HAKK DAVA
06-02-2009, 15:11
Muhterem Hocamız
Prof.Dr. Necmeddin ERBAKAN'ın
İSLÂM Dünyası'na Katkıları
http://www.sayhadergi.com/topicpicture/erbakan.jpg
Saadet Partisi Ankara Gençlik Kolları Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın siyasi ufkunu Türkiye’ye bir kez daha hatırlatmak gayesiyle bir dizi etkinlik gerçekleştirecek.
Konuyla alakalı açıklama yapan Saadet Partisi Ankara Gençlik Kolları Başkanı Yahya İncetahtacı Allah’ın (c.c) insanlara doğuştan verdiği haklara vurgu yaparak, “Her şeyden önce bizim çıkış noktamız Hz. Peygamber’in http://www.milligorusforum.biz/images/smilies/sav.gif “İnsanlığın en hayırlısı insanlara en faydalı olandır” hadis-i şerifidir. Çünkü bizim inancımızda insan kutsaldır ve Cenab-ı Hakk’ın insanlara doğuştan verdiği haklarda kutsaldır ve bu hakların ne pahasına olursa olsun korunması gerekmektedir. İşte bu hakları canları pahasına, bütün mevcudiyetleriyle korumanın mücadelesini verenler insanlık tarihine altın harflerle geçmişlerdir. Bu altın yürekli insanlar kah siyasi sömürgeci Firavun’larla kah iktisadı sömürgeci Karun’larla kah dini sömürgeci Belami Baur’larla mücadele etmişlerdir” dedi.
Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın mücadelesinin de bu noktada olduğuna dikkat çeken İncetahtacı, “İşte Erbakan’ı Necmeddin yapan da bu noktanın ta kendisidir. Sayın Erbakan’ın hayatının bütününe baktığımız zaman bu mücadeleyi apaçık bir şekilde müşahede edeceksiniz. Bunun ispatı Kıbrıs’ın fethindedir, ağır sanayi hamlelerindedir, bu coğrafyadan IMF’nin kovuluşundadır ve elbette ki yeryüzünde yeni bir medeniyet D-8’lerin kurulmasındadır” şeklinde konuştu.
Açıklamalarını sürdüren Yahya İncetahtacı, “Gerçek Hayat Dergisi’nden sayın Adem Özköse’nin muhterem Hocamızla ilgili hazırlamış olduğu yazıyı Saadet Partisi Ankara Gençlik Kolları olarak tam da bunlara dikkat çekmek adına, bütün insanlara Erbakan duruşunu, Erbakan mücadelesini ve taşıdığı manaları ülkemiz insanına bir kez daha hatırlatabilmek adına insanlarımızın dikkatine sunmayı tarihi bir görev addediyoruz ve gerek broşürlerimiz gerek www.ankaragenclik.org (http://www.milligorusforum.biz/redirector.php?url=%68%74%74%70%3a%2f%2f%77%77%77% 2e%61%6e%6b%61%72%61%67%65%6e%63%6c%69%6b%2e%6f%72 %67%2f) sitemizdeki yayınlarımız gerekse haber portallarındaki bannerlerimiz aracılığıyla bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
Adem Özköse’nin o yazısından kesitler:
Erbakan Hoca ve İslam Dünyası
Yıl 2005... Ağustos ayının 19’unda ABD işgali altındaki Irak’a Habur sınır kapısından girişi yapıyoruz.
… Bağdat’a geçiş yaptıktan sonra gizli bir yerde direnişçilerin komutan Ebu Huzeyfe ile röportaj yaptıktan sonra direnişçilerden biri, bizi babasıyla tanıştırmak için Azamiye Semtindeki evine davet ediyor. Bir saatlik yolculuğun ardından Azamiye Semtindeyiz. Azamiye’nin etrafı ABD tanklarıyla çevrili ve duvarlarda Iraklıları direnişe çağıran yazılar yazılı. Bize eşlik eden direnişçinin evine ulaştığımızda kapıyı direnişçinin babası açıyor. Direnişçi, 60 yaşlarındaki babasına; “bu arkadaşlar İstanbul’dan geldiler” der demez gençliğinde diplomatlık yapan Iraklı amcanın gözleri doluyor ve bize Erbakan Hoca’nın sağlığını soruyor. Bize büyük bir sevgi ve alaka gösteren amca sözlerini şöyle sürdürüyor: “Erbakan Hoca çok büyük bir adam. Eğer Türkiye’nin başında bugün Erbakan olsaydı, Amerikalılar Irak’a girmeye zor cesaret ederlerdi. Türkiye, Erbakan Hoca’nın kıymetini bilmiyor.İslam dünyasını tekrar bir araya getirecek lider ne İran’dan ne Pakistan’dan ne Mısır’dan nede Libya’dan çıkacak. İslam Dünyası’nı bir araya getirecek ülke Türkiye’dir. Bu da ancak Erbakan’ın Türkiye’yi yönetmesiyle gerçekleşir.”
