LüGaT
04-12-2008, 02:04
Sanırım Türkiye'de Kemalizmle hesaplaşılmadan ne demokrasi, ne Kürt, ne de laiklik sorunu çözümlenebilir.. Resmi tarih, resmi ideoloji, derin devlet, her ne ise hepsi gelip burada düğümleniyor.
Sözünü ettiğim Kemalizm, Mustafa Kemal'le doğrudan ilgili de değil.. "Kemalizm" adına birçok grub tam birbirinin zıddı şeyler söylüyor. Kemalizm adına birbirini terbiye etmek istiyorlar.. Kemalizm bugünkü şekli ile, Mustafa Kemal adına, İsmet Paşanın sistematik hale getirdiği bir siyasi tutumu ifade eder..
Ecevit 6 ok üzerinde çalışıyormuş ve onun çağdaş yorumunu yapacakmış.. Ecevit CHP ile bağını yıllar önce koparmakla aslında doğru bir iş yaptı.. "Cumhuriyet (...) Partisi" diye bir partinin "devlet partisi" "rejim partisi" olacağını gördü ve DSP'yi kurdu.. Bugünkü CHP de, 6 ok'u klasik anlamda tanımlamaya devam ederek uzun süre yol alamaz.. "Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Cumhuriyetçilik, İnkılabçılık, Devletçilik" gibi kavramlar 1. Dünya Savaşı yıllarında kaldı. Türkiye'yi Hitler, Musolini ve Stalin'in biçimlendirdiği bir dünyada oluşan kavram ve kurumlar, devlet anlayışına kimse daha uzun süre mahkûm bırakamaz..
Paradigma iflas etti. Kemalistlerin artık bunu görmeleri gerek..
Prof. Köker'in dediği gibi, "Kemalizm" rasyonelse, aşılmaya razı olmalı. Atılım Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Köker'in de dediği gibi "Kemalizm bir din değildir". "Kendisini içten ve dıştan eleştiriye tabi tutarak yenilemesi gerek. Yenilediği zaman Kemalizm, Kemalizm olarak kalır mı? Kalmazsa da kalmaz..."
Esasen bugün Kemalizm denilen ideoloji ne kadar Mustafa Kemal'e ait o da tartışmalı.. En has Kemalistlerin bile "Ben Kemalist değilim" "Hangi Kemalizm" diye isyan ettiği bir dönemde Kemalizmi Mustafa Kemal'le irtibatlandırmak da sanıldığı kadar kolay bir iş değil..
Kemalizm sorunu aşılmadan, Türkiye'de insan haklarından, hukuk devletinden söz etmenin pratik bir faydası yok.. Derin devlet ve resmi ideoloji varlığını sürdürmeye devam edecek demektir..
Kemalizmi yaşatmak adına herkesin işi sulandırarak Kemalizm denen her ne ise onu bir muz ideolojisine dönüştürmek; aslında Mustafa Kemal'e yapılan en büyük haksızlık olsa gerekir..
Darbecilerin, 28 Şubat zihniyetinin, hilafeti kurtarma gayreti ile örgütlenen ve 1. Meclis'in açılış bildirisinde ifadesini bulan Kuva-yı Milliyenin mana ve mefhum olarak karşısında olan kadroların, Kemalizmi kendi iktidar ihtiraslarının sıçrama tahtası olarak kullanma gayretleri ile her köşeye bir heykel, her duvara bir resim asma gayretleri, halkın inancı, kıyafeti, düşüncesi üzerine ipotek koymaya kalkışmaları, YÖK rezaleti toplumu germeye devam etmektedir..
Kemalizm paravanının arkasına gizlenerek ahkam kesen güçlerin, bu istismarları devam ettiği sürece Ermeni meselesinin gerçeği de anlaşılamayacak, faili meçhul cinayetler, terör ve irtica yaygaralarının arkasındaki gerçek güçler de ortaya çıkarılamayacak..
Türkiye neden böyle.. Nasıl kaçamayanların ülkesi olduk, nasıl böylesine fakru zaruret içinde perişan olduk.. Bu kadar borç para nereye gitti, batık bankaları, soygun düzeni, medya, mafya, sermaye, siyaset ve bürokrasi arasındaki karanlık ve kanlı ilişkiler nerede başlayıp, nerede bitiyor, bunu anlamak kolay olmayacak.
