fatih kısaparmak balon baskılı balon Karargah gazetecileri ya da Özkök'ün karargahı! 28 Şubat'ın son kalesi! - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Karargah gazetecileri ya da Özkök'ün karargahı! 28 Şubat'ın son kalesi!


Üç mevsim
03-29-2010, 13:42
Karargah gazetecileri ya da Özkök'ün karargahı! 28 Şubat'ın son kalesi!

MEDYA GÜNDEM
29/03/2010

http://www.medyagundem.com/thumbnail.php?file=medya_muze4_419757554.jpg&size=article_medium

TUTKUN AKBAŞ YAZDI

Son 5 yılda müthiş bir değişim yaşayan Ahmet Hakan vakasını yaratan isim Ertuğrul Özkök mü, bu değişimin tek sorumlusu Ahmet Hakan mı? Yazılarında da sık sık kendi karakterine ilişkin ipuçları veren Ahmet Hakan’ı tanımlarken, ortada fazlasıyla “etki altında” kalan, “rol model takıntısı” olan bir profilden söz etmek doğru olacak. Bu nedenle gelişimi tamamlanmamış bir “zihniyet”ten de söz edilebilir. Bu faktöre göre, Ahmet Hakan’ın hayattaki duruşunda hep bir öykündüğü, özendiği aktörler var tezi de ortaya atılabilir. Türk medyasının en güçlü aktörü Ertuğrul Özkök’le ilişkisinde sözünü ettiğimiz bu Ahmet Hakan profilinin nasıl bir “uyum” yakaladığı da ilginç bir detay olarak not düşülebilir.

Burada Türk medyasının bir kompleksinden de söz etmekte fayda var. Medyada varlık gösteren ve iddiası olan herkeste bir Ertuğrul Özkök kompleksi oldu bugüne kadar. Özkök’e oyun kurucu, en etkili sahnenin kompotizörü dememiz de bundan. Özellikle genç jenerasyon gazeteciler için Özkök bir rol modeldi. Özkök’ün radarına girmek, “keşfi olmak” başarıya açılan kapı anlamına da geldi. Özkök’ün bir gazetecinin adını anması yeterdi bunun için. Köşesine adı giren gazetecilikte “zirvenin kapısını çalmış” gibi oluyordu. Özkök’ün yazdığı gazeteci olmak büyük bir prestij gibi algılanıyordu. Dolayısıyla bugüne kadar Özkök kompleksi taşımadığını söyleyen kim varsa yalan söylüyor demektir. Sahnesinde oyun verdiği isim olmak demek, dolayısıyla “Hürriyet’e kapak atmak”, gazetecilerin rüyasını süsledi. İşte Türk medyasında gazeteci hırsı ve kariyer hedefleri denildiğinde işin psikolojik bu arka planı, Ahmet Hakan gibi bir profilde de mayasını tuttu!

AHMET HAKAN’IN AHMET KAYA ÇELİŞKİSİ

Hayatın garip cilvesi… Hatta çelişkisi… Ahmet Kaya’ya zamanında en büyük haksızlığı yaparak ölümünden bile sorumlu tutulan Ertuğrul Özkök’ün “adamı”, “dostu” Ahmet Hakan daha önce Ahmet Kaya’ya yapılan haksızlığı köşesinde yazdı. Sabah gazetesindeki 6 Mart 2003 tarihli yazısına “Masum bir türkü, hazin bir öykü” başlığını atmıştı. “Henüz 'vebalı' ilan edilmediği günlerdi” demişti yazısının bir yerinde. Başka bir yerinde “Paris'te sürgünde öldü Ahmet Kaya.. Tanıyan herkes, onun için sadece şunu söylüyor: Yapılanları hak etmemişti.” diye yazmıştı. 2003’te haksızlığa uğradığına inanırken, 2010’da ona haksızlığın en büyüğünü yapan birinin, en yakınındaki isim oldu Ahmet Hakan.

Bundan 7 yıl önce Reina’ya gidip, “Bir aceminin Reina notları” diye gözlem yazan, Reina’nın temsil ettiği yaşam biçimine dışarıdan biri olarak sadece bir gecelik misafir olup, gözlem yapan Ahmet Hakan bugün paparazzilere Asmalımescit meyhanelerinde, Nişantaşı barlarında kadınlarla yakalanır hale geldi. Bir zamanlar onun içki masasında görüntü vermeme hassasiyeti bile artık magazin programlarında şarap kadehli görüntüleriyle yerle bir olmuş durumda. Fox TV’de yayınlanan Bizden Kaçmaz programında onun şarap kadehli görüntüsü üzerine “Sünger Bob” başlığı atılması da manidardı.

