Ahmet Yasin
04-25-2011, 22:52
İslamın Yetimleri;Kürdler...
Kürt sorununu ele aldığımızda ilk başta Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Bağımsız Devletler Topluluğunun tepkisiyle karşılaşırız. Sessiz kaldığımızda ise Kürtlere ve hak olarak bildiğimiz gerçeklere ihanet etmiş oluruz. Üzülerek İfade etmem gerekir ki yaklaşık iki milyar Müslüman’ın bu sorun karşısında sessiz ve sakin durması onların yokluğuna delalet eder. Çünkü Müslüman daima hakkın yanında olup batıl ve zulümle savaşır. Hiçbir yerde suskun olmamalıdır. Suskunluk ve çaresizlik hakka karşı bir ihanet, bir yıkım ve bir felakettir.
Kürt sorununun gündeme getirilmesi Ümmet için Vahdet’i oluşturmada ilk adımı atan İran’ı zor durumda bırakacaktır. Çünkü Kürtlerin İran’dan ayrılması İran’ın zayıflamasına sebep olur. Bunun da ötesinde İranlılar hem kendi topraklarında hem de Irak, Suriye ve Türkiye’de yaşayan Kürtlerin güya İranlı olduğuna inanmaktadır. Bunları İran Edebiyat’ında bulmak mümkündür. Tarihi kaynaklar “ZERDEŞT” in aslında Kürt olduğunu, daha sonra İran’a intikal ettiğini ve hatta Sasani Devletini İranlılarla kurduğunu söylemektedir. Mesele; kim ya da kimlerden oldukları değil, bilakis mesele hak ile küfür meselesidir. Sorun Müslüman olmak veya olmamak meselesidir. Yanlış anlaşılmasın Müslüman olmak Kürtlerin safında bulunmak değil, Müslüman olmamak ise Kürt sorununda cahil kalmak değildir.
Bakın geçmişlerine tümüyle Müslüman olan tek kavim Kürtlerdir. Diğer kavimler böyle olmamıştır, olamamıştır. Örneğin Araplar Laik, Hıristiyan ve Yahudi düşüncelerinden etkilenmişlerdir. Kürt’ler halis saf Müslüman’dırlar ve onlar İslam mızrağının başıdırlar. Onlar 14 asır boyunca İslam kimliği özerinde durmayı başaranlardır. Kürtler İslam davası için yapılan savaşlarda hiçbir zaman geride kalmamışlardır. Çin’den Fas’a, Orta Asya’dan Ekvator’a kadar uzanan bir alanda daima İslam için mücadele etmişlerdir. Kürt’lerin İslam tarihine ve İslam’ i harekete olan faydaları yeryüzünde hiçbir kavmin katkılarına kesinlikle benzemez. Çünkü onlar mücadeleye sözle ve malla değil bedenleriyle katkı sağlamışlardır. Selahaddin Eyyubi’leri unutmadık, unutamayız da Arap’ların Haçlı seferlerinde cüzi bir menfaat karşılığında hain bir grup kurup haçlılarla beraber Selahaddin’e karşı savaştıkları oysaki Selahaddin Sibirya’dan Kafkasya’dan gelen kölelerle beraber teşkilatlanıp sırf İslam davası için kendini siper etmiştir. Arap’ların şahsi anlaşmazlıklar yüzünden Endülüs’ü kaybetmesi, Filistin’e ihanet edipte Yahudiler bizim amcaoğullarımızdır, onlarla gurur duyuyoruz diyen Faysal bin Hüseyin, bin Ali’leri iyi tanıyoruz. Kürt’lere zulmetmeyi, mallarını gasp etmeyi bir şeref sayan ve mazlum Kürt’lere karşı aslan kesilenlerin tavırları bunlara benzer.
Bu yazımın Kürt sorununun gündemde olduğu bu zamanlarda adalete giden bir adım olmasını diliyorum. Hak bildiğimiz tüm sorunları çekinmeden, korkmadan ve mertçe ortaya koymalıyız… Saygılarımla bir daha ki yazıda buluşmak dileğiyle.
