CeVHeR
05-08-2008, 16:45
Niye Saldırıyorlar...
Geçmişi hatırlamazsak, geçmişle kıyaslamalar yapmazsak, bugünü anlamak mümkün olmaz.
Nokta'nın yayınladığı 'Darbe Günlükleri'ne göre 2004 yılı başında Doğan Grubu gazetelerinin kimi yetkilileri, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ile buluşuyor.
Konu: Henüz iki yılını dahi doldurmamış olan hükümete karşı darbe yapılırken, medyanın desteğini sağlamak.
Apoletliler, 28 Şubat (1997) döneminde edindikleri tecrübeyle, medya desteği olmadan, günümüz şartlarında müdahalenin imkânsızlaştığını kavramış durumda.
Ancak mutabakat sağlanamıyor.
Taraflar ayrılıyor.
Merak ediyorum: Acaba bu sefer, kim, kimle, neyi, ne zaman konuştu? Belli ki "fiyatta" anlaşmışlar.
Şu hale baksanıza: Doğan Grubu bünyesinde 100 köşeci varsa, bunların 90'ının yazdıkları (ve daha da önemlisi yazmadıkları) aynı; sadece üslupları farklı.
'28 Şubat'ta da aynısını yapmışlardı. Bir iki istisna kalem hariç tamamı postal civeleği kesilmişti başımıza.
O dönemde Sabah da aynı çizgideydi: Genelkurmay bünyesindeki illegal Batı Çalışma Grubu adlı teşkilatın ürettiği haberler sorgusuz sualsiz yayınlanıyor... Ankara'dan gelen telefonlarla istenmeyen gazetecilere yol veriliyordu.
Mesela 28 Şubat'ın kurbanlarından biri Mehmet Ali Birand'dır ama artık teslim olmuş durumda. Bu kez işini kaybetmeyecek.
Sanırım niye SABAH'a saldırdıklarını artık daha iyi anlıyorsunuz: Çünkü bu kez onlarla aynı 'sipere' girmedi.
----------------------
Maymunlaşanlar...
Hukukçu Prof. Niyazi Öktem, şöyle diyor: "Ergenekon ve benzeri gibi olaylar, aydın kesim tarafından hafife alınıyor. Bu yaklaşımın bir tarafı şu: 'Ne pahasına olursa olsun bu iktidar gitmeli' diyenler işin ciddiyetini biliyor ve bundan hoşlanıyor. Ötekiler ise olayın farkında değil, küçümsüyorlar. Fakat zihniyetleri bu tip çetelerin oluşmasına zemin hazırlıyor." (Semin Gümüşel ile röportaj, Yeni Aktüel, sayı: 148)
Prof. Öktem önemli bir noktaya değiniyor: Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerini, Malatya katliamını, Danıştay saldırısını, Ümraniye bombalarını, silahları, TNT kalıplarını, fünyeleri filan geçiyorum...
Ergenekon (ya da adı her neyse) tipi bir örgütlenmeye kendi gözleri ve kulaklarıyla şahit olmuş. Geçmişte örgütün kimi eylemlerinden bizzat zarar görmüş insanlar arasında dahi, "Ergenekon mu; bırakın o masalı" diyenler var.
Olacak iş değil.
Özellikle son iki yılda yüzlerce "alamet" belirmesine, ortalık "işaretlerle" dolup taşmasına rağmen, bazı entelektüel çevrelerde tam bir akıl tutulması hüküm sürmekte.
Zaten topal olan demokrasimizi, tam kötürüm hale getirmek isteyenleri desteklemeye devam ediyorlar.
Diyelim ki bir siyasetçinin sarf ettiği bir cümlenin orasından burasından çekiştirerek yorumlamayı; söylenmeyenden ve kastedilmeyenden bin bir kötücül anlam çıkarmayı biliyorlar da...
Onca cinayet, saldırı, patlama olurken... Devletlü taifesinin ağzından, bir hukuk devletinde toplu iğne başı kadar yer bulamayacak laflar dökülürken iki laf etmeyi bilemiyorlar. "Ne, kim, patlamış mı, öyle mi demiş, valla duymadım" diye maymunlaşmayı tercih ediyorlar.
Onlara fıstık atalım.