Yıl 2006… Aylardan şubat… Filistinli mültecilerle ilgili bir haber çalışması yapmak için Ürdün’e gidiyorum...
2,5 milyona yakın Filistinli mültecinin yaşadığı Ürdün’ün başkenti Amman’daki kampları gezmeye başlıyoruz. Mülteci kamplarındaki şartlar son derece gayri insani… 89 kişilik Filistinli aileler küçücük odalarda yaşam mücadelesi veriyorlar. En son Amman’ın dışındaki Gazze mülteci kampını ziyaret ediyoruz. Gazze mülteci kampında bizi son derece heyecanlandıran bir Filistinli ile karşılaşıyoruz. Filistinlinin ismi Selahaddin Eyyubi İsa… Filistin intifadasının efsanevi ismi olan Şeyh Ahmed Yasin’in en yakın arkadaşı olan 65 yaşlarındaki bu amca yıllarca İsrail zindanlarında kalmış. Hem de rahmetli Ahmed Yasin'le birlikte. Selahaddin Eyyubi, Ahmed Yasin ile ilgili güzel anılarını anlatıyor. Bizde zevkle dinliyoruz. Sohbetimiz esnasında bize sürekli olarak isimlerimizle değil de, Abdülhamid torunları olarak hitap ediyor. Söz bir ara Türkiye’den açılıyor ve Ahmed Yasin’in en yakın arkadaşı bize bakın neler söylüyor: “Filistinliler olarak İslam Dünyası’nın tekrar uyanıp toplanacağı günlerin, Türkiye’de mazlumların zafer kazanmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz. Çünkü İslam Âlemine önderlik yapacak tek coğrafya, Osmanlı’nın dünyayı yönettiği coğrafyadır. Filistin’in de Kudüs’ün de Irak’ın da kurtuluşu Türkiye halkının elindedir. Bu da ancak Türkiye’ye Erbakan Hoca’nın liderlik yapmasıyla gerçekleşebilir. Filistin halkının en büyük dostu olan Erbakan Hoca İsrail’in en büyük düşmanıdır. Siyonistlerin Erbakan Hoca’dan ne kadar çok korktuklarını çok iyi biliyoruz.”
Gazze mülteci kampından ayrıldıktan sonra bu sefer yolumuz Afgan halkının Ruslara karşı verdiği direnişin unutulmaz isimlerinden olan şehit Abdullah Azzam’ın evine düşüyor.
Kapıda tıpkı Abdullah Azzam’a benzeyen Azzam’ın kardeşi tarafından karşılanıyoruz. Bizi büyük bir salona davet ediyor, salonun duvarında halının üzerine dokunmuş bir Mescid-i Aksa resmi gözüme çarpıyor. Birazdan Semiha Hanım geliyor ve 10 yıl boyunca eşiyle Afgan Dağları’nda kalan bu hanımefendiyle röportaj yapmaya başlıyoruz. Semiha Hanım’a, röportajın bir yerinde: “Abdullah Azzam’ın yaşarken Türkiye’de ilişki içinde olduğu kişiler var mıydı?” Diye soruyorum ve aynen şu cevabı alıyorum. “Türkiye’den Necmeddin Erbakan Hoca’yı ailece çok iyi tanıyoruz. Zaten Abdullah Azzam da hayatta iken Erbakan’ı çok severdi ve zaman zaman onunla görüşürdü…”
2006 yılının son ayı… Bu sefer yolum Afganistan’daki Taliban kamplarına düşüyor...
