Ahmet Yasin
05-15-2010, 13:36
Kim Duyacak, Kim Bilecek
Eskiden kim Türk kim Kürt nedir bilmediğimiz gibi, Kürt milletvekili Türk milletvekili gibi ayırımlar da yapmazdık.
Daha 15 sene evvel bu ayrımcılığı yapanları enselerinden tutup meclisten atmış, her birini de 10' ar yıl içeri tıkıp kurtulmuştuk.
Ne çabuk geçiyor yıllar, yazık ki yine geldiler.
Esasında seçim barajını aşmaları mümkün değildi, baktılar bunlar her ilde bağımsız olarak seçimlere girip sonra mecliste grup kuracaklar,
CHP - AKP ışık hızıyla uzlaşıp el ele vererek iki günde şehirler için de bir baraj sistemi uygulanması için yasa çıkardı.
Ama nafile. Yine geldiler.
E yine gelip meclisi karıştırmaya başlayınca, sesleri çok çıkmaya başlayınca da iş başa düştü.
Başbakan her uçak seyahatinde partisinde 75 Kürt milletvekili olduğunu hatırlatarak, Kürtler'in temsilcilerinin bu enselerinden tutarak kovduğumuz şahıslar değil kendi partilerinin olduğunu söyledi.
CHP ile uzlaşmaları kâr etmeyip DTP'liler kapıdan kovuldukları meclise bacadan teker teker girince, başbakan grup toplantılarında ayakları yere basarken de Kürt milletvekillerinden bahseder oldu.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım, Ruhat Mengi eskiden kimin Türk kimin Kürt olduğunu bilmezdik demekte haksız mı?
Başbakan söylemese AKP'nin 75 tane Kürt vekili olduğunu nerden bileceğiz?
Hadi beşinin hakkını yemeyelim. Ellerinden geldikçe bir şeyler yapıyorlar.
Hatta üç tanesinin neredeyse tek işi Şivan'ı Türkiye'ye gelmeye ikna etmek olmuş gibi.
Ya öteki 70 tanesinin ne iş yaptıklarını şimdiye kadar gören, duyan, bileniniz var mı?
Hem de Başbakan daha işin başında büyük kıyamet koparan bir açılım işine giriştiği, bu açılım meselesinin göbeğinde de Kürtler'in olduğunu bildiğimiz, böyle bir sürecin içerisinden geçtiğimiz halde.
Yarın bu vekiller tutup partilerinden istifa etseler ne olur?
Kim üzülür buna?
En fazla Kızılcahamam'daki toplantılara ev sahipliği yapan otel sahibi, memlekete gidiş gelişlerde bilet aldıkları seyahat acentesi, bir de Ankara'da kiraladıkları dairelerin mülk sahipleri. Ha bir de terfi, tayin ve iş bekleyen yakın çevredekiler.
Başka da kim görecek, kim bilecek, kimin ruhu duyacak?
Adamların varlıklarından haberimiz yok ki yoklukları bir olay olsun.
BDP'li belediyeler her bayram, yeni yıl, kandilde Kürtçe kutlamalar, afişler asarken bunların bir tane ilaç niyetine bile Türkçe - Kürtçe afişine rastlamak mümkün değil.
Kendi partilerindeki açılım muhaliflerini ikna etmek için ne yapmışlardır acaba şimdiye kadar?
Daha doğrusu bugüne kadar açılım adına ne yaptılar da biz görmedik?
Bir tane belediye meclisinden yer isimlerinin değişmesi için tek bir karar çıkardılar mı?
Lale Mansur'la çocuklar için adalet çağırıcıları gidip başbakanla görüşüp TMK mağduru çocuklar meselesini anlatıncaya kadar bu 70 kişi toplanıp başbakandan bu konuyla ilgili randevu istediler mi?
Kürtler'i tanıyan ve onların dertlerini en iyi bilen insanlar olarak gidip Denizli'de, Trabzon'da, Konya'da yaşayan Türklere anlattılar mı yakılan köyleri, faili meçhulleri, göçleri, 5 No’lu cezaevini?
Son vasiyeti Diyarbakır'da defnedilmek olan, şarkılarıyla büyüdükleri Aram Tigran'ın cenazesi sürgün edilirken en azından insani bir vefa örneği gösteremezler miydi?
Siyasi rakipleri olan BDP'li belediye başkanları hizaya sokulup kelepçeli fotoğrafları servis edilirken gıkı çıkmayan bu kişiler bu sessizliklerinin utancını daha ne kadar taşıyacaklar?
Eğer çıkıp meydanlarda BDP'li vekillere ve belediye başkanlarına siyasi komiserlerin hesabını soramayacak, bunları afişe edemeyecek kadar korkaklarsa ne işleri var siyasetle?
Her dönem bir sonraki 5 yıl daha nasıl meclise kapağı atacaklarını düşünmekten sıkılmaz mı ruhları?
Bu memlekette çocuklar ölüp, sorumluları terfi alırken, çocuklar ve halkın oylarıyla seçilmiş siyasetçileri zindanlara atılırken artık bu içi geçmiş, çoktan ruhunu şeytana teslim etmiş icraatlarını siyaset zannetmekten ne zaman vazgeçecekler?
