Kur'ânTalebesi
01-06-2010, 23:26
Kur’an’ın Öngördüğü İdeal Aile – 1
http://minikkelebek.files.wordpress.com/2009/04/laleler.jpg?w=389&h=526
Eşlerin bir araya gelerek, toplumun en küçük birimini oluşturduğu kuruma, aile denir. İdeal aile, iyi insanların bir araya gelip, yine kendi gibi iyi insanlar yetiştirdiği en köklü kurumdur. Ancak her şeyin en iyisi ve en iyi olmayanı olduğu gibi, aileninde en iyisi ve en iyi olmayanı vardır. İyi olmayan aile, ideal bir evlilik üzere kurulmamış ailelerin çocuklarının kurduğu ailelerden oluşur. O yüzden bizim kurduğumuz ailelerin şeklini, birazda yıllar içinde yetişip büyüdüğümüz aileler belirler.
İnsan gözünü açtığında içinde yaşadığı aileyi, olabilecek hemen hemen en iyi aile zanneder. Herkesin kendisine benzer bir hayat sürdüğünü düşünür. Ne var ki yaşı ilerleyip başka insanlarla tanışıp sorgulamaya bağladığında durumun hiçte öyle olmadığı anlaşılır. İnsan bu arada doğru bilgi ve doğru düşünceyle karşılaşınca kendisini tanıma ve düzeltme evresi içine girer. İşte bu dönemlerde alacağı ideal kararlar ileriki yıllarında gerçekleştireceği ideal ailenin temellerini oluşturur. Şunu hatırımızdan hiç çıkartmayalım ki, çevremizdeki az sayıdaki “ideal aile” temelleri yıllar öncesinden atılmış, kararlı ve kendisini yetiştirmiş, iki iyi insanın oluşturduğu ailelerdir.
İdeal aile nasıl oluşturulur?
İyi insanların oluşturacağı ideal aile iki bölümde incelenir; a) Evlilik Öncesi Durum, b) Evlilik Sonrası Durum.
Evlilik öncesi durum
1. Kişinin kendisini temiz tutması
Temiz kalmak, bir insanın bu dünyada yaşarken en çok ihtiyaç duyacağı ve en önem vermesi gereken konuların üst sıralarında yer alır. Çünkü temiz kalmanın zıttı olan kirlenmek, Allah’ın insanlarda görmek istemediği en olumsuz durumdur. İnsan maddi ve özellikle manevi kirlenmeye başladığı vakit, Allah’tan uzaklaşıp şeytana yaklaşacaktır. İşte bu kirlenmenin önüne geçmek, ideal hale gelmek isteyen insanın örtüsüdür. Kur’an’da bunun adı takvadır. İşte takva bu yüzden bu kadar önemlidir. Hakiki takvaya ulaşabilmek için yedi yerin temiz olması gerekir.
Gözlerin Temiz Olması: İdeal bir hale gelmek için bir insanın en önce temiz tutması gereken yeri gözleridir. Çünki kirlenme ilk önce gözlerden başlar. Bir insan gözlerini görmemesi gereken yerlerden çektikçe, imanın lezzetini alacaktır. Hz. Peygamber bunu bu şekilde izah ediyor: “İnsan gözlerine hakim olmadığında ise önce zihni kirlenecektir ve sonrada kalbi kirlenecektir. Daha sonra ise artık amelleri, yani hayatı kirlenecektir.”
Kulağın Temiz Olması: İnsanı kirleten ve ideal halden uzuklaştıran diğer nokta ise dinlemektir. İnsan kendisini Allah’a yaklaştırmayan, hatta uzaklaştıran şeyleri dinledikçe kirlenir. Burada da önce zihin, daha sonra kalp kirlenir. Ve sonuçta yine insanın hayatı kirlenir. İyi olmak isteyen insanın bu kirlenmeden de uzak durması gerekir.
Ellerin (Kazancın) Temiz Olması: Bir insanın kazancı, rızkı temiz olmaz ise kendiside temiz kalmayacaktır. Ve sonunda iyi ve temiz bir aile kuramayacaktır. O yüzden insan kazancına çok dikkat etmeli, rızkını helal ve temiz yollardan temin etmelidir. Şeytanın “uç kalabilirsin fazla inceleme” telkinine kulak vermeden, helal rızk aramalı ve bir iş şüpheli ise ondan mutlaka uzak durmalıdır. Çünkü rızkın temiz olmaması yine önce zihin daha sonrada kalbi kirletir.
