mavihayal
10-30-2009, 01:20
Musa Peygamber Yûşa İbnî Nûn ile birlikte çıktığı gezilerden birinde yolda
giderlerken ansızın karşılarında bembeyaz bir kuş görürler. Kuş Hz. Mûsa'nın
omuzlarına konduktan sonra kendisen şöyle seslenir:
"Ey ALLAH elçisi Musa!... Beni doğan kuşu öldürecek. Ne olur beni koru!"
Musa Peygamber de kuşu elbisesinin altına saklar. Ardından az sonra doğan
kuşu gelerek, "Ey ALLAH'ın elçisi Musa!... Benim yiyeceğime, avıma engel
oluyorsun?" diye sorar. Hz. Musa (a.s) Doğan'a "Sana sürümden istediğin
koyunu keseyim. Bırak bu kuşa dokunma, ne olur?" diye cevap verir. "Ama
koyun etini ben ne yapayım ondan hoşlanmıyorum ki?" diyen Doğan'a da Musa
Peygamber şu cevabı verir. "Öyleyse sana kendi kabalarımdan bir miktar et
keseyim de ye."
Tam bu sırada Musa Peygamber'in elbisesinin altında sakladığı kuş havaya
fırlayarak uçar gider. Peşinden de Doğan kanat çırparak havalanır. Hz. Musa
(a.s) arkalarından seyre dalar. O, ne hikmettir? diye düşüncelere dalmıştır.
Bu iki küçük yaratığın bile hayat-memat derdine düşerek birbirlerini yemeğe
kalkışmaları karşısında içi sızlayarak, aralarını bulmak için Doğan'a kendi
bacaklarının kaba etlerini vermeye razı olmuştur. O, bütün varlıkların
birbirine düşmeden kardeşçe bir düzen içinde yaşamalarını arzu etmektedir.
Zaten kutsal davası da insan yığınlarını aydınlık ALLAH yoluna davet ederek
onların bu yolda insanca yaşamalarını sağlamaktır.
Musa Peygamber kafasında bu düşünceleri geçirirken kuşlar tekrar yanına
sokularak onlardan biri, "Ben Cebrail'im" diğeri "Ben de Mikail'im" diye
hüviyetlerini ortaya koyduktan sonra sözlerini şöyle noktaladılar:
"Ey Musa!... Biz seni buraya denemek için geldik. Açıkçası yüce ALLAH (cc)
bizi, Rabbinin kulları karşısında takındığın şefkat ve merhamet duygularının
ölçüsünü tartmak için gönderdi. Bizde bu görevimizi yerine getirdik.
İmtihanı başarıyla kazındığınızı müjdeleriz."
giderlerken ansızın karşılarında bembeyaz bir kuş görürler. Kuş Hz. Mûsa'nın
omuzlarına konduktan sonra kendisen şöyle seslenir:
"Ey ALLAH elçisi Musa!... Beni doğan kuşu öldürecek. Ne olur beni koru!"
Musa Peygamber de kuşu elbisesinin altına saklar. Ardından az sonra doğan
kuşu gelerek, "Ey ALLAH'ın elçisi Musa!... Benim yiyeceğime, avıma engel
oluyorsun?" diye sorar. Hz. Musa (a.s) Doğan'a "Sana sürümden istediğin
koyunu keseyim. Bırak bu kuşa dokunma, ne olur?" diye cevap verir. "Ama
koyun etini ben ne yapayım ondan hoşlanmıyorum ki?" diyen Doğan'a da Musa
Peygamber şu cevabı verir. "Öyleyse sana kendi kabalarımdan bir miktar et
keseyim de ye."
Tam bu sırada Musa Peygamber'in elbisesinin altında sakladığı kuş havaya
fırlayarak uçar gider. Peşinden de Doğan kanat çırparak havalanır. Hz. Musa
(a.s) arkalarından seyre dalar. O, ne hikmettir? diye düşüncelere dalmıştır.
Bu iki küçük yaratığın bile hayat-memat derdine düşerek birbirlerini yemeğe
kalkışmaları karşısında içi sızlayarak, aralarını bulmak için Doğan'a kendi
bacaklarının kaba etlerini vermeye razı olmuştur. O, bütün varlıkların
birbirine düşmeden kardeşçe bir düzen içinde yaşamalarını arzu etmektedir.
Zaten kutsal davası da insan yığınlarını aydınlık ALLAH yoluna davet ederek
onların bu yolda insanca yaşamalarını sağlamaktır.
Musa Peygamber kafasında bu düşünceleri geçirirken kuşlar tekrar yanına
sokularak onlardan biri, "Ben Cebrail'im" diğeri "Ben de Mikail'im" diye
hüviyetlerini ortaya koyduktan sonra sözlerini şöyle noktaladılar:
"Ey Musa!... Biz seni buraya denemek için geldik. Açıkçası yüce ALLAH (cc)
bizi, Rabbinin kulları karşısında takındığın şefkat ve merhamet duygularının
ölçüsünü tartmak için gönderdi. Bizde bu görevimizi yerine getirdik.
İmtihanı başarıyla kazındığınızı müjdeleriz."