fatih kısaparmak balon baskılı balon Cübbeli başını yine yakacak - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Cübbeli başını yine yakacak


Terennüm
12-12-2012, 19:10
Bu insanların etrafında “dost acı söyler” misali kendilerine yol gösteren, sözüne itibar ettikleri gerçek dostları yok mudur acaba?

Metris Cezaevi’nde yaklaşık bir sene tutuklu bulunan Cübbeli Ahmet Hoca cezaevinden tahliye olur olmaz yine ekrana sarmış.
Halbuki başına ne geldi ise, medyatik bir ekran figürü olmasının yan tesirlerinin bunda büyük etkisi vardı…
Halbuki beraat etmemiş, sadece tahliye olmuştu. Mahkeme, yargılanmasının tutuksuz devamına karar vermiş, hatta kaçmasın diye yurtdışına çıkış yasağı da koymuştu.
Nitekim, hocası Mahmud Efendi’yi ziyaretine gittiğinde; “Çıkarttınız bizi, bir daha girmiyelim diye dua buyurun” demişti (http://www.youtube.com/watch?v=2T40XJyqMLI).
Yani, davanın karar aşaması geldiğinde yeniden içeriye girmesi de ihtimal dahilindeydi.
Bu şartlarda kendisinden beklenen, tutuksuz yargılanma sürecine dair yol haritasını da makul bir strateji içinde ele alması olmalıydı.
Baktım, ne yapmaması gerekiyorsa yine onlara sarmış.
Mahkemenin tahliye kararı verdiği gün, gece geç saatlerde Flash TV’de canlı yayına bağlanmış.
Sonra duyduk ki, Televole tarzı bir spor programı Telegol’e konuk olmuş (http://www.haber7.com/video-galeri/24318-cubbeli-ahmet-hoca-telegole-konuk-oldu).
Program ekibi iyi iş çıkardıklarını düşünmüş olmalılar ki, iade-i ziyaret adı altında bir de evine gidip orada çekim yapmışlar…
http://www.farukarslan.com/wp-content/uploads/2012/12/cubbeli-ahmet-hoca-dan-tuhaf-aciklama.jpg (http://www.farukarslan.com/wp-content/uploads/2012/12/cubbeli-ahmet-hoca-dan-tuhaf-aciklama.jpg) Serbest kalan Cübbeli ilginç bir vaatle dışarıda: "Kardeşler gerçekten bedenim çok zayıf düştü. Bu iş uzarsa veya ağır bir ceza söz konusu olursa ben artık çıktıktan sonra pek hizmet edecek kuvvet bulamayacağımı düşünüyorum. 'Arap öldükten sonra pilavı göğsüne dök' diye bir laf vardır. Bu yüzden bana bir iyilik yapılacaksa şimdiden yapılması gerekir. Biliyorsunuz her sohbetimde; askerimize, polisimize kısaca vatana ve millete hizmet eden herkese dualar ederdim. Ben çıktıktan sonra da emniyet, yargı ve hükümet gibi kurumların aleyhine konuşup; vatana, millete hizmet eden, terörle ve diğer tehlikelerle uğraşan bu kurumları yıpratacak hiçbir beyanda bulunmayacağıma dair Allah (Celle Celaluh)'a söz veriyorum.