"Kemalizme artık aşılması gereken bir tarihi fikirler bütünü olarak bakmamız gerek" diyen Atılım Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Köker bu konuda tek değil.. Köker, bazı kesimlerin "politik olarak yeni bir anlam yükü"yle Atatürk'ü yeniden gündeme getirmelerini, son dönemdeki küreselleşme cereyanlarına karşı "ulusal hassasiyetleri" öne çıkaran bir milliyetçi dalganın yükselişine bağlıyor. Köker, Kemalizmin bütün vurgusu taraftarlarının iddia ettiği gibi bir "aydınlanmacı rasyonalizm" ise, bunun ideolojik saplantılardan ve tarihsel "altın çağ" özlemi duymaktan veya "yeni biçimde bir dinsellik"ten uzaklaşmasını gerektirdiğini düşünüyor.
Evet. Eğer Kemalizm bir din, ya da dogma, bütün zaman ve mekanlarda geçerli tek doğa üstü bir güçse, o zaman bu bir inanıştır ve o zaman laiklik kuramına göre, bu yapıyı siyasetin dışına çekmek gerekir..
Bakalım Kemalist geçinenler hangisini tercih edecekler..
Kemalizmi kendi tarihi seyrine bırakmak gerek.. İlk modernleşme projesi mi idi, yoksa Osmanlı modernleşmesinin bir devamı mı idi.. Osmanlı'nın demokratik çoğulculuğu; cumhuriyetle, Almanya, İtalya ve Sovyet devrimini örnek alan yeniden tek particiliğe, tek adamlığa, Milli şeflik sistemine mi döndü? Bunu artık tarihçiler tartışsın.. Değer yargılarınız ne yönde olursa olsun, Mustafa Kemal, Kemalizm, cumhuriyet rejimi ve uygulamaları bu toprağın, bu halkın bir gerçeğidir.. Tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir.
Tarihten ders alınır. Geçmiş toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimidir.
Tarih kavga sebebi değil, geleceğimizi biçimlendirmede önemli bir referans olmalıdır.
Selâm ve dua ile.
Abdurrahman Dilipak/ 06.11.2005 (eski ama eskimemiş bir yazı)
Sözünü ettiğim Kemalizm, Mustafa Kemal'le doğrudan ilgili de değil.. "Kemalizm" adına birçok grub tam birbirinin zıddı şeyler söylüyor. Kemalizm adına birbirini terbiye etmek istiyorlar.. Kemalizm bugünkü şekli ile, Mustafa Kemal adına, İsmet Paşanın sistematik hale getirdiği bir siyasi tutumu ifade eder..
Ecevit 6 ok üzerinde çalışıyormuş ve onun çağdaş yorumunu yapacakmış.. Ecevit CHP ile bağını yıllar önce koparmakla aslında doğru bir iş yaptı.. "Cumhuriyet (...) Partisi" diye bir partinin "devlet partisi" "rejim partisi" olacağını gördü ve DSP'yi kurdu.. Bugünkü CHP de, 6 ok'u klasik anlamda tanımlamaya devam ederek uzun süre yol alamaz.. "Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Cumhuriyetçilik, İnkılabçılık, Devletçilik" gibi kavramlar 1. Dünya Savaşı yıllarında kaldı. Türkiye'yi Hitler, Musolini ve Stalin'in biçimlendirdiği bir dünyada oluşan kavram ve kurumlar, devlet anlayışına kimse daha uzun süre mahkûm bırakamaz..
Paradigma iflas etti. Kemalistlerin artık bunu görmeleri gerek..
Prof. Köker'in dediği gibi, "Kemalizm" rasyonelse, aşılmaya razı olmalı. Atılım Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Köker'in de dediği gibi "Kemalizm bir din değildir". "Kendisini içten ve dıştan eleştiriye tabi tutarak yenilemesi gerek. Yenilediği zaman Kemalizm, Kemalizm olarak kalır mı? Kalmazsa da kalmaz..."
