tozkaldiran
07-10-2007, 19:04
Bugün Gazetesi yazarı Nuh Gönültaş'ın siyasi partileri topa tuttuğu yazısı...
Başbuğ İlhan abi...
Dünya ne garip bir döngü içinde... Olayları, insanları sırf belli bir zaman dilimi ile değerlendirmeye kalktığımızda, karşımıza çözümü zor bir puzzle çıkıyor.
Kim derdi, MHP'nin baş düşmanı... Solun, büyük "abisi"nin- birgün MHP'yi göklere çıkaran ve hatta hakiki misyonunu anlatan bir yazıyı kaleme alacağını...
Ve bunu Cumhuriyet'teki köşesinden "cesurca" dünyaya ilan edeceğini... Kimin dediği önemli değil... Buna kim inanırdı Allah aşkına? Rahmetli Başbuğ'a biri, "Başbuğum, şu azılı solcu İlhan Selçuk, bir gün MHP'ye övgüler düzecek" deseydi, "Ne övgüsü lan! Şaşırdın mı" derdi muhtemelen... Ama hayat bizlere bir şey daha öğretti işte... Aslında amaç "bağcıyı övmek" değil, "üzüm yemek!" AKP karşıtı cephenin argümanlarına baktığımızda, çok şaşırmıyoruz. Tuncay Özkan biraderimizin de salık verdiği üzre, "Sağcılar MHP'ye, solcular CHP'ye" doktrini kurulmuş bir saat gibi işliyor! AKP karşıtı cephede, söylem noktasında "fark göremiyorum, ya sen!" nakaratı hakim. İşçi Partisi'nin "Lozan Fatihi" Doğu Perinçek... "10 milyar dolardan aşağıya tezkereye destek vermeyeceği ortaya çıkan büyük at pazarlıkçısı" Deniz Baykal... Siyasetin neresine oturtacağımızı bilemediğimiz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin "gaza gelmiş" lideri Mehmet Ağar...
AKP'nin "ampülünü söndürmek" uğruna, elindeki "mumu söndüren" Erkan Mumcu... Sokaklarında çocukların ip atlayacağı bir Türkiye yerine, dar ağacında sallanan "ip"lerin hayaliyle, siyaset yapan Devlet Bahçeli... "Babasının ve kardeşinin nerede olmadığını bile bilmeyen" hayırlı evlat Cem Uzan... "28 Şubat din adamı"nın Büyük Teneke Partisi... Hepsinin argümanı aynı...
Hepsi "sapına kadar ulusalcı" takılıyor, şehit cenazelerinden besleniyorlar. Ciddi bir parti programıyla, ülkeyi IMF'den kurtaracak reçeteler yok... İşsizliği azaltacak; reel, ciddi politikalar yok... Ekonomideki devlet tahakkümünü bitirip, özelleştirmeyle ülkenin önünü açacak programlar hiç yok. Şimdi bütün bunların ortasında kırk yıllık "İlhan Abi" çıkıyor, sırf AKP düşmanlığı, sırf ulusalcılık yaparak MHP'ye övgüler diziyor... Bunu neye yormalıyız? MHP'liler de, dünürcü gelenlerin beğendiği kız gibi sırıtarak, "İlhan Abi"ye gülücükler gönderiyorlar... Ama...
Ama, 12 Eylül sonrasında kurulan sıkı yönetim mahkemelerinde, ülkücü gençleri ipten kurtaran Arınç'a ve partisine karşı hasmane tutum sergiliyorlar... Darbeden sonra "kimsenin"... Buraya dikkat edin... Kimsenin kendisine sahip çıkmadığını anlatan Selçuk Özdağ adlı Ülkücü, Bülent Arınç'ın para almadan 7 yıl boyunca Ülkücü gençleri savunduğunu ve aileleriyle de ilgilendiğini söylüyordu bir süre önce... Bugün, "İlhan Abi"yi kutsayan... MHP kadrolarının, 12 Eylül günlerini yeniden hatırlamalarının zamanıdır...
Bu iş, kürsüden "yağlı urgan" atmaya benzemez... Vatandaş bunları unutmaz. Irmaklar tersine akmaz. Eski dost düşman, eski düşman dost olmaz!