Telegol sunucusu Serhat Ulueren, “Cübbeli Ahmet, Beykoz Acarkent’te çok lüks, şahane bir villada kalıyor” deyince, Cübbeli Ahmet, “Gören de bir şey zannedecek” cevabı vermiş (http://www.haber7.com/televizyon/haber/963161-cubbeliden-muhtesem-yuzyil-yorumu). Bir insan evinin kapısını dışarıya açınca içeride görünenlerden neden rahatsız olur ki?
Bu durum, bir zamanlar Levent Kırca’nın içine düştüğü hali hatırlattı bana…
Ekranda yıllar yılı fakir – fukara, işçi – memur tiplemeleri canlandırıp alt gelir gruplarının yoksulluğunu diline dolayarak bundan reyting devşiren Levent Kırca, birgün gazetecileri oldukça gösterişli konutuna davet ettiğinde yaptığı yanlışı onlar daha gider gitmez anlamış, izleyici de“bu perhiz bu ne lahana turşusu” etkisi yapmaması için, kayda alınan görüntülerin yayınlanmaması konusunda hatırladığımız kadarıyla epeyce gayret sarf etmişti.
Levent Kırca o hadiseden sonra bir daha toparlayamadı ve inişe geçti.
Korkarım ki, Cübbeli Ahmet de bu gidişle ardını toplayamayacak…
Cübbeli Ahmet’in tahliye sonrası en dikkat etmesi gereken konu, aşınmış itibarını, iyi bir itibar yönetimi ile telafi etme ve bu yönde çabalar gösterme istikametinde olması gerekirken, magazinel bir görüntü içinde yine ekranların savuran rüzgarına kendisini teslim etmiş görünüyor.
Bu istikamet, Cübbeli’yi geriye götürür.
Halbuki biraz kendini unutturmaya çalışmalı, bir iç muhasebe ile bir çeşit sosyal rehabilitasyona yönelerek, kameralardan uzak bir şekilde samimi dostları ve sevenleri ekseninde yeni bir manevi start için vesileler oluşturmalıydı.
İçeride iken sık sık ağır hastalığı ile gündeme gelen, gayrı çok yaşamam diyen bir isim, ekran karşısında turp gibi görüntü vermemeli, spor programlarında arzı endam etmemeliydi.
Cübbeli, tahliye oluşunun daha ertesi günü medyada, “Cübbeli Ahmet Hoca Telegol’de kırdı geçirdi. Canlı yayında renkli anların yaşanmasına sebep oldu” başlıklı haberlerle gündemde yer almamalıydı.
Bu görüntüleri izleyen mahkeme heyeti, verdikleri kararı kesinlikle zihinlerinde yeniden sorgulama ihtiyacı hissederler ve acaba yanlış mı yaptık diye düşünürler.
Hakim bile olsa hiç kimse, işletildiği gibi bir zehaba kapılmak istemez.
Balyoz davasından çıkan ağır kararlarda da birinci etken, sanıkların mahkeme heyetine karşı oldukça saygısız tutumları ve umursamaz halleri olmuştu.
Cübbeli Ahmet halbuki son duruşmadan evvel kamuoyuna vasiyeti şeklinde yansıyanmektubunda; “Bu iş uzarsa veya ağır bir ceza söz konusu olursa ben artık çıktıktan sonra pek hizmet edecek kuvvet bulamayacağımı düşünüyorum. Ben çıktıktan sonra da emniyet, yargı ve hükümet gibi kurumların aleyhine konuşup; vatana ve millete hizmet eden, terörle ve diğer tehlikelerle uğraşan bu kurumları yıpratacak hiçbir beyanda bulunmayacağıma dair Allah’a söz veriyorum, sizleri de şahit tutuyorum” demişti (http://m.haber7.com/haberDetay.php?id=954771).
Tahliye olursa, farklı bir Cübbeli Ahmet olacağı yönünde sinyaller vermişti. Daha kontrollü, daha mutedil, daha az medyatik, daha az gündem işgal etmeye matuf bir duruş sergileyeceği intibaı sergilemişti.
“Çıktıktan sonra pek hizmet edecek kuvvet bulamayacağımı düşünüyorum” diyen Cübbeli’ye düşen, dışarıya çıkar çıkmaz daha ilk adımda medyanın elinde savrulmaması, ekran ekran dolaşmamasıydı.
Vasiyeti olarak yansıtılan son mektubunda,”Allahu Teala hepinizi tesirli tebliğlerde bulunmaya muvaffak eylesin” diyen Cübbeli, tahliye olduğu andan iitbaren bu istikamete yönelik nasıl bir görüntü verdiğini de sorgulamalıdır.
Cübbeli’nin daha ilk karede muhatabı, polemikçi spor programları olmamalıydı.
Sözü uzatmaya gerek yok…
Dünyanın hiçbir yerinde mahkemeler, 1 yıl tutuklu kalmış bir sanığa karar aşamasında “beraatine” diye pek kolay hüküm veremezler. Bu durumda, 1 yıl boyunca hangi gerekçe ile sanığı içeride tuttuklarının hesabını vermekte zorlanırlar. Beraat eden sanığın Hazine’ye dava açmasına zemin hazırlamış olurlar. Böyle bir tablo karar aşamasında, Silivri’deki davalar üzerinde de etkili olacak.
Tutuklu olduğu günlerde ağır hasta görüntüsü veren, davanın seyri açısından da olası bir mahkumiyet kararı riski altında bulunan Cübbeli, bundan sonraki süreci iyi yönetemezse ve medyatik bir figür olarak ekran ekran dolaşıp malzeme olmayı sürdürürse, bu durumun kendisinin aleyhine olacağını düşünüyorum.
Kaldı ki, Balyoz’dan sonra Ergenekon davalarında da karar aşamasına yaklaşıldığı günlerde, Cübbeli vb. konumdaki kişilerin daha dikkatli olması sosyal-psikoloji açısından makul olur.
İlker Paşa 11 ay evvel tutuklandığında ertesi günü bu köşede kaleme aldığımız yazı, “İlker Paşa Cübbeli’yi de yaktı” başlığını taşıyordu. Paşalar içeride iken, masum bile olsa öyle kolay kolay Cübbeli’ye tahliye çıkmaz, aradan aylar geçer yazmıştık. Ben bu psikolojik iklimin tamamen dağıldığını düşünmüyorum.
Dilerim satırlarımızı Cübbeli Ahmet yanlış anlamaz ve üzerinde düşünmeye değer bulur.
Geçmiş olsun…
Daha ne denilebilir ki?
Prof. Dr. Osman Özsoy – Haber 7