Dilin Temiz Olması: Kişinin özü doğruysa sözüde doğru olacaktır. İçi, özü doğru ve temiz olmayanın sözleri de kirli ve yanlış olacaktır. İyi bir kıvama gelmek isteyen bir insan mutlaka “dürüst” olmalıdır. Dürüst bir insanın sözü de özü de amelide doğrudur. Allah, mutlaka doğru olanları ve doğru kalanları sever.
Zihnin Temiz Olması: Okuduğumuz, düşündüğümüz ve dinlediğimiz her şey zihnimizde toplanır. Zihnimize ulaşan bu bilgiler eğer belli bir elemeden geçirilmezse toplandığı yeri kirletirler. O yüzden kişi ne okuduğuna, ne düşündüğüne ve ne dinlediğine mutlaka dikkat etmelidir.
İnsanın davranışlarını ve hayatını etkileyen en önemli yerin, zihin olduğunu unutmamalıyız. Çünkü kirlenmiş ve karışık bir zihin, kirlenmiş karışık bir hayat demektir. Zihnin bulanık olmasına yol açan en önemli etkilerden bir tanesi ise “zihin yanılmalarıdır.” Zihin ise birbirine benzeyen iki şeyi aynı zannedip hüküm ve karara varırsa yanılır. Bunu da bilgi ve dikkat eksikliği besler.
Kalbin Temiz Olması: Kalp: içinde tüm duyguların, sevgilerin, nefretlerin ama en çok imanın barındığı derin bir mekândır. Oraya birçok şey yerleşir. Ve onlar imanla birlikte aynı mekânı paylaşırlar. Eğer imanın yanına gönderdiğimiz veriler ve kanaatler imanımıza olumsuz etki edecek türde şeyler ise kalbimizi ve de sonuçta imanımızı kirletirler. İmanın kirlenmesi ise hem bu dünyanın ve hem de ahiretimizin kirlenmesi anlamına gelir. O yüzden kalbin mutlaka temiz tutulması gerekir. Bunun kısa formülü; Allah için sevmek ve Allah için sevmemektir. Her şey Allah için olursa, kalple Allah’ın olur. İşte o zaman temiz ve ideal hayat olur.
Amellerin Temiz Olması: Amellerin kaynağı kalptir, yani imandır. İman azalırsa ameller azalır, iman güçlenirse amellerde güçlenir. Amellerin temiz ve güçlü olması, kalbin temiz ve güçlü olması ile doğru orantılıdır. Unutmayalım ki Allah kalplerimize bakar, ama amellerinizin karşılığı olarak cennetime girin der! Demek ki kalp ile amel temiz olmalıdır. Amelleri temiz olanın dünya hayatı (evliliği) ve ahiret hayatı da temiz olacaktır. Ne mutlu, her haliyle temiz kalıp Allah’a temiz varanlara…
2. Kişinin Kur’anileşmesi
Kur’an’ın öngördüğü ailenin kurulabilmesi için, kişilerin mutlaka Kur’anileşmesi gerekir. Aslında buraya kadar sıraladığımız konular Kur’anileşmenin ön hazırlığıdır. Rahman, “biz Kur’an’ı insanlar düşünüp öğüt alsın diye indirdik” diyor. Düşünüp öğüt alınmamış Kur’an, amacına ulaşmamış bir kitap olarak kalır. Bir insanın Kur’an’ın amacına ulaşması için, şu üç şeyi üzerinde bulundurması gerekir.
Doğruluk: Rahman’ın yeryüzünde görmek istediği ideal insan şeklinin oluşabilmesi için kişinin önce dürüst ve doğru olması gerekir. Doğru olmayan bir insan düzgün olmayan bir insandır. Ondan düzgün bir hayat ve düzgün bir nesil ortaya çıkmayacaktır.
Güzel Ahlak: Ahlak, bu dinin oturduğu ikinci önemli noktadır. İdeal insanın üzerinde, Allah (c.c.)’in görmek istediğidir. Güzel ahlak Kur’anileşmenin en güzel delilidir. Ahlakı güzel olan, kendisini tanımış ve düzeltmiş demektir. Kâinatın en güzel insanı ise; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demektedir.
Kalbileşme: Kur’anileşmenin nihayi amacı, kişinin kalbileşmesidir. Kalbileşme içinde bulunduğumuz nefsilik çukurundan sıyrılmakla mümkün olur. Bu doğru bilgi, doğru düşünce ve güzel ahlakla varılacak bir zirvedir. Kalbileşmek, Allah adı anıldığında kalbi ürpermektir. Kalbileşmek, komşusu açken kendisi tok yatmayandır. Kalbileşmek, kendisine verilmişleri başkasıyla paylaşmaktır. Kalbileşmek, hadiselere hiçbir zaman nefsi yerden değil, kalbi yerden bakmaktır.