Esasen bugün Kemalizm denilen ideoloji ne kadar Mustafa Kemal'e ait o da tartışmalı.. En has Kemalistlerin bile "Ben Kemalist değilim" "Hangi Kemalizm" diye isyan ettiği bir dönemde Kemalizmi Mustafa Kemal'le irtibatlandırmak da sanıldığı kadar kolay bir iş değil..
Kemalizm sorunu aşılmadan, Türkiye'de insan haklarından, hukuk devletinden söz etmenin pratik bir faydası yok.. Derin devlet ve resmi ideoloji varlığını sürdürmeye devam edecek demektir..
Kemalizmi yaşatmak adına herkesin işi sulandırarak Kemalizm denen her ne ise onu bir muz ideolojisine dönüştürmek; aslında Mustafa Kemal'e yapılan en büyük haksızlık olsa gerekir..
Darbecilerin, 28 Şubat zihniyetinin, hilafeti kurtarma gayreti ile örgütlenen ve 1. Meclis'in açılış bildirisinde ifadesini bulan Kuva-yı Milliyenin mana ve mefhum olarak karşısında olan kadroların, Kemalizmi kendi iktidar ihtiraslarının sıçrama tahtası olarak kullanma gayretleri ile her köşeye bir heykel, her duvara bir resim asma gayretleri, halkın inancı, kıyafeti, düşüncesi üzerine ipotek koymaya kalkışmaları, YÖK rezaleti toplumu germeye devam etmektedir..
Kemalizm paravanının arkasına gizlenerek ahkam kesen güçlerin, bu istismarları devam ettiği sürece Ermeni meselesinin gerçeği de anlaşılamayacak, faili meçhul cinayetler, terör ve irtica yaygaralarının arkasındaki gerçek güçler de ortaya çıkarılamayacak..
Türkiye neden böyle.. Nasıl kaçamayanların ülkesi olduk, nasıl böylesine fakru zaruret içinde perişan olduk.. Bu kadar borç para nereye gitti, batık bankaları, soygun düzeni, medya, mafya, sermaye, siyaset ve bürokrasi arasındaki karanlık ve kanlı ilişkiler nerede başlayıp, nerede bitiyor, bunu anlamak kolay olmayacak.
"Kemalizme artık aşılması gereken bir tarihi fikirler bütünü olarak bakmamız gerek" diyen Atılım Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Köker bu konuda tek değil.. Köker, bazı kesimlerin "politik olarak yeni bir anlam yükü"yle Atatürk'ü yeniden gündeme getirmelerini, son dönemdeki küreselleşme cereyanlarına karşı "ulusal hassasiyetleri" öne çıkaran bir milliyetçi dalganın yükselişine bağlıyor. Köker, Kemalizmin bütün vurgusu taraftarlarının iddia ettiği gibi bir "aydınlanmacı rasyonalizm" ise, bunun ideolojik saplantılardan ve tarihsel "altın çağ" özlemi duymaktan veya "yeni biçimde bir dinsellik"ten uzaklaşmasını gerektirdiğini düşünüyor.
Evet. Eğer Kemalizm bir din, ya da dogma, bütün zaman ve mekanlarda geçerli tek doğa üstü bir güçse, o zaman bu bir inanıştır ve o zaman laiklik kuramına göre, bu yapıyı siyasetin dışına çekmek gerekir..
Bakalım Kemalist geçinenler hangisini tercih edecekler..
Kemalizmi kendi tarihi seyrine bırakmak gerek.. İlk modernleşme projesi mi idi, yoksa Osmanlı modernleşmesinin bir devamı mı idi.. Osmanlı'nın demokratik çoğulculuğu; cumhuriyetle, Almanya, İtalya ve Sovyet devrimini örnek alan yeniden tek particiliğe, tek adamlığa, Milli şeflik sistemine mi döndü? Bunu artık tarihçiler tartışsın.. Değer yargılarınız ne yönde olursa olsun, Mustafa Kemal, Kemalizm, cumhuriyet rejimi ve uygulamaları bu toprağın, bu halkın bir gerçeğidir.. Tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir.
Tarihten ders alınır. Geçmiş toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimidir.
Tarih kavga sebebi değil, geleceğimizi biçimlendirmede önemli bir referans olmalıdır.
Selâm ve dua ile.
Abdurrahman Dilipak/ 06.11.2005 (eski ama eskimemiş bir yazı)