Ak_Kelebek
05-05-2008, 11:51
İki gündür 1 Mayıs bağlantılı tartışma yürütürken kastımın samimi solcuları ve hakiki emekçileri rencide etmek olmadığı asgari insaf ehlince bilinmektedir.
Kastım; sadece, herkesin şeytana ve ortaklarına tetikçilik yapabileceğine ilişkin şüpheciliği -vehim kumkumalarının saflarına katılmadan- geliştirmeye çalışmak! Bugün de aynı vadide gezinmeliyim: 'Marksist jargon' mürekkebi yalamış ahkâmcılarımızın yaydıkları bir kabul vardır: 'Dincilik ve milliyetçilik emperyalist güçlerin manevra araçlarıdır.' Bunların belki bir kısmı lütfedip de 'Eh, arada bazı solcuların da böyle manevralarda kullanıldığı olur' diyebilir! Gerçek bu mudur?
Eğer gerçek bu ise teslim olmayan namerttir! Fakat ya değilse? Sömürgen güçlere bilinçli veya bilinçsiz tetikçilik yapmak bakımından sağdakilerin soldakilerden daha çok ve daha kolay kullanılıp kullanılmadığını sorgulayabilmek için kilit bir sualin cevabını bulmalıyız: 'Böyle bir izlenimin doğmasında ve yayılmasında en önemli etken nedir?' Kanaatimce iki önemli etken var:
1) 'Soğuk Savaş' süresince Kızıl Ordu tehdidi yüzünden sağdaki insanımızın NATO'yu kerhen veya rahatsızlık duymaksızın benimsemiş bulunması...
Solun propaganda işinde daha başarılı olması, ortaya tek taraflı bir 'emperyalist işbirlikçilik dalgası' çıkarmaya yetmiş, böylece NATO'ya itiraz etmeyen sağdaki her adama şu veya bu dereceden 'Amerikan uşağı' yaftası yapıştırılmıştır. Buna karşılık solcuların Varşova Paktı üzerinden 'Rus uşaklığı' ile suçlanması milletin kafasında yankı bulmuş ama etkili bir 'komünist işbirlikçilik dalgası' oluşturulamamıştır. Tabii bu fark, basınımızda o zamanlar 'İslâm ve milliyetçilik karşıtı' olan kökten devşirilmiş unsurların ezici çoğunluğu teşkil etmesinden kaynaklanmıştır.
2) Ülkemizde 'Kont-Gerilla' tartışmasını güçlü bir solukla ilk defa tırmandıran kişi, Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan gelen siyasi rüzgâr sayesinde 'solcu' sıfatına rağmen sağdan da oy alabilmiş Ecevit'tir. Merhum başbakanın bu söylemi, bilerek veya bilmeden KGB'nin psikolojik harekât talimatları doğrultusunda hareket eden 'Marksist Jargon' tüketicisi ortalama solcunun sağdakilere yönelttiği 'Amerikan uşaklığı' ithamına, olabileceğinden çok daha yüksek bir etki sağlamıştır. İmdi... Kendi adıma; İslâmcı ve milliyetçi çevrelerin Amerikan manevralarında solculardan daha çok ve daha yoğun kullanmış olmaları ihtimalini sıfırlamam! İtirazım, solcuların -hem de sadece KGB tarafından değil- CIA başta olmak üzere öteki NATO üyesi ülke gizli servisleri tarafından daha çok ve daha yoğun kullanılmış bulunmaları ihtimalini sıfırlama üçkâğıtçılığınadır!
Oysa bu ihtimal de mutlaka aynı derecede ciddiye alınmalı ve sorgulanmalıdır! Mide bulandıran, ortalama sol ahkâmcının kendilerini 'sütten çıkmış ak kaşık' gibi göstererek 'yeşil kuşak' sakızını çiğnemeye devam etmesidir. Oysa 'yeşil kuşak' manevrasının gerçekleşebilmesi için dahi, sonradan liboşluğa terfi edecek olan binlerce ateşli solcumuz, KGB'ye değil, doğrudan CIA'ya hizmet vermiş, nicesi bordrolu çalışmıştır. 'Sütten çıkmış ak kaşık' geçinen bu tetikçileri sabah akşam sorgulasak azdır!
