fatih kısaparmak balon baskılı balon HAYATIN SIFIR NOKTASI NERESİ? - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : HAYATIN SIFIR NOKTASI NERESİ?


Sevban
04-09-2009, 19:39
http://www.samanyoluhaber.com/images/yazar/blok/417.jpg


Zaman öyle hızlı ilerliyor, memlekette o kadar önemli ve büyük olaylar yaşanıyor ki, kendimize ve yakın çevremize bakmayı unutuyoruz çoğu zaman

Başlar hep önde. Gözler ileride. Büyük ümitler ve kocaman hayaller peşindeyiz. Büyük düşünüyor, büyük laflar ediyor büyük adımlar atıyoruz.

Ama sahip olduklarımızı fark etmiyoruz ne yazık. Hayata nereden başlamışsak, o noktayı hep sıfır olarak görüyoruz. Sıfırın gerisinde de rakamlar olduğuna, bazılarının hayata çok daha gerilerden başladığına bakmıyoruz bir türlü. Marjinal zannediyoruz o insanları. Ya da çok daha kötüsü, onlardan farklı olduğumuza inanarak kendimizi aldatıyoruz.

Gün geliyor, bir gözyaşı, baş döndüren zaman zembereğinin ortasına balyoz gibi düşüveriyor. Sanki yüzlerce km hızla giden bir tren aniden duruyor. İdealler, hayaller, ümitler kıymetini kaybediyor dünya dönmekten vazgeçiyor.

Ve o malum soru yankılanmaya başlıyor kafanızın içinde. Neyim, nereden geldim, nereye gidiyorum ve daha da önemlisi toplumda işgal ettiğim konum için ne yaptım?

Sorular, sorular, sorular…

Varlık ya da yaratılış muhasebesi yapmak değil niyetim. Hele kimsenin dikkatini bir yerlere çekme gayreti hiç değil. Sadece uzun uğraşlar ve yıllardır çekilen acı ve ıstırabın ardından, ancak sıfır noktasına gelebilen bir çocuk ve annesinin sevincine ortak olma çabası.

Hastaneyi ikinci evi olarak görmek zorunda kalan binlerce insanımızdan biriydi Salih. Normal şartlarda kan üreten ve kanı süzen dalak, onun kanını parçalıyordu. Bu yüzden yaşaması için haftada 1 gününü mutlaka tedaviye ayırmak zorundaydı.

Her hafta kan takviyesi yapılmalı, dalağın kanı parçalamasını yavaşlatacak ilaçlar kullanmalıydı. Ayrıca yiyeceğine ve içeceğine de dikkat etmeliydi. Dolayısıyla hayatının merkezinde rahatsızlığı vardı ve planlarını da hep hastalığına göre yapması gerekiyordu.

Bu rahatsızlık doğuştan başladığı için anne ve babasının hayatı da ona göre şekilleniyordu. Her şey ertelenebilir ama Salih’in hastane randevusu ertelenemezdi. Bütün masraflar kısılabilir ama Salih’in ilaçlarından, özel diyetinden kısıtlama yapılamazdı.

Salih bebekliğini ve çocukluğunun ilk yıllarını birçok insanın vücudun neresinde olduğunu bile bilmediği dalağındaki bir problem yüzünden acı ve ıstırap içinde geçirdi.

İğneden, serumdan korkmak gibi bir lüksü hiç olmadı mesela. Yaramazlık yaptığında annesi onu doktora götürmekle ya da iğne yaptırmakla korkutmadı hiç. Çünkü, doktor ve hemşirelere ölüm üzerine şakalar yapabilecek, iğneleri numara numara, ilaçları isim isim bilecek kadar hastaneliydi o. Annesi de öyleydi.

Salih ve ailesi bu sıkıntılarla uğraşırken de hayat hızla akıyor, insanlar büyük düşünüp büyük adımlarla hayallerinin peşinden koşuyordu.

Salih geçen hafta son olarak geldi hastaneye. Hastalığının tek tedavisi olan ameliyatı olmak için. Önceki yaşlarda müdahale edilemediğinden, altı yıl beklemek zorunda kalmıştı. 6 yaşına girince, tetkik ve tahlilleri de olumlu görününce dalağı alındı.

Artık kanını parçalayan bir dalağı yoktu, dolayısıyla da rahatsızlığı ortadan kalkmıştı. Kendisi mutluydu ama annesi çok daha mutluydu. Çünkü evladının canının yanışını izlemişti yıllarca. Ölüm gerçeğiyle sık sık yüzleştiğini görmüştü bebeğinin. Ellerinin kollarının ve bacaklarının iğnelerle delik deşik edilişine tahammül etmek zorunda kalmıştı her hafta.

Milyonlarca insanın hayata başladığı sıfır noktasına gelebilmek için yıllarca kanlı gözyaşı dökmüşler, acı, ıstırap dahası ölümle yüzleşmişlerdi. Salih’in annesi hastaneden ayrılırken yine gözyaşlarına boğuldu. Ama bu defa, 6 yıldır çektiği çile son bulduğu, evladı diğer çocukların hayata başladığı sıfır noktasına gelebildiği için sevincinden ağlıyordu.

Beritan
04-09-2009, 20:22
bu konuya baktım çıktım baktım çıktım...
uzun diye okumamayı düşündüm ama ...sonunda okudum:=)
gerçekten salih gibi yüzlerce hasta var ve gerçekten sıfır noktasıda budur...


Gün geliyor, bir gözyaşı, baş döndüren zaman zembereğinin ortasına balyoz gibi düşüveriyor. Sanki yüzlerce km hızla giden bir tren aniden duruyor. İdealler, hayaller, ümitler kıymetini kaybediyor dünya dönmekten vazgeçiyor.


çok çobuk pes edebiliyoruz...ve çok çabuk vazgeçe biliyoruz...
güzel bir yazıydı sağolasın;1

Sevban
04-10-2009, 12:18
Teşekkür ederim ,