manifesto
12-13-2012, 00:40
Bu insanların etrafında “dost acı söyler” misali kendilerine yol gösteren, sözüne itibar ettikleri gerçek dostları yok mudur acaba?

Metris Cezaevi’nde yaklaşık bir sene tutuklu bulunan Cübbeli Ahmet Hoca cezaevinden tahliye olur olmaz yine ekrana sarmış.
Halbuki başına ne geldi ise, medyatik bir ekran figürü olmasının yan tesirlerinin bunda büyük etkisi vardı…
Halbuki beraat etmemiş, sadece tahliye olmuştu. Mahkeme, yargılanmasının tutuksuz devamına karar vermiş, hatta kaçmasın diye yurtdışına çıkış yasağı da koymuştu.
Nitekim, hocası Mahmud Efendi’yi ziyaretine gittiğinde; “Çıkarttınız bizi, bir daha girmiyelim diye dua buyurun” demişti (http://www.youtube.com/watch?v=2T40XJyqMLI).
Yani, davanın karar aşaması geldiğinde yeniden içeriye girmesi de ihtimal dahilindeydi.
Bu şartlarda kendisinden beklenen, tutuksuz yargılanma sürecine dair yol haritasını da makul bir strateji içinde ele alması olmalıydı.
Baktım, ne yapmaması gerekiyorsa yine onlara sarmış.
Mahkemenin tahliye kararı verdiği gün, gece geç saatlerde Flash TV’de canlı yayına bağlanmış.
Sonra duyduk ki, Televole tarzı bir spor programı Telegol’e konuk olmuş (http://www.haber7.com/video-galeri/24318-cubbeli-ahmet-hoca-telegole-konuk-oldu).
Program ekibi iyi iş çıkardıklarını düşünmüş olmalılar ki, iade-i ziyaret adı altında bir de evine gidip orada çekim yapmışlar…
http://www.farukarslan.com/wp-content/uploads/2012/12/cubbeli-ahmet-hoca-dan-tuhaf-aciklama.jpg (http://www.farukarslan.com/wp-content/uploads/2012/12/cubbeli-ahmet-hoca-dan-tuhaf-aciklama.jpg) Serbest kalan Cübbeli ilginç bir vaatle dışarıda: "Kardeşler gerçekten bedenim çok zayıf düştü. Bu iş uzarsa veya ağır bir ceza söz konusu olursa ben artık çıktıktan sonra pek hizmet edecek kuvvet bulamayacağımı düşünüyorum. 'Arap öldükten sonra pilavı göğsüne dök' diye bir laf vardır. Bu yüzden bana bir iyilik yapılacaksa şimdiden yapılması gerekir. Biliyorsunuz her sohbetimde; askerimize, polisimize kısaca vatana ve millete hizmet eden herkese dualar ederdim. Ben çıktıktan sonra da emniyet, yargı ve hükümet gibi kurumların aleyhine konuşup; vatana, millete hizmet eden, terörle ve diğer tehlikelerle uğraşan bu kurumları yıpratacak hiçbir beyanda bulunmayacağıma dair Allah (Celle Celaluh)'a söz veriyorum.