Emre AKÖZ / SABAH 08/05/2008
Geçmişi hatırlamazsak, geçmişle kıyaslamalar yapmazsak, bugünü anlamak mümkün olmaz.
Nokta'nın yayınladığı 'Darbe Günlükleri'ne göre 2004 yılı başında Doğan Grubu gazetelerinin kimi yetkilileri, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ile buluşuyor.
Konu: Henüz iki yılını dahi doldurmamış olan hükümete karşı darbe yapılırken, medyanın desteğini sağlamak.
Apoletliler, 28 Şubat (1997) döneminde edindikleri tecrübeyle, medya desteği olmadan, günümüz şartlarında müdahalenin imkânsızlaştığını kavramış durumda.
Ancak mutabakat sağlanamıyor.
Taraflar ayrılıyor.
Merak ediyorum: Acaba bu sefer, kim, kimle, neyi, ne zaman konuştu? Belli ki "fiyatta" anlaşmışlar.
Şu hale baksanıza: Doğan Grubu bünyesinde 100 köşeci varsa, bunların 90'ının yazdıkları (ve daha da önemlisi yazmadıkları) aynı; sadece üslupları farklı.
'28 Şubat'ta da aynısını yapmışlardı. Bir iki istisna kalem hariç tamamı postal civeleği kesilmişti başımıza.
O dönemde Sabah da aynı çizgideydi: Genelkurmay bünyesindeki illegal Batı Çalışma Grubu adlı teşkilatın ürettiği haberler sorgusuz sualsiz yayınlanıyor... Ankara'dan gelen telefonlarla istenmeyen gazetecilere yol veriliyordu.
Mesela 28 Şubat'ın kurbanlarından biri Mehmet Ali Birand'dır ama artık teslim olmuş durumda. Bu kez işini kaybetmeyecek.
Sanırım niye SABAH'a saldırdıklarını artık daha iyi anlıyorsunuz: Çünkü bu kez onlarla aynı 'sipere' girmedi.
----------------------
Maymunlaşanlar...
Hukukçu Prof. Niyazi Öktem, şöyle diyor: "Ergenekon ve benzeri gibi olaylar, aydın kesim tarafından hafife alınıyor. Bu yaklaşımın bir tarafı şu: 'Ne pahasına olursa olsun bu iktidar gitmeli' diyenler işin ciddiyetini biliyor ve bundan hoşlanıyor. Ötekiler ise olayın farkında değil, küçümsüyorlar. Fakat zihniyetleri bu tip çetelerin oluşmasına zemin hazırlıyor." (Semin Gümüşel ile röportaj, Yeni Aktüel, sayı: 148)
Prof. Öktem önemli bir noktaya değiniyor: Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerini, Malatya katliamını, Danıştay saldırısını, Ümraniye bombalarını, silahları, TNT kalıplarını, fünyeleri filan geçiyorum...
Ergenekon (ya da adı her neyse) tipi bir örgütlenmeye kendi gözleri ve kulaklarıyla şahit olmuş. Geçmişte örgütün kimi eylemlerinden bizzat zarar görmüş insanlar arasında dahi, "Ergenekon mu; bırakın o masalı" diyenler var.
Olacak iş değil.
Özellikle son iki yılda yüzlerce "alamet" belirmesine, ortalık "işaretlerle" dolup taşmasına rağmen, bazı entelektüel çevrelerde tam bir akıl tutulması hüküm sürmekte.
Zaten topal olan demokrasimizi, tam kötürüm hale getirmek isteyenleri desteklemeye devam ediyorlar.
Diyelim ki bir siyasetçinin sarf ettiği bir cümlenin orasından burasından çekiştirerek yorumlamayı; söylenmeyenden ve kastedilmeyenden bin bir kötücül anlam çıkarmayı biliyorlar da...
Onca cinayet, saldırı, patlama olurken... Devletlü taifesinin ağzından, bir hukuk devletinde toplu iğne başı kadar yer bulamayacak laflar dökülürken iki laf etmeyi bilemiyorlar. "Ne, kim, patlamış mı, öyle mi demiş, valla duymadım" diye maymunlaşmayı tercih ediyorlar.
Onlara fıstık atalım.
Emre AKÖZ / SABAH 08/05/2008