fatih kısaparmak balon baskılı balon Günümüz gençleri neden evlen(e)miyorlar? - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Günümüz gençleri neden evlen(e)miyorlar?


Kur'ânTalebesi
07-28-2010, 12:59
http://minikkelebek.files.wordpress.com/2009/04/gunumuz-gencleri-neden-evlenemiyorlar.jpg?w=350&h=448

Hepimiz bir insan olarak çok büyük umutlarla severiz, evlenmek ve mutlu bir yuva kurmak isteriz. Kimi insanlar bunu başarabilir, bazıları da büyük hayal kırıklıklarına uğrar. Bu konuda büyük acılar yaşar.

Son dönemlerde umduğu gibi hayat kuranların sayısı maalesef azalıyor. Sevgilerinde, aşklarında veya evliliklerinde sorun yaşayanların sayısı ise giderek artıyor. Türkiye’nin son on beş-yirmi yıllık döneminde, yanlış evlilikler, boşanmalar, aile içi şiddet olayları başlı başına gündem oluşturacak kadar çok.

Öyle ki, televizyon haberlerinde, gazetelerde gün geçmiyor ki bu konularda felâket haberleri çıkmasın. Hem de üst üste, tekrar tekrar verildiği için, gençler bu tablodan ürker hale geldi.

Toplum nasıl bu hale geldi, neden evliliklerin çoğu sorunlu, neden boşanmalar arttı? Niye bu kadar çok yanlış evlilik var? Gençlerimiz niçin evlilik gibi kutsal bir müesseseye endişe ve korkuyla bakıyorlar? Onca güzel, bakımlı, okumuş kızlar neden yaşları 30′lara dayandığı halde evlenmiyor ve neden fidan gibi gençler evlilikten kaçıyor?

Çok değil bir kuşak öncesinde mutlu aileler, sorunsuz yuvalar büyük bir çoğunlukta iken, şimdi ne oldu da on beş-yirmi yıl içinde her şey tersine dönmeye başladı?

Yanlış ilişkiler, yanlış evlilikler, ayrılmalar, boşanmalar, ortada kalan çocuklar ve evlenemeyen gençler…

Bu katmerli yangın her tarafı sarmış durumda. Mutlaka yakınımıza, etrafımıza da geliyor alevler. Diyelim ki bizim ailemiz sorunsuz ama etrafımızda, akrabalarımızda veya komşularımızda olabiliyor.

Sözgelimi kardeşiniz, ağabeyiniz, ablanız, dayınız, halanız bu dertle mustarip olunca, onların dertleriyle meşgul olmak durumunda kalıyorsunuz. Ya da çok sevdiğiniz bir dostunuz, arkadaşınız böyle bir olayı yaşıyorsa, haliyle siz de huzursuz oluyorsunuz.

Daha da kötüsü, “Benim oğlum, benim kızım da böyle kötü bir evlilik yapar mı?” diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Hatta belki, “Ya kızım evlenemezse, oğlum hep ömür boyu bekâr kalırsa?” diye endişe edip korkuyorsunuz.

Belki de, başınızda böyle bir olay var, uykularınız kaçıyor çocuklarınızın geleceğini düşündükçe…

Bu endişeler, korkular salgın bir hastalık gibi yaygın toplumumuzda. Bu yaşananlar gerçekten ülkemizde şiddeti daha da artan ve günden güne de yayılan sosyal bir olay. Bu konuda, birey ve toplum olarak etkilendiğimize göre, mutlaka bizlere ve devlete büyük görevler düşüyor. Bu yangın daha fazla büyümeden mutlaka söndürülmeli, mutlaka herkes elinden gelen çabayı göstermeli. Yoksa bu dehşetli ateş hepimizi yakıp kavurmak üzere. Daha da önemlisi, yarınlarımızı, çocuklarımızı yok etmek üzere.

Sevenler, neden karı koca olamıyorlar?

Günümüzde bütün kolaylıklara ve yakınlaşmalara rağmen, olması gereken evlilikler gerçekleşmiyor, ilişkiler arkadaşlıktan öteye, yani evliliğe bir türlü gidemiyor. Başka bir tabirle, sevenler karı koca olamıyorlar. Günümüzde sevgililer çoğalırken, karı kocalar azalıyor.

