Sukût-u_Hayal
01-06-2008, 01:27
Uzun süredir bekliyorduk hücrelerinden yozlaşmış zihinleri ile kimi hazımsızların ortaya çıkmasını. Zaten bu yüzden yazmadan durmak daha anlamlı geliyordu. Ama görünen o ki biz mahallenin çocuklarına baskı kurmak isteyenler ceylan derisi koltuklarında Ferrari arabalarının içinden ve bembeyaz plazalarının boğaz gören manzaralarından viskilerini yudumlayarak yeni bir tezgah hazırlamış.
Ama yemedi.
Anladık ki fazıl Say ve kankaları Cemil İpekçi kadar delikanlı olup demokrasiyi özümseyememişlerdi. Ne diyordu ünlü modacı İpekçi "Ben bunları babamdan da bilirim bunlar yaklaşık kırk elli bin kişi kadarlar Beyaz Türkler sözde. Sokağı hiç bilmiyorlar dünyayı kendi dünyalarından ibaret sanıyorlar"
İpekçiye şapka çıkarırken Fazıl Say’ın ne zaman ülkeden ayrılacağını merakla bekliyoruz.
`Ya sev ya terk et` demiyoruz Say’a. Canın isterse Türkiye’de kal canın istemezse faşistlerin ve ırkçıların yönettiği İsviçre’ye iltica et. Uçakta giderken emin ol Fazıl göbeğini de kaşımak serbesttir muhtemelen first class bilet sahipleri için. Sana karışanda olmaz zaten dünyaca ünlü bir sanatçısın nede olsa!
Biz mahalledeyiz, mahalleyi bekleriz. Hem severiz hem terk etmeyiz.
Ama Fazıl’dan bir ricamız var!
Giderken bavuluna kankalarını da doldursun ki Avrupa gerçek faşistlerle demokrasi hazımsızlarıyla halk düşmanlarıyla böylelikle tanışmış olsun.
İsviçre’de belki birlikte kayarsınız. Aman dikkat edin, bir yeriniz kırılamasın çünkü bu aralar Avrupa hükümetleri sosyal devlet anlayışı içersinde vatandaşlarının ortaya çıkacak sağlık sorunlarının masraflarının yüksekliğinden dolayı Türkiye’ye sevke başladı.Ne de olsa Türkiye artık Avrupalı için bile büyük bir ülke anlayana...
Ne olur Fazıl git...
Bu topraklar sanırız daha ne nice sanatçılar yetiştirerek senin de boşluğunu doldurur. Bekir Coşkun’u da viskilerine buz katması için yanına al ki sana eşlik etsin. Demokratik olarak mücadele etmek zaten sizin gibilerin manikürlü tırnaklarını zedeler.
Demokratik hakkinizi kullanmak zor geliyor sanırım. bir kısım Medyadaki ağa babaların zaten seni destekliyor. Bir de buna halkı dahil ederseniz ilk secimde iktidar olursunuz.Ama bunu için önce `halk olmak` lazım. Halka inmek lazım. Halkın refah seviyesini yükseltmek lazım.`Hep bana hep bana` dememek lazım. Paylaşmak lazım. Komsusu açken tok yatarak göbekleri beş yıldızlı otellerde Hande Ataizi ile kaşımamak lazım. Süt banyosundan uzak durup.Güneydoğuda süte muhtaç çocuklara göndermek lazım.4x4 Jeep’lerin içinde otomatik klimalarla yolculuk ederken Anadolu’nun en ücra köşelerinde otobüs duraklarında tütün fabrikalarına gitmek için sabahın altısında bekleyen işçilerin ve yollarda ölen ırgatların halinden anlamak lazım. Asgari ücretin kaç para olduğunu bilmek ekmeği bakkaldan alıp kaç kuruşa katık yaptığını öğrenmek lazım. Bademli ve cevizli ekmekleri sabahları elinin tersi ile iterken çöplükleri karıştıran aç insanları düşünmek lazım. Mahalleli olmak paylaşmaktır. Ama siz bunu bilir misiniz? Bilmeyiz..
Fazıl ne olur git biz kendi mahallemizin derdi ile ilgileniriz.
Dertleniriz. Biliriz ki derdini çekmediğin senin değildir...
Bülent Ersoy’un bile Kenan Evren’e rağmen 1980 darbesinde ülkeyi terk etmeyip vatan severlik(!) göstergesi olarak varlığını sürdürmek için verdiği mücadeleyi nasıl olsa sen veremeyeceğini zaten gösterdin.
Bu arada Fazıl sen askerliğini nerede yapmıştın?
Yok biz değil şu anda güneydoğuda eksi 18 derecede sınırlarda kendi mahallesini koruyan askerlerin aileleri merak ediyordur muhtemelen.
