Ak_Kelebek
08-19-2008, 11:43
Gurbet acısının ne demek olduğunu, ancak; “Vatanına, milletine ve dinine bağlı olan insanlar bilir ve yaşar.”
Vatanına, milletine ve dinine bağlı olmayanların; “Ne vatan sevgisi, ne millet sevgisi, ne din sevgisi, ne de aile ve akraba sevgisi yoktur.”
Böyle olanlar, kendilerinden başka kimseyi sevemezler. Kendilerinden başka kimsenin yaşamasını kabullenemezler, kendilerinden başka kimsenin kazanmasını ve kendilerinden başka kimsenin söz sahibi olmasını istemezler.
Fethullah Gülen Hocaefendi ise, tam tersine bir vatanseverdir, tam bir milletseverdir, tam bir din severdir. Bu özelliklere sahip olan insanlar, öncelikle; “Yaratılanı hoşgör Yaratan'dan ötürü” inancını ön plana alırlar ve hayat felsefelerini bu düzene göre kurarlar.
Hocaefendiye göre toprağın altında ve üstünde hareket eden her canlının, denizlerin yüzeyinde ve derinlerinde hareket eden her canlının, gökyüzünde uçan ve yere konan her canlının, bir yaratılış hikmeti vardır ve bu hikmet, insanlara nimet olarak sunulmuştur.
Bu sebeple Hocaefendi, bırakın bir insana zarar vermeyi ve zarar verilmesini istemeyi, canlı cansız bütün varlıklara, inanç değerlerinin gereği hürmet eder, ilgilenir, derdiyle dertlenir, sevinciyle sevinir. öncelikle kendisine değil, karşısındakine kıymet verir.
Soruları net soralım; “Fethullah Gülen Hocaefendinin memleketine ve milletine hizmet etmekten başka yaptığı ne vardır?” “Kime ne kötülüğü dokunmuştur ve kim ne zarar görmüştür?” “İyiliği emretmekten, kötülüğü men etmekten başka ne yapmıştır?”
Osmanlı İmparatorluğu’nun ayak bastığı ve basmadığı topraklarda şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa, her gün İstiklal Marşımız okunuyorsa, güzel dilimiz Türkçe öğretiliyorsa ve bütün dünya, Türkiye’yi tanıyor, biliyor ve o ülkelerde görev yapan öğretmenlerin dürüstlüğü sayesinde halkımız övgülere gark oluyorsa, bunun neresinde kötülük vardır?
Amerika’ya gidip ziyaret etme imkanım olmadı. Fakat gidip gelen arkadaşları uzun uzun dinledim. Büyük bir duygu seliyle Hocaefendinin vatan hasreti çektiğini, ülkesini ve milletini çok özlediğini her fırsatta dile getirdiler.
Bilen bilir, “gurbet acısı ile evlat acısı” arasında pek fark yoktur. Evlat acısını bilmek için de, gurbet acısını bilmek için de insanın yaratılış fıtratında olan ve bu fıtratı koruduğu sürece sevgi dağarcığının içerisinde beslediği; vatan, millet ve din sevgisinin olması gerekir.
Fethullah Gülen Hocaefendi de bunların hepsi mevcut. ülkesini, halkını ve dinini çok seviyor. Bu da Allah’ın iyi insanlara yüklediği bir misyondur. İyi insanlar da bu misyonlarını yaşattıkları müddetçe ayakta kalabilir ve insanlığa hizmet için koşar ve koştururlar.
Hocaefendinin çalışma odasında Türkiye’nin her yanından götürülmüş topraklar olduğunu söyledi arkadaşlar. Bu vatana ve millete bağlılığın göstergesi değil de nedir Allah aşkına? Millet ve vatan sevgisine delalet etmez de neye delalet eder?
Her sabah ve akşam namazından sonra ülkemizin ve milletimizin birliği ve beraberliği için topluca dua ediliyorsa, bu dualardan Hocaefendinin şahsına ait olan ne vardır. Sadece milletinin selameti, devletinin gücü için gece gündüz Allah’a yalvarmaktadır. Fethullah Gülen Hocaefendi daha fazla gurbet acısı çekmemelidir. Yurduna dönmeli, toprağına ayak basmalı ve kalan ömrünü, milletin bağrında geçirmelidir. Amerika’da yaşadığı tüm hayat alanları 24 ayar altınla donatılsa bile eminim ki, Hocaefendi, Erzurum’daki bir kuru ağacın gölgesini arzulamaktadır.
ön yargı ve peşin hüküm sahipleri, kendi kendilerine ihanet etmekle kalmayıp bir toplumu mahvetmek için her yolu deneyen insan tipleridir. Bu tiplerin şerrinden Allah’a sığınmak gerekir. Hocaefendi ne yazık ki, bir avuç ön yargılı ve peşin hükümlü insanların saldırısına maruz kalmış ve milletinden uzak, ülkesinden uzak yaşamayı yeğlemiştir.
Fethullah Gülen Hocaefendi artık dönmelidir, dönme zamanı çoktan gelip geçmiştir. Dönmeli, önce içindeki yurt sevgisini, millet sevgisini doya doya yaşamalıdır. Ana toprağına, baba toprağına, hizmet ettiği diğer şehirlere varmalı ve sevenleriyle buluşmalıdır.