40 gün boyunca Afgan Dağları’nda başta Taliban Komutanı Molla Dadullah olmak üzere çeşitli kişilerle röportajlar gerçekleştiriyorum. Afgan Dağları’nda geçirdiğim hayatımın en unutulmaz ve heyecanlı günlerinin ardından 48 yaşındaki bir Afganlıyla birlikte yola çıkıyoruz. Bu yaşlı amca, İran sınırına kadar bana eşlik edecek ve daha sonra da geri dönecek. Bölgeye gazeteci sokulmadığı için bende tıpkı Afgan halkı gibi giyiniyorum ve askeri aramaları bu şekilde geçiyoruz. Daha önce Ruslara karşı verilen Afgan Cihadı’na da katılmış olan amca bana yolculuğumuzun bir yerinde Erbakan Hoca ile görüşme imkanımın olup olmadığını sordu. Ben de şaşkın bir şekilde ona niçin bana böyle bir soru sorduğunu soruyorum ve yaşlı Afgan şu şekilde cevap veriyor: “Erbakan Hoca Ruslarla yaptığımız cihad esnasında bize çok yardım etti. Biz onun Afgan halkına yaptığı yardımlar hiç unutmadık. Eğer Türkiye’ye gittiğinde Erbakan Hoca’yı görürsen ona bizden çok selam söyle. Allah azze ve celle Erbakan’a sağlık versin…”
Ve yıl 2008… 1 seneyi aşkın bir süredir Suriye’nin başkenti Şam’da Gerçek Hayat Dergisi’nin Ortadoğu Temsilciliği’ni yürütüyorum...
Burada ziyaret ettiğim alimler başta olmak üzere, bir çok İslami hareket liderinin özellikle Erbakan Hoca’ya karşı büyük bir sevgi beslediklerine şahit oluyorum. Tıpkı uzun zamandır Şam’da yaşayan Patani Birleşik Kurtuluş Hareketi’nin liderlerinden Necip Salih gibi… Türkiye’de birçok Müslüman’ın adını bile duymadığı Patani, Erbakan Hoca’nın hep gündemindeymiş ve Erbakan Hoca elinden geldiği kadar Patani Müslümanları’nın mücadelesini desteklemiş. Necip Salih’in kendisiyle yaptığımız sohbet esnasında sarf ettiği şu cümleleri baştan tekrar okuyalım: “Erbakan’ın başbakan olduğu dönem Türkiye, Patani Müslümanları’nın özgürlüğe kavuşması için çok ciddi adımlar attı. Fakat Erbakan başbakanlıktan ayrılınca bu çalışmalar durdu. Necmeddin Erbakan her Malezya’ya gelişinde mutlaka Patanili direniş örgütleriyle görüşmeler yapıp onlara destek verirdi. Erbakan, Patani’deki özgürlük mücadelesinin en büyük destekçilerinden biridir…”
Erbakan Hoca bana göre İslam dünyası için büyük bir değerdir. Türkiye dışına çıkıp, farklı ülkelerdeki Müslümanlarla ve İslami hareket liderleriyle sohbet etme imkanı yakaladığınızda bunu hemen fark edersiniz. Erbakan Hoca’nın politik mücadelesini, yöntemini tasvip etmeyebilirsiniz; fakat Hoca’nın İslam Dünyası’ndaki ağırlığını inkar edemezsiniz. Erbakan Hoca bugüne kadar İslam Dünyası’nda ezilen mazlum Müslümanlarla hep dayanışma içinde olmuştur ve dış politika perspektifinin temeline İttihad-ı İslam davasını oturtturmuştur. Bugün hepimizin övündüğü İHH başta olmak üzere birçok insani yardım kuruluşu İslam Dünyası’nın farklı coğrafyalarındaki mazlum Müslümanların yardımına koşuyorlarsa bunun en büyük sebeplerinden biride Erbakan Hoca’dır. Çünkü bu vakıfları kuran ve bu vakıflarda yöneticilik yapan gençlerin çoğu, Erbakan Hoca’nın fikirlerinden etkilenmişlerdir. Bir nesle, başka ülkelerde Müslüman kardeşleri olduğu gerçeğini öğreten Erbakan Hoca’nın sadece D-8 ülkeleri girişimi bile ona minnettar olmamız için geçerli sebep olarak yeterde artar bile…
Alıntı: Gerçek Hayat Dergisi; Adem Özköse...