Telegol sunucusu Serhat Ulueren, “Cübbeli Ahmet, Beykoz Acarkent’te çok lüks, şahane bir villada kalıyor” deyince, Cübbeli Ahmet, “Gören de bir şey zannedecek” cevabı vermiş (http://www.haber7.com/televizyon/haber/963161-cubbeliden-muhtesem-yuzyil-yorumu). Bir insan evinin kapısını dışarıya açınca içeride görünenlerden neden rahatsız olur ki?
Bu durum, bir zamanlar Levent Kırca’nın içine düştüğü hali hatırlattı bana…
Ekranda yıllar yılı fakir – fukara, işçi – memur tiplemeleri canlandırıp alt gelir gruplarının yoksulluğunu diline dolayarak bundan reyting devşiren Levent Kırca, birgün gazetecileri oldukça gösterişli konutuna davet ettiğinde yaptığı yanlışı onlar daha gider gitmez anlamış, izleyici de“bu perhiz bu ne lahana turşusu” etkisi yapmaması için, kayda alınan görüntülerin yayınlanmaması konusunda hatırladığımız kadarıyla epeyce gayret sarf etmişti.
Levent Kırca o hadiseden sonra bir daha toparlayamadı ve inişe geçti.
Korkarım ki, Cübbeli Ahmet de bu gidişle ardını toplayamayacak…
Cübbeli Ahmet’in tahliye sonrası en dikkat etmesi gereken konu, aşınmış itibarını, iyi bir itibar yönetimi ile telafi etme ve bu yönde çabalar gösterme istikametinde olması gerekirken, magazinel bir görüntü içinde yine ekranların savuran rüzgarına kendisini teslim etmiş görünüyor.
Bu istikamet, Cübbeli’yi geriye götürür.
Halbuki biraz kendini unutturmaya çalışmalı, bir iç muhasebe ile bir çeşit sosyal rehabilitasyona yönelerek, kameralardan uzak bir şekilde samimi dostları ve sevenleri ekseninde yeni bir manevi start için vesileler oluşturmalıydı.
İçeride iken sık sık ağır hastalığı ile gündeme gelen, gayrı çok yaşamam diyen bir isim, ekran karşısında turp gibi görüntü vermemeli, spor programlarında arzı endam etmemeliydi.
Cübbeli, tahliye oluşunun daha ertesi günü medyada, “Cübbeli Ahmet Hoca Telegol’de kırdı geçirdi. Canlı yayında renkli anların yaşanmasına sebep oldu” başlıklı haberlerle gündemde yer almamalıydı.
Bu görüntüleri izleyen mahkeme heyeti, verdikleri kararı kesinlikle zihinlerinde yeniden sorgulama ihtiyacı hissederler ve acaba yanlış mı yaptık diye düşünürler.
Hakim bile olsa hiç kimse, işletildiği gibi bir zehaba kapılmak istemez.
Balyoz davasından çıkan ağır kararlarda da birinci etken, sanıkların mahkeme heyetine karşı oldukça saygısız tutumları ve umursamaz halleri olmuştu.
Cübbeli Ahmet halbuki son duruşmadan evvel kamuoyuna vasiyeti şeklinde yansıyanmektubunda; “Bu iş uzarsa veya ağır bir ceza söz konusu olursa ben artık çıktıktan sonra pek hizmet edecek kuvvet bulamayacağımı düşünüyorum. Ben çıktıktan sonra da emniyet, yargı ve hükümet gibi kurumların aleyhine konuşup; vatana ve millete hizmet eden, terörle ve diğer tehlikelerle uğraşan bu kurumları yıpratacak hiçbir beyanda bulunmayacağıma dair Allah’a söz veriyorum, sizleri de şahit tutuyorum” demişti (http://m.haber7.com/haberDetay.php?id=954771).
Tahliye olursa, farklı bir Cübbeli Ahmet olacağı yönünde sinyaller vermişti. Daha kontrollü, daha mutedil, daha az medyatik, daha az gündem işgal etmeye matuf bir duruş sergileyeceği intibaı sergilemişti.
“Çıktıktan sonra pek hizmet edecek kuvvet bulamayacağımı düşünüyorum” diyen Cübbeli’ye düşen, dışarıya çıkar çıkmaz daha ilk adımda medyanın elinde savrulmaması, ekran ekran dolaşmamasıydı.
Vasiyeti olarak yansıtılan son mektubunda,”Allahu Teala hepinizi tesirli tebliğlerde bulunmaya muvaffak eylesin” diyen Cübbeli, tahliye olduğu andan iitbaren bu istikamete yönelik nasıl bir görüntü verdiğini de sorgulamalıdır.
Cübbeli’nin daha ilk karede muhatabı, polemikçi spor programları olmamalıydı.
Sözü uzatmaya gerek yok…
Dünyanın hiçbir yerinde mahkemeler, 1 yıl tutuklu kalmış bir sanığa karar aşamasında “beraatine” diye pek kolay hüküm veremezler. Bu durumda, 1 yıl boyunca hangi gerekçe ile sanığı içeride tuttuklarının hesabını vermekte zorlanırlar. Beraat eden sanığın Hazine’ye dava açmasına zemin hazırlamış olurlar. Böyle bir tablo karar aşamasında, Silivri’deki davalar üzerinde de etkili olacak.
Tutuklu olduğu günlerde ağır hasta görüntüsü veren, davanın seyri açısından da olası bir mahkumiyet kararı riski altında bulunan Cübbeli, bundan sonraki süreci iyi yönetemezse ve medyatik bir figür olarak ekran ekran dolaşıp malzeme olmayı sürdürürse, bu durumun kendisinin aleyhine olacağını düşünüyorum.
Kaldı ki, Balyoz’dan sonra Ergenekon davalarında da karar aşamasına yaklaşıldığı günlerde, Cübbeli vb. konumdaki kişilerin daha dikkatli olması sosyal-psikoloji açısından makul olur.
İlker Paşa 11 ay evvel tutuklandığında ertesi günü bu köşede kaleme aldığımız yazı, “İlker Paşa Cübbeli’yi de yaktı” başlığını taşıyordu. Paşalar içeride iken, masum bile olsa öyle kolay kolay Cübbeli’ye tahliye çıkmaz, aradan aylar geçer yazmıştık. Ben bu psikolojik iklimin tamamen dağıldığını düşünmüyorum.
Dilerim satırlarımızı Cübbeli Ahmet yanlış anlamaz ve üzerinde düşünmeye değer bulur.
Geçmiş olsun…
Daha ne denilebilir ki?
Prof. Dr. Osman Özsoy – Haber 7

