Bu konuda kafamda bir fikir oluşalı epey zaman oldu ama yinede bu düşüncenin doğurduğu soru işaretleri de yok değildi.

Artık rahatlıkla söyleyebiliyorum. Şimdi kafamda soru işareti filan yok. Baykal’ın cumhurbaşkanı adayının kim olduğunu biliyorum.

Çok değil, yaklaşık bir hafta kadar önce Baykal’a yakın bir isim cumhurbaşkanlığı için düşündükleri kişiyi İzmit’te milletvekillerini katıldığı bir toplantının çay arasında partililerine zikretti.

O konuşmaya tanık olan herkes önce şaşırdı ardından memnuniyetlerini dile getirip teşkilat üyeleri olarak isme onay verdiklerini belli ettiler.

İkinci olarak yine Baykal’ın yakın çevresinden biri Ankara Kalesi’nde siyasilerin uğrak mekanı olan bir restoranda cumhurbaşkanlığı için düşündükleri ismi aynı masada oturan konuklarına fısıldayıverdi.

Bu bir fısıldamaydı ama hemen yan masada bulunan meraklı kulakların duyabileceği bir seviyedeydi.

Aktarılana göre, masada oturanlar söylenen ismi duyduklarında yeni icat olmuş bir makineyi incelerken “Daha önce niçin benim aklıma gelmedi” diye tavır takınan mucitler gibiydi.

Duydukları isim onları hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. Öyle ya, bu kadar göz önünde olan bir isim nasıl olmuştu da kimsenin aklına gelmemişti!

Hem İzmit’te hem de Ankara’da iki etkin CHP’li tarafından dile getirilen bu isim; mevcut cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den başkası değildi.

İki farklı kişiden duyduğum Ahmet Necdet Sezer ismi kafamda CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak şekillendi ama tereddüt doğuran soru işaretlerini bir türlü ortadan kaldıramamıştım.

Bu soru işaretlerini de dün bizzat CHP lideri Deniz Baykal giderdi. Nasıl mı? Anlatayım.

Baykal’ın Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e yaptığı açıklamalar aslında üstü kapalı olarak iki kurmayı gibi Ahmet Necdet Sezer ismini işaret ediyor.



Şimdi de o işaretlere birlikte bakalım!



CHP liderinin Özkök’e açıkladığı cumhurbaşkanlığı için önümüzdeki dönem izleyeceği stratejisinin temel direği şu:



“Siyaset dışından birini Çankaya’ya çıkarmak.”



Elde var bir. Devam ediyoruz. Baykal cumhurbaşkanlığı için Çankaya’ya siyaset dışından birini çıkarma gerekçesini bakın nasıl açıklıyor:

“Geçen dönemde cumhurbaşkanlığı makamı çok tartışıldı. Bu tartışma toplumu çok gerdi. Siyasi partilerden birini seçmeye kalkmak, yine bu tartışmaları başlatacak. Cumhurbaşkanlığını bu tartışma dışına çıkaracak bir isim bulmalıyız. Onun için bu döneme mahsus bir çözüm aramalıyız!”

Diyelim ki meclis dışından bir aday belirlendi. Bu durum yalnızca bu döneme mahsus olabilir mi? Tabiî ki hayır. Çünkü son cumhurbaşkanı da meclis dışından seçildi. Yani bu döneme mahsus nitelemesi yanlış olur. Tabi söz konusu ikinci bir dönem için Sezer’in yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi ise o zaman durum başka. İşte bu, kelimenin tam anlamıyla bu döneme mahsus olur!

Elde var iki. Daha bitmedi, devam ediyoruz!



Baykal yeni dönemde Çankaya’ya çıkacak kişi için yalnız meclis dışından ve siyasi uzantısı olmayan biri nitelemesi yapmıyor.



Başka bir koşulu daha var. Onu da kendi yine ağzından aynen aktarıyorum;

“Silahlı Kuvvetleri bir arada tutabilecek bir kişi…"

Bu da üç. Baykal’ın verdiği tüm bu işaretler alt alta sıralanıp daha da uzatılabilir. Önemli olan bu ismin parti içi kulislerde ve üstü kapalı olarak değil, açık bir şekilde dile getirilmesi!

Baykal önümüzdeki dönem meclis dışından bir aday derken kafasından tereddütsüz olarak Ahmet Necdet Sezer ismini geçiriyorsa bunu artık açıkça söylemeli!

Yoksa aylardır istediği uzlaşı, toplumsal mutabakat nasıl sağlanabilir ki?!