Cihannur
12-08-2014, 21:51
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsteseler de İstemeseler de Osmanlıca Öğretilecek
http://s25.postimg.org/pog1w6isf/cumhurbaskani_erdogan.jpg (http://postimage.org/)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlıca'ya zorunlu ders yolunun açılmasıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi: İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğretilecek ve öğrenilecek.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği Din Şûrası'nda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Osmanlıca'nın liselerde zorunlu ders olmasının yolunun açılmasıyla ilgili eleştirilere tepki gösterdi:
"Osmanlıca’yı bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden rahatsız olanlar var. Aslında bu eskimez Türkçe’dir ya. Diyor ki, ‘Mezar taşlarının okunmasını mı öğreteceğiz?’. Zaten sıkıntı burada. O mezar taşlarında tarih yatıyor. Bir neslin o mezarlarda kimlerin yattığını bilmemesinden daha büyük bir cahillik olabilir mi? Bu bizim şah damarlarımızın koparılmasıydı aslında ve bizim şah damarlarımız koparıldı. Yüzlerce eserlerimizin yakılıp yıkılması herhâlde sıradan bir olay değildir. İlimde çok büyük güçlere sahip olan bir milletin bu ilmi kaybetmesi felakettir. Öğretilmesini istemeyenler var, bu çok büyük bir tehlike. İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğretilecek ve öğrenilecek. Alman Hans gelip öğreniyor, inceleyip araştırıyor. Ama maalesef bunlarda böyle bir durum yok. Özgüvenimizi sarsmaya, bizi devamlı defansta bırakmaya yönelik çabalara rağmen her zaman ilim ve bilim dünyamız canlıdır."
"Bu ülkede kimi zaman Kuran’ın okunması, öğretilmesi, hatta ezanın aslı ile okunması dahi yasaklandı. Başörtüsü yasaklandı, din eğitimi yasaklandı, camiler kapatıldı, kimileri ahır olarak kullanıldı. Namaz kılanlar, Kur'an okuyanlar dışlanmıştır. Kitaplarla, filmlerle, resim ve karikatürlerle özgürlük adı altında en kutsal değerler tahkir edildi. Cevap verilmesine dahi müsaade edilmedi. Normalleşmeyi savunan siyasetçiler din istismarcısı, gerici yaftasına maruz kalmış, hatta darağacına çekilmişlerdir."
"Devşirdikleri, kendi topraklarına yabancı hâle getirdikleri yazarlarla, sanatçılarla, gerek uluslararası medya, gerekse de içerideki taşeronlarla, ellerindeki tüm araçlarla üzerimize gelecekler. Besleyip büyüttükleri sahte din adamlarıyla, Müslüman görünümlü misyonerleriyle, ihanet şebekeleriyle üzerimize gelecekler. Sadece Lawrance'lerle değil, Abdullah İbni Sebe'lerle, Hasan Sabbah'larla, Müseylemet-ül Kezzap'larla üzerimize gelecekler, bunu biliyorum. İktisapta Karun'larla, siyasette Firavun'larla, ilimde Bel'am'larla, biliyorum oyunlar kuracaklar. Allah’ın izniyle korkup geri adım atmayacağız. Dinin sahibine de, 'Maliki Yevmiddin' olan Allahımıza da inşallah mahcup olmayacağız. Yaptığımız bir yanlışın yerine başka bir yanlışı, bir zulmün yerine başka bir zulmü, baskıyı ikâme etmek değil, normalleşme istiyor ve bunun mücadelesini veriyoruz. Bu hakikatin mücadelesi."
"İslam dinine ve onun kamusal alandaki görünümüne karşı husumet besleyenler yarın yazacaklar biliyorum ama söylemek durumundayız; aslında kendi elleriyle, kendi dinlerini icat ettiklerinin farkında değiller. Yurttaşlık benzeri din icat ederek İslam karşısına kendi yapay dinlerini koymanın çabası içinde olduklarını bilmiyorlar ya da bilmek istemiyorlar. Bu ülkede çıktılar, sipariş şairleri çıktı bunların: 'Kâbe Arap’ın olsun, bize Çankaya yeter' dediler. Bu zihniyet helvadan put yapma zihniyeti değil de nedir?! Kendileri yaptılar, kendileri taptılar. Bunu hâlâ ikâme etmek isteyenler var. İşte bunun için; normalleşme, özgüven, cesaret diyoruz. 100 bini aşkın din adamımız var bunun için ülkemizde. Demokrasi, özgürlük diyoruz. 200 yıldır yaşanan baskılara rağmen köklerimizle kesilmeye çalışılan irtibata rağmen Türkiye’nin âlimleri ayaktadır."
"Bu dinin bir sahibi var. Sahibi bu dini dünya var oldukça muhafaza edecektir. Bize düşen emanetin hakkını vermektir. Emanetin hakkını verebilirsek mezhepler arası çatışma sona erecektir. Bize biçilen rolleri atıp kendimiz olabilirsek, adaletin yeryüzüne egemen olması mümkün hâle gelecektir. Hiç tereddüt etmeden, korkmadan gerekli soruları sorun. Defanstan çıkın, ileriye koşun. Her zaman arkanızda olacağız. Bu millet her zaman sizin yanınızdadır."