"Kardeşler gerçekten bedenim çok zayıf düştü. Bu iş uzarsa veya ağır bir ceza söz konusu olursa ben artık çıktıktan sonra pek hizmet edecek kuvvet bulamayacağımı düşünüyorum

:)
MAŞALLAH dışarı çıktığında Turp gibiydi.Bu tipler de kodesi görünce hasta oluyor.SİLİVRİ salgını mı desek Ergenekon salgını mı desek

Ertuğrul ÖZGÜL
12-13-2012, 00:50
:)
MAŞALLAH dışarı çıktığında Turp gibiydi.Bu tipler de kodesi görünce hasta oluyor.SİLİVRİ salgını mı desek Ergenekon salgını mı desek

adını ne koyarsan koy hastalık aynı ;D azizde içeride kalsa hergün ölüm tehlikesi geçiriyordu...

Katade
12-13-2012, 00:52
:)
MAŞALLAH dışarı çıktığında Turp gibiydi.Bu tipler de kodesi görünce hasta oluyor.SİLİVRİ salgını mı desek Ergenekon salgını mı desek


Bu yazıdan bu yorumuda sen çıkarabilirsin ancak ! BRAVOO

Necip Fazıl
12-13-2012, 01:04
Aynı işi Feto yapsaydı da böyle bir konu açılsaydı bu forumda kıyamet kopardı değil mi... ;ı:

manifesto
12-13-2012, 01:06
Aynı işi Feto yapsaydı da böyle bir konu açılsaydı bu forumda kıyamet kopardı değil mi... ;ı:

Feto kim?

