Berika
05-20-2008, 10:53
Güler yüzlü olmanın mükâfaatı
http://img250.imageshack.us/img250/2882/gulucukfs5.jpg
Peygamberimiz Efendimizin müjdelerinden biri de şudur:
“İki mü’min karşılaşıp musafaha ettikleri (tokalaştıkları) zaman, aralarında yetmiş mağfiret (Allah’ın rahmeti ile lütfu) taksim edilir. Bunun altmış dokuzu güler yüzlü (mütebessim) olanındır.” (Gazali. İhya: C/2. Sf: 179)
Bu Allah’ın bir lütfudur. Güler yüzlü olmayı bile mükâfaatlandırıyor Rabb’ım. Güler yüzle davrananı sadaka vermiş gibi sevaplandırıyor.
Birine verdiğin selâmdan, sorduğun hatırdan mükâfaat alıyorsun.
Güler yüz, gülleri açmış bir bahçe gibidir. Seyredenlere bir güzellik verir.
Aile hayatında güler yüzün önemi inkâr edilebilinir mi? İnsan evindeki huzuruna göre topluma huzur katar. Evinden güler yüzle uğurlanmış bir erkek, sabahtan akşama kadar etrafındakilere tebessüm saçar. Bir gülümsemenin çok boşanma teşebbüslerini önlediğine hepimiz şâhit olmuşuzdur.
Asık surat, sert söz yuvaları çekilmez, hâle getirir. Samimiyeti kaldırır. İnsanların kâlblerini karartır. İyi fikirler beslemekten uzaklaştırır.
İnsan günün bütün yorgunluğunu kendisini karşılayan eşinin güler yüzünde unutabilir. Onun tatlı sözü ile dinlenebilir. Bundan dolayı aile hayatında güler yüzlü olmak kadın ve erkek için çok önemlidir.
Müslüman güler yüzlü, tatlı dilli olmalıdır. Çünkü Peygamberimiz kimseye karşı yüzünü ekşitmemiştir. Herkese mütebessim davranmıştır. Abese suresi de bize, herkese karşı nasıl tavır takınmamızı telkin eder.
Mütebessim olmakla çok dostluklar elde etmiş oluruz. Gönüllere taht kurarız. Günahkâr da olsa herkese iyi davranmamız gerekir. Kendimizi sevdiremediğimiz insanlara inancımızı hiç sevdiremeyiz.
Müridi, Ebu’l-Vefa Hazretlerine sorar:
” Siz, büyük-küçük demeden herkesle sofraya oturuyorsunuz. Ehil olsun-olmasın, herkesle sohbet ediyorsunuz. Salih-fasık herkesi sohbetinize alıyorsunuz. Bu nasıl oluyor?
Ebu’l-Vefa bu müride der ki:
” Fatiha suresini oku!
Mürid, sureyi yarıya kadar okuyunca Ebu’l-Vefa işaret ederek durdurur. Der ki:
” Şimdi söyle bakalım. Surenin başında Rabbil alemiyn mi yoksa Rabbis-Sâlihiyn mi beyan edilmiş.
” Rabbil âlemiyn…
” Şimdi anladın mı neden böyle davrandığımı?
Mürid gerekli cevabı almış.
Günahkârlarla ilgi kesilmemeli. Onlara uyulmamalıdır da. İyiler onları kendilerine uydurmanın çalışmasını yapmalıdırlar. Ebu’l-Vefa’nın yaptığı gibi iyi muamele gösterilmelidir.
Hz. Ali (r.a.) ne güzel söylemiş:
“- Öyle bir ömür geçirin ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar.”
Hz. İsa Aleyhisselâm irşad ediyor, Yahudiler de ona kötü sözle mukabele ediyorlardı. Biri İsa Aleyhisselama dedi ki:
” Onlar sana çirkin sözler söylüyor, sen ise onlara duâ ediyorsun.
Hz. İsa cevap verdi:
” Canı olan gönül sahibi, nesi varsa onu harcar…
Ne güzel söz. Herkes malını satar. İnsanda iyilik varsa iyilik gösterir. İçi kin ve nefretle dolu ise kötü davranır.
Yüzümüz de sözümüz de güzel olmalıdır. Çünkü biz şefkat ve merhamet Peygamberinin ümmetiyiz. Böyle olmak bize çok şey kazandırır.
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<->>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Dip NOT :
Amerika`da bir mucit profesöre, kendisini diğer insanlardan farklı kılan şeyi sorup, başarısının sırrını
söylemesini istiyorlar. Çok ilginç bir cevap veriyor;
-Başarımın sırrı annemin 6 yaşımdayken bana takındığı bir tavırdır. 6 yaşımdayken buzdolabından
süt alırken süt şişesini düşürüp kırdım. Annem olayı görünce beni
dövmedi, kızmadı.
-Aaaa Henri sütten ne güzel bir göl oluşturmuşsun. Bu gölde benimle biraz oynamak ister misin?
dedi. Bir süre oynadıktan sonra annem; �Biliyor musun Henri, herkes kendi yaptığı şeyleri kendisi
toplamalıdır. Şimdi bu süt gölünü temizlemek için benden sünger mi istersin, havlu mu?
diye sürdürdü konuşmasını.
Elimden geldigince dökülen sütü temizledikten sonra annem beni bahçeye çıkardı. Süt şişesinin,
düşürmeden naşıl taşınacağını bana gösterdi. Bu olay benim diğer insanlardan farklı olmamı sağlamıştır.
