fatih kısaparmak balon baskılı balon Eşeğin Kuyruğunu Pazarda Kesme Kimi Uzun Der Kimi Kısa İclal Aydın - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Eşeğin Kuyruğunu Pazarda Kesme Kimi Uzun Der Kimi Kısa İclal Aydın


selahattin_ay
10-07-2007, 11:22
http://img263.imageshack.us/img263/3445/10hm8.jpg (http://imageshack.us)


Arkadaşlarımın bir kısmı gazeteleri İnternet üzerinden takip eder. Köşe yazarlarını da dolayısıyla... Bizim gazetede okuyucu yorumları yayımlanmaya başladığından beri yazılardan çok yorumları okur oldular. İşin komik tarafı bir araya geldiğimizde �Bugünkü yazın..� diye başlıyorlar ama yazıdan değil altındaki okuyucu yorumlarından bahsediyorlar.

Hayır, ben prensip olarak okuyucu yorumu okumam, sevmem. İyisi de kötüsü de etkiler çünkü beni. Yok yani ben de öyle geniş bir yürek. Devekuşu diyorsanız devekuşuyum evet... �Seni çok tutuyorum kardeşim, süper yazmışsın� cümlesi ne kadar tartışılır bir yorumsa �salak salak yazıyorsun, senden nefret ediyorum� da o kadar tartışılır bir fikir neticede.

Ancak bu mesafeli davranış biçimini arkadaşlarıma benimsetemedim bir türlü. Benden çok, sürekli yorum yapan yorumcuların izindeler. �O bunu yazmış, şu ona bu cevabı vermiş, filanca İclal için şu yazıyı yazmış� diye konuşup duruyorlar.

Geçen akşam yine böyle bir muhabbete daldılar. Dedim ki onlara �Bizim işler yani köşe yazmak, yani sinema, yani oyunculuk, yani resim, yani siyaset feci buruşuk işlerdir. Kamunun beğenisine ya da onayına sunulan her işte tartışma her zaman olur. Bizim ki pazarda eşeğin kuyruğunu kesmek meselesi aslında. Biri uzun der biri kısa.� Yani İnternet artık koca bir pazar meydanı... Gelen, geçen, satış yapan, satın alan....

Her gün farklı uzunlukta kessek de kuyruğu memnun edemeyiz kimseyi...

***

Neyse mesele şuradan çıktı aslında. Aralık isimli kültür sanat derneğinde Kasım ayı başında iletişim üzerine daha önce Kültür Üniversitesinde ve Akademi İstanbul�da verdiğim derslerin bir özeti olan altı saatlik iki güne bölünmüş bir seminer vereceğim. Yeni bir şey değil ama sağ olsun Aralık derneğinin sevgili yöneticileri seminere gösterilen yüksek katılım talebi üzerine hoş bir bülten hazırlayıp basına yollamışlar. Kelebek�te de güzel bir haber olarak sunuldu. Benim böyle tombik tombik, gece elbiseli (yani işte bu, bu magazin insanı iletişim dersi verecekmiş, hah!) diyebileceğiniz bir resimle birlikte... Sabah gazeteyi gördüğümde çok güldüm.

Derneği aradım ve dedim ki �Yahu eşle iletişim konusundaki cümleyi çıkarsak ve bunun bir seminer olduğunu vurgularsak iyi olur. Adama �çok biliyordun da kendin niye bu kadar evlendin?� diye sorarlar� dedim. Telefonun diğer ucunda, Serden Hanım grip olmuş zaten, buna rağmen kısık kısık güldü. �Tamam haklısınız, hemen düzeltelim. Biz seminer planındaki akışa göre bir bülten çıkarmıştık� dedi. �Hayır sorun değil, zaten hocanın dediğini yap yaptığını yapma, diye bir gerçek de vardır, ondan da bahsederiz� dedim ama...

(Bu arada çok özel notlarımı affınıza sığınarak buraya sıkıştıracağım: Kasım ayı için açılan seminerin kontenjanı dolduğundan Aralık ayında yeni bir tur daha yapmak söz konusu. Öte yandan Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi içinde yine Kasım ayında aynı semineri vereceğim. Ve de Kasım sonu gibi tiyatro oyunum İzmir�de prömiyer yapacak. Ocak gibi yeni kitabımı yayıma yetiştirmeyi planlıyorum)

***

Bunlardan sevgili okurlarımı ve benimle ilgili analizler yazarak okunmayı planlayan amatör iletişimcileri haberdar etmek istedim. Gönlüm bugüne dek bana ve yaptığım işlere giydiren yazıları haber yapan Medyatava, Habertürk, falan fıstık internet sitelerinin olumsuz iletişimde ısrarlı olan kimi editörlerini de bu seminerlerde görmek ister.

Gönlüm onlara şunları söylemek ister: Sevgili arkadaşlar popülerlik çalmayın. Modaya uyup popüler isimleri analiz ettiğinizi düşündüğünüz yazılar sizi onlardan daha değerli yapmaz! Yeni bir fikir üretin. Dedikodu ile gerçek haberi karıştırmayın. Ürettiğinizle para kazanmayı hedefleyin. Bunun için efor sarf edin. Çok satan bir kitabı, akla ilk gelen ünlüyü, televizyon programlarını, aslında gıpta ettiğiniz bu yüzden duygunuzu nefrete dönüştürdüğünüz kişileri değerlendirme yazıları yazmayın. Başkalarını aşağılamak sizi onların üzerine çıkarmaz. Daha kültürlü, daha sofistike, daha akıllı olmazsınız bu şekilde. Küçümsediğinizin yanında büyük görünmek değildir mesele. Büyük bulduğunuzun yanında büyük durmayı deneyin! Sadece sokağı dinleyin. Sokaktaki adama burun kıvırmak, beğenisini aşağılamak yerine nedenini anlamaya çalışın. İyi niyetli iletişime niyet edin. Belki kabul görür! Ve eşeğin kuyruğunu bildiğiniz gibi kesin.