Hüseyin Öztürk
Vakit
Vatanına, milletine ve dinine bağlı olmayanların; “Ne vatan sevgisi, ne millet sevgisi, ne din sevgisi, ne de aile ve akraba sevgisi yoktur.”
Böyle olanlar, kendilerinden başka kimseyi sevemezler. Kendilerinden başka kimsenin yaşamasını kabullenemezler, kendilerinden başka kimsenin kazanmasını ve kendilerinden başka kimsenin söz sahibi olmasını istemezler.
Fethullah Gülen Hocaefendi ise, tam tersine bir vatanseverdir, tam bir milletseverdir, tam bir din severdir. Bu özelliklere sahip olan insanlar, öncelikle; “Yaratılanı hoşgör Yaratan'dan ötürü” inancını ön plana alırlar ve hayat felsefelerini bu düzene göre kurarlar.
Hocaefendiye göre toprağın altında ve üstünde hareket eden her canlının, denizlerin yüzeyinde ve derinlerinde hareket eden her canlının, gökyüzünde uçan ve yere konan her canlının, bir yaratılış hikmeti vardır ve bu hikmet, insanlara nimet olarak sunulmuştur.
Bu sebeple Hocaefendi, bırakın bir insana zarar vermeyi ve zarar verilmesini istemeyi, canlı cansız bütün varlıklara, inanç değerlerinin gereği hürmet eder, ilgilenir, derdiyle dertlenir, sevinciyle sevinir. öncelikle kendisine değil, karşısındakine kıymet verir.
Soruları net soralım; “Fethullah Gülen Hocaefendinin memleketine ve milletine hizmet etmekten başka yaptığı ne vardır?” “Kime ne kötülüğü dokunmuştur ve kim ne zarar görmüştür?” “İyiliği emretmekten, kötülüğü men etmekten başka ne yapmıştır?”
Osmanlı İmparatorluğu’nun ayak bastığı ve basmadığı topraklarda şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa, her gün İstiklal Marşımız okunuyorsa, güzel dilimiz Türkçe öğretiliyorsa ve bütün dünya, Türkiye’yi tanıyor, biliyor ve o ülkelerde görev yapan öğretmenlerin dürüstlüğü sayesinde halkımız övgülere gark oluyorsa, bunun neresinde kötülük vardır?
Amerika’ya gidip ziyaret etme imkanım olmadı. Fakat gidip gelen arkadaşları uzun uzun dinledim. Büyük bir duygu seliyle Hocaefendinin vatan hasreti çektiğini, ülkesini ve milletini çok özlediğini her fırsatta dile getirdiler.
Bilen bilir, “gurbet acısı ile evlat acısı” arasında pek fark yoktur. Evlat acısını bilmek için de, gurbet acısını bilmek için de insanın yaratılış fıtratında olan ve bu fıtratı koruduğu sürece sevgi dağarcığının içerisinde beslediği; vatan, millet ve din sevgisinin olması gerekir.
Fethullah Gülen Hocaefendi de bunların hepsi mevcut. ülkesini, halkını ve dinini çok seviyor. Bu da Allah’ın iyi insanlara yüklediği bir misyondur. İyi insanlar da bu misyonlarını yaşattıkları müddetçe ayakta kalabilir ve insanlığa hizmet için koşar ve koştururlar.
Hocaefendinin çalışma odasında Türkiye’nin her yanından götürülmüş topraklar olduğunu söyledi arkadaşlar. Bu vatana ve millete bağlılığın göstergesi değil de nedir Allah aşkına? Millet ve vatan sevgisine delalet etmez de neye delalet eder?
Her sabah ve akşam namazından sonra ülkemizin ve milletimizin birliği ve beraberliği için topluca dua ediliyorsa, bu dualardan Hocaefendinin şahsına ait olan ne vardır. Sadece milletinin selameti, devletinin gücü için gece gündüz Allah’a yalvarmaktadır. Fethullah Gülen Hocaefendi daha fazla gurbet acısı çekmemelidir. Yurduna dönmeli, toprağına ayak basmalı ve kalan ömrünü, milletin bağrında geçirmelidir. Amerika’da yaşadığı tüm hayat alanları 24 ayar altınla donatılsa bile eminim ki, Hocaefendi, Erzurum’daki bir kuru ağacın gölgesini arzulamaktadır.
ön yargı ve peşin hüküm sahipleri, kendi kendilerine ihanet etmekle kalmayıp bir toplumu mahvetmek için her yolu deneyen insan tipleridir. Bu tiplerin şerrinden Allah’a sığınmak gerekir. Hocaefendi ne yazık ki, bir avuç ön yargılı ve peşin hükümlü insanların saldırısına maruz kalmış ve milletinden uzak, ülkesinden uzak yaşamayı yeğlemiştir.
Fethullah Gülen Hocaefendi artık dönmelidir, dönme zamanı çoktan gelip geçmiştir. Dönmeli, önce içindeki yurt sevgisini, millet sevgisini doya doya yaşamalıdır. Ana toprağına, baba toprağına, hizmet ettiği diğer şehirlere varmalı ve sevenleriyle buluşmalıdır.
Hüseyin Öztürk
Vakit