Yer: Diyarbakır-Bağlar ...

Olay: Kepenk kapatma eylemine iştirak etmeyen bir vatandaşın dükkanının tahrip edilmesi ...

Zanlılar: Apocular

Son birkaç aydır kürt meselesini asayiş ve anarşi meselesi olarak imgeleyen; ve sırat-ı müstakim'den sapan bir siyasi irade ile muhatabız ...

Siyasi iradenin elinin altında, vatandaşa karşı defaatçe orantısız güç kullanmış bir emniyet yedek gücü bulunmakta ...

Hergün tüm Kürd coğrafyasına sayısız gencin cansız bedenleri dağıtılmakta ...

Evlerden feryad-ı figan'lar yükselmekte ...

Analar ağlamakta, umutlar yitirilmekte ...

Bölgeyi havadan helikopterle turlayıp; ''ben kürt meselesi filan göremiyorum'' diyen cahil-cuhela takımına, malesef devletin yönetme yetkisi emanet edilmekte ...

Herşey keşmekeş ...

Cenderenin ortasında bir mazlum halk ...

Devlet karşısında silahlı-siyaset hakkını kullanan PKK ise devleti antidemokratlık ve ilkesizlikle suçlamakta ...

Çankaya rejiminin vatandaşlara baskıcı uygulamalar yaptığını ve hukuksuzluk üzerine varlığını idame ettirdiğini dile getirmekte ...

Peki şimdi sormadan edemeyeceğim ...

Siz kıymet-i muhterem BDP'li, PKK'li veyahutta Apocu hemşehrilerim ...

Bu devletin BDP'li teşkilatları basması, gece vakti derinlerle sıkı bağları bulunan ''kimi'' sivil milislerin size ait teşkilat binalarına tacizde bulunmasını göz ardı etmesi ile sizin gariban bir sofinin (sırf sizin emrinize uymamış diye) dükkanını tahrip etmeniz arasında ne fark var?

Kürtler siz ''ha dediğinizde hazır ol komutunda'' olmak zorunda mı?

Sizden olmayanın işyerini yakma, sizin gibi düşünmeyenin ekmek teknesini mahv etme özgürlüğünü hangi demokrasi kitabından referans aldınız?

Hele PKK'ye ait medya karteline artık ''yeter be, biraz edep!'' demek geliyor içimden; olay basbayağı düpedüz bir kör şiddet eylemi iken mağduru kontr-gerilla olarak yaftalamak hangi insani kavramla örtüşebilir?

Demokrasi tarihinin hangi evresinde adil ve hakaniyetli talepler, linç ve saldırı ile bağdaştırılmıştır ...

BDP çevresinde hasbelkader yekvücud olmuş pro-kürd kardeşlerim ...

Yapmayın, etmeyin!

Hiçbir zulüm ilelebed sürmez, ''zulümle abad olunmaz'' ...

Nasıl ki inkar ve imha üzerine kurgulanmış ve resmi zihniyetin tüm doğu politikasının omurgasını oluşturan şