fatih kısaparmak balon baskılı balon Mert ULUHANLI "Sen Hangi Savcıyı Tutuyorsun?" - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mert ULUHANLI "Sen Hangi Savcıyı Tutuyorsun?"


Ertuğrul ÖZGÜL
05-18-2009, 19:50
Bana Savcını Söyle Senin Ne Düşündüğünü Söyleyeyim

Son günlerde ülkemiz garip bir duruma geldi. Bir insanın hangi düşünceye sahip olduğunu tuttuğu savcıyı söyleyerek bulabilirsiniz. Aslında gazeteciler için de bu durum aynı. Çok ünlü bir hukukçumuz eski bir Yargıtay Başsavcısı var. Bu ünlü hukukçudan başka da zaten hukukçu yok Türkiye’de. Bu ünlü hukukçu kendisinin de zaman zaman yazı yazdığı bir gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın tutuklanması üzerine Ergenekon savcılarının, yetkisini aştığını ileri sürdü.

Kanadoğlu ve Vural'a Göre Soruşturma Yanlış Yürütülüyor

Gerek bu ünlü hukukçu Sabih Kanadoğlu gerek diğer ünlü hukukçumuz Vural Savaş yaptıkları açıklamalarda bu soruşturmanın yanlış yürütüldüğünü, şüphelilerin haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedirler.

Kanadoğlu ve Vural

Kendilerinin en iyi hukukçular oldukları konusunda hiç kuşkumuz bulunmamaktadır. Çünkü kendileri bu iyi hukukçulukları nedeniyle emsalleri arasında temayüz edip Yargıtay üyesi seçilmişler, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca yapılan seçimde en çok oy alan beş aday arasına girebilmişler ve Cumhurbaşkanı tarafından bu göreve layık görülmüşlerdir. Ancak ben bu büyük hukukçularımızın adlarını hiçbir aydınlattıkları olay nedeniyle hatırlamıyorum. Ya da yürüttükleri bir soruşturma nedeniyle de hatırlamıyorum. Bu hukukçuların adı daha çok yaptıkları siyasi açıklamalarla akıllarda kalmaktadır.

Peki bu soruşturma nasıl yapılmalıdır?

Bu ünlü hukukçulara göre siz şüphelileri önce kibar bir şekilde savcılığa davet edin. Eğer gelmezse zorla getirin. Davetiyede ne için çağırdığınızı da açıkça belirtin. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 145 ve 146. maddelerdeki düzenleme bu yöndedir.

Şimdiye kadar bir sürü faili meçhul olayın neden bu ünlü hukukçular döneminde aydınlatılamadığını anlamak için bu açıklamaları okumak yeterli.

Faili Meçhullerin Neden Bulunamıyor

Aynı Kanunda başka hükümler de bulunmaktadır. Örneğin, arama, elkoyma, yakalama ile ilgili düzenlemeler de içerir bu Kanun. Eğer evinde arama yapılacak, eşyaları aranacak, bilgisayarına el konulacak birisini siz davetiye ile çağırırsanız bu aslında ben bu olayı aydınlatmak istemiyorum, ama bakın kanunda hüküm de var ben ne yapayım demektir. Aslında basında ben bu haberleri okuyunca ilk aklıma gelen şey, demek ki bugüne kadar neden olayların faillerinin bulunamadığıydı.

Ardından elime 25 Ocak 2005 tarihli gazeteler geçti. Orada da Kanadoğlu, faili meçhullerin ideolojik ve siyasal bağlantısı olduğuna işaret ederek “bu tür cinayetlerin oluşumundan itibaren savcılığın el koyduğu, yönlendirdiği tek bir vaka gösteremezsiniz” demiştir. Devamla ya bilgiler saklanır ya da yetkiler bölüştürüldüğü için koordinasyon sorunu yaşanır demiş. Siz bir savcıdan bunları duyunca şaşırırsınız elbette.

İki konudan şikayet etmektedir.

Birincisi kolluk savcıdan bilgi gizlemektedir.

İkincisi ise savcının yetki çevresinin dışında da araştırma yapılması gerekir. Çözüm ise Türkiye Başsavcılığıdır.

Ceza Muhakemesi Kanununda yetki konusu 12. madde ve devamında düzenlenmiş ve madde davaya bakma yetkisi diye başlamaktadır. Yani buradaki yetki her şeyden önce açılmış davalardaki yetkiyi kapsamaktadır. 161. maddede kendi yetki alanı dışında işlem yapılması gerekiyorsa bunu o yer savcısından ister demektedir.

