fatih kısaparmak balon baskılı balon Gerçekten de Birilerinin Ekseni Kaydı - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Gerçekten de Birilerinin Ekseni Kaydı


Ahmet Yasin
06-14-2010, 14:57
Gerçekten de Birilerinin Ekseni Kaydı (http://www.dogruhabergazetesi.net/index.php/guenuen-yorumu/161-guenuen-yorumu/8096-gercekten-de-birilerinin-ekseni-kayd-mkbal-atak.html)

M.İkbal Atak Doğruhaber.com



http://www.dogruhabergazetesi.net/images/stories/haziran/eksenkayd.jpgMalumunuz, Türkiye’de gündem son derece sıcak ve yoğun. Aslında bir bakıma gündem konularının çeşitliği ve harareti arttıkça herkes eteklerindeki taşları döküyor, şartlar gereği gizlemek durumunda kaldıkları asıl niyetlerini açığa vurmaya sebep oluyor.
Bilindiği üzere içerde Ergenekon’la başlayan statükonun tasfiye süreci ile dışarıda izlenen politikanın zaman zaman siyonist rejim çıkarlarıyla karşı karşıya gelmesi, dışarıda siyonist odakları, içerde de siyonizme amade olmuş kesimlerin karşı taarruzlarını ortak paydada buluşturdu.

Son günlerde korsan rejimin Mavi Marmara gemisine yönelik kanlı katliamından kaynaklanan tepkiler, ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik aldığı ambargo kararında Türkiye’nin aleyhte oy kullanması, hemen sonrasında Ürdün, Suriye ve Lübnan’ı kapsayan bir dizi anlaşmaların Araplaşma propagandasına dönüşmesi…

Temelinde siyonist korsanlığa duyulan tepkinin rövanşının hükümetten alınmasını hedefleyen gayri meşru siyon - Neo con - Ergenekon koalisyonunun Türkiye, Amerika ve İsrail üçgeninde verdikleri tepkilerde aynı temanın aynı kışkırtıcı üslupla seslendirilmesi, en fazla dikkat çeken konu olsa gerek.
Koalisyon tetikçiliğinin malum medya üzerinden yapılıyor olması da ayrıca Yedioth Ahronoth ya da Jarus Selam Post manşetlerinin artık sokaklarımıza, en yakınımızdaki bayilere kadar ulaşmasını sağlamış durumda.

Siyonist rejim sınırları içerisinde ya da Amerika’daki Ergenekon dostu çevrelerin ilgili merkezlerindeki güç odaklarını etkilemek için özellikle vurguladıkları “Eksen Kayması” söyleminin eş zamanlı olarak Türkiye’deki yerli basının da bir numaralı gündemine dönüşmesi, elbette sadece eşgüdümü ortaya koymuyor. Aynı zamanda 28 Şubat sürecinde de yaptıkları gibi deneyip de sonuç aldıkları bir yöntemi günümüze uyarlamak suretiyle bir kez daha şapkadan tavşan çıkarmayı hedefliyorlar.

Hatırlanırsa 28 Şubat döneminde Amerikadan destek alınarak post modern darbenin gerçekleştirilmesinde rol oynayan en önemli faktör, dönemin Refah Partisi Lideri ve Başbakanı Necmettin Erbakan’ın ortaya attığı D – 8 projesi olmuştu. Bu proje, o dönemde Türkiye’nin yüzünü Doğu’ya yöneltmesi ve Batı’daki ittifak ve ortaklıklara alternatif oluşturulmak istenmesi olarak değerlendirilmişti.

Şu son süreçte halkın siyonist mezalim karşıtı tepkilerinden tutun da İHH’nın etrafında yapılmaya başlanan süpekülatif haberlere kadar; hükümetin İran tavrından tutun da Gazze dramı karşısında gösterilen insani tepkilere kadar her şey, Türkiye’nin “Eksen Kayması”na indirgeniyor. Bu söylemi, siyonist rejimin Türkiye’den ilk defa resmi düzeyde görmüş olduğu tepki olmasının verdiği şaşkınlık bakımından anlamak birazcık mümkün. Ancak içerde Ergenekon’un avukatlığını yapan medya ve benzer çevrelerin de siyonizmin Türkiye içerisindeki megafonlarına dönüşmesi, satın alınan bazı kalemlerin marifetlerini aşan boyutlar arzetmektedir.

