fatih kısaparmak balon baskılı balon KUR'AN HAYATIMIZIN NERESİNDE ? - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : KUR'AN HAYATIMIZIN NERESİNDE ?


SSS
02-04-2010, 04:07
BENİM HALKIM KUR'AN'I
TERK ETTİ


Kur’an, peygamberin kıyamet günü Allah’a şöyle şikayette bulunacağını söyler:

“Peygamber diyecek ki: “Ey Rabbim! Benim halkım bu Kur’an’ı terketti.” (Furkan; 25/30)

Ayette geçen “Kur’an-ı mehcur” tabiri terk edilmiş, bir kenara atılmış, bırakılmış, uzaklaşılmış Kur’an demek…
Peygamber rabbine hangi halkı şikayet edecek dersiniz?
Kim bu Kur’an’ı bir kenara atan halk?
***
Elinize aldığınız herhangi bir mushafın üzerinde “Kur’an-ı azim” veya “Kur’an-ı Kerim” yazar.

Büyük, şanlı, asil Kur’an; içinde insanlığın şerefi ve itibarı olan, kemikleşmiş değer ve ilkeleri bulunan, onları ısrarla vurgulayan, insanlığa sürekli bunları hatırlatan (zikr), temel değerlerinin (hablun min’ennâs) savunucusu, vicdanının sesi (basâiru li’nnâs) olan Kur’an demek…

Ne asil bir isim…

Demek artık şöyle okuyacağız: Kur’an-ı mehcur…

“Geçip giden varsa İslam’ın şu çiğnenmiş diyarından”, viran olmuş yurtların, metruk binaların, ot basmış evlerin örümcek bağlamış duvarlarında asılı duran, artık bir manası kalmamış, bunun için de dönüp bakmaya gerek olmayan, terkedilmiş, bir kenara atılmış, kendi haline bırakılmış Kur’an demek…
Ne hazin bir isim…
***
“Kur’an Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” diye meşhur bir söz var…
Kur’an’ın tarihteki serancamını adeta özetliyor: Nazil oldu… Okundu… Yazıldı…
Peki nerede anlaşıldı? Nerede yaşandı? O niye yok?
Manidar değil mi?
***
Kendinizi bir yoklayın.

En son ne zaman Kur’an’ı okudunuz demiyorum, ne zaman dediğini anlamaya çalıştınız?

Yani Kur’an’ı en son ne zaman terk ettiniz?
Biliyorum bir çoğumuz için trajik bir soru.
Kur’an’ı terk etmek…
Ondan umudunu kesmek…
Gerek duymamak…
Heyecan duymamak…
Okuduğu halde terk etmek…
Yazdığı halde terk etmek…
Konuştuğu halde terk etmek…
Saygı duyduğu halde terk etmek…
***
Bu kitap bir çoğumuz için artık Kur’an-ı azim değil Kur’an-ı mehcur…
Yani büyük, şanlı, asil kitabımız; içinde şerefimiz ve itibarımız olan, kemikleşmiş değer ve ilkelerimizi ısrarla vurgulayan, bize sürekli bunları hatırlatan (zikr), temel değerlerimizin (hablun min’ennâs) ve vicdanımızın sesi (basâiru li’nnâs) olan kitap değil; ya çocukluk yıllarımızı, ya mahalle camilerini, ya kandil gecelerini, ya da pişmanlık ve nostaljiyle karışık cemaat ortamlarındaki tefsir derslerini hatırlatan, artık terk ettiğimiz bir kitap…

Peki, Kur’an nasıl terk edilir?

Kimimiz Kur’an’ı “okuyarak” terk ederiz.

Gece gündüz hatim indiririz. Bir ölünün toprağına okuyup geçeriz. Şifa niyetine okur, fal bakar, sağa sola üfürür, şifre arar, güllü yasin hatmeder, teberrüken tilavet ederiz. Hafızlık yarışmalarında birincilikler alırız. Davudi seslerimizle salonları inletiriz. Ne dendiğine hiç bakmayız çünkü önemli değildir. Önemli olan lahuti bir sesin içimizi huzurla doldurmasıdır.

İşte bu Kur’an’ı mehcur’dur…

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlarda okunmak, ne fal bakmak için
***
Kimimiz “saygı göstererek” terk ederiz.