AHMET HAKAN MİSYONUNUN MODASI GEÇTİ

Tüm bunları şundan anlattık. Artık yeni bir Ahmet Hakan var. Peki Ahmet Hakan kariyerini ne üzerinden yaptı? Eski mahallesinin kodlarını çözen yazar olarak… Ama ne gariptir ki, Ahmet Hakan’ı Ahmet Hakan yapan şartlar ve konjonktür de değişti. 2003 yılında “öteki mahalle”yi yazmanın bir karşılığı vardı. O yazıların bir alıcısı da oldu. Ama 2010 Türkiye’sinde Ahmet Hakan’ın “itiraflarının” bir önemi de kalmadı. Ahmet Hakan misyonunun aslında modası geçti. Ahmet Hakan’ın bugün antipatik bir figüre dönüşmesinin de nedeni o. Kariyerini yeniden organize etmesi gerek belki de. Ama bu noktada hiçbir endişe taşımıyor gibi görünüyor. Ertuğrul Özkök’le beraber umreye gidip, inananların kutsalına girip, Özkök’ü sempatik gösterme çabası da son derece antipatik bir etki yarattı. Bir Özkök projesi olan Ahmet Arsan artık okunmuyor. Ne yazdığı merak da edilmiyor. Özellikle bu medya sitelerinin Ahmet Arsan'la hiç ilgilenmemelerinden net biçimde anlaşılıyor. O nedenle de Ahmet Hakan bu paradokstan mı kaynaklanıyor bilinmez, yeni bir ideolojik yola girmiş durumda. Bir zamanlar “savaş verdiği” statükonun bugün en keskin savunucusu artık o. Bu nedenle Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan, Oray Eğin ve Soner Yalçın ilişkisinin ortak zemininde bir zihniyet birlikteliği var.

SONER YALÇIN ÖZKÖK’ÜN HANGİ YÜZÜ?

Aydınlık Dergisi kökenli eski İşçi Partili Soner Yalçın’ın, Hürriyet’te tarih yazarı olması da bir Ertuğrul Özkök operasyonuydu. “Soy sop” araştırmalarıyla Türkiye’nin en tartışılan tarih araştırmacısı olan Yalçın’ın, Hürriyet’e tarih yazarı yapılması da ilginçti. Kitaplarındaki maddi hatalar belgeleriyle pek çok kez gündeme gelmesine, kitaplara konu olmasına rağmen, Soner Yalçın’a Türkiye’nin amiral gemisinde tarih sayfası yazdırılmaya devam ediliyor.

Bugün statükonun ve değişim karşıtlığının ideolojisi olan “ittihatçı” mantık Yalçın’ın yazılarında da kendini yeterince ele veriyor. Özkök’ün yazılarındaki karşıtlığa paralel duruş, Soner Yalçın’ın haftada bir yazdığı sayfada da yakın tarih üzerinden örneklerle sergileniyor.

Soner Yalçın’ın Hürriyet yazarı olmak dışında bir “misyon”u daha var. Türkiye’de Kemalist/cumhuriyetçi ideolojinin son kalesine dönüşen Oda TV’nin sahibi aynı zamanda Yalçın. Ergenekon sanıklarının yazar kimliğiyle karşımıza çıktığı, cezaevinden gönderdikleri yazılarının yayınlandığı (Aydınlık dergisinden Hikmet Çiçek. Oda TV yazarı olarak sunuldu. Silivri Cezaevi’nden gönderdiği yazıları Oda TV’de yayınlandı.) bir yayın çizgisi var Oda TV'nin.

28 Şubat zihniyetinin de medyadaki son temsilcisi bu internet sitesi. Balyoz darbe planını hazırladığı iddiasıyla tutuklanan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da yazarı olduğu bir site. Ergenekon davası aleyhindeki yazılar yayınlanan sitede ciddi bir “Ergenekon avukatlığı” da sergileniyor.

28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİN SON KALESİ: ODA TV

Oda TV Genelkurmay Başkanlığı tarafından da akredite edildi. İlginç olan bir detay, CHP ve MHP’den daha keskin ve “militanvari” yayıncılık yapan internet sitesinin sahibi Soner Yalçın’ın Hürriyet gibi bir gazetede yazar olması nasıl bir ilişkiler dengesini yansıtıyor?