Evlenemeyen kızlar, eskiden olduğu gibi kısmeti olmadığı, fiziksel kusuru bulunduğu veya yoksul olduğu için değil, genelde kısmetlerini evlenmeye ikna edemediği için ya da görüştüğü konuştuğu erkek, evlenmeye yanaşmadığı için evlenemiyorlar.

Bu durumda olan kızların yaşadığı duygusal psikoloji gerçekten içler acısı. Kimi kızlar travma geçiriyor, hayata küsüyor, kimisi psikolojik tedavi görüyor. Hemen hepsi, geleceğinden kaygı duyuyor, yarınından endişe ediyor. Hele ‘30 yaş’ paniğine kapılanlar için hayat kâbus gibi. Ümitsizlik duygusu pranga gibi yapışıyor. Bunalımlar, stresler, kâbuslar peşlerini bırakmıyor.

Üniversiteyi başarıyla bitirmiş, iki dil bilen bir kız şunları söylüyor: “İyi eğitim aldık diye, farklı kriterlere sahip olduk. Okuma sürecinde farklı davranış biçimiyle şekillendiğimiz için hiçbir şeyi beğenmez ve seçim yapamaz olduk. Şimdi iyi eğitim alan ama 29 yaşında evde kalmış bir kızım.”

Bu kızın söylediklerine benzer sözleri erkekler de söylüyor. Bir genç dostum, “Eğitim diye hayatımızı adadık. Eğitimi tamamladığımızda evlenme yaşımız geçiyor. Ben otuz yaşından sonra, ne zaman iş bulacağım da yuva kuracağım?” demişti.

Elbette her okuyan böyle düşünmüyor. Okuyan insanların hepsi suçu eğitime bağlamıyor. Ama bunun bir sebep olduğu da göz ardı edilmemeli.

Evlenme yaşı değişti

Günümüzde evliliğe hazır olmanın yaşı ve şartları değişti. Geçmişte 17-18 yaşını bulan kızlarla, askerliğini bitiren erkekler fazla zaman kaybetmeden evlendirilirdi. Ancak gerek ekonomik şartlardan, gerekse eğitim sürecinin uzunluğundan evlenme yaşının erkeklerde 30′a, kadınlarda 25′e kadar çıktığını görmekteyiz. Genel ortalama aşağı yukarı budur ama kimi yerlerde, özellikle büyük şehirlerde bu oranın da üstüne çıkıldığı görülür.

Bir erkeğin evlenmesi için gerekli olan şartların başında ‘ekmeğini eline almak’ gelir. Yani bir meslek sahibi olması, evini geçindirmek için işe girip düzenli bir gelir getirmesi gereklidir. Günümüzde eğitim daha önem kazandığı için, bir gencin okuması, üniversiteyi bitirmesi öncelik kazanmıştır. Bu süreçte, normal bir okul dönemi yaşayan kişilerin, hiç sınıf kaybı yaşamadan, üniversite sınavlarını hemen kazanıp yüksek öğrenimini bitirmesi, doktora yapması vs. derken yaşı 25-26′ya çıkarıyor. Ardından eğitim nedeniyle tecil edilen askerlik görevinin yapılması, iş bulunması gibi süreçler eklenince, bir erkeğin evlenmesinin önündeki engeller ancak 28-30 yaşlarında kalkmış oluyor.

Kızlarda ise bu süreç sadece birkaç yıl eksikle tamamlanabiliyor. Onların da yaşları üniversiteyi bitirdiklerinde ortalama 25-26′yı buluyor. Bu nedenle Türkiye’de son yıllarda evlenme yaşı erkeklerde 30, kızlarda 25 oluyor.

Bu gerçeklerden yola çıkarak aslında gençlerin evlenmesinin önündeki en büyük engeller, başta eğitim, askerlik ve iş bulma şeklinde sıralayabiliriz.

Kızlar ve erkekler neden evlenemiyorlar?

Bahsettiğimiz şeyler evliliği etkiliyor ve bundan en çok kızlar zarar görüyor. Ama bunların yanı sıra günümüzde kadınların evlenememesi için o kadar çok neden var ki, saymakla bitmez. Güncel, modern ve moda gerekçeler, kızların evlenmemesi için ortaya çıkmış sanki.