İşlemeli kılıflara koyup duvarlara asarız. Belden aşağıya indirmeyiz. Ayağımızı ona uzatarak yatmayız. “Abdestim yok, aybaşıyım” vs. diyerek zinhar el sürmeyiz. Saygımızdan peygamberin ismini bile anmayız. Anınca da kırk çeşit salavat getiririz. Öyle saygılıyızdır ki Kur’an’a, saygımızdan ne dediğini anlamayı bile saygısızlık sayarız.

İşte bu Kur’an’ı mehcur’dur…

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne duvarlara asılmak, ne el sürülmemek için
***
Kimimiz “yazarak” terk ederiz.
Kufi’den rıka’ya, sülüs’ten cülus’a hat sanatının nadide örnekleriyle bezenmiş türkuaz ve altın sarısı yazmalara işleriz. Hat ve tezhip sanatının mükemmel örneklerini sergileriz. İnceden inceye yazar, bir noktası için kırk divid harcarız.

İşte bu Kur’an’ı mehcur’dur…

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tezhip, ne sülüs, ne hat yazmak için
***
Kimimiz “konuşarak” terk ederiz.

Kur’an üzerine bol bol konuşuruz. Nutuklar atar, hutbeler irad ederiz. Konuşmalarımızı en güzel ayetlerle süsleriz. Besmele, hamdele ve salvele ile başlar, “hur-i iyn” dualarıyla bitiririz. Tefsir dersleri yapar, tapınaklarda vaaz verir, kürsülerde gerdan kıvırmaya bayılırız.

İşte bu Kur’an’ı mehcur’dur…

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tapınak, ne nutuk, ne vaaz dini için

Kimimiz “kenarında dolanıp durarak” terk ederiz.

Emsile, bina, maksut, avamil, beleğat, usul, hadis, fıkıh, kelam vadilerinde dolanır dururuz. 72 ilmi öğrenmek için bina okur döner döner bir daha okuruz. Ömür biter 72 ilim bitmez. Meslek kaygılarından, kariyer hesaplarından ilahi mesajın özünü unutur gideriz. Peygamberin ağzından “Bu kız çocukları hangi suçundan dolayı öldürüldü” ayetini duyar duymaz kılıcını çekip “Bundan böyle kılıcım bu sözün arkasındadır!” diyen sokaktaki adamın sadeliğini, heyecanını, doğrudan muhataplığını hissetmeye kasınıp durmaktan bir türlü sıra gelmez. Halbuki iş bu kadar sade ve basittir.

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne meslek kaygıları ne kariyer hesapları için

***
Kimimiz de “açık arayarak” terk ederiz.

Kur’an’da habire açık ararız. Dörde kadar evlenmeyi emrediyormuş, köleliği onaylıyormuş, erkeğe iki kadına bir hak veriyormuş, kadını aşağılıyormuş, zina edeni taşlayın diyormuş, Muhammed çocuk yaşta kızla evlenmiş, hurafeyle doluymuş vs. diyerek terk ederiz. Kur’an’ı sönmüş bir yıldız gibi görürüz. Eski çağların kitabı muamelesi yaparız. Çağa ayak uyduramadığını söyleriz. Çöl kitabı veya Arap dini olarak görürüz. Bütün bunları gösterebilmek için açık üstüne açık ararız.

İşte bu Kur’an’ı mehcur’dur…

İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne erkeği yüceltmek, ne kadını aşağılamak için
Ne Araba paye vermek, ne Acemi hor görmek için

Oysa bu kitap esas itibarîyle “yaşayan hayatın” içinde “okunur”. Yaşayan hayattan koptuğu an terkedilmiş (mehcur) olur. Çünkü onun oluş ve doğuş tabiatında dosdoğru “yaşayan hayatın” içinden gelen (kitabun qayyime) özelliği vardır. Keza hakkında bilgi sahibi olurken bile “metafizik bir gerilim” içinde ve “korku ve titreme” (huşu) halinde olmak icap eder. Aksi halde size kendini açmaz.

Zira bu kitap tapınaklarda değil, varoluş sancısı çeken bir öksüzün mağaradan şehre inmesiyle şehrin sokaklarında, evlerinde, çarşılarında, pazarlarında ve de giderek savaş alanlarında doğmuştur. Bu nedenle onu okurken, içinden, “dışarıda gürül gürül akan hayatın” sesini; diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının yalvarışlarını, kölelerin zincir seslerini, at kişnemelerini, kılıç şakırtılarını, şehit feryatlarını, gazi çığlıklarını duymuyorsanız onu asla okumuş olamazsınız.

