Hüdaverdi
03-13-2008, 07:12
Akreple yelkovan
Yayına girmeye birkaç dakika var.
Dr. Mustafa Çalık dönüp duvardaki saate bakıyor.
''Zamanı anlamak için saate baktığımızda aslında hiç fark etmediğimiz bir şey vardır. Daha hızlı olduğu için yelkovanı izler gözümüz. Oysa günün hangi vaktinde olduğumuzu anlamak için aslen ve öncelikle akrebe bakarız. Değişimi anlamak için bakılacak akrep nüfustur.''
Bu akrep ve yelkovan benzetmesini çok tuttum.
Siyasetin kirli ağzı yelkovan.
Medya yelkovan bile olamıyor...
Mübarek saniye... Göz bozuyor, hipnotize ediyor.
Hız arttıkça anlam esniyor.
Yavaşlamamız şart.
Ilık hava İstanbul'u o kadar güzelleştiriyor ki bir parkta oturuyorum.
Masmavi denize, yürüyen insanlara, değişen hayata bakıyorum.
Bu ülke tuhaf bir yavaşlıkla değişiyor.
Cumhuriyet, laiklik, teklik, eğitim, adalet, sağlık, ulaşım, iletişim, iktidar, kurucu ideoloji, ordu, yüksek yargı, medya, kültür, sanat ve sermaye değişiyor.
Bu değişimin ne oranda olduğunu anlamak için yelkovana değil akrebe odaklanmak gerek.
Akrep nerede?
Sokakta... Toplumda... Aramızda... Yanımızda...
Bakın derken bir kolektife seslenmiyorum.
Ne sadece kendini demokratik, laik hukuk devletinin cumhuriyetçi ve Kemalist bireyi olarak tanımlayanlara...
Ne de sadece kendini liberal veya muhafazakâr veya İslamcı veya Kürtçü veya şucu bucu olarak tanımlayanlara sesleniyorum.
Herkese sesleniyorum.
Şunun farkına varalım...
Yanında veya karşısında olun bu ülke hızla bir başka şey oluyor.
Sorun olarak değil bir tespit olarak sunuyorum.
Meseleyi ve süreci AK Parti tetiklemiş olabilir.
Ancak, süreci yönetmediği açıktır.
Siyasetin etkin figürleri, etkisiz, sürüklenmektedir.
Asker, yüksek yargı, vs... Süreci etkileyen bir oyuncu olmaktan çıkmıştır.
Vaziyet Gülen cemaatinin ilan edilmeye muhtaç olmayan açık bir zaferidir.
Bu tespiti de bir saldırı amacıyla yapıyor değilim.
Laik Kemalist Cumhuriyet kaybetmiştir.
Kaybettirenler bunu sert bir şekilde ilan edip bu sosyal yapıyı da savuracak bir anlayışta değillerdir.
''Hizmet'', -doğası gereği- usulca başarmıştır.
Memleket açısından hazindir.
Hazindir zira bir sistemin, sessiz, çöküşüdür.
Hazindir zira bu dünyada nerede durduğumuzu okuyamayan, ''tam bağımsızlık'' derken aslında neyin kastedildiğini kavramayan kadrolar bu çöküşü hazırlamış ve getirmiştir.
Günah öldüren de değil ölendedir...
Şimdi yüzümde buruk bir gülümseme tartışmalarını izliyorum.
Bakıyorum ellerinde bir kadeh, uzatılan mikrofonlara beylik laflar; sırtlarını utanmadan Mustafa Kemal'e yaslayıp terbiyesiz ifadelerle ahkâm kesmeler.
Ne liderlik edebildiniz, ne izleyebildiniz...
Bari yoldan çekilin...
Serdar Akinan/Akşam
Yayına girmeye birkaç dakika var.
Dr. Mustafa Çalık dönüp duvardaki saate bakıyor.
''Zamanı anlamak için saate baktığımızda aslında hiç fark etmediğimiz bir şey vardır. Daha hızlı olduğu için yelkovanı izler gözümüz. Oysa günün hangi vaktinde olduğumuzu anlamak için aslen ve öncelikle akrebe bakarız. Değişimi anlamak için bakılacak akrep nüfustur.''
Bu akrep ve yelkovan benzetmesini çok tuttum.
Siyasetin kirli ağzı yelkovan.
Medya yelkovan bile olamıyor...
Mübarek saniye... Göz bozuyor, hipnotize ediyor.
Hız arttıkça anlam esniyor.
Yavaşlamamız şart.
Ilık hava İstanbul'u o kadar güzelleştiriyor ki bir parkta oturuyorum.
Masmavi denize, yürüyen insanlara, değişen hayata bakıyorum.
Bu ülke tuhaf bir yavaşlıkla değişiyor.
Cumhuriyet, laiklik, teklik, eğitim, adalet, sağlık, ulaşım, iletişim, iktidar, kurucu ideoloji, ordu, yüksek yargı, medya, kültür, sanat ve sermaye değişiyor.
Bu değişimin ne oranda olduğunu anlamak için yelkovana değil akrebe odaklanmak gerek.
Akrep nerede?
Sokakta... Toplumda... Aramızda... Yanımızda...
Bakın derken bir kolektife seslenmiyorum.
Ne sadece kendini demokratik, laik hukuk devletinin cumhuriyetçi ve Kemalist bireyi olarak tanımlayanlara...
Ne de sadece kendini liberal veya muhafazakâr veya İslamcı veya Kürtçü veya şucu bucu olarak tanımlayanlara sesleniyorum.
Herkese sesleniyorum.
Şunun farkına varalım...
Yanında veya karşısında olun bu ülke hızla bir başka şey oluyor.
Sorun olarak değil bir tespit olarak sunuyorum.
Meseleyi ve süreci AK Parti tetiklemiş olabilir.
Ancak, süreci yönetmediği açıktır.
Siyasetin etkin figürleri, etkisiz, sürüklenmektedir.
Asker, yüksek yargı, vs... Süreci etkileyen bir oyuncu olmaktan çıkmıştır.
Vaziyet Gülen cemaatinin ilan edilmeye muhtaç olmayan açık bir zaferidir.
Bu tespiti de bir saldırı amacıyla yapıyor değilim.
Laik Kemalist Cumhuriyet kaybetmiştir.
Kaybettirenler bunu sert bir şekilde ilan edip bu sosyal yapıyı da savuracak bir anlayışta değillerdir.
''Hizmet'', -doğası gereği- usulca başarmıştır.
Memleket açısından hazindir.
Hazindir zira bir sistemin, sessiz, çöküşüdür.
Hazindir zira bu dünyada nerede durduğumuzu okuyamayan, ''tam bağımsızlık'' derken aslında neyin kastedildiğini kavramayan kadrolar bu çöküşü hazırlamış ve getirmiştir.
Günah öldüren de değil ölendedir...
Şimdi yüzümde buruk bir gülümseme tartışmalarını izliyorum.
Bakıyorum ellerinde bir kadeh, uzatılan mikrofonlara beylik laflar; sırtlarını utanmadan Mustafa Kemal'e yaslayıp terbiyesiz ifadelerle ahkâm kesmeler.
Ne liderlik edebildiniz, ne izleyebildiniz...
Bari yoldan çekilin...
Serdar Akinan/Akşam