Ertuğrul ÖZGÜL
04-23-2009, 19:43
Tarihdeki meşhur istanbul yangınlarından birinde, Tulumbacılar(itfaiyeciler) kış gecesi yangını söndürmeye çalışırken, yangın bir paşa konağına ulaşır. Bu konağın dillere destan güzel kızı, yangından kurtulmak için sokaklarda nereye gitiğini bilmeden koşar ve bir camii avlusuna bitkin bir halde kendisini zor atar. Köşede bir ışık görüp, kapıdan içeri yığılır. Bu odada bir talebe mum ışığında ders çalışmaktadır.
Şaşırıp sorar:
--- İn misin, cin misin?
--- Yangın var, beni koru!
--- Ben bekarım, buradan git!
--- Bu kıs gecesi soğuk ve karanlıkta nereye gideyim?
Çaresiz kalan genç, su verir ve yatağını gösterdikten sonra dersine döner. Kendini bir türlü derse veremez kız sayıklayarak uyurken üzeride açılmıştır. Bu sırada şeytan aklına kötü düşünceler getirir: “Fırsatı kaçırma! Böyle güzel bir kız ve böyle bir fırsat bir daha ele geçmez! Kimsede görmez…”
Kendini çabuk toparlar. Yanmakta olan muma parmağını uzatıp der ki: “Şu mum sana cehennem ateşi gibi bir kıyastır. Bu masum kızı kirletirsen yanacaksın!... önce bu muma dayan!...”
Parmağı ağır şekilde yanar ve sıçrayarak dersine döner. Fakat aynı vesvese ile zihnini yine toplayamaz. Şeytan uymamak için, sabaha kadar kendisiyle defalarca mücadele edip, birkaç parmağını daha yakar. Kız sabaha karşı uyanıp, sonra durumu gizlice takip eder. Güneş doğunca gençten palto alıp giyerek oradan ayrılır. Yangından ucuz kurtulan konaklarını bulur.
Kızına kavuşan annesi, sevinerek ona sarılır. Geceyi geçirdiği yeri öğrenince de saçını başını yolarak kocasına haber verir. Paşa arabasına kızınıda alarak tarif edilen yere gelirler. Elleri sarılı genci görünce şöyle düşünür.
“Demekki bahsedilen genç bu. Kötülük etmemek için nefsi ile mücadele etmiş ve ellerini mumla yakmış….”
Durumu iyice öğrenince ona derki:
“Memleket sizin ahlakınız üzerinde duruyor. Benim konağımda ye, iç, yat, oku istersen kızımıda alırsın….”
Delikanlı sonunda o kız ile evlenir…..
Türkiye takvimi
Şaşırıp sorar:
--- İn misin, cin misin?
--- Yangın var, beni koru!
--- Ben bekarım, buradan git!
--- Bu kıs gecesi soğuk ve karanlıkta nereye gideyim?
Çaresiz kalan genç, su verir ve yatağını gösterdikten sonra dersine döner. Kendini bir türlü derse veremez kız sayıklayarak uyurken üzeride açılmıştır. Bu sırada şeytan aklına kötü düşünceler getirir: “Fırsatı kaçırma! Böyle güzel bir kız ve böyle bir fırsat bir daha ele geçmez! Kimsede görmez…”
Kendini çabuk toparlar. Yanmakta olan muma parmağını uzatıp der ki: “Şu mum sana cehennem ateşi gibi bir kıyastır. Bu masum kızı kirletirsen yanacaksın!... önce bu muma dayan!...”
Parmağı ağır şekilde yanar ve sıçrayarak dersine döner. Fakat aynı vesvese ile zihnini yine toplayamaz. Şeytan uymamak için, sabaha kadar kendisiyle defalarca mücadele edip, birkaç parmağını daha yakar. Kız sabaha karşı uyanıp, sonra durumu gizlice takip eder. Güneş doğunca gençten palto alıp giyerek oradan ayrılır. Yangından ucuz kurtulan konaklarını bulur.
Kızına kavuşan annesi, sevinerek ona sarılır. Geceyi geçirdiği yeri öğrenince de saçını başını yolarak kocasına haber verir. Paşa arabasına kızınıda alarak tarif edilen yere gelirler. Elleri sarılı genci görünce şöyle düşünür.
“Demekki bahsedilen genç bu. Kötülük etmemek için nefsi ile mücadele etmiş ve ellerini mumla yakmış….”
Durumu iyice öğrenince ona derki:
“Memleket sizin ahlakınız üzerinde duruyor. Benim konağımda ye, iç, yat, oku istersen kızımıda alırsın….”
Delikanlı sonunda o kız ile evlenir…..
Türkiye takvimi