Tek türban eylemi yok. Peki Erdoğan neden sonu rejim değişikliğine kadar gidebilecek bir hareketin düğmesine bastı.. Durduk yerde.. Neden?
Mehmet Tezkan/Vatan

Siz hiç yüzde 47 oyla savunmaya geçen iktidar gördünüz mü?

Sizce, Başbakan Erdoğan iktidarın ikinci beş yılına iyi bir başlangıç yaptı mı?

Önümüze yeni hedefler koyup, yeni heyecan fırtınaları yaratıp, hadi gelin bir beş yıl daha asılalım dedi mi?

Hayır..

Bir kaç kez durmak yok yola devam dedi..

Dedi ama önce kendi durdu..

Hem de sert bir frenle..

Galiba aklı türbana takılıp kalmıştı.. Sert freni bunun için yaptı.. Tam gaz otobana çıkmaya hazırlanan arabanın kontağını resmen kapattı.. Birinci meselemiz bu diyerek beş yıldır esamesi bile okunmayan türbanı gündeme getirdi..

Şimdi soruyorum.. Türban taleplerinin simge meydanı olan Bayazıt’ta.. İstanbul Üniversitesi’nin tarihi kapısının önünde.. Son beş yıldır tek bir türban eylemi gördünüz mü, duydunuz mu, işittiniz mi?

Hayır mı?

Cevabınız hayırsa demek ki bu konuda alttan gelen toplumsal bir talep yok..

Siyasal iktidara güçlü bir baskı da yok..

Çünkü, talep olsa, baskı olsa, gösteri olur, yürüyüş olur, protesto olur..

Hiçbiri yok!

Peki o zaman Erdoğan neden sonu rejim değişikliğine kadar gidebilecek bir hareketin düğmesine bastı..

Durduk yerde..

Neden?

Bugün tartışmak istediğim bu.. Türban meselesi değil.. Erdoğan hata yaptı mı yapmadı mı?

Siyaseten..

İkinci beş yıla iyi mi başladı, kötü mü?


*

Bence çok yanlış bir başlangıç yaptı..

Niye mi?

İnsanlar, haddinden fazla gerildi.. Hem de 2002’de AKP kapalı kutu olarak iktidara geldiği günden daha fazla gerildi..

İnsanlar korkmaya başladı.. Özellikle kadınlar.. Özgürlüklerinin tehdit edildiğini düşünüyorlar..

AKP iktidarı daha birinci ayını doldurmadan konuştuğumuz konulara bakın:

Mahalle havası..

Türban baskısı..

Malezya mı oluyoruz?

Otobüste namaz molası..

İçki reyonunu beyaz bantla kapatma uygulaması..

Ne derseniz deyin.. Suni deyin, gerçek deyin gündemimiz bu..


*

Erdoğan çok büyük hata yaptı..

Niye mi?

Bir kere 22 Temmuz’da tuş olan muhalefeti ayağa kaldırdı..

Moral verdi.. Güç verdi.. Konuşma fırsatı verdi..

Türban gündeme gelmeseydi, muhalefet uzun süre ağzını bile açamazdı..

Medya da susar kalırdı.. Köşe yazarları uzun süre eleştiri oklarını atmaktan sarf-ı nazar ederdi..

Erdoğan da dikensiz gül bahçesinde yoluna devam ederdi..


*

Peki bugünkü manzara ne?

Şöyle:

Muhalefet ayakta, sivil toplum kuruluşları ayakta, TÜSİAD bastırıyor, muhalefet bastırıyor, medya susmuyor..

Bu ortamı Erdoğan hazırladı..


*

Peki bilerek mi yaptı?

Evet.. Yani 46.6’nın getirdiği baş dönmesi.. Ayakların yerden kesilmesi hali..

Ben ne dersem o olur duygusu.. İstersem türbanı da getiririm gösterisi..

Hayır.. Erdoğan ikinci beş yıla demokratikleşme hamlesiyle başlamak istedi.. Seçim öncesi start verdi.. Anayasa değişikliği maddeleri nihai karardan önce ortalara dökülünce tartışma çıktı..

İş bu noktaya geldi..

Ama nereden nasıl bakarsanız bakın hata..


*

Demek ki insanın kendini en güçlü hissettiği an, en zayıf anı olabiliyor..

En zayıf noktası..

Ben daha yüzde 46.6 ile iktidar olduğu gün hırpalanan, dayak yiyen, kendini savunmaya kalkan, haksızlık ediyorsunuz diye feryat figan eden bir iktidar görmedim..

Siz gördünüz mü?

hata senin orada hala yazi yaziyor olmanda
hata senin bu ulke de yasamanda
seni afrika ya gondermek lazim
laik, demokratik bir ulke var ise senin istedigin gibi
hata senin orada olmaman da
hata biraz olsun laiklik, demokrasi, ozgurluk kavramlarini bilip uygulamaman da
yani netice de hata senin kafanda