Al Jazeera Türk 08.12.2014
http://s25.postimg.org/pog1w6isf/cumhurbaskani_erdogan.jpg (http://postimage.org/)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlıca'ya zorunlu ders yolunun açılmasıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi: İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğretilecek ve öğrenilecek.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği Din Şûrası'nda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Osmanlıca'nın liselerde zorunlu ders olmasının yolunun açılmasıyla ilgili eleştirilere tepki gösterdi:
"Osmanlıca’yı bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden rahatsız olanlar var. Aslında bu eskimez Türkçe’dir ya. Diyor ki, ‘Mezar taşlarının okunmasını mı öğreteceğiz?’. Zaten sıkıntı burada. O mezar taşlarında tarih yatıyor. Bir neslin o mezarlarda kimlerin yattığını bilmemesinden daha büyük bir cahillik olabilir mi? Bu bizim şah damarlarımızın koparılmasıydı aslında ve bizim şah damarlarımız koparıldı. Yüzlerce eserlerimizin yakılıp yıkılması herhâlde sıradan bir olay değildir. İlimde çok büyük güçlere sahip olan bir milletin bu ilmi kaybetmesi felakettir. Öğretilmesini istemeyenler var, bu çok büyük bir tehlike. İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğretilecek ve öğrenilecek. Alman Hans gelip öğreniyor, inceleyip araştırıyor. Ama maalesef bunlarda böyle bir durum yok. Özgüvenimizi sarsmaya, bizi devamlı defansta bırakmaya yönelik çabalara rağmen her zaman ilim ve bilim dünyamız canlıdır."
"Bu ülkede kimi zaman Kuran’ın okunması, öğretilmesi, hatta ezanın aslı ile okunması dahi yasaklandı. Başörtüsü yasaklandı, din eğitimi yasaklandı, camiler kapatıldı, kimileri ahır olarak kullanıldı. Namaz kılanlar, Kur'an okuyanlar dışlanmıştır. Kitaplarla, filmlerle, resim ve karikatürlerle özgürlük adı altında en kutsal değerler tahkir edildi. Cevap verilmesine dahi müsaade edilmedi. Normalleşmeyi savunan siyasetçiler din istismarcısı, gerici yaftasına maruz kalmış, hatta darağacına çekilmişlerdir."
"Devşirdikleri, kendi topraklarına yabancı hâle getirdikleri yazarlarla, sanatçılarla, gerek uluslararası medya, gerekse de içerideki taşeronlarla, ellerindeki tüm araçlarla üzerimize gelecekler. Besleyip büyüttükleri sahte din adamlarıyla, Müslüman görünümlü misyonerleriyle, ihanet şebekeleriyle üzerimize gelecekler. Sadece Lawrance'lerle değil, Abdullah İbni Sebe'lerle, Hasan Sabbah'larla, Müseylemet-ül Kezzap'larla üzerimize gelecekler, bunu biliyorum. İktisapta Karun'larla, siyasette Firavun'larla, ilimde Bel'am'larla, biliyorum oyunlar kuracaklar. Allah’ın izniyle korkup geri adım atmayacağız. Dinin sahibine de, 'Maliki Yevmiddin' olan Allahımıza da inşallah mahcup olmayacağız. Yaptığımız bir yanlışın yerine başka bir yanlışı, bir zulmün yerine başka bir zulmü, baskıyı ikâme etmek değil, normalleşme istiyor ve bunun mücadelesini veriyoruz. Bu hakikatin mücadelesi."
"İslam dinine ve onun kamusal alandaki görünümüne karşı husumet besleyenler yarın yazacaklar biliyorum ama söylemek durumundayız; aslında kendi elleriyle, kendi dinlerini icat ettiklerinin farkında değiller. Yurttaşlık benzeri din icat ederek İslam karşısına kendi yapay dinlerini koymanın çabası içinde olduklarını bilmiyorlar ya da bilmek istemiyorlar. Bu ülkede çıktılar, sipariş şairleri çıktı bunların: 'Kâbe Arap’ın olsun, bize Çankaya yeter' dediler. Bu zihniyet helvadan put yapma zihniyeti değil de nedir?! Kendileri yaptılar, kendileri taptılar. Bunu hâlâ ikâme etmek isteyenler var. İşte bunun için; normalleşme, özgüven, cesaret diyoruz. 100 bini aşkın din adamımız var bunun için ülkemizde. Demokrasi, özgürlük diyoruz. 200 yıldır yaşanan baskılara rağmen köklerimizle kesilmeye çalışılan irtibata rağmen Türkiye’nin âlimleri ayaktadır."
"Bu dinin bir sahibi var. Sahibi bu dini dünya var oldukça muhafaza edecektir. Bize düşen emanetin hakkını vermektir. Emanetin hakkını verebilirsek mezhepler arası çatışma sona erecektir. Bize biçilen rolleri atıp kendimiz olabilirsek, adaletin yeryüzüne egemen olması mümkün hâle gelecektir. Hiç tereddüt etmeden, korkmadan gerekli soruları sorun. Defanstan çıkın, ileriye koşun. Her zaman arkanızda olacağız. Bu millet her zaman sizin yanınızdadır."
Al Jazeera Türk 08.12.2014