Necip Fazıl
12-13-2012, 01:07
Feto kim?


Okyanus ötesi... :) Varsayım sadece...

manifesto
12-13-2012, 01:09
Aynı işi Feto yapsaydı da böyle bir konu açılsaydı bu forumda kıyamet kopardı değil mi... ;ı:

Necip senin misalin neye benziyor biliyor musun?
Halamın bıyıkları olsaydı dayım olurdu

BeldeiTAYYIBe
12-13-2012, 01:09
Feto kim?

Senin " bu tipler " dedigin kim?

manifesto
12-13-2012, 01:13
Maşallah , ne çok avukatı varmış , ;ı:
"BU TİPLER" iması çok mu aşağılayıcı?
Aziz Yıldırım İlker Başbuğ gibiler..İçeri girecekleri belli olunca oram ağrıyor buram ağrıyorcular..
Malum Cübbeli içeride iken vasiyetini dahi yayınlamıştı ,hani maşallah turp gibiymiş

manifesto
12-13-2012, 01:18
VaNcaDJsSVg#!

Fenerbahçe maçında gol olmasın diye dualarla kaleyi bağlamış, Aziz Yıldırım ile mapushane günlükleri.."ehil olmak meselesi"

BeldeiTAYYIBe
12-13-2012, 01:19
Maşallah , ne çok avukatı varmış , ;ı:
"BU TİPLER" iması çok mu aşağılayıcı?
Aziz Yıldırım İlker Başbuğ gibiler..İçeri girecekleri belli olunca oram ağrıyor buram ağrıyorcular..
Malum Cübbeli içeride iken vasiyetini dahi yayınlamıştı ,hani maşallah turp gibiymiş

Hala anlamiyorsun degilmi?
Kendi degerlerine biri saldirdimi dikleniyorsun ama bekledigin saygiyi baskasina göstermekten acizsin...en azindan saygisizlik yapmaktan nefsin seni alikoyamiyor...bütün esele budur.

F. Gülen hocaefendi icin Feto denilmesi ne kadar asagilayici ise bir cemaatin hocasina Tipler diye asagilamakta en az ayni derecede ahlaksizcadir.

Birbirimizi kabullenmemiz gerekmez...lakin tahammül etmemiz elzemdir...bunun yoluda en azindan saygisizlik etmemekle mümkündür.

Cihan_ŞümuL
12-13-2012, 01:22
Hala anlamiyorsun degilmi?
Kendi degerlerine biri saldirdimi dikleniyorsun ama bekledigin saygiyi baskasina göstermekten acizsin...en azindan saygisizlik yapmaktan nefsin seni alikoyamiyor...bütün esele budur.

F. Gülen hocaefendi icin Feto denilmesi ne kadar asagilayici ise bir cemaatin hocasina Tipler diye asagilamakta en az ayni derecede ahlaksizcadir.

Birbirimizi kabullenmemiz gerekmez...lakin tahammül etmemiz elzemdir...bunun yoluda en azindan saygisizlik etmemekle mümkündür.:güzel::güzel::güzel:

Necip Fazıl
12-13-2012, 01:23
Burada bir yanlış anlaşılma var sanırım ben hocaya Feto keimesini aşağılamak için söylemedim alışkanlık olduğu için söyledim benim bütün hocalara saygım sonsuzdur benim için Cübbeli neyse Gülen de odur vs. vs.. hiçbir hocayla yakınlığım da yoktur zaten durup dururken hakaret etmek de çok saçma olurdu heralde... bazen şaka yollu çattıklarım oluyor ama hepsini severim bunu da böyle bilirseniz sevinirim vesselam... :)

Katade
12-13-2012, 01:24
Hala anlamiyorsun degilmi?
Kendi degerlerine biri saldirdimi dikleniyorsun ama bekledigin saygiyi baskasina göstermekten acizsin...en azindan saygisizlik yapmaktan nefsin seni alikoyamiyor...bütün esele budur.