Bazıları tarafından kadınlara sürekli telkin edilen ve kadınların hayatî önemle benimsedikleri “modaya uygun giyinme, güzelliğine önem verme, iş hayatına atılma, okumuş kız olma, tuttuğunu koparacak kadar kişilik sahibi olma, erkeklerden çekinmeme, onlarla rahat görüşme, iş yerinde yükselme” gibi hedefler, kadınların evlenme şansını artıracağı yerde, neredeyse o şansı alabildiğine azaltıyor.

Güncel ve moda gerekçeler, kızların hayatında gerçekten de belirleyici. Kariyerine uygun görmediği, sosyal statüsüne ve güzelliğine uygun bulmadığı için, filmlerdeki gibi erkek beklediği için, birisini sevip onu beklediği için, hep daha iyi kısmetim çıkar diye umduğu için, evlenmekten korktukları için, aileden kopmamak için, erkeklere güvenemediği için, feminist oldukları için, özgür yaşamak istediği için, rakipleri daha güçlü olduğu için, dindar erkek istemediği için, dindar erkek bulamadığı için, başörtülü olduğu için, güzel kızların evlenme şansı az olduğu için, burcuna uygun erkek bulamadığı için, elektrik alamadığı için, dengesiz olduğu için ve bunlar gibi sayılabilecek pek çok neden var. Kızların çoğu burada sayılanların pek çoğunu günlük hayatta yaşıyor. Sözü edilen başlıkların her biri uzun uzun incelenebilecek, hakkında çok şeyler yazılabilecek konular. Aynı şeyler aşağı yukarı erkekler için de söz konusu tabii.

Fakat erkeklerin evlenememe sebebi, daha çok ekonomi ve güvensizlikle ilgili. Evlenecek kadar parası olmadığı için, kız tarafının istediği eşyaları denkleştiremediği için, kavuşamadığı aşklarına sadık oldukları için, başlık parası bulamadıkları için, fakir ama gururlu oldukları için, sevdiğini söyleyemediği için gibi gerekçeler de tabii ki sayılabilir.

Evlenmemek çözüm değil!

Önceden evlilik problemleri bu kadar âlenî değildi. Aile arasında “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla kalan mahrem bir olaydı. Şimdi bir ailenin sadece problemi değil, her sırrı günümüzde açıkça biliniyor. Medya, dizi film gibi etkenler evliliği şeffaflaştırdı. Bu yüzden günümüzün erkekleri evliliğin ne olduğunu, olası problemlerini ve bu problemlerin olma ihtimalinin yüksek olduğunu bildiği için evlenmeye yanaşmıyor.

Erkekler evlenmeye niyetli olsa bile çoğu zaman söz veya nişan döneminde evlilikten vazgeçiyor. Gerek tanıdığı kızlarda gördüğü bazı huylar, hoşlanmadığı karakter biçimi, gerekse nişanlılık döneminde kızın ve ailesinin ekonomik baskılar uygulaması ve kaprisler yapması erkeği evliliğe karşı soğutuyor.

Günümüzde kimi kızlar da, ailelerde yaşanan problemler yüzünden evlilikte kötü günler yaşayacağı korkusu duymakta, bazıları bu yüzden evlenmemeyi bile düşünmektedir.

Çoğunluğu erkeklerde, azınlığı kızlarda olmak üzere evlenmemek fikri gelişmekte, bu anlayış medyanın da etkisiyle yaygınlaşmaya yüz tutmaktadır.

Gelecek kaygısı, “acaba geçinebilir miyim”, “kötü bir evlilik yapar mıyım”, “boşanır mıyım”, “iyi bir eşe sahip olabilir miyim” soruları en çok günümüzde sorulmakta ve gençler bu endişelerle yaşamaktadır.

Evlilikten ürkmenin en yaygın olduğu dönemde yaşıyoruz. Bu yüzden gerek gençlerin, gerek ailelerin durumu gerçekten zor.

Kadın ve erkek birbirini tamamlar

Kadın, erkeğin yarısıdır. Birbirini tamamlayan bir bütündür. Her ikisi de, diğeri olmadan tamamlanamaz. Biri olmazsa diğeri ek******.

Allah kadın ve erkeği bu fıtrat üzere yaratmıştır. İki parçanın birleşmesi, bütünleşmesi ancak evlilikle mümkündür. Evlilik kadın ve erkeği birbiriyle tamamlar.