Ö.Lütfi Mete
Bugün
Kastım; sadece, herkesin şeytana ve ortaklarına tetikçilik yapabileceğine ilişkin şüpheciliği -vehim kumkumalarının saflarına katılmadan- geliştirmeye çalışmak! Bugün de aynı vadide gezinmeliyim: 'Marksist jargon' mürekkebi yalamış ahkâmcılarımızın yaydıkları bir kabul vardır: 'Dincilik ve milliyetçilik emperyalist güçlerin manevra araçlarıdır.' Bunların belki bir kısmı lütfedip de 'Eh, arada bazı solcuların da böyle manevralarda kullanıldığı olur' diyebilir! Gerçek bu mudur?
Eğer gerçek bu ise teslim olmayan namerttir! Fakat ya değilse? Sömürgen güçlere bilinçli veya bilinçsiz tetikçilik yapmak bakımından sağdakilerin soldakilerden daha çok ve daha kolay kullanılıp kullanılmadığını sorgulayabilmek için kilit bir sualin cevabını bulmalıyız: 'Böyle bir izlenimin doğmasında ve yayılmasında en önemli etken nedir?' Kanaatimce iki önemli etken var:
1) 'Soğuk Savaş' süresince Kızıl Ordu tehdidi yüzünden sağdaki insanımızın NATO'yu kerhen veya rahatsızlık duymaksızın benimsemiş bulunması...
Solun propaganda işinde daha başarılı olması, ortaya tek taraflı bir 'emperyalist işbirlikçilik dalgası' çıkarmaya yetmiş, böylece NATO'ya itiraz etmeyen sağdaki her adama şu veya bu dereceden 'Amerikan uşağı' yaftası yapıştırılmıştır. Buna karşılık solcuların Varşova Paktı üzerinden 'Rus uşaklığı' ile suçlanması milletin kafasında yankı bulmuş ama etkili bir 'komünist işbirlikçilik dalgası' oluşturulamamıştır. Tabii bu fark, basınımızda o zamanlar 'İslâm ve milliyetçilik karşıtı' olan kökten devşirilmiş unsurların ezici çoğunluğu teşkil etmesinden kaynaklanmıştır.
2) Ülkemizde 'Kont-Gerilla' tartışmasını güçlü bir solukla ilk defa tırmandıran kişi, Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan gelen siyasi rüzgâr sayesinde 'solcu' sıfatına rağmen sağdan da oy alabilmiş Ecevit'tir. Merhum başbakanın bu söylemi, bilerek veya bilmeden KGB'nin psikolojik harekât talimatları doğrultusunda hareket eden 'Marksist Jargon' tüketicisi ortalama solcunun sağdakilere yönelttiği 'Amerikan uşaklığı' ithamına, olabileceğinden çok daha yüksek bir etki sağlamıştır. İmdi... Kendi adıma; İslâmcı ve milliyetçi çevrelerin Amerikan manevralarında solculardan daha çok ve daha yoğun kullanmış olmaları ihtimalini sıfırlamam! İtirazım, solcuların -hem de sadece KGB tarafından değil- CIA başta olmak üzere öteki NATO üyesi ülke gizli servisleri tarafından daha çok ve daha yoğun kullanılmış bulunmaları ihtimalini sıfırlama üçkâğıtçılığınadır!
Oysa bu ihtimal de mutlaka aynı derecede ciddiye alınmalı ve sorgulanmalıdır! Mide bulandıran, ortalama sol ahkâmcının kendilerini 'sütten çıkmış ak kaşık' gibi göstererek 'yeşil kuşak' sakızını çiğnemeye devam etmesidir. Oysa 'yeşil kuşak' manevrasının gerçekleşebilmesi için dahi, sonradan liboşluğa terfi edecek olan binlerce ateşli solcumuz, KGB'ye değil, doğrudan CIA'ya hizmet vermiş, nicesi bordrolu çalışmıştır. 'Sütten çıkmış ak kaşık' geçinen bu tetikçileri sabah akşam sorgulasak azdır!
Ö.Lütfi Mete
Bugün