Fazıl sen git de bizde kurtulalım ama giderken kadife yüreğini de allayıp pullayıp sallayıp öyle git. Ama bu allı pullu şallı yüreğinin kreasyonunu Cemil İpekçi yapsın ki belki biraz delikanlılık bulaşır...
Fazıl sen git Allah aşkına çünkü biz mahalleyi bekleriz
"alıntı"..
Ama yemedi.
Anladık ki fazıl Say ve kankaları Cemil İpekçi kadar delikanlı olup demokrasiyi özümseyememişlerdi. Ne diyordu ünlü modacı İpekçi "Ben bunları babamdan da bilirim bunlar yaklaşık kırk elli bin kişi kadarlar Beyaz Türkler sözde. Sokağı hiç bilmiyorlar dünyayı kendi dünyalarından ibaret sanıyorlar"
İpekçiye şapka çıkarırken Fazıl Say’ın ne zaman ülkeden ayrılacağını merakla bekliyoruz.
`Ya sev ya terk et` demiyoruz Say’a. Canın isterse Türkiye’de kal canın istemezse faşistlerin ve ırkçıların yönettiği İsviçre’ye iltica et. Uçakta giderken emin ol Fazıl göbeğini de kaşımak serbesttir muhtemelen first class bilet sahipleri için. Sana karışanda olmaz zaten dünyaca ünlü bir sanatçısın nede olsa!
Biz mahalledeyiz, mahalleyi bekleriz. Hem severiz hem terk etmeyiz.
Ama Fazıl’dan bir ricamız var!
Giderken bavuluna kankalarını da doldursun ki Avrupa gerçek faşistlerle demokrasi hazımsızlarıyla halk düşmanlarıyla böylelikle tanışmış olsun.
İsviçre’de belki birlikte kayarsınız. Aman dikkat edin, bir yeriniz kırılamasın çünkü bu aralar Avrupa hükümetleri sosyal devlet anlayışı içersinde vatandaşlarının ortaya çıkacak sağlık sorunlarının masraflarının yüksekliğinden dolayı Türkiye’ye sevke başladı.Ne de olsa Türkiye artık Avrupalı için bile büyük bir ülke anlayana...
Ne olur Fazıl git...
Bu topraklar sanırız daha ne nice sanatçılar yetiştirerek senin de boşluğunu doldurur. Bekir Coşkun’u da viskilerine buz katması için yanına al ki sana eşlik etsin. Demokratik olarak mücadele etmek zaten sizin gibilerin manikürlü tırnaklarını zedeler.
Demokratik hakkinizi kullanmak zor geliyor sanırım. bir kısım Medyadaki ağa babaların zaten seni destekliyor. Bir de buna halkı dahil ederseniz ilk secimde iktidar olursunuz.Ama bunu için önce `halk olmak` lazım. Halka inmek lazım. Halkın refah seviyesini yükseltmek lazım.`Hep bana hep bana` dememek lazım. Paylaşmak lazım. Komsusu açken tok yatarak göbekleri beş yıldızlı otellerde Hande Ataizi ile kaşımamak lazım. Süt banyosundan uzak durup.Güneydoğuda süte muhtaç çocuklara göndermek lazım.4x4 Jeep’lerin içinde otomatik klimalarla yolculuk ederken Anadolu’nun en ücra köşelerinde otobüs duraklarında tütün fabrikalarına gitmek için sabahın altısında bekleyen işçilerin ve yollarda ölen ırgatların halinden anlamak lazım. Asgari ücretin kaç para olduğunu bilmek ekmeği bakkaldan alıp kaç kuruşa katık yaptığını öğrenmek lazım. Bademli ve cevizli ekmekleri sabahları elinin tersi ile iterken çöplükleri karıştıran aç insanları düşünmek lazım. Mahalleli olmak paylaşmaktır. Ama siz bunu bilir misiniz? Bilmeyiz..
Fazıl ne olur git biz kendi mahallemizin derdi ile ilgileniriz.
Dertleniriz. Biliriz ki derdini çekmediğin senin değildir...
Bülent Ersoy’un bile Kenan Evren’e rağmen 1980 darbesinde ülkeyi terk etmeyip vatan severlik(!) göstergesi olarak varlığını sürdürmek için verdiği mücadeleyi nasıl olsa sen veremeyeceğini zaten gösterdin.
Bu arada Fazıl sen askerliğini nerede yapmıştın?
Yok biz değil şu anda güneydoğuda eksi 18 derecede sınırlarda kendi mahallesini koruyan askerlerin aileleri merak ediyordur muhtemelen.
Fazıl sen git de bizde kurtulalım ama giderken kadife yüreğini de allayıp pullayıp sallayıp öyle git. Ama bu allı pullu şallı yüreğinin kreasyonunu Cemil İpekçi yapsın ki belki biraz delikanlılık bulaşır...
Fazıl sen git Allah aşkına çünkü biz mahalleyi bekleriz
"alıntı"..