251. madde ise eski adıyla Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin yetkisini düzenlemektedir. Maddenin 3. fıkrası soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde delillerin bulunduğu yerlere gidilerek soruşturma yapılabileceğini, suçun yetkili olunan ağır ceza çevresi dışında işlenmesi halinde cumhuriyet savcısının suçun işlendiği yer cumhuriyet savcısından soruşturmanın yapılmasını isteyebileceğini belirtmektedir. Oysa 12. madde davaya bakma yetkisi suçun işlendiği yer mahkemesine aittir demektedir. Demek oluyor ki 12. maddedeki genel kurala 251/3. madde bir istisna getirmektedir. Bu istisnaya göre suç başka yerde işlenmiş olsa bile soruşturmanın yapılabileceğini, o yer savcısından soruşturmanın yapılmasını isteyebilir ifadesiyle vurgulamıştır. Aksini isteseydi kanun koyucu isteyebilir değil ister derdi. Öte yandan zaten 251/3. maddede gerek görürse suç mahalli ile delillerin bulunduğu yere gidilerek soruşturma yapılabileceği açıkça belirtilmiştir.

Yasanın kaleme alınış biçiminden anlaşıldığına göre, bırakın suçun kendi yargı çevresinde işlenmesini, suç başka yargı çevresinde işlenmiş olsa bile soruşturma yapılabileceği anlaşılmaktadır. Kaldı ki suç kendi yargı çevresinde işlenen ya da birden fazla yargı çevresini ilgilendirdiğinde sayın Kanadoğlunun belirttiği gibi savcı ne yapalım olayı aydınlatamadık demek yerine ilgili yerlere kendisi bile giderek delil araştırması yapabilecektir. Öte yandan Mustafa Balbay gözaltına alınırken İstanbul’un talimatını uygulayan Ankara Cumhuriyet basavcılığıdır.

Yargı bağımsızlığını savunacak olan ve hakim ve savcıların tek sivil toplum kuruluşu olan YARSAV ise yürütülen soruşturma ve yargılamayı etkilemek amaçlı olduğu çok açık olan Anayasal düzene karşı suçların soruşturulması yöntemi konulu bir toplantı düzenlemiştir.

Toplantının konusuna bakarak bu kanıya varmak yanlış olur. Toplantıda yapılan konuşmalarda da yürütülen soruşturmanın açıkça yasalara aykırı olduğu, savcıların suç işlediği, sorumlu olacakları gibi konular vurgulanmıştır.

Vural Savaş, Savcıyı Tehdit Etti

Vural Savaş konuşmasında savcıları açık biçimde tehdit etmiştir. Adalet Bakanı soruşturma izni verirse başlarına neler geleceğini bildiklerinden iktidarın telkinlerine veya onları hoşnut edecek davranışlara girerler demiştir. Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, eğer Adalet Bakanlığı soruşturma izni verirse başınıza neler gelecek ey savcılar demektedir.

Savaş, eğer bu izin çıkarsa HSYK bu savcıların görevlerine devam etmelerine izin vermez demiştir. Daha önce de Kanadoğlu Ergenekon soruşturması Şemdinli gibi olmaya mahkûmdur demiştir. Yani savcısı meslekten atılır dava da sonuçlanmaz demek istemiştir. Bu konuşulanları başkaları söyleyebilir ama bunları söyleyenler Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış iki kişidir. Söyledikleri toplantıyı düzenleyen hâkim ve savcıları temsil ettiğini ileri süren Yarsav adlı dernektir.

Yargı Bu İşi Kendi İçinde Çözecek

Şimdi yerin altından bombalar, kemikler, evlerden işyerlerinden krokiler, suikast planları çıktıkça artık işi bildik yöntemlerle çözmekten başka çare kalmamıştır. Peki nasıl yapılacaktır? Çözümü de 4 Mart 2009 tarihli yazısında Mehmet Ali Kışlalı açıklamıştır. Yani bu işi yargı kendi içinde çözecektir. Nitekim son olarak Onur Öymen Ankara’da hakimler var diyerek işin eninde sonunda geleceği Yargıtay’da ve tabi ki HSYK’da çözüleceğini belirtmiştir.

Gelinen noktada insanlar hukukçular arasındaki bu derin görüş ayrılığını ve statükocu hukukçular ile faili meçhullerin üzerine cesaretle gidebilen savcıları ayırt edebilir hale gelmiştir. Yıllarca ülkemizi kan gölüne çeviren kanlı ellerin arkasını ortaya çıkarmaya çalışan savcılar benim tuttuğum savcılardır.