Her iki cinsten birinin, evlenmeden hayat sürdürmesi, hem kendi açısından, hem de toplum açısından zararlıdır.

Psikolojik ve fiziksel bütünlük sağlamanın yolu evliliktir. Böyle olunca insanlar rahata erer, huzurlu bir hayatı yaşar. İnsanlığa ve topluma hayırlı olur. Dinimiz bu yüzden evliliğe önem vermiş, tavsiye etmiştir. Evliliğe aracı olanlara da, ibadet sevabı verilmiştir.

Evlilik olayında kadının rolü çok önemlidir. Erkeğin eksikliğini tamamladığı gibi, onun hayatını yönlendirir, yuvayı kurar ve sağlıklı neslin yetişmesinde mimarlık eder.

Evlilikte kadın, erkeğin refika-i hayatıdır. Yani hayat arkadaşı. Bu arkadaşlığın sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir şekilde devam etmesi ise kocasının kendisine bakış tarzına bağlıdır.

Bu bakış tarzı, evlilik öncesinde de önemlidir. Erkek evlenmek istediği kıza ve evlendikten sonra eşi olan kadına aynı doğrultuda bakmalıdır.

Erkek, kadının sadece fiziksel güzelliğine, dış görüntüsüne mi bakacak, yoksa bununla birlikte insani özelliklerini de değerlendirerek, kadının nezaketi, letafeti ve en önemlisi şefkati manasında iç yapısına mı bakacak?

Suret mi siret mi?

Çağımızın büyük alimlerinden Said Nursi, bu konuda şu tavsiyelerde bulunuyor:

“Hayat arkadaşını, İlahi Rahmet’in cana yakın, ince ruhlu, yumuşak, latif bir hediyesi olduğu için sev. Fakat çabuk bozulan görüntüsüne, maddî güzelliğine gönül bağlama.”

Çünkü kadının gerçekte en çekici, en tatlı güzelliği, kadınlığa özgü bir incelik ve nezaket içindeki iç güzelliği, gönül zenginliğidir. En değerli ve en şirin güzelliği ise, yüksek, ciddi, samimi ve berrak şefkatidir. Bu şefkat ve iç güzelliği hayatının sonuna kadar devam eder.

Kadında asıl olan özellikler bunlardır. Günümüz gençleri bu yönü ele alarak değerlendirme yapmalılar. Böyle yaparlarsa, doğru seçimi daha kolay yaparlar.

Erkekler, kızlarda bu yönü tercih etmeliler. Kızlar da fıtratlarında var olan bu özelliklerini ön plana getirmeliler. Bu yapılabildiği zaman yaşanan sıkıntıların çoğu çözülür ve kurulan yuvalar saadet hanesi olur.

Bu bakış açısı kalıcı olandır. Çünkü kadının ihtiyacı olan sevgi gerçekte budur. Narin, şirin, tatlı ve ince yaratılışlı kadının dış görünüşü zamanla değişebilir ama iç yapısı, şefkat ve sevgi duygusu zamanla daha çok artar, hem kendini, hem de erkeği mutlu eder.

Kadının saygınlığı ve hukuku da, böyle bir muhabbetle korunur. Yoksa dış güzellik kaybolursa, sevgi de biterse, ne kadın ne de erkeğin mutlu olması zordur.

Kadın her haliyle güzeldir.
Hem suretiyle, hem de siretiyle.

İsmail Fatih Ceylan

Özgür Çağrı
07-28-2010, 13:05
Vallahi bence çoğu parasızlıktan evlenemiyorlar. Kız tarafının çıldırtan istekleri yüzünden evlenemiyorlar.
Anca anası olmayan bir kız bulurlarsa işi ucuza kapatabilirler yoksa kaynanalar canını bile alır valla :hihi2:

El Emin
07-28-2010, 13:09
Vallahi bence çoğu parasızlıktan evlenemiyorlar. Kız tarafının çıldırtan istekleri yüzünden evlenemiyorlar.
Anca anası olmayan bir kız bulurlarsa işi ucuza kapatabilirler yoksa kaynanalar canını bile alır valla :hihi2:

Gerçekten öyle bir sorun var ama bence suçlu erkek tarafı.
Kız kaçıramıyorlar mı?
Yok Kız kaçmıyorsa zaten o kızdan da hayır gelmez boş ver gitsin...:)

Yazıdan dolayı teşekkür ederim abla ama ben Evlilik ve anti evlilik ikilemi arasında araftayım ya ikisinde de çok haklı gerekçe ve sebeplerim var. :D

redyellow
07-28-2010, 13:20
vuslat: kaçmak çözüm değil, doğru da değil, işin içine düşmanlıklar vs. giriyor. kesinlikle kaçmayı tavsiye etmeyelim, şaka bile olsa.

