıyla patronuna yakın isimlere yayıyor. Böylece Aydın Doğan'dan tam 700 bin dolar daha 'cukka'lıyor. Ben 500 bin dolar yazmıştım, düzeltiyorum tam 700 bin dolar! Çölaşan söylesin bakalım, bu rakamlar hayal mi? Dekontlar yalan söylemez...
İşler bu kadarla da bitmiyor ama fazla yerim yok maalesef. 3 Aralık 2002 tarihi ve 300 bin dolar rakamı herhalde kendisine bir şeyler hatırlatıyordur. Yine tehditleri karşılığında aldığı para olmasın?
***
Herhalde Çölaşan bu devasa rakamları 'prim' diye geçiştirebileceğini sanmıyor. Sadece şu üç olayda 1.5 milyon dolara yakın para hariçten ödenmiş. Maaşlar dışında Doğan grubu yöneticilerine ve ellerinde tutmak istedikleri yazarlara arada ödenen primler var. 50 bin, 100 bin dolarlık primler. Onlar başka, yukarıda anlattığım, tamamen 'gözdağı' yöntemiyle elde ettiği yaklaşık 1,5 milyon dolar başka...1999'da Uzan'la Doğan kavgasının akıl almaz boyutlara dayandığı zaman Uzan'a dair tek söz etmeyen Çölaşan'a Aydın Doğan'ın gönlünden kopmuş ve 700 bin dolar ödemiş. Bu para 'tertemiz prim parası' öyle mi? Buna kargalar bile güler!
Lafı dolandırmasın. 'Her türlü yolsuzluğu cesurca yazarım' deyip de, Uzan'a dair eline gelen onlarca yolsuzluk belgesini masa altına sakladı mı, saklamadı mı?
***
Gelelim diğer konulara: 12 Eylül darbecilerinin emriyle yazdığı Mamak işkencelerine övgü yazısı hakkında verecek bir cevabı var mı? 85'te Milliyet'te yayınlanan güya 'hayali ihracatçı' ile 'hayali röportaj'ı nasıl açıklayacak? Yalan mı bunlar? Kafaları karıştırıp 'namus tüccarlığı' yapacağına sorulara cevap versin... Veremez.
Nagehan Alçı - Akşam
***
Çölaşan yıllarca 'Minik kuş dedi ki:' başlığı altında yazdığı binlerce kara propaganda yazılarıyla darbecilerin, özel harpçilerin medya temsilcisi olarak görev yaptı. Yüzlerce insanın hayatını son derece bilinçli bir şekilde kararttı. Aklıma gelen birkaç örneği hemen sayayım: Hrant Dink'le ilgili insafsızca cinayete azmettirici yazılar yazdı. Hrant'ın 301'den hapis cezası almasına yol açtı. Sonra da bununla övündü. Atilla Yayla'nın üniversitesinden atılmasını, yurtdışına gitmek zorunda kalmasına neden oldu. Yayla da Çölaşan'ın azmettirmeleriyle sadece 'Kemalizm ilerleme değil gerilemedir' dediği için 2 yıl hapis cezası aldı. Merve Kavakçı'yı vatandaşlıktan attıran 'belgeler'i yine o yayınladı. Daha neler var, neler ama yerim dar diye bu kadarını yazabiliyorum...
***
Yaptıkları ortada da acaba bunları 'kendi kendine' mi yoksa darbecilerden gelen yazılı talimatlar, direktifler üzerine mi yaptı? Bakalım... Savcı Mustafa Bilgili'nin soruşturması sürecinde bunları öğreneceğiz.
Bir de kendini 'namus timsali' olarak gösterme özelliği var tabii. Salı günkü yazımda örnekler verdim. Bunun üzerine lafı dolandıran bir cevap yazmış. O zaman biz de somut tarihleriyle konuşalım: 1998'de Korkmaz Yiğit, Milliyet'i aldığında, Çölaşan kaynaklı bir dedikodu çıkıyor medya piyasasında: 'Çölaşan, Yiğit'le anlaşmış, oraya geçecekmiş.' Bunun Türkçesi, 'Bana şu kadar para vermezsen gider Korkmaz Yiğit'in adamı olur, sana saldırırım'. Doğan'la Yiğit arası soğuk savaşın olduğu puslu dönemden istifade ediyor kısacası. Sonuçta 'başarı'ya da ulaşıyor, Aydın Doğan'dan 400 bin dolar 'cukka'lıyor. İsterse dekontları yayınlayayım.
***
Şantaj taktikleri burada da bitmiyor Çölaşan'ın. 1999'da Uzan-Doğan kavgasının kızıştığı dönemde 'Uzan'a gider, onun adamı olurum, her gün saldırırım' mesajını yine dedikodu mekanizmasıyla patronuna yakın isimlere yayıyor. Böylece Aydın Doğan'dan tam 700 bin dolar daha 'cukka'lıyor. Ben 500 bin dolar yazmıştım, düzeltiyorum tam 700 bin dolar! Çölaşan söylesin bakalım, bu rakamlar hayal mi? Dekontlar yalan söylemez...
İşler bu kadarla da bitmiyor ama fazla yerim yok maalesef. 3 Aralık 2002 tarihi ve 300 bin dolar rakamı herhalde kendisine bir şeyler hatırlatıyordur. Yine tehditleri karşılığında aldığı para olmasın?
***
Herhalde Çölaşan bu devasa rakamları 'prim' diye geçiştirebileceğini sanmıyor. Sadece şu üç olayda 1.5 milyon dolara yakın para hariçten ödenmiş. Maaşlar dışında Doğan grubu yöneticilerine ve ellerinde tutmak istedikleri yazarlara arada ödenen primler var. 50 bin, 100 bin dolarlık primler. Onlar başka, yukarıda anlattığım, tamamen 'gözdağı' yöntemiyle elde ettiği yaklaşık 1,5 milyon dolar başka...1999'da Uzan'la Doğan kavgasının akıl almaz boyutlara dayandığı zaman Uzan'a dair tek söz etmeyen Çölaşan'a Aydın Doğan'ın gönlünden kopmuş ve 700 bin dolar ödemiş. Bu para 'tertemiz prim parası' öyle mi? Buna kargalar bile güler!
Lafı dolandırmasın. 'Her türlü yolsuzluğu cesurca yazarım' deyip de, Uzan'a dair eline gelen onlarca yolsuzluk belgesini masa altına sakladı mı, saklamadı mı?
***
Gelelim diğer konulara: 12 Eylül darbecilerinin emriyle yazdığı Mamak işkencelerine övgü yazısı hakkında verecek bir cevabı var mı? 85'te Milliyet'te yayınlanan güya 'hayali ihracatçı' ile 'hayali röportaj'ı nasıl açıklayacak? Yalan mı bunlar? Kafaları karıştırıp 'namus tüccarlığı' yapacağına sorulara cevap versin... Veremez.
Nagehan Alçı - Akşam