Prof.Dr. Necmeddin ERBAKAN'ın
İSLÂM Dünyası'na Katkıları
http://www.sayhadergi.com/topicpicture/erbakan.jpg
Saadet Partisi Ankara Gençlik Kolları Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın siyasi ufkunu Türkiye’ye bir kez daha hatırlatmak gayesiyle bir dizi etkinlik gerçekleştirecek.
Konuyla alakalı açıklama yapan Saadet Partisi Ankara Gençlik Kolları Başkanı Yahya İncetahtacı Allah’ın (c.c) insanlara doğuştan verdiği haklara vurgu yaparak, “Her şeyden önce bizim çıkış noktamız Hz. Peygamber’in http://www.milligorusforum.biz/images/smilies/sav.gif “İnsanlığın en hayırlısı insanlara en faydalı olandır” hadis-i şerifidir. Çünkü bizim inancımızda insan kutsaldır ve Cenab-ı Hakk’ın insanlara doğuştan verdiği haklarda kutsaldır ve bu hakların ne pahasına olursa olsun korunması gerekmektedir. İşte bu hakları canları pahasına, bütün mevcudiyetleriyle korumanın mücadelesini verenler insanlık tarihine altın harflerle geçmişlerdir. Bu altın yürekli insanlar kah siyasi sömürgeci Firavun’larla kah iktisadı sömürgeci Karun’larla kah dini sömürgeci Belami Baur’larla mücadele etmişlerdir” dedi.
Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın mücadelesinin de bu noktada olduğuna dikkat çeken İncetahtacı, “İşte Erbakan’ı Necmeddin yapan da bu noktanın ta kendisidir. Sayın Erbakan’ın hayatının bütününe baktığımız zaman bu mücadeleyi apaçık bir şekilde müşahede edeceksiniz. Bunun ispatı Kıbrıs’ın fethindedir, ağır sanayi hamlelerindedir, bu coğrafyadan IMF’nin kovuluşundadır ve elbette ki yeryüzünde yeni bir medeniyet D-8’lerin kurulmasındadır” şeklinde konuştu.
Açıklamalarını sürdüren Yahya İncetahtacı, “Gerçek Hayat Dergisi’nden sayın Adem Özköse’nin muhterem Hocamızla ilgili hazırlamış olduğu yazıyı Saadet Partisi Ankara Gençlik Kolları olarak tam da bunlara dikkat çekmek adına, bütün insanlara Erbakan duruşunu, Erbakan mücadelesini ve taşıdığı manaları ülkemiz insanına bir kez daha hatırlatabilmek adına insanlarımızın dikkatine sunmayı tarihi bir görev addediyoruz ve gerek broşürlerimiz gerek www.ankaragenclik.org (http://www.milligorusforum.biz/redirector.php?url=%68%74%74%70%3a%2f%2f%77%77%77% 2e%61%6e%6b%61%72%61%67%65%6e%63%6c%69%6b%2e%6f%72 %67%2f) sitemizdeki yayınlarımız gerekse haber portallarındaki bannerlerimiz aracılığıyla bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
Adem Özköse’nin o yazısından kesitler:
Erbakan Hoca ve İslam Dünyası
Yıl 2005... Ağustos ayının 19’unda ABD işgali altındaki Irak’a Habur sınır kapısından girişi yapıyoruz.
… Bağdat’a geçiş yaptıktan sonra gizli bir yerde direnişçilerin komutan Ebu Huzeyfe ile röportaj yaptıktan sonra direnişçilerden biri, bizi babasıyla tanıştırmak için Azamiye Semtindeki evine davet ediyor. Bir saatlik yolculuğun ardından Azamiye Semtindeyiz. Azamiye’nin etrafı ABD tanklarıyla çevrili ve duvarlarda Iraklıları direnişe çağıran yazılar yazılı. Bize eşlik eden direnişçinin evine ulaştığımızda kapıyı direnişçinin babası açıyor. Direnişçi, 60 yaşlarındaki babasına; “bu arkadaşlar İstanbul’dan geldiler” der demez gençliğinde diplomatlık yapan Iraklı amcanın gözleri doluyor ve bize Erbakan Hoca’nın sağlığını soruyor. Bize büyük bir sevgi ve alaka gösteren amca sözlerini şöyle sürdürüyor: “Erbakan Hoca çok büyük bir adam. Eğer Türkiye’nin başında bugün Erbakan olsaydı, Amerikalılar Irak’a girmeye zor cesaret ederlerdi. Türkiye, Erbakan Hoca’nın kıymetini bilmiyor.İslam dünyasını tekrar bir araya getirecek lider ne İran’dan ne Pakistan’dan ne Mısır’dan nede Libya’dan çıkacak. İslam Dünyası’nı bir araya getirecek ülke Türkiye’dir. Bu da ancak Erbakan’ın Türkiye’yi yönetmesiyle gerçekleşir.”
