fatih kısaparmak balon baskılı balon Maç son saniyeye dek sürer ama hayat, süresi belli bir maç değildir - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Maç son saniyeye dek sürer ama hayat, süresi belli bir maç değildir


Ak_Kelebek
06-25-2008, 10:45
Başbakan, Türk milli futbol takınmının önce Çek Cumhuriyeti, sonra da Hırvatistan önündeki son dakika, hatta son saniye galibiyetini, Anayasa Mahkemesi’nde süren AK Parti kapatma davası ile ilk kez irtibatlandırmıyordu. Ama dün, bu teşbihe artık iyice inanmış görünüyordu.


Bu benzetme, kulağa hoş geliyor olsa da riskli. Süresi belli oyunlarda, örneğin spor karşılaşmalarında son düdük çalınca karşılaşma biter. Kimin kazanıp kazanmadığı belli olur. Berabere biten maçlarda dahi, alınan puanın lig sonunda bir değeri olur, ona göre ya şampiyon olursunuz, ya da olmazsınız. Üçüncü bir seçenek yoktur. Bu durumu en iyi, yarışma sporlarında kullanılan “Gümüş kazanılmaz, altın kaybedilir” sözü özetler.


Hayat böyle değildir. Siyaset de böyle değildir. Düdük çalınca maçın biteceği, kimin kazanıp, kimin kaybedeceğinin belli olacağı bir maç değildir siyaset.


Nobel ödüllü matematikçi John Nash’ın da katkılarıyla ekonomi, siyaset ve diplomaside yeni çığırlar açan oyun teorisi bunu söylemiyor mu? Başbakan’ın dış ilişkilerde dilinden düşürmediği ‘kazan-kazan’ kavramının özü bu değil mi?


Anayasa Mahkemesi’ndeki davanın da tıpkı böyle kazanılıp kaybedileceği son dakikada, son saniyede atılacak bir golle sonucun belirleneceği bir maç gibi algılanması doğru değil. Örneğin, AK Parti hakkında kapatma kararı alınırsa, kim kazanmış, kim kaybetmiş olacak? ‘Demokrasi kaybedecek, yargıç devleti kazanacak’ gibi yine kulakta kalan ama fazla anlam taşımayan sözlerden ayıklarsak, kazananan Mahkeme, kaybeden Erdoğan ve onun misyonu mu olmuş olacak? Daha şimdiden bir kapatma olması halinde AK Parti’nin devamı partinin kurulacağı, Başbakan Erdoğan’ın gerekirse ve izin verilirse bağımsız milletvekili olarak Meclis’e girip ‘yola devam’ edeceği söylenmiyor mu? Bu yeni koşıllar altında Anayasa Mahkemesi’nin yapı ve usûllerinin de değişeceği bir Anayasa değişikliğinin gündeme gelmesi uzak mı?


Başbakan belki de bu sözleri, kendisini ‘Gün bugündür, korkunun ecele faydası yoktur’ diyerek, Nasrettin Hoca’yı Timur’un önüne gönderenler gibi hata yapmaya teşvik edenlere kapılmayacağını göstermek, ‘gün doğmadan neler doğar’ demiş olmak için söylüyordur. Ama Mehkeme sürecini, son dakikada atılan golle galip gelinecek bir maç gibi düşünülürse, son dakikada gol atılmazsa yenilgiyi de kabullenmiş olunmaz mı?


Türkiye’nin, bu süreci kapatma-kapatmama ikilemine sıkıştırmadan, süresi bitip düdük çalınacak bir maç olarak algılamadan başarıyla atlatacak çözümlere ihtiyacı var. Belki hiç kimsenin tam olarak kazanmış sayılmayacağı, kimsenin tam olarak kaybetmiş de sayılmayacağı bir üçüncü yol bulmak mümkün.


Bunu bulmak öncelikle Anayasa Mahkemesi’ne düşüyor. Meclis Başkanı Köksal Toptan ve eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun ayrı noktalardan hareketle mümkün olduğunu söyledikleri yolu; yani partiyi mahkûm edip, kapatma değil Hazine yardımını kesme cezası vermeyi mutlaka başka kimse değil Mahkeme tayin edecek. Mahkeme bunu siyasi sonuçlarını kestirerek değil, kitaptaki imkânlarına göre tayin edecek kuşkusuz; ama bunun toplum, siyaset ve ekonomideki gerilimi alacağı, AK Parti’ye de gerekli ders ve uyarıyı kırıp dökmeden vereceği söylenebilir.


Bu arada AK Parti’ni yönetiminde Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ve Cumhuriyet reformlarıyla hesaplaşma anlayışı olup olmadığına da açıklık getirilmesi lazım. Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat’ın New York Times gazetesinde yayımlanan sözleri, bu tartışmayı başlatmış bulunuyor. CHP lideri Deniz Baykal dün Meclis grubuna ‘Fırat doğrusunu söylüyor’ derken, AK Parti’deki bu hesaplaşma havasına dikkat çekmek istiyordu. Bu tartışmanın aslında tam sırasıdır. Hazır tartışmaya başlamışken hepsi bir arada çıkar. Ama Erdoğan bu konuya mutlaka açıklık getirmek zorunda. Fırat’ın açtığı kutudan atmosfere yayılan sorular yanıtsız kalamaz.

Murat YETKİN
Radikal