fatih kısaparmak balon baskılı balon İNSAN VÜCUDUNDA YOLCULUK (TEFEKKÜRE SEVK EDEN BİR YAZI) - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İNSAN VÜCUDUNDA YOLCULUK (TEFEKKÜRE SEVK EDEN BİR YAZI)


dildade
08-31-2007, 02:40
Vücudumuzda yaşam boyunca sönmeyen bir ateş taşıdığımızı biliyor musunuz? Solunum işlemini pek çok açıdan ateşin yanmasına benzetmek mümkündür. Ancak ateşin yanmasına göre solunum daha yavaş ve daha düşük ısılarda gerçekleşen bir kimyasal işlemdir Vücudumuzda yaşam boyunca sönmeyen bir ateş taşıdığımızı biliyor musunuz? Hücreleriniz havadaki oksijeni kullanarak besinlerdeki karbonu "yakar" ve bu yanma sonucunda vücudunuz için gerekli olan enerji ortaya çıkar. Bu nedenle aldığınız her nefesin ardından gerçekleşen olayları adeta milyarlarca küçük ateşin içinizde yanması olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. İnsan vücudundaki hücrelerin her birinin sürekli olarak oksijene ihtiyacı vardır. Örneğin şu anda bu kitabı okuyabilmeniz, gözünüzün retina tabakasındaki milyonlarca hücrenin hiç durmaksızın oksijenle beslenmesi sayesinde mümkün olmaktadır. Bunun gibi, vücuttaki tüm kasların, bu kasları oluşturan hücrelerin, karbon bileşiklerini "yakarak", yani bunları oksijenle reaksiyona sokarak enerji elde etmeleri gerekir. Her nefes aldığınızda vücudunuza 100 trilyona yakın hava molekülü girer. Bunun yaklaşık %21'i yani 21 trilyonu, oksijen molekülüdür. Solunum sistemi yoluyla vücudunuza giren ve kan dolaşımına yüklenen bu moleküller, yine kan yoluyla vücudun en derin noktalarına kadar ulaştırılır. Ve burada bulunan karbondioksit molekülleriyle yer değiştirir. Biz sadece nefes aldığımızı zannederken, gerçekte bu sırada vücudumuzun derinliklerinde hiç durmadan oksijen, karbondioksit ve su alışverişi gerçekleşir. Tüm bu mükemmel sistemi yaratan Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tır. Vücudu sürekli temizleyen arıtma tesisi nasıl oluşmuştur? İnsan vücudunda sürekli faaliyet halinde 100 trilyon hücre bulunmaktadır. Hücrelerin faaliyetleri sonucunda ortaya atık maddeler çıkar. Üre, ürik asit ve keratin maddelerinden oluşan bu atık maddeler son derece zehirlidir. Eğer vücuttan uzaklaştırılmazlarsa vücut fonksiyonları kısa sürede bozulur ve ölüm insan için kaçınılmaz olur. İşte bu noktada insan vücudundaki kusursuz tasarım bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Nasıl motorlarda egzos gazının tahliyesi için özel sistemler tasarlanmışsa, vücudun günlük çalışması sırasında ortaya çıkan zararlı maddelerin uzaklaştırılması için de çok özel bir sistem yaratılmıştır. Bu sistem, boşaltım sistemidir. Hücreler, tıpkı zehirli atıklarını nehirlere bırakan fabrikalar gibi, bünyelerinde üretilen atık maddeleri kan plazmasına bırakırlar. Bu durum vücudu baştan başa kat eden kan nehrinin 100 trilyon fabrikanın atığıyla kirlenmesi demektir. Bu kirlilik insan hayatı için oldukça zararlıdır. Bu nedenle hızla kirlenen kanın bir an önce temizlenmesi gerekir. Ancak ortada önemli bir problem vardır. Kirlenen kanın içinde üre, ürik asit