Çocuklar donmamış beton gibidir, üzerlerine ne düşerse izi kalır. ( H. Jinott )
http://img250.imageshack.us/img250/2882/gulucukfs5.jpg
Peygamberimiz Efendimizin müjdelerinden biri de şudur:
“İki mü’min karşılaşıp musafaha ettikleri (tokalaştıkları) zaman, aralarında yetmiş mağfiret (Allah’ın rahmeti ile lütfu) taksim edilir. Bunun altmış dokuzu güler yüzlü (mütebessim) olanındır.” (Gazali. İhya: C/2. Sf: 179)
Bu Allah’ın bir lütfudur. Güler yüzlü olmayı bile mükâfaatlandırıyor Rabb’ım. Güler yüzle davrananı sadaka vermiş gibi sevaplandırıyor.
Birine verdiğin selâmdan, sorduğun hatırdan mükâfaat alıyorsun.
Güler yüz, gülleri açmış bir bahçe gibidir. Seyredenlere bir güzellik verir.
Aile hayatında güler yüzün önemi inkâr edilebilinir mi? İnsan evindeki huzuruna göre topluma huzur katar. Evinden güler yüzle uğurlanmış bir erkek, sabahtan akşama kadar etrafındakilere tebessüm saçar. Bir gülümsemenin çok boşanma teşebbüslerini önlediğine hepimiz şâhit olmuşuzdur.
Asık surat, sert söz yuvaları çekilmez, hâle getirir. Samimiyeti kaldırır. İnsanların kâlblerini karartır. İyi fikirler beslemekten uzaklaştırır.
İnsan günün bütün yorgunluğunu kendisini karşılayan eşinin güler yüzünde unutabilir. Onun tatlı sözü ile dinlenebilir. Bundan dolayı aile hayatında güler yüzlü olmak kadın ve erkek için çok önemlidir.
Müslüman güler yüzlü, tatlı dilli olmalıdır. Çünkü Peygamberimiz kimseye karşı yüzünü ekşitmemiştir. Herkese mütebessim davranmıştır. Abese suresi de bize, herkese karşı nasıl tavır takınmamızı telkin eder.
Mütebessim olmakla çok dostluklar elde etmiş oluruz. Gönüllere taht kurarız. Günahkâr da olsa herkese iyi davranmamız gerekir. Kendimizi sevdiremediğimiz insanlara inancımızı hiç sevdiremeyiz.
Müridi, Ebu’l-Vefa Hazretlerine sorar:
” Siz, büyük-küçük demeden herkesle sofraya oturuyorsunuz. Ehil olsun-olmasın, herkesle sohbet ediyorsunuz. Salih-fasık herkesi sohbetinize alıyorsunuz. Bu nasıl oluyor?
Ebu’l-Vefa bu müride der ki:
” Fatiha suresini oku!
Mürid, sureyi yarıya kadar okuyunca Ebu’l-Vefa işaret ederek durdurur. Der ki:
” Şimdi söyle bakalım. Surenin başında Rabbil alemiyn mi yoksa Rabbis-Sâlihiyn mi beyan edilmiş.
” Rabbil âlemiyn…
” Şimdi anladın mı neden böyle davrandığımı?
Mürid gerekli cevabı almış.
Günahkârlarla ilgi kesilmemeli. Onlara uyulmamalıdır da. İyiler onları kendilerine uydurmanın çalışmasını yapmalıdırlar. Ebu’l-Vefa’nın yaptığı gibi iyi muamele gösterilmelidir.
Hz. Ali (r.a.) ne güzel söylemiş:
“- Öyle bir ömür geçirin ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar.”
Hz. İsa Aleyhisselâm irşad ediyor, Yahudiler de ona kötü sözle mukabele ediyorlardı. Biri İsa Aleyhisselama dedi ki:
” Onlar sana çirkin sözler söylüyor, sen ise onlara duâ ediyorsun.
Hz. İsa cevap verdi:
” Canı olan gönül sahibi, nesi varsa onu harcar…
Ne güzel söz. Herkes malını satar. İnsanda iyilik varsa iyilik gösterir. İçi kin ve nefretle dolu ise kötü davranır.
Yüzümüz de sözümüz de güzel olmalıdır. Çünkü biz şefkat ve merhamet Peygamberinin ümmetiyiz. Böyle olmak bize çok şey kazandırır.
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<->>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Dip NOT :
Amerika`da bir mucit profesöre, kendisini diğer insanlardan farklı kılan şeyi sorup, başarısının sırrını
söylemesini istiyorlar. Çok ilginç bir cevap veriyor;
-Başarımın sırrı annemin 6 yaşımdayken bana takındığı bir tavırdır. 6 yaşımdayken buzdolabından
süt alırken süt şişesini düşürüp kırdım. Annem olayı görünce beni
dövmedi, kızmadı.
-Aaaa Henri sütten ne güzel bir göl oluşturmuşsun. Bu gölde benimle biraz oynamak ister misin?
dedi. Bir süre oynadıktan sonra annem; �Biliyor musun Henri, herkes kendi yaptığı şeyleri kendisi
toplamalıdır. Şimdi bu süt gölünü temizlemek için benden sünger mi istersin, havlu mu?
diye sürdürdü konuşmasını.
Elimden geldigince dökülen sütü temizledikten sonra annem beni bahçeye çıkardı. Süt şişesinin,
düşürmeden naşıl taşınacağını bana gösterdi. Bu olay benim diğer insanlardan farklı olmamı sağlamıştır.
Çocuklar donmamış beton gibidir, üzerlerine ne düşerse izi kalır. ( H. Jinott )