Oda TV’ye daha da odaklanmakta fayda var. Çünkü bugün medyadaki statükonun ve vesayet sisteminin mimarı olan Özkök sahnesinin kodlarını çözmek için de gayet net veriler ortaya çıkıyor. Oda TV yandaşlarına dost, karşıtlarına düşman bir yayıncılık anlayışına imza atıyor. Ve Türkiye’de “yandaş” gazeteciliği denilen tarzın bayraktarlığını yapıyor. Özkök aleyhinde bugüne kadar olumsuz bir yayın yapıldığı vaki değil. Medyadaki yandaşları ise sitede yer alan yazılardan anlaşıldığı kadarıyla Ahmet Hakan, Oray Eğin, Uğur Dündar, Ruhat Mengi. Bir örnek verelim. Anayasa değişikliği taslağının gündeme geldiği geçen hafta ilginç bir yazıya yer verdiler. Özkök ekibinin nasıl çalıştığını göstermesi açısından da iyi bir örnek olacak bu. Tarih 24 Mart 2010. Oda TV’deki yazının başlığı “Birand mı, Özkök mü?” Ve yazıda şöyle bir girizgah dikkat çekiyor:

“Nur topu gibi bir gündemimiz oldu: Anayasa değişikliği! Köşe yazarları tartışmaya başladı. Bunlardan ikisine yer vermek istiyoruz. Bu iki isim aslında Türkiye’deki iki zihniyeti temsil ediyor. Aynı zamanda meseleleri irdelemedeki derinliği ve yüzeyselliği…Odatv.com olarak yorum yapmayıp ilgili iki görüşü yansıtalım.”

Aslında M. Ali Birand’a “yüzeysel”, Özkök’e “derin” demek isteniyor. Özkök’e “derin bağlılığın” da altı bir kez daha çiziliyor. Birand Oda TV zihniyeti için karşıt bir isim. Oda TV’nin “yorum yapmadan yayınlıyoruz” notuyla, “yorumsuz bir yorumla” yayınladığı yazının şifresini o gün Oray Eğin Twitter’da bakın nasıl kırıyor: “Yüzeysellik ve cehalet nasıl bu aşırı doza ulaşıyor diye merak ediyorsanız Mehmet Ali Birand'ın bugünkü yazısını okuyun, pişman olmazsınız.” Oda TV’deki yazının şifresi, bundan daha iyi çözülemez.

ODA TV’NİN ARKASINDAKİLER! KARARGAH GAZETECİLERİ!

Oda TV’ye biraz daha odaklanmakta fayda var. Oradaki ekip ve kime hizmet ettikleri gerçeği, Türkiye’de “tehlikeli” bir gazetecilik türünün de sahne bulduğunu gösteriyor. Bu noktada yine bazı özel notlarımızı aktaralım. Oda TV’nin imtiyaz sahibi Soner Yalçın’dır. Ancak Oda TV bir koordinasyon kurulu tarafından yönetilir. Ve bu isimleri kamuoyu bilmez. Tek patron Soner Yalçın değildir aslında. “Karargah”la olan derin bağları son derece önemli bir detaydır. Karargahtan zaman zaman destek aldıkları da söylenebilir. Zaten akredite olmaları bunun en iyi göstergesidir. Oda TV’de Soner Yalçın dışında “derin” bazı isimler daha vardır. Bunlardan biri halen bir medya kuruluşunun Ankara temsilciliği görevini yürüten bir gazetecidir. Eşi subay olan bu gazeteci 2005 yılında Milli Güvenlik Akademisi’nde eğitim almış, Genelkurmay’ın akredite ettiği bir isimdir. Daha da ilginci eşi İlker Başbuğ’a yakın bir birimde görev yapmaktadır. Ve bu ismin Oda TV’nin yayınlarındaki etkisi çok büyüktür. Oda TVnin gizli yayın yönetmenidir demek daha doğru olur. Dolayısıyla Ertuğrul Özkök’ün bir başka prensi olan Soner Yalçın zihniyetinin Türkiye’de özgür gazeteciliğin neresine denk düşeceği son derece tartışma konusudur.

Karşıtlığı sistematik bir örtülü operasyona dönüştüren Soner Yalçın Özkök’ün sahnesinde hangi dengelerin bir parçası olarak var olmaktadır? Soner Yalçın bugün medyada görünmez bir adam adeta. Medya önünde olmaktan ısrarla uzak duruyor. Röportaj vermiyor, televizyonlara çıkmıyor. Nişantaşı’nda Ahmet Hakan ve Oray Eğin gibi en yakın dostlarıyla sürekli bir arada bulunuyor. Ama ilginç bir anekdot verelim… Ahmet Hakan ve Oray Eğin’in her şeyi teşhir eden, açık davranma tarzları, Soner Yalçın konusunda ise farklılık gösteriyor. Bu iki isim şüphe uyandırıcı/kafa karıştırıcı bir ketumiyet sergiliyor, Soner Yalçın'la ilgili herhangi bir özel detayı paylaşmaktan kaçınıyorlar.

YARIN: İSİM İSİM MEDYANIN MASUMİYET MÜZESİ DEVAM EDECEK…

medyagündem

Ukbâ
03-29-2010, 15:00
İttihatçı zihniyetin son kalesi olan ODA TV ninde odasına girip karanlık odayı aydınlatacağız.