gibi zehirli maddelerin yanısıra amino asitler, vitaminler, su ve glikoz gibi vücudun ihtiyacı olan maddeler de vardır. Öyleyse kanı temizleyecek sistemin basit bir süzme işlemi yapması yeterli olmayacaktır. Bu sistemin faydalı maddeleri tanıyıp muhafaza etmesinin yanısıra, yalnızca zararlı maddeleri diğerlerinden ayırarak uzaklaştıracak kompleks bir arıtma tesisi gibi çalışması da gerekmektedir. Bu niteliklerde bir tesis elbette ki yeryüzünün en mükemmel ve en yüksek teknolojiye sahip arıtma tesisi olacaktır. İlk anda böylesine kompleks bir tesisin oldukça büyük bir alana inşa edilebileceği akla gelebilir. Ancak bu benzersiz arıtma tesisi son derece küçük bir alana, sırtınızın hemen altına, beliniz hizasına üstelik siz daha anne karnındayken yerleştirilmiştir. Böbrek adı verilen bir çift organınız, hiçbir teknolojinin yarışamayacağı üstünlükte bir arıtma tesisi görevi görür. Böbreklerimiz de diğer organlarımız ve vücut sistemlerimiz gibi, Allah'ın mükemmel yaratışının delilleridir. Yaptığınız her konuşmanın, mucizevi bir sistem sayesinde gerçekleştiğini hiç düşündünüz mü? Birşeyler söylemek istediğiniz anda beyninizden gelen bir dizi emir ses tellerinize, dilinize ve oradan da çene kaslarınıza gider. Beynin konuşma merkezlerini içeren bölge, konuşma işleminizde rol alacak tüm kaslarınıza gerekli emirleri gönderir. İlk önce, akciğerleriniz "sıcak hava" sağlar. Sıcak hava, konuşmanın hammaddesidir. Hava burnunuzdan girer, burun boşluğu, boğaz, nefes borusundan sonra bronş tüplerine, oradan da akciğerlerinize geçer. Havadaki oksijen akciğerlerinizde kana karışır. Bu sırada karbondioksit de dışarı verilir. (Harun Yahya, İnsan Mucizesi) Ciğerlerinizden geri dönen hava, boğazınızdan geçerken, ses telleri denen iki doku kıvrımı arasından geçer. Bu teller, bir tür perdeye benzer ve bağlı oldukları küçük kıkırdakların etkisine göre hareket ederler. Siz konuşmadan önce ses telleriniz açık vaziyettedir. Konuşmanız sırasında teller biraraya getirilir ve soluk verdiğinizde çıkan hava ile titreştirilir. Ağız ve burun yapınız, sesinizin kendine özgü niteliklerini verir. Siz kelimeleri arka arkaya sıralayıp konuşurken diliniz damağınıza belirli miktarda yaklaşıp uzaklaşmakta, dudaklarınız da büzülüp yayılmaktadır. Bu işlemlerde birçok kasınız, büyük bir hızla hareket etmektedir. Konuşabilmeniz için bu işlemlerin her birinin eksiksiz gerçekleşmesi gerekir. Bu olağanüstü işlemler, akıl almaz bir hız içinde ve kusursuzca gerçekleşirken sizin bunlardan haberiniz bile olmaz. Bu kompleks sistem, evrim teorisinin açıklayamadığı eşsiz tasarım örneklerinden biridir. Bu sistemin ortaya çıkışı evrimin "tesadüf" iddiasıyla asla açıklanamaz. Aksine bu sistem vücudumuzu üstün kudret sahibi bir Yaratıcının, yani Allah'ın yarattığını ve bize bir nimet olarak verildiğini bir kez daha ortaya koyar. Aklınıza gelen düşünceleri Allah'ın sizin için yarattığı bu kusursuz sistem sayesinde dile getirebildiğinizi sakın unutmayın. Allah'ın yüceliğini, büyüklüğünü anlatarak bu nimeti hayır getirecek şekilde kullanın.