“Metinde geçmeyeni duyabilmek” işte bu bunun için vardır.

Çünkü Kuran sadece bir “metin” değildir. Onun meali de metinde görünenin yan tarafına yazılması değildir. Bilakis meal, metinde geçmeyeni duyabilme çabasının adıdır. Zira üzerinde çalıştığınız metin, metinlerden bir metin değildir. Bu metin öyle kolayına ortaya çıkmamıştır. Arkasında yirmi üç yıl boyunca esen bir ruh, dalgalanan bir heyecan ve coşkun bir hareket vardır. Bunlardan nasibiniz yoksa Kuran okumak ha bir kuru emektir…

Peki, nedir Kuran?

Kuran, bilgiden ziyade esasında bir bilinç kaynağıdır. Epistemolojiden ziyade ontolojiye dâhildir. Yani bilgi kaynağı olmaktan ziyade, bilgiye ulaşacak olan insanoğluna hitaptır. İnsanı çevresine tepki vermeye çağırır. Onda “Allah şuuru” (takva) uyandırarak hayat yolculuğunda “birlikte yürümeye” davet eder. Bu şuur uyandıktan sonra bilgiye insan kendisi ulaşacaktır.

Bilgi ise bütün varlığa saçılmıştır; tarih, tabiat ve hayat... Bilgi bütünüyle tek bir kişiye veya bölgeye inhisar edilmemiştir. İnsana düşen bunları aramak, esaslı bir hakikat arayışına girmek, tarihin, tabiatın ve hayatın neresinde ise bulup ortaya çıkarmak, Çin’de de olsa gidip almaktır.
Kuran sınırlı sayıda bilgi verdiği yerde bile esas itibarîyle şuur oluşturmak istemektedir. Kuran’ın yazılı bir metin olarak, tekrarlı, kesintili, vurgulu ve dalgalı akışında bunu görmek mümkündür. Esasında Kuran, deruni dile ve cânu gönüle yönelmiş bir hitabettir.

Kuran, insanlığa hiç duyulmamış yepyeni şeyleri getirmez. Bilakis bilindiği halde uygulanmayan, o çok bilenen fakat oralı olunmayan, çeşitli sebeplerle savsaklanan, her insanda fıtraten var olan insanlık vicdanını (basâirun li’n-nâs) uyandırmak ister (45/20). Uyanan vicdanın hayata yansımasını bekler; iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, sevgi, saygı, söz, namus, adalet, erdem, vefa, dostluk, kardeşlik, cömertlik, yiğitlik, mertlik gibi temel insanlık değerleri (hablu’n-nâs) üzerinde ısrarla durur (3/112) ve sürekli olarak bunları talep eder. Bunları aynı zamanda Allah’ın ipi/yolu/değerleri (hablullah) olarak vazeder (3/112).

Kuran bize hakikat arayışında yoldaş olmak ister. Yardım eder, aptalca bir yanlışlığa düşmememiz için bizi uyarır. “Allah” kavramının peşine düşürerek, her şeyden bağımsızlaşmamızı sağlar. Böylece bizi her tür batıl bağımlılıktan kurtararak özgürleştirir. Bu anlamda Kuran işaret parmağı gibidir. Bilfiil, bizzat ve “hemen şimdi” işaret ettiği yöne gitmemizi ister, işaret parmağının kendisi ile uğraşıp durmamızı değil…

ALINTI:
(Yaşayan Kur’an; Türkçe Meal-Tefsir, Önsöz’den, İnşa yayınları, İst. 2007). (http://www.kitapline.com/magaza/?otr=0&is=203&ist=7642e7064f9c1e7081d780a2345109cf&sn=618014&taze=0)

abrek93
08-06-2011, 05:44
Çok güzel ve çok faydalı bir paylaşım.Ama şu bölüme katılmıyorum.

Kimimiz “konuşarak” terk ederiz.
Kur’an üzerine bol bol konuşuruz. Nutuklar atar, hutbeler irad ederiz. Konuşmalarımızı en güzel ayetlerle süsleriz. Besmele, hamdele ve salvele ile başlar, “hur-i iyn” dualarıyla bitiririz. Tefsir dersleri yapar, tapınaklarda vaaz verir, kürsülerde gerdan kıvırmaya bayılırız.