Yıl 2006… Aylardan şubat… Filistinli mültecilerle ilgili bir haber çalışması yapmak için Ürdün’e gidiyorum...
2,5 milyona yakın Filistinli mültecinin yaşadığı Ürdün’ün başkenti Amman’daki kampları gezmeye başlıyoruz. Mülteci kamplarındaki şartlar son derece gayri insani… 89 kişilik Filistinli aileler küçücük odalarda yaşam mücadelesi veriyorlar. En son Amman’ın dışındaki Gazze mülteci kampını ziyaret ediyoruz. Gazze mülteci kampında bizi son derece heyecanlandıran bir Filistinli ile karşılaşıyoruz. Filistinlinin ismi Selahaddin Eyyubi İsa… Filistin intifadasının efsanevi ismi olan Şeyh Ahmed Yasin’in en yakın arkadaşı olan 65 yaşlarındaki bu amca yıllarca İsrail zindanlarında kalmış. Hem de rahmetli Ahmed Yasin'le birlikte. Selahaddin Eyyubi, Ahmed Yasin ile ilgili güzel anılarını anlatıyor. Bizde zevkle dinliyoruz. Sohbetimiz esnasında bize sürekli olarak isimlerimizle değil de, Abdülhamid torunları olarak hitap ediyor. Söz bir ara Türkiye’den açılıyor ve Ahmed Yasin’in en yakın arkadaşı bize bakın neler söylüyor: “Filistinliler olarak İslam Dünyası’nın tekrar uyanıp toplanacağı günlerin, Türkiye’de mazlumların zafer kazanmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz. Çünkü İslam Âlemine önderlik yapacak tek coğrafya, Osmanlı’nın dünyayı yönettiği coğrafyadır. Filistin’in de Kudüs’ün de Irak’ın da kurtuluşu Türkiye halkının elindedir. Bu da ancak Türkiye’ye Erbakan Hoca’nın liderlik yapmasıyla gerçekleşebilir. Filistin halkının en büyük dostu olan Erbakan Hoca İsrail’in en büyük düşmanıdır. Siyonistlerin Erbakan Hoca’dan ne kadar çok korktuklarını çok iyi biliyoruz.”
Gazze mülteci kampından ayrıldıktan sonra bu sefer yolumuz Afgan halkının Ruslara karşı verdiği direnişin unutulmaz isimlerinden olan şehit Abdullah Azzam’ın evine düşüyor.
Kapıda tıpkı Abdullah Azzam’a benzeyen Azzam’ın kardeşi tarafından karşılanıyoruz. Bizi büyük bir salona davet ediyor, salonun duvarında halının üzerine dokunmuş bir Mescid-i Aksa resmi gözüme çarpıyor. Birazdan Semiha Hanım geliyor ve 10 yıl boyunca eşiyle Afgan Dağları’nda kalan bu hanımefendiyle röportaj yapmaya başlıyoruz. Semiha Hanım’a, röportajın bir yerinde: “Abdullah Azzam’ın yaşarken Türkiye’de ilişki içinde olduğu kişiler var mıydı?” Diye soruyorum ve aynen şu cevabı alıyorum. “Türkiye’den Necmeddin Erbakan Hoca’yı ailece çok iyi tanıyoruz. Zaten Abdullah Azzam da hayatta iken Erbakan’ı çok severdi ve zaman zaman onunla görüşürdü…”
2006 yılının son ayı… Bu sefer yolum Afganistan’daki Taliban kamplarına düşüyor...