Abdullah Yıldırım
Kürt sorununu ele aldığımızda ilk başta Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Bağımsız Devletler Topluluğunun tepkisiyle karşılaşırız. Sessiz kaldığımızda ise Kürtlere ve hak olarak bildiğimiz gerçeklere ihanet etmiş oluruz. Üzülerek İfade etmem gerekir ki yaklaşık iki milyar Müslüman’ın bu sorun karşısında sessiz ve sakin durması onların yokluğuna delalet eder. Çünkü Müslüman daima hakkın yanında olup batıl ve zulümle savaşır. Hiçbir yerde suskun olmamalıdır. Suskunluk ve çaresizlik hakka karşı bir ihanet, bir yıkım ve bir felakettir.
Kürt sorununun gündeme getirilmesi Ümmet için Vahdet’i oluşturmada ilk adımı atan İran’ı zor durumda bırakacaktır. Çünkü Kürtlerin İran’dan ayrılması İran’ın zayıflamasına sebep olur. Bunun da ötesinde İranlılar hem kendi topraklarında hem de Irak, Suriye ve Türkiye’de yaşayan Kürtlerin güya İranlı olduğuna inanmaktadır. Bunları İran Edebiyat’ında bulmak mümkündür. Tarihi kaynaklar “ZERDEŞT” in aslında Kürt olduğunu, daha sonra İran’a intikal ettiğini ve hatta Sasani Devletini İranlılarla kurduğunu söylemektedir. Mesele; kim ya da kimlerden oldukları değil, bilakis mesele hak ile küfür meselesidir. Sorun Müslüman olmak veya olmamak meselesidir. Yanlış anlaşılmasın Müslüman olmak Kürtlerin safında bulunmak değil, Müslüman olmamak ise Kürt sorununda cahil kalmak değildir.
Bakın geçmişlerine tümüyle Müslüman olan tek kavim Kürtlerdir. Diğer kavimler böyle olmamıştır, olamamıştır. Örneğin Araplar Laik, Hıristiyan ve Yahudi düşüncelerinden etkilenmişlerdir. Kürt’ler halis saf Müslüman’dırlar ve onlar İslam mızrağının başıdırlar. Onlar 14 asır boyunca İslam kimliği özerinde durmayı başaranlardır. Kürtler İslam davası için yapılan savaşlarda hiçbir zaman geride kalmamışlardır. Çin’den Fas’a, Orta Asya’dan Ekvator’a kadar uzanan bir alanda daima İslam için mücadele etmişlerdir. Kürt’lerin İslam tarihine ve İslam’ i harekete olan faydaları yeryüzünde hiçbir kavmin katkılarına kesinlikle benzemez. Çünkü onlar mücadeleye sözle ve malla değil bedenleriyle katkı sağlamışlardır. Selahaddin Eyyubi’leri unutmadık, unutamayız da Arap’ların Haçlı seferlerinde cüzi bir menfaat karşılığında hain bir grup kurup haçlılarla beraber Selahaddin’e karşı savaştıkları oysaki Selahaddin Sibirya’dan Kafkasya’dan gelen kölelerle beraber teşkilatlanıp sırf İslam davası için kendini siper etmiştir. Arap’ların şahsi anlaşmazlıklar yüzünden Endülüs’ü kaybetmesi, Filistin’e ihanet edipte Yahudiler bizim amcaoğullarımızdır, onlarla gurur duyuyoruz diyen Faysal bin Hüseyin, bin Ali’leri iyi tanıyoruz. Kürt’lere zulmetmeyi, mallarını gasp etmeyi bir şeref sayan ve mazlum Kürt’lere karşı aslan kesilenlerin tavırları bunlara benzer.
Bu yazımın Kürt sorununun gündemde olduğu bu zamanlarda adalete giden bir adım olmasını diliyorum. Hak bildiğimiz tüm sorunları çekinmeden, korkmadan ve mertçe ortaya koymalıyız… Saygılarımla bir daha ki yazıda buluşmak dileğiyle.
Abdullah Yıldırım