F. Gülen hocaefendi icin Feto denilmesi ne kadar asagilayici ise bir cemaatin hocasina Tipler diye asagilamakta en az ayni derecede ahlaksizcadir.

Birbirimizi kabullenmemiz gerekmez...lakin tahammül etmemiz elzemdir...bunun yoluda en azindan saygisizlik etmemekle mümkündür.

Kardeşim Ellerine sağlık

manifesto
12-13-2012, 01:32
Ben şahsen yeterince saygılı olduğumu düşünüyorum. "yeterince" ve "hakettiğince"
Zaten bu hassasiyetim olmasaydı yaşananlar karşısında yazacağım şeyler daha sert olurdu.
Dışarı çıktığı daha ilk gün TV programına katılıp ŞİKE konuşması ve hükümetin bu konuda ki yasa değişikliği ile ilgili sözleri yansıtılınca..
"İşte mübarek biz ne için içeri girdik,böyle konuşulur mu?" diyecek kadar bu milleti aptal yerine koyması doğrusu alışılır bir durum değil.

Neden bu hassasiyetiniz ilgili şahıs hakkında ortaya çıkan kaset ile ilgili BİLİRKİŞİ raporu istenmemesi üzerine yoğunlaşmıyor merak ettim.
Bir seneden fazla yargılandı..Eğer iddia ettiği gibi içeri girmesi sadece ileri geri konuşmasından ötürü olsaydı şahsı ile ilgili çıkan görüntüler için teknik rapor isteyip kendisini temize çıkartmak istemez miydi?
Deve kuşu misali

onurcan
12-13-2012, 01:35
Arkadaşlar topluma mal olmuş kişiler hakkında daha kibar bir dil kullansak uygun olur bizim kişiliğimizi gösterir....

BeldeiTAYYIBe
12-13-2012, 01:42
Ben şahsen yeterince saygılı olduğumu düşünüyorum. "yeterince" ve "hakettiğince"
Zaten bu hassasiyetim olmasaydı yaşananlar karşısında yazacağım şeyler daha sert olurdu.
Dışarı çıktığı daha ilk gün TV programına katılıp ŞİKE konuşması ve hükümetin bu konuda ki yasa değişikliği ile ilgili sözleri yansıtılınca..
"İşte mübarek biz ne için içeri girdik,böyle konuşulur mu?" diyecek kadar bu milleti aptal yerine koyması doğrusu alışılır bir durum değil.

Neden bu hassasiyetiniz ilgili şahıs hakkında ortaya çıkan kaset ile ilgili BİLİRKİŞİ raporu istenmemesi üzerine yoğunlaşmıyor merak ettim.
Bir seneden fazla yargılandı..Eğer iddia ettiği gibi içeri girmesi sadece ileri geri konuşmasından ötürü olsaydı şahsı ile ilgili çıkan görüntüler için teknik rapor isteyip kendisini temize çıkartmak istemez miydi?
Deve kuşu misali

Benhur kardesim, cübbeli zina yapmis yapmamis benim su anki meselem bu degildir. Adam zina yapmissa mahserde defteri dürülür, mahkeme karara baglar cete kurmaktan hapis yatar...benim herifin ,af edersiniz uckuruyla ugrasacak vaktim yok senin gibi.
Elestirecekmissin elestir...
Yerecekmissin yer....
Vebalide mesuliyetide senindir.
Ama,
saygisizlik etme.
Sen kendince yeteri kadar saygi gösterdigini düsünüyorsan,
bir baskasida senin deger verdiklerine ayni derecede saygi gösterirse !! bu is cedellesmeye yol acar.
Maksadimiz nedir ?
Münakasami yoksa münazarami?

Ben diyorumki,
bekledigin saygiyi gösteremiyorsan saygisizlik etme bari...yani, gölge etme baska ihsan istemez.

Terennüm
12-13-2012, 18:02
Bu konuyu açma amacım kimseyi küçümsemek yada yaptığından dolayı ayıplamak değil..Sizin tartıştığınız kesim ise yazıyla uzaktan yakından alakası yok..Biraz daha dikkatli ve iyi niyetli okuyalım..Burada bir mesaj var...