Eğer ar damarları çatlamadıysa, utanma duygularını yitirmedilerse bütün bunlar olurken hâlâ başbakanın iki dudağı arasına bakmaktan vazgeçmezler miydi?
tanselparlak@gmail.com
Gençsiviller.net
Eskiden kim Türk kim Kürt nedir bilmediğimiz gibi, Kürt milletvekili Türk milletvekili gibi ayırımlar da yapmazdık.
Daha 15 sene evvel bu ayrımcılığı yapanları enselerinden tutup meclisten atmış, her birini de 10' ar yıl içeri tıkıp kurtulmuştuk.
Ne çabuk geçiyor yıllar, yazık ki yine geldiler.
Esasında seçim barajını aşmaları mümkün değildi, baktılar bunlar her ilde bağımsız olarak seçimlere girip sonra mecliste grup kuracaklar,
CHP - AKP ışık hızıyla uzlaşıp el ele vererek iki günde şehirler için de bir baraj sistemi uygulanması için yasa çıkardı.
Ama nafile. Yine geldiler.
E yine gelip meclisi karıştırmaya başlayınca, sesleri çok çıkmaya başlayınca da iş başa düştü.
Başbakan her uçak seyahatinde partisinde 75 Kürt milletvekili olduğunu hatırlatarak, Kürtler'in temsilcilerinin bu enselerinden tutarak kovduğumuz şahıslar değil kendi partilerinin olduğunu söyledi.
CHP ile uzlaşmaları kâr etmeyip DTP'liler kapıdan kovuldukları meclise bacadan teker teker girince, başbakan grup toplantılarında ayakları yere basarken de Kürt milletvekillerinden bahseder oldu.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım, Ruhat Mengi eskiden kimin Türk kimin Kürt olduğunu bilmezdik demekte haksız mı?
Başbakan söylemese AKP'nin 75 tane Kürt vekili olduğunu nerden bileceğiz?
Hadi beşinin hakkını yemeyelim. Ellerinden geldikçe bir şeyler yapıyorlar.
Hatta üç tanesinin neredeyse tek işi Şivan'ı Türkiye'ye gelmeye ikna etmek olmuş gibi.
Ya öteki 70 tanesinin ne iş yaptıklarını şimdiye kadar gören, duyan, bileniniz var mı?
Hem de Başbakan daha işin başında büyük kıyamet koparan bir açılım işine giriştiği, bu açılım meselesinin göbeğinde de Kürtler'in olduğunu bildiğimiz, böyle bir sürecin içerisinden geçtiğimiz halde.
Yarın bu vekiller tutup partilerinden istifa etseler ne olur?
Kim üzülür buna?
En fazla Kızılcahamam'daki toplantılara ev sahipliği yapan otel sahibi, memlekete gidiş gelişlerde bilet aldıkları seyahat acentesi, bir de Ankara'da kiraladıkları dairelerin mülk sahipleri. Ha bir de terfi, tayin ve iş bekleyen yakın çevredekiler.
Başka da kim görecek, kim bilecek, kimin ruhu duyacak?
Adamların varlıklarından haberimiz yok ki yoklukları bir olay olsun.
BDP'li belediyeler her bayram, yeni yıl, kandilde Kürtçe kutlamalar, afişler asarken bunların bir tane ilaç niyetine bile Türkçe - Kürtçe afişine rastlamak mümkün değil.
Kendi partilerindeki açılım muhaliflerini ikna etmek için ne yapmışlardır acaba şimdiye kadar?
Daha doğrusu bugüne kadar açılım adına ne yaptılar da biz görmedik?
Bir tane belediye meclisinden yer isimlerinin değişmesi için tek bir karar çıkardılar mı?
Lale Mansur'la çocuklar için adalet çağırıcıları gidip başbakanla görüşüp TMK mağduru çocuklar meselesini anlatıncaya kadar bu 70 kişi toplanıp başbakandan bu konuyla ilgili randevu istediler mi?
Kürtler'i tanıyan ve onların dertlerini en iyi bilen insanlar olarak gidip Denizli'de, Trabzon'da, Konya'da yaşayan Türklere anlattılar mı yakılan köyleri, faili meçhulleri, göçleri, 5 No’lu cezaevini?
Son vasiyeti Diyarbakır'da defnedilmek olan, şarkılarıyla büyüdükleri Aram Tigran'ın cenazesi sürgün edilirken en azından insani bir vefa örneği gösteremezler miydi?
Siyasi rakipleri olan BDP'li belediye başkanları hizaya sokulup kelepçeli fotoğrafları servis edilirken gıkı çıkmayan bu kişiler bu sessizliklerinin utancını daha ne kadar taşıyacaklar?
Eğer çıkıp meydanlarda BDP'li vekillere ve belediye başkanlarına siyasi komiserlerin hesabını soramayacak, bunları afişe edemeyecek kadar korkaklarsa ne işleri var siyasetle?
Her dönem bir sonraki 5 yıl daha nasıl meclise kapağı atacaklarını düşünmekten sıkılmaz mı ruhları?
Bu memlekette çocuklar ölüp, sorumluları terfi alırken, çocuklar ve halkın oylarıyla seçilmiş siyasetçileri zindanlara atılırken artık bu içi geçmiş, çoktan ruhunu şeytana teslim etmiş icraatlarını siyaset zannetmekten ne zaman vazgeçecekler?
Eğer ar damarları çatlamadıysa, utanma duygularını yitirmedilerse bütün bunlar olurken hâlâ başbakanın iki dudağı arasına bakmaktan vazgeçmezler miydi?
tanselparlak@gmail.com
Gençsiviller.net