Özellikle tefsir dersi yapmak zaten Kur'anı anlamaya çalışmaktır.Üzerinde tefsiri yapılmış bir Kur'an nasıl Kur'an-ı Mehcur olur.Bu sahiplenilmiş bir Kur'an'dır bana kalırsa.

unnamed
08-06-2011, 05:47
abrek açıkça söylüyorum..
aynı kişinin konularını güncelleyip durma:@

Özgür Çağrı
08-06-2011, 06:05
yalnız sss reyiz iyi konular açıyormuş

unnamed
08-06-2011, 06:07
yalnız sss reyiz iyi konular açıyormuş



furkannnnn:@:@

Özgür Çağrı
08-06-2011, 06:08
furkannnnn:@:@



özelden yaz bari merak etttim

unnamed
08-06-2011, 06:09
özelden yaz bari merak etttim
furkan konuşuruz bi ara...

bayrakbekcisi_
08-06-2011, 06:11
abi ayıptır sorması bende merak ettim ne şerefsiz bir adamış bu kadar ya

İntifada
08-06-2011, 06:13
haksız diyemem...

bayrakbekcisi_
08-06-2011, 07:35
kim?
_

abrek93
08-13-2011, 05:30
abrek açıkça söylüyorum..
aynı kişinin konularını güncelleyip durma:@



Ben henüz yeniyim.Daha önce başka forum siteleriyle de pek alakam olmadı.Bu işin usulu kaidesi nedir pek bilmem.Burda olan bi konuya yorum yapma hakkımız yok mu yani bunu mu demeye getiriyosun??

unnamed
08-13-2011, 05:45
yorum yap yada yapma demiyorum...
lakin eski arşivdeki konuları hortlatma gereği duyma...
konuyu açan arkadaşın eskiler nasıl olduğunu bilirler..
elle tutulur bir kaç konusu kaldı forumda...
onlarıda en yakın zamanda temizletiriz inşaAllah...

abrek93
08-13-2011, 06:07
Tamam o zaman.Yalnız madem bu adam banlandı.Niye köklü üye diye geçiyo.Sevilmeyen bi adam olduğunu bilseydim güncellemezdim zaten.Hem tarihlerede bakmıyorum ben hoşuma giden başlığı açıyorum,okuyorum.Bundan sonra güncellemem bu kişinin konularını o zman.Cahilliğime verin...

unnamed
08-13-2011, 06:13
est.cahillikle alakası yok...
yeni kullanıcısınız ondandır...
hayırlı sahurlar...

hazal akdoğan
10-13-2011, 19:10
KUR AN HAYATIMIZIN HERYERİNDE .. BAKIŞLARIMIZ DA KALBİMİZDE İÇİMİZDE DÜŞÜNCELERİMİZ DE EN MASUM OLDUĞUMUZ ANLARDA .. KUR AN BİZİM AYNAMIZ ASLINDA FAKAT NE YAZIK Kİ BAZI İNSANLAR BU AYNAYA ARKADAN BAKMAYI TERCİH EDİYORLAR.

samilkilic
09-30-2012, 18:02
Kuran Yaradının Aciz Kulu İnsanların Kalbinde dir...Her ne kadar unutulsada Kutsal'ımın yeri İnsan Yüreğidir... Taş duvarlara, kireçli cephelere süs olamaz... O'nun yeri avuçların içidir...

O merhametin dogrulugun temsilidir, kalbinde fikrinde O'nu yer edemez isen, seninde insanlıgın bu topraklar üzerinde yer edemez... Ruhun tatmin olmaz tatminkar olamaz Şüküre kapatırsın gözlerini...

İnsanoğlu unutmamalıdır ki ! Nesef aldıgımız sürece Cennette Cehennemde insanın kalbinin içidir.Gece uykuya daldıgınızda kendinizi mahkeme edebiliyorsanız işte ozaman insansınız !

vatandelisi
07-28-2016, 13:20
Niçin etmektesiniz amel etmediğiniz kelamı.
Kurani yaşayışta kesmek var mıdır selamı.
Namaz ile niyaz ile etmeli pâk şu ömr-i hayvanı.
Bilmeli elbet nedir nicedir helal ile haramı.

Ört kardeşim varsa kardeşinin ayıbı bırak beyanı.
Emr-i bil-ma'ruf nehy-i ani'l-münker ile kur divanı.
Bu zümreden çıkar imiş nice yiğitler, titretir cihanı.
Onların yâdındadır Kuranı, kalbindedir sarsılmaz imanı.

crealiveonline
08-12-2016, 17:06
helaaaal