40 yıl önceydi!..
Neredeyse yarım asır, kırk yıl önce bu ülkenin üniversitelileri Dolmabahçe rıhtımında ayaklanmışlardı...
Amerikan 6. Filosu’na karşı...
Vatanın bağımsızlığı üzerine yürüyen emperyalizmin en önde gelen simgesiydi bu filo ve gençler ABD askerini denize ökecek kadar tehlikenin farkındaydı...
Ne oldu?..
O gün o filonun askerlerini denize döken gençleri, ABD bu ülkenin iplerini eline verdiği işbirlikçilere idam ettirdi!..
Bu gün...
İşte bu Dolmabahçe’nın bir iki kilometre berisinde,Tophane-i Amire’de önceki gün...
O ABD’nin en son ve en birinci aktörü ile Türkiye’nin yükselen yeni nesli yani yeni tip “Ey Türk gençliği” buluşup geyik muhabbeti yaptılar!..
Zaten artık yapacak başka bir iş kalmamıştı ki!..
Aziz vatanın bütün kalalarına girilmiş v.s durum tam bir küresel ortama müsait hale gelmişti..!
Kırk yıl önce, vatanın bağımsızlığı elden kayıyor diye ayaklanıp idam sehpasına giden gençlerin yerini, o zaman 6. Filo’nun açtığı yolda yükselerek kurulan bir takım vakıf üniversitelerinin, hepsi birer “Batılı” yeni gençleri almıştı ve bunların ajandalarında 40 yıl önce olanların ne olduğunu anlamaya meyyal bir çentik de yoktu!..
Kırk yıl sonra “Ey Türk gençliği” çok mutluydu, Obama ile bir salonda geyik muhabbetine takılırken...
Ama kırk yıl önce idam sehpasına gidenler kadar bize gurur veriyorlar mıydı?..
Onlara bakarken de, idama gidenler kadar acı içerisindeydik ama gururlu muyduk?!
Ortak duygunun adı, bizim gibi kırk yılın gerisinde kalanlar ve bu günü seyredenler için olsa olsa utançtır!..
Hep seyirci olduğumuz için!..
Bu kadar basitti işleri ABD’nin, çünkü bu ülkenin iplerini eline verdikleri işbirlikçileri tam bir gaflet dalalet ve hatta hıyanet içerisindeydiler!..
Öyle ki,
Bundan tam kırk yıl önce!..
Dolmabahçe’de ABD askerine karşı bayrak açacak şekilde vatanı tehlikede gören gençlerin bu eyleminden de 20 sene önce...
İşte bu işbirlikçiler...
Bu sefer Galata rıhtımında karşılamışlardı Amerikan filosunu ve ve bu filonun askerlerine hizmet verebilmek için Galata genelevini gelin gibi süslemişlerdi!..
O rezillik seyredilip ülkeyi yönetenlerin alkışlanması 20 yıl sonra idam edilen gençliği yaratmış..
İdam sehpalarının seyredilmesi de, işte bu gün ülke gençliğinin ABD öğretileri doğrultusunda istikbal arayışını...
Uzun lafın kısası...
Önceki gün Obama ile buluşan “Türk gençleri” ona Kyoto protokolünü bile sordular da; “Usta bu bizim gariban Anadolu gençlerinden asker düzüp Afgan üstüne gönderme ne iş” diyemediler!.. Çünkü onların mensubu oldukları üniversiteler ABD’nin arka bahçeleri gibiydiler... Kendileri de ABD Elçiliği süzgecinden geçip huzura alınmışlardı...

Matbuatın hali!..
Türkiye’nin nasıl bir emperyal işgal altında olmasının ötesinde, çok daha acı biçimde nasıl bir işbirlikçiler sarmalı altında olduğunu görmek için son iki günün bu ülkede gazete diye yayınlanan ürünlerine bakarak anlayınız!..
Sayfaları elinizde tutamazsınız kayar gider, yerlere vıcık vıcık yağ damlıyor!..
Bir taraftan ABD’ye Obama’ya...
Beri tarafta bu ülkenin başındakilere...
Meselenin en masum tarafları onlar Obama ,Gül, Erdoğan... Ne yapsınlar!!?
“O ona Hüseyin dedi, Hüseyin de döndü buyur Apo’cum dedi!..Obama, Tayyip Erdoğan’a baktı baktı ulan ben de büyüyünce Tayyip olurum inşallah diye aklından geçirdi!..
Zaten Paris’te de Başkan’ın eşi Notre Dame’ı Hayrunnisa hanımla beraber gezdi, hatta dayanamadı bu Notre Dame’ın kamburu sizin zerafetiniz yanında Çanakkale destisi gibi kalıyor yani diye iltifat etti!”
Bunlar, üç aşağı beş yukarı haberler!.. Yaptıkları şu, illizyon!.. Zaten kafası karışık milleti iyice ağulamak!.. Aslında olan biteni perdelerken, bir taraftan da güç odaklarına yaltaklanmak!..
ABD Bush döneminde ne ise, Obama ile de o.. Zaten doğalı da bu... Bu millet avanak ya, bu matbuatın işi de “Adam değişti, ABD güzelleşti” faslından gaz vermek!..
Yersen!..

Tayyip, Rasmussen’i hizaya soktu!..
Yeniçağ bağımsız bir gazete olduğu için burada yazmak ayrıcalıktır... İnce çıkar hesapları olmadan istediğini özgürce yazabilirsin...
Bu yüzden Tayyip Erdoğan’ın doğru bulduğumuz girişimlerine doğru diyebiliriz... Bu yüzden “yandaş yalaka çıkar kovalıyor” diye damgalanmak mantıksız, çünkü en azından böyle bir irtibat yok...
O nedenle rahatça tekrarlayalım.. Rasmussen’e tam zamanında ve tam noktasında çaktı Erdoğan...
Sonuç iyidir..

Behiç Kılıç - Yeni Çağ