40 gün boyunca Afgan Dağları’nda başta Taliban Komutanı Molla Dadullah olmak üzere çeşitli kişilerle röportajlar gerçekleştiriyorum. Afgan Dağları’nda geçirdiğim hayatımın en unutulmaz ve heyecanlı günlerinin ardından 48 yaşındaki bir Afganlıyla birlikte yola çıkıyoruz. Bu yaşlı amca, İran sınırına kadar bana eşlik edecek ve daha sonra da geri dönecek. Bölgeye gazeteci sokulmadığı için bende tıpkı Afgan halkı gibi giyiniyorum ve askeri aramaları bu şekilde geçiyoruz. Daha önce Ruslara karşı verilen Afgan Cihadı’na da katılmış olan amca bana yolculuğumuzun bir yerinde Erbakan Hoca ile görüşme imkanımın olup olmadığını sordu. Ben de şaşkın bir şekilde ona niçin bana böyle bir soru sorduğunu soruyorum ve yaşlı Afgan şu şekilde cevap veriyor: “Erbakan Hoca Ruslarla yaptığımız cihad esnasında bize çok yardım etti. Biz onun Afgan halkına yaptığı yardımlar hiç unutmadık. Eğer Türkiye’ye gittiğinde Erbakan Hoca’yı görürsen ona bizden çok selam söyle. Allah azze ve celle Erbakan’a sağlık versin…”
Ve yıl 2008… 1 seneyi aşkın bir süredir Suriye’nin başkenti Şam’da Gerçek Hayat Dergisi’nin Ortadoğu Temsilciliği’ni yürütüyorum...
Burada ziyaret ettiğim alimler başta olmak üzere, bir çok İslami hareket liderinin özellikle Erbakan Hoca’ya karşı büyük bir sevgi beslediklerine şahit oluyorum. Tıpkı uzun zamandır Şam’da yaşayan Patani Birleşik Kurtuluş Hareketi’nin liderlerinden Necip Salih gibi… Türkiye’de birçok Müslüman’ın adını bile duymadığı Patani, Erbakan Hoca’nın hep gündemindeymiş ve Erbakan Hoca elinden geldiği kadar Patani Müslümanları’nın mücadelesini desteklemiş. Necip Salih’in kendisiyle yaptığımız sohbet esnasında sarf ettiği şu cümleleri baştan tekrar okuyalım: “Erbakan’ın başbakan olduğu dönem Türkiye, Patani Müslümanları’nın özgürlüğe kavuşması için çok ciddi adımlar attı. Fakat Erbakan başbakanlıktan ayrılınca bu çalışmalar durdu. Necmeddin Erbakan her Malezya’ya gelişinde mutlaka Patanili direniş örgütleriyle görüşmeler yapıp onlara destek verirdi. Erbakan, Patani’deki özgürlük mücadelesinin en büyük destekçilerinden biridir…”
Erbakan Hoca bana göre İslam dünyası için büyük bir değerdir. Türkiye dışına çıkıp, farklı ülkelerdeki Müslümanlarla ve İslami hareket liderleriyle sohbet etme imkanı yakaladığınızda bunu hemen fark edersiniz. Erbakan Hoca’nın politik mücadelesini, yöntemini tasvip etmeyebilirsiniz; fakat Hoca’nın İslam Dünyası’ndaki ağırlığını inkar edemezsiniz. Erbakan Hoca bugüne kadar İslam Dünyası’nda ezilen mazlum Müslümanlarla hep dayanışma içinde olmuştur ve dış politika perspektifinin temeline İttihad-ı İslam davasını oturtturmuştur. Bugün hepimizin övündüğü İHH başta olmak üzere birçok insani yardım kuruluşu İslam Dünyası’nın farklı coğrafyalarındaki mazlum Müslümanların yardımına koşuyorlarsa bunun en büyük sebeplerinden biride Erbakan Hoca’dır. Çünkü bu vakıfları kuran ve bu vakıflarda yöneticilik yapan gençlerin çoğu, Erbakan Hoca’nın fikirlerinden etkilenmişlerdir. Bir nesle, başka ülkelerde Müslüman kardeşleri olduğu gerçeğini öğreten Erbakan Hoca’nın sadece D-8 ülkeleri girişimi bile ona minnettar olmamız için geçerli sebep olarak yeterde artar bile…
Alıntı: Gerçek Hayat Dergisi; Adem Özköse...