Ayşe_Berra
12-19-2007, 12:44
MÜZİK AŞKINA BATI'YA GİDİN!
Sayın Fazıl Say!
Ben doğduğumdan beri azınlıktayım!
Ben derken kendimi kastetmiyorum.
Doğuştan itibaren küçük görülmüş, horlanmış...
Okuduğu mekteplerde doğru dürüst edebiyat, matematik, İngilizce, müzik, resim dersleri alamamış milyonlarca Anadolulu insandan bahsediyorum...
Daha iyisi ben değil biz diyeyim!
Büyük piyanist Fazıl Bey, biz doğduğumuzdan beri azınlıktayız, evet...
Biz doğduğumuzdan beri mahrumiyet içindeyiz...
Biz anamızın kucağından tozun toprağın, karın çamurun içine bırakılıp, “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” misali Allah’ın hikmeti ile bugünlere gelmiş milyonlarız.
Biz doğduğumuzdan beri azınlıktayız.
Bizim anne, babalarımız namaz kılıp, oruç tuttukları için hor görülmüş “garip”lerdir.
Anne ve babalarımız devrin sağcı ve solcu kodamanlarının yanında işçilik, amelilik, kapıcılık, evelerde temizcilik yaprak bizleri büyütüp okullara göndermişlerdir...
Giydiği çizme ile giydiği çorabın boyu birbirine uymadığı için çizmenin lastik boynu ayağında halka halka yara yapan kızlar ve oğlanlarız biz...
Lisede, üniversitede, “yüksek sanatlarla uğraşan” okuldaşları, (arkadaş diyemiyorum) daha sonra iş hayatında aynı mekânda bulunan meslektaşları tarafından “taşralı” muamelesi ile dışlananlardanız bizler.
Biz bütün aşağılamalara, itelemelere rağmen başaranlar da hiç çağrılmadık Cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarına...
Gülben Ergen’in eşiyle katıldığı sene de katılmadık, bu sene de, daha önce de... Bundan sonra da çağırılmayacağız...
Bizler Türk evlatlarıyız evet ama hiç bir zaman “Beyaz Türklerden” sayılmadık, sayılmayacağız...
Bizler “Kara budun”dan “Kara Türk”leriz.
Doğduğumuzda ezan okudular kulaklarımıza. Ölünce Kur’an okuyarak gömecekler bizleri. Biz askerliğimizi çağcıl eşkıyaların cirit attığı dağlarda yaptık, haberiniz var mı?
Biz Madımak yangınında ölenlerle birlikte yandık, Başbağlarla’da katledilenlerle kurşunladık...
Siz Batıcı laik elitler, o köyün masum insanlarını bir kere hatırınıza getirdiniz mi? Madımak’da katledilenler insandı, aydındı da onlar insan değil karanlık mıydı?
Hiç aklına gelmedi mi, o mazlum Türk insanları için de bir beste yapmak?
...
Fazıl bey, siz bence ülkeyi terk edin! Karanızı ertelemeyin lütfen. Allah aşkına yapın! Müzik aşkına yapın!
Bakalım o çok sevdiğiniz çağdaş, laik, uygar, klasik müziğin vatanı Batı’da ne kadar el üstünde tutulup saygı ile alkışlanıp sevgi görecek siniz?
Lütfen gidin ve birkaç yıl deneyin.
Siz de rahatlarsınız biz de.
Hem bu işin sonunda başarıp biz kara Türklerin yüzünü kızartma ihtimali de var…
Ne dersiniz?
Coşkun Çokyiğit
Sayın Fazıl Say!
Ben doğduğumdan beri azınlıktayım!
Ben derken kendimi kastetmiyorum.
Doğuştan itibaren küçük görülmüş, horlanmış...
Okuduğu mekteplerde doğru dürüst edebiyat, matematik, İngilizce, müzik, resim dersleri alamamış milyonlarca Anadolulu insandan bahsediyorum...
Daha iyisi ben değil biz diyeyim!
Büyük piyanist Fazıl Bey, biz doğduğumuzdan beri azınlıktayız, evet...
Biz doğduğumuzdan beri mahrumiyet içindeyiz...
Biz anamızın kucağından tozun toprağın, karın çamurun içine bırakılıp, “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” misali Allah’ın hikmeti ile bugünlere gelmiş milyonlarız.
Biz doğduğumuzdan beri azınlıktayız.
Bizim anne, babalarımız namaz kılıp, oruç tuttukları için hor görülmüş “garip”lerdir.
Anne ve babalarımız devrin sağcı ve solcu kodamanlarının yanında işçilik, amelilik, kapıcılık, evelerde temizcilik yaprak bizleri büyütüp okullara göndermişlerdir...
Giydiği çizme ile giydiği çorabın boyu birbirine uymadığı için çizmenin lastik boynu ayağında halka halka yara yapan kızlar ve oğlanlarız biz...
Lisede, üniversitede, “yüksek sanatlarla uğraşan” okuldaşları, (arkadaş diyemiyorum) daha sonra iş hayatında aynı mekânda bulunan meslektaşları tarafından “taşralı” muamelesi ile dışlananlardanız bizler.
Biz bütün aşağılamalara, itelemelere rağmen başaranlar da hiç çağrılmadık Cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarına...
Gülben Ergen’in eşiyle katıldığı sene de katılmadık, bu sene de, daha önce de... Bundan sonra da çağırılmayacağız...
Bizler Türk evlatlarıyız evet ama hiç bir zaman “Beyaz Türklerden” sayılmadık, sayılmayacağız...
Bizler “Kara budun”dan “Kara Türk”leriz.
Doğduğumuzda ezan okudular kulaklarımıza. Ölünce Kur’an okuyarak gömecekler bizleri. Biz askerliğimizi çağcıl eşkıyaların cirit attığı dağlarda yaptık, haberiniz var mı?
Biz Madımak yangınında ölenlerle birlikte yandık, Başbağlarla’da katledilenlerle kurşunladık...
Siz Batıcı laik elitler, o köyün masum insanlarını bir kere hatırınıza getirdiniz mi? Madımak’da katledilenler insandı, aydındı da onlar insan değil karanlık mıydı?
Hiç aklına gelmedi mi, o mazlum Türk insanları için de bir beste yapmak?
...
Fazıl bey, siz bence ülkeyi terk edin! Karanızı ertelemeyin lütfen. Allah aşkına yapın! Müzik aşkına yapın!
Bakalım o çok sevdiğiniz çağdaş, laik, uygar, klasik müziğin vatanı Batı’da ne kadar el üstünde tutulup saygı ile alkışlanıp sevgi görecek siniz?
Lütfen gidin ve birkaç yıl deneyin.
Siz de rahatlarsınız biz de.
Hem bu işin sonunda başarıp biz kara Türklerin yüzünü kızartma ihtimali de var…
Ne dersiniz?
Coşkun Çokyiğit