El Emin
07-28-2010, 13:29
vuslat: kaçmak çözüm değil, doğru da değil, işin içine düşmanlıklar vs. giriyor. kesinlikle kaçmayı tavsiye etmeyelim, şaka bile olsa.

Bence çözüm...
Kızın babası ve annesi illa da vermem diyorsa kız ve sende bir birine razıysan her türlü yolu denemene rağmen vermiyorlarsa alırsın kızı gidersin basarsın nikahı.Kısasa kısas.

Zalım ebe zulım'a yeno rae:Zalim zulümle yola gelir


Yok dediğim gibi kız ben gelmem diyorsa yol ver gitsin...

redyellow
07-28-2010, 13:33
ben gene de anne babanın ruhsatının alınması gerektiğini söylüyorum, evlimisin? kızın var mı?

tekrar düşün derim:)

Özgür Çağrı
07-28-2010, 13:35
Valla anne babası ruhsat vermiyor kızında rızası varsa anında kaçırırım valla sonra dövünüp dursunlar sevenleri ayırmak günahtır :hihi2:

El Emin
07-28-2010, 13:36
ben gene de anne babanın ruhsatının alınması gerektiğini söylüyorum, evlimisin? kızın var mı?

tekrar düşün derim:)

Yani empati diyorsunuz...

İyi hoşta bakın çok cins anne babalar var.Anlatabildim mi ?

El Emin
07-28-2010, 13:39
Valla anne babası ruhsat vermiyor kızında rızası varsa anında kaçırırım valla sonra dövünüp dursunlar sevenleri ayırmak günahtır :hihi2:

:saygılar::saygılar::saygılar:

Yaw bra bir tanesin...:)

unnamed
07-28-2010, 13:42
nedeni bellidir...
maddi imkansızlıklar...
kaynananın bitmeyen istekleri...
bunda psikolojik bir şey aramaya gerek yok...
birde ahat yaşam arzusu, tabi ki....

redyellow
07-28-2010, 13:46
forumda anarşist var:)

furkan ve vuslat: kesinlikle katılmıyorum.

ne yapıp edip anne ve babanın gönlü alınmalıdır.

sabırla koruk helva olur.

Kur'ânTalebesi
07-28-2010, 13:49
Kiz kaçirmak kolaya kaçmak olur, münasip bir dille pekâlâ kizin ebeveynleri iknâ edilebilir. Ayrica kiz'in ailesinin istediklerini âdetler çerçevesinde, asiriya kaçmadan yerine getirmek gerekir tabi :)

El Emin
07-28-2010, 13:56
forumda anarşist var:)

furkan ve vuslat: kesinlikle katılmıyorum.

ne yapıp edip anne ve babanın gönlü alınmalıdır.

sabırla koruk helva olur.

:) Bu anarşist kelimesi neden bana karşı kullanılır anlamıyorum ne alakası var.

Sen şirinleri seversin ben gargameli..Hepimiz aynı olmak zorundamıyız...

Kiz kaçirmak kolaya kaçmak olur, münasip bir dille pekâlâ kizin ebeveynleri iknâ edilebilir. Ayrica kiz'in ailesinin istediklerini âdetler çerçevesinde, asiriya kaçmadan yerine getirmek gerekir tabi :)


:) inellahe meassabirin....

Ben hadi beğendim kaçırayım demedim.Son çare dedim....

Aşırıya kaçmadan münasip bir dil diyorsunuz ama gelin onu kız ailelerine anlatın istekleri nereden kesersen kes hiç münasip olmuyor...

HaArP
07-28-2010, 14:07
Kızın izni ve ''Veli şartı'' uyarınca Kız ve Babasının gönlü ve Onayı Olmadan Allah c.c. Dini Nikahı Kıymaz... Allah muhafaza buyursun Zina'dan yargılanırsınız...!