3. Kişinin hedeflerinin olması
Hedef: Kişinin her türlü zorluğu ve engeli aşmaya niyet edip, önüne varmak istediği bir hayat projesi koymasıdır. Hedeflerde kendi içinde üçe ayrılır; Kişisel hedefler, ailevi hedefler, toplumsal hedefler.
Kişisel Hedefler; Kişi kendisini tanımalı, yetiştirmeli ve ıslah etmelidir.
Ailevî Hedefler; İki idealist insanın bir araya gelip iyi insanlar yetiştirmeye niyet ve gayret etmelidir.
Toplumsal Hedefler; Toplumdaki çürüme ve bozulmaya karşı kendi gücü nispetinde dur diyebilmek ve bunun için projeler geliştirip, toplum ıslah çalışmaları içinde olmalıdır.
4. Eşiyle dindarlığı için evlenmeyi tercih etme
İnsanlar evlenmeden önce, evlilikle ilgili hayaller kurarlar. Bu hayaller çoğu kez, kişisel tercihlerle şekillenir. Hz. Peygamber bir kadınla dört şey üzere nikâh edilir der. Ancak sonuncu madde olan dindarlığı için evlenmeyi tercih etmemizi ister. Bir kişi eşini seçerken kişisel tercihlerini bir kenara bırakıp Rahman’ın memnuniyetini dikkate alarak, eşiyle dindarlığı için evlenirse, hem dünyası gülecek, hem de ahireti gülecektir.
5. Eşiyle, elele tutuşup Allah’a yürümeye niyet etmek
Dindarlığı için seçilen eş, kişiyi Allah’a yaklaştıracaktır. İnsan Allah’a yaklaştıkça başka şeylerden uzaklaşacaktır. Dolayısı ile Kur’an’ın öngördüğü ideal bir aileyi oluşturmak için eş adaylarının, elele tutuşup Allah’a yürümeyi dert ve niyet etmeleri gerekir.
Hedefi Allah olanın varacağı yerde Allah olacaktır. Yüzü, Allah’a dönük olarak yaşayanlara selam olsun…
Abdülhamit Kahraman
http://minikkelebek.files.wordpress.com/2009/04/laleler.jpg?w=389&h=526
Eşlerin bir araya gelerek, toplumun en küçük birimini oluşturduğu kuruma, aile denir. İdeal aile, iyi insanların bir araya gelip, yine kendi gibi iyi insanlar yetiştirdiği en köklü kurumdur. Ancak her şeyin en iyisi ve en iyi olmayanı olduğu gibi, aileninde en iyisi ve en iyi olmayanı vardır. İyi olmayan aile, ideal bir evlilik üzere kurulmamış ailelerin çocuklarının kurduğu ailelerden oluşur. O yüzden bizim kurduğumuz ailelerin şeklini, birazda yıllar içinde yetişip büyüdüğümüz aileler belirler.
İnsan gözünü açtığında içinde yaşadığı aileyi, olabilecek hemen hemen en iyi aile zanneder. Herkesin kendisine benzer bir hayat sürdüğünü düşünür. Ne var ki yaşı ilerleyip başka insanlarla tanışıp sorgulamaya bağladığında durumun hiçte öyle olmadığı anlaşılır. İnsan bu arada doğru bilgi ve doğru düşünceyle karşılaşınca kendisini tanıma ve düzeltme evresi içine girer. İşte bu dönemlerde alacağı ideal kararlar ileriki yıllarında gerçekleştireceği ideal ailenin temellerini oluşturur. Şunu hatırımızdan hiç çıkartmayalım ki, çevremizdeki az sayıdaki “ideal aile” temelleri yıllar öncesinden atılmış, kararlı ve kendisini yetiştirmiş, iki iyi insanın oluşturduğu ailelerdir.
İdeal aile nasıl oluşturulur?
İyi insanların oluşturacağı ideal aile iki bölümde incelenir; a) Evlilik Öncesi Durum, b) Evlilik Sonrası Durum.
