Cihannur
03-14-2014, 21:34
Haşmet Babaoğlu
http://img11.imageshack.us/img11/9403/vz8l.jpg
Geleceğimizi kendi ellerinde tutmak istiyorlar
İnsan öfkeleniyor elbette. Ellerini ovuşturarak ölüm bekleyenlere öfkeleniyor. Çocukların ölümünü görmezden gelenlere öfkeleniyor.
Fakat bu kolay yol.
Tıpkı böyle zamanlarda sık başvurulan şiirsel basın açıklamaları yapmak gibi, öfkelenmekle yetinmek de bir kaçış biçimi.
Oysa uzun uzun düşünmemiz lazım. Türkiye ne zaman, neden, kaosa doğru itilmeye başlandı?
Bunu plânlayanlar ne istiyorlar? Barış sürecini durdurmak isteyen barışçılara(!); bu ülkeyi değil, "güneydeki"ni sevenlere inanabilir miyiz?
Diyorum ki...
2005'ten başlayıp çok geriye kadar gidelim. Hani Hasan Cemal'lerin, Cengiz Çandar'ların "o zamanın Erdoğan'ı ve AK Partisi ne güzeldi!" dedikleri tarihten on yıllarca öncesine...
En iyisi gençler babalarına sorsunlar..
O yıllarda Türkiye on yıl, yirmi yıl sonrasını plânlamaya kalkışıyor ve yurttaşlarını bu plânlardan haberdar ediyor muydu?
Hayır! Bu işler umursanmıyordu bile!
Değil on yıl, on ay sonramız için bile "Batılı müttefiklerimiz kerim!" mantığı işliyordu.
Elimizde ne kadar ekmek varsa, o kadar köfte uzatıyordu Batı ve hiç utanıp sıkılmadan "ülke idaresi" bundan ibaret sayılmıştı.
70'lerde kamu bürokrasisinin "kalkınma plânları"nı ciddiye alan siyasilerin başına neler geldiği biliniyor.
Bırakın plânı, projeyi...
Türkiye'nin geleceği üzerine hayal kurmak bile tehlikeliydi.
Hayal kuran lideri alaşağı ettiler. 70'lerin Ecevit'i; 90'ların Özal'ı neden saf dışı edildi sanıyorsunuz!
En demode "Amerikan rüyaları" beyazlar ve müttefiki sosyal kesimlerin neyine yetmiyordu ki!
Siyaseti de günü kurtaran koalisyonlara verdiniz mi, yaşasın oligarşik sermaye, derdine yansın Anadolu!
Yıllar böyle geçti.
Ne zaman ki...
İpler AB'nin, Dünya Bankası'nın, IMF'nin elinden alındı.
Ne zaman ki, ülke demokrasisi vesayetçilerin elinden kurtarılmaya çalışıldı...
Ne zaman ki, Türkiye, 20 yıl sonrasına dair büyük hayaller kurmaya başladı...
Ki "One minute!" ile "barış süreci" bu yeni dönemin olmazsa olmaz parçalarıdır.
İşte o zaman Batı'nın kaos mühendisleri de çalışmaya başladılar.
Şimdi...
Kendi kaderini kendi tayin edecek ve yeni bir millet tanımı yapacak Türkiye ihtimali onları delirtiyor.
O yüzden en acımasız senaryoları sahneye koymaya hazırlanıyorlar.
Ukrayna, olmazsa Mısır...
Ancak baltayı taşa vurdular.
Çünkü ne dünyanın ne de Türkiye'nin beyazları, bu ülkenin insanını doğru düzgün tanıyor. Onların "bidon kafa" dediği yerde edep ve aklıselim var.
Kaynak (http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2014/03/14/gelecegimizi-kendi-ellerinde-tutmak-istiyorlar)
Sabah 14.03.2014
http://img11.imageshack.us/img11/9403/vz8l.jpg
Geleceğimizi kendi ellerinde tutmak istiyorlar
İnsan öfkeleniyor elbette. Ellerini ovuşturarak ölüm bekleyenlere öfkeleniyor. Çocukların ölümünü görmezden gelenlere öfkeleniyor.
Fakat bu kolay yol.
Tıpkı böyle zamanlarda sık başvurulan şiirsel basın açıklamaları yapmak gibi, öfkelenmekle yetinmek de bir kaçış biçimi.
Oysa uzun uzun düşünmemiz lazım. Türkiye ne zaman, neden, kaosa doğru itilmeye başlandı?
Bunu plânlayanlar ne istiyorlar? Barış sürecini durdurmak isteyen barışçılara(!); bu ülkeyi değil, "güneydeki"ni sevenlere inanabilir miyiz?
Diyorum ki...
2005'ten başlayıp çok geriye kadar gidelim. Hani Hasan Cemal'lerin, Cengiz Çandar'ların "o zamanın Erdoğan'ı ve AK Partisi ne güzeldi!" dedikleri tarihten on yıllarca öncesine...
En iyisi gençler babalarına sorsunlar..
O yıllarda Türkiye on yıl, yirmi yıl sonrasını plânlamaya kalkışıyor ve yurttaşlarını bu plânlardan haberdar ediyor muydu?
Hayır! Bu işler umursanmıyordu bile!
Değil on yıl, on ay sonramız için bile "Batılı müttefiklerimiz kerim!" mantığı işliyordu.
Elimizde ne kadar ekmek varsa, o kadar köfte uzatıyordu Batı ve hiç utanıp sıkılmadan "ülke idaresi" bundan ibaret sayılmıştı.
70'lerde kamu bürokrasisinin "kalkınma plânları"nı ciddiye alan siyasilerin başına neler geldiği biliniyor.
Bırakın plânı, projeyi...
Türkiye'nin geleceği üzerine hayal kurmak bile tehlikeliydi.
Hayal kuran lideri alaşağı ettiler. 70'lerin Ecevit'i; 90'ların Özal'ı neden saf dışı edildi sanıyorsunuz!
En demode "Amerikan rüyaları" beyazlar ve müttefiki sosyal kesimlerin neyine yetmiyordu ki!
Siyaseti de günü kurtaran koalisyonlara verdiniz mi, yaşasın oligarşik sermaye, derdine yansın Anadolu!
Yıllar böyle geçti.
Ne zaman ki...
İpler AB'nin, Dünya Bankası'nın, IMF'nin elinden alındı.
Ne zaman ki, ülke demokrasisi vesayetçilerin elinden kurtarılmaya çalışıldı...
Ne zaman ki, Türkiye, 20 yıl sonrasına dair büyük hayaller kurmaya başladı...
Ki "One minute!" ile "barış süreci" bu yeni dönemin olmazsa olmaz parçalarıdır.
İşte o zaman Batı'nın kaos mühendisleri de çalışmaya başladılar.
Şimdi...
Kendi kaderini kendi tayin edecek ve yeni bir millet tanımı yapacak Türkiye ihtimali onları delirtiyor.
O yüzden en acımasız senaryoları sahneye koymaya hazırlanıyorlar.
Ukrayna, olmazsa Mısır...
Ancak baltayı taşa vurdular.
Çünkü ne dünyanın ne de Türkiye'nin beyazları, bu ülkenin insanını doğru düzgün tanıyor. Onların "bidon kafa" dediği yerde edep ve aklıselim var.
Kaynak (http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2014/03/14/gelecegimizi-kendi-ellerinde-tutmak-istiyorlar)
Sabah 14.03.2014