Kurumsal bazda sergilenen Siyonizm yanlısı tavır, açıkçası siyonist lobi ve derin Amerikan odaklarına bir göz kırpma, iç politikada kendilerine yeni bir şans tanıma çırpınışlarıdır. Son günlerde attıkları manşetler ve yapıştıkları argümanlar önce Amerika’nın siyonist yanlısı düşünce kuruluşlarında pişirilip yine oradaki malum siyonist ruhlu Neo-con kalemşörlerinin süzgeçlerinden geçen argümanlardır. Dışarıda siyonist lobiler ile Derin Amerika’yı harekete geçirmeyi hedeflerlerken Türkiye’de de orduya mesaj verdikleri açıktır. Çünkü “Eksen Kayması” suçlamasının altını doldurmak için kullandıkları malzemeler, seslenip harekete geçirmeyi hedefledikleri kesimlerin alerjisini artıran geleneksel söylemlerdir. Nedir bu söylemler: İran, Hamas, El Kaide, radikal İslam gibi söylemler. Ve tabii ki katil Lieberman’ın da geçen hafta kendisini vurgu yapmak zorunda hissettiği laikliğin elden gidiş hikayesi.

Mesela Neo-con kimliğiyle Türkiye’de de iyi tanınan Amerikalı yazar Daniel Pipes, ki aynı zamanda Jarusselam Post’un da yazarıdır, son makalesinde şunları söylüyor:

“Dış politika, Türkiye'yi Ortadoğu'da eski liderliğine döndürmeye hevesli Ahmet Davutoğlu'nun ellerinde, boyunu göz göre göre aştı. Ankara sadece Kıbrıs'a daha saldırgan bir yaklaşım benimsemedi, aynı zamanda umursamaz bir biçimde İran'ın nükleer gelişimi ve Arap-İsrail çatışması gibi konulara girdi.”


Bildiğim kadarıyla Hürriyet gazetesi ile organik bir bağı yok Daniel Pipes’in. Ancak şu cümlesi ister istemez Hürriyet’in de içerisinde bulunduğu medya yelpazesini hatırlatıyordu. Hükümeti suçlayarak şöyle diyordu Pipes:

“Daha sürpriz yaratan bir biçimde, El Kaide'yle bağı belgelenen bir Türk yardım derneği olan IHH'ya arka çıktı.”
….
Makalesinin sonunda Pipes yerli müttefiklerine ilham kaynağı oluşturan şu cümleleri sıralıyordu:

“..Eğer sadece küçük bir takım analist Erdoğan'ın İslamcı bakış açısını tanıdıysa, bu gerçek kaçınılmaz bir biçimde, tüm dünyanın gördüğü bir açıklıkta olacaktır. Erdoğan kendi isteğiyle hünerli Batılı "Müslüman demokrat" imajından vazgeçmiştir, daha kolay olarak, kendisini Tahran-Şam müttefiki olarak işlemiştir.
Davutoğlu'nun peşinde koştuğu gibi, Türkiye, Ortadoğu'nun ve ümmetin merkezine dönmüştür.”

Elbette medya eksenli politik şantaj stratejisi, siyonizmin güdümündeki yabancı basında çok sıkça işleniyor. Yabancı basına düşen ve İsrail eleştirisi üzerinden hükümete yönelen her eleştiri, hem bizdeki medyaya aynı anda tercüme ediliyor, hem de yerli işbirlikçiler için yeni saldırı dalgasının esin kaynağı oluyor.
Mesela dün bir gazetede, manşetin hemen altında yer alan spotta şu cümle yer alıyordu: “Tayyip, dünyanın terör örgütü dediği Hamas’tan sonra şeriatçı İran’ın da avukatı oldu. Türkiye’yi zora soktu”

Elbette bunu yazan gazete israil’de yayınlanan bir gazete değildi. Ama siyonist odaklardan aldığı işaretin verdiği sarhoşlukla olsa gerek, bedeviliğin en canlı örneğini sergiliyordu.
Kısacası bunlar;

Hamas ve İran düşmanlığı üzerinden hükümeti götürmeyi hedefliyorlar.

Hükümete saldırı üzerinden Hamas’ı terör kapsamına almayı hedefliyorlar.

El Kaide ile bağlantı kurularak İHH düşmanlığını esas alıyorlar.
İHH üzerinden israil katliamını meşrulaştırmayı hedefliyorlar.
Ve tüm bunlar harmanlanarak “Eksen Kayması” propagandasına malzeme yapılıyor.

Oysa birilerinin ekseninin kaydığı zaten onyıllardır biliniyor. Eksenlerini Tel Aviv, Washington ve Ankara’daki ortak derin yapı üzerine inşa edenler, Siyonizme siper olmak adına hep oluşmasından korktukları başka eksenlerden korkuyorlar.
Korktukları “Eksen” gerçekten oluşur mu, kısa vadede elbette zor. Ama siyonizmin ecelinin, korktukları türden bir ortak eksenle mümkün olacağı gerçeği, bugün daha iyi görülüyor.