Evlilik öncesi durum
1. Kişinin kendisini temiz tutması
Temiz kalmak, bir insanın bu dünyada yaşarken en çok ihtiyaç duyacağı ve en önem vermesi gereken konuların üst sıralarında yer alır. Çünkü temiz kalmanın zıttı olan kirlenmek, Allah’ın insanlarda görmek istemediği en olumsuz durumdur. İnsan maddi ve özellikle manevi kirlenmeye başladığı vakit, Allah’tan uzaklaşıp şeytana yaklaşacaktır. İşte bu kirlenmenin önüne geçmek, ideal hale gelmek isteyen insanın örtüsüdür. Kur’an’da bunun adı takvadır. İşte takva bu yüzden bu kadar önemlidir. Hakiki takvaya ulaşabilmek için yedi yerin temiz olması gerekir.
Gözlerin Temiz Olması: İdeal bir hale gelmek için bir insanın en önce temiz tutması gereken yeri gözleridir. Çünki kirlenme ilk önce gözlerden başlar. Bir insan gözlerini görmemesi gereken yerlerden çektikçe, imanın lezzetini alacaktır. Hz. Peygamber bunu bu şekilde izah ediyor: “İnsan gözlerine hakim olmadığında ise önce zihni kirlenecektir ve sonrada kalbi kirlenecektir. Daha sonra ise artık amelleri, yani hayatı kirlenecektir.”
Kulağın Temiz Olması: İnsanı kirleten ve ideal halden uzuklaştıran diğer nokta ise dinlemektir. İnsan kendisini Allah’a yaklaştırmayan, hatta uzaklaştıran şeyleri dinledikçe kirlenir. Burada da önce zihin, daha sonra kalp kirlenir. Ve sonuçta yine insanın hayatı kirlenir. İyi olmak isteyen insanın bu kirlenmeden de uzak durması gerekir.
Ellerin (Kazancın) Temiz Olması: Bir insanın kazancı, rızkı temiz olmaz ise kendiside temiz kalmayacaktır. Ve sonunda iyi ve temiz bir aile kuramayacaktır. O yüzden insan kazancına çok dikkat etmeli, rızkını helal ve temiz yollardan temin etmelidir. Şeytanın “uç kalabilirsin fazla inceleme” telkinine kulak vermeden, helal rızk aramalı ve bir iş şüpheli ise ondan mutlaka uzak durmalıdır. Çünkü rızkın temiz olmaması yine önce zihin daha sonrada kalbi kirletir.
Dilin Temiz Olması: Kişinin özü doğruysa sözüde doğru olacaktır. İçi, özü doğru ve temiz olmayanın sözleri de kirli ve yanlış olacaktır. İyi bir kıvama gelmek isteyen bir insan mutlaka “dürüst” olmalıdır. Dürüst bir insanın sözü de özü de amelide doğrudur. Allah, mutlaka doğru olanları ve doğru kalanları sever.
Zihnin Temiz Olması: Okuduğumuz, düşündüğümüz ve dinlediğimiz her şey zihnimizde toplanır. Zihnimize ulaşan bu bilgiler eğer belli bir elemeden geçirilmezse toplandığı yeri kirletirler. O yüzden kişi ne okuduğuna, ne düşündüğüne ve ne dinlediğine mutlaka dikkat etmelidir.
İnsanın davranışlarını ve hayatını etkileyen en önemli yerin, zihin olduğunu unutmamalıyız. Çünkü kirlenmiş ve karışık bir zihin, kirlenmiş karışık bir hayat demektir. Zihnin bulanık olmasına yol açan en önemli etkilerden bir tanesi ise “zihin yanılmalarıdır.” Zihin ise birbirine benzeyen iki şeyi aynı zannedip hüküm ve karara varırsa yanılır. Bunu da bilgi ve dikkat eksikliği besler.
Kalbin Temiz Olması: Kalp: içinde tüm duyguların, sevgilerin, nefretlerin ama en çok imanın barındığı derin bir mekândır. Oraya birçok şey yerleşir. Ve onlar imanla birlikte aynı mekânı paylaşırlar. Eğer imanın yanına gönderdiğimiz veriler ve kanaatler imanımıza olumsuz etki edecek türde şeyler ise kalbimizi ve de sonuçta imanımızı kirletirler. İmanın kirlenmesi ise hem bu dünyanın ve hem de ahiretimizin kirlenmesi anlamına gelir. O yüzden kalbin mutlaka temiz tutulması gerekir. Bunun kısa formülü; Allah için sevmek ve Allah için sevmemektir. Her şey Allah için olursa, kalple Allah’ın olur. İşte o zaman temiz ve ideal hayat olur.
Amellerin Temiz Olması: Amellerin kaynağı kalptir, yani imandır. İman azalırsa ameller azalır, iman güçlenirse amellerde güçlenir. Amellerin temiz ve güçlü olması, kalbin temiz ve güçlü olması ile doğru orantılıdır. Unutmayalım ki Allah kalplerimize bakar, ama amellerinizin karşılığı olarak cennetime girin der! Demek ki kalp ile amel temiz olmalıdır. Amelleri temiz olanın dünya hayatı (evliliği) ve ahiret hayatı da temiz olacaktır. Ne mutlu, her haliyle temiz kalıp Allah’a temiz varanlara…
2. Kişinin Kur’anileşmesi
Kur’an’ın öngördüğü ailenin kurulabilmesi için, kişilerin mutlaka Kur’anileşmesi gerekir. Aslında buraya kadar sıraladığımız konular Kur’anileşmenin ön hazırlığıdır. Rahman, “biz Kur’an’ı insanlar düşünüp öğüt alsın diye indirdik” diyor. Düşünüp öğüt alınmamış Kur’an, amacına ulaşmamış bir kitap olarak kalır. Bir insanın Kur’an’ın amacına ulaşması için, şu üç şeyi üzerinde bulundurması gerekir.
Doğruluk: Rahman’ın yeryüzünde görmek istediği ideal insan şeklinin oluşabilmesi için kişinin önce dürüst ve doğru olması gerekir. Doğru olmayan bir insan düzgün olmayan bir insandır. Ondan düzgün bir hayat ve düzgün bir nesil ortaya çıkmayacaktır.
Güzel Ahlak: Ahlak, bu dinin oturduğu ikinci önemli noktadır. İdeal insanın üzerinde, Allah (c.c.)’in görmek istediğidir. Güzel ahlak Kur’anileşmenin en güzel delilidir. Ahlakı güzel olan, kendisini tanımış ve düzeltmiş demektir. Kâinatın en güzel insanı ise; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demektedir.
Kalbileşme: Kur’anileşmenin nihayi amacı, kişinin kalbileşmesidir. Kalbileşme içinde bulunduğumuz nefsilik çukurundan sıyrılmakla mümkün olur. Bu doğru bilgi, doğru düşünce ve güzel ahlakla varılacak bir zirvedir. Kalbileşmek, Allah adı anıldığında kalbi ürpermektir. Kalbileşmek, komşusu açken kendisi tok yatmayandır. Kalbileşmek, kendisine verilmişleri başkasıyla paylaşmaktır. Kalbileşmek, hadiselere hiçbir zaman nefsi yerden değil, kalbi yerden bakmaktır.
3. Kişinin hedeflerinin olması
Hedef: Kişinin her türlü zorluğu ve engeli aşmaya niyet edip, önüne varmak istediği bir hayat projesi koymasıdır. Hedeflerde kendi içinde üçe ayrılır; Kişisel hedefler, ailevi hedefler, toplumsal hedefler.
Kişisel Hedefler; Kişi kendisini tanımalı, yetiştirmeli ve ıslah etmelidir.
Ailevî Hedefler; İki idealist insanın bir araya gelip iyi insanlar yetiştirmeye niyet ve gayret etmelidir.
Toplumsal Hedefler; Toplumdaki çürüme ve bozulmaya karşı kendi gücü nispetinde dur diyebilmek ve bunun için projeler geliştirip, toplum ıslah çalışmaları içinde olmalıdır.
4. Eşiyle dindarlığı için evlenmeyi tercih etme
İnsanlar evlenmeden önce, evlilikle ilgili hayaller kurarlar. Bu hayaller çoğu kez, kişisel tercihlerle şekillenir. Hz. Peygamber bir kadınla dört şey üzere nikâh edilir der. Ancak sonuncu madde olan dindarlığı için evlenmeyi tercih etmemizi ister. Bir kişi eşini seçerken kişisel tercihlerini bir kenara bırakıp Rahman’ın memnuniyetini dikkate alarak, eşiyle dindarlığı için evlenirse, hem dünyası gülecek, hem de ahireti gülecektir.
5. Eşiyle, elele tutuşup Allah’a yürümeye niyet etmek
Dindarlığı için seçilen eş, kişiyi Allah’a yaklaştıracaktır. İnsan Allah’a yaklaştıkça başka şeylerden uzaklaşacaktır. Dolayısı ile Kur’an’ın öngördüğü ideal bir aileyi oluşturmak için eş adaylarının, elele tutuşup Allah’a yürümeyi dert ve niyet etmeleri gerekir.
Hedefi Allah olanın varacağı yerde Allah olacaktır. Yüzü, Allah’a dönük olarak yaşayanlara selam olsun…
Abdülhamit Kahraman