Bugün
Başbuğ İlhan abi...
Dünya ne garip bir döngü içinde... Olayları, insanları sırf belli bir zaman dilimi ile değerlendirmeye kalktığımızda, karşımıza çözümü zor bir puzzle çıkıyor.
Kim derdi, MHP'nin baş düşmanı... Solun, büyük "abisi"nin- birgün MHP'yi göklere çıkaran ve hatta hakiki misyonunu anlatan bir yazıyı kaleme alacağını...
Ve bunu Cumhuriyet'teki köşesinden "cesurca" dünyaya ilan edeceğini... Kimin dediği önemli değil... Buna kim inanırdı Allah aşkına? Rahmetli Başbuğ'a biri, "Başbuğum, şu azılı solcu İlhan Selçuk, bir gün MHP'ye övgüler düzecek" deseydi, "Ne övgüsü lan! Şaşırdın mı" derdi muhtemelen... Ama hayat bizlere bir şey daha öğretti işte... Aslında amaç "bağcıyı övmek" değil, "üzüm yemek!" AKP karşıtı cephenin argümanlarına baktığımızda, çok şaşırmıyoruz. Tuncay Özkan biraderimizin de salık verdiği üzre, "Sağcılar MHP'ye, solcular CHP'ye" doktrini kurulmuş bir saat gibi işliyor! AKP karşıtı cephede, söylem noktasında "fark göremiyorum, ya sen!" nakaratı hakim. İşçi Partisi'nin "Lozan Fatihi" Doğu Perinçek... "10 milyar dolardan aşağıya tezkereye destek vermeyeceği ortaya çıkan büyük at pazarlıkçısı" Deniz Baykal... Siyasetin neresine oturtacağımızı bilemediğimiz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin "gaza gelmiş" lideri Mehmet Ağar...
AKP'nin "ampülünü söndürmek" uğruna, elindeki "mumu söndüren" Erkan Mumcu... Sokaklarında çocukların ip atlayacağı bir Türkiye yerine, dar ağacında sallanan "ip"lerin hayaliyle, siyaset yapan Devlet Bahçeli... "Babasının ve kardeşinin nerede olmadığını bile bilmeyen" hayırlı evlat Cem Uzan... "28 Şubat din adamı"nın Büyük Teneke Partisi... Hepsinin argümanı aynı...
Hepsi "sapına kadar ulusalcı" takılıyor, şehit cenazelerinden besleniyorlar. Ciddi bir parti programıyla, ülkeyi IMF'den kurtaracak reçeteler yok... İşsizliği azaltacak; reel, ciddi politikalar yok... Ekonomideki devlet tahakkümünü bitirip, özelleştirmeyle ülkenin önünü açacak programlar hiç yok. Şimdi bütün bunların ortasında kırk yıllık "İlhan Abi" çıkıyor, sırf AKP düşmanlığı, sırf ulusalcılık yaparak MHP'ye övgüler diziyor... Bunu neye yormalıyız? MHP'liler de, dünürcü gelenlerin beğendiği kız gibi sırıtarak, "İlhan Abi"ye gülücükler gönderiyorlar... Ama...
Ama, 12 Eylül sonrasında kurulan sıkı yönetim mahkemelerinde, ülkücü gençleri ipten kurtaran Arınç'a ve partisine karşı hasmane tutum sergiliyorlar... Darbeden sonra "kimsenin"... Buraya dikkat edin... Kimsenin kendisine sahip çıkmadığını anlatan Selçuk Özdağ adlı Ülkücü, Bülent Arınç'ın para almadan 7 yıl boyunca Ülkücü gençleri savunduğunu ve aileleriyle de ilgilendiğini söylüyordu bir süre önce... Bugün, "İlhan Abi"yi kutsayan... MHP kadrolarının, 12 Eylül günlerini yeniden hatırlamalarının zamanıdır...
Bu iş, kürsüden "yağlı urgan" atmaya benzemez... Vatandaş bunları unutmaz. Irmaklar tersine akmaz. Eski dost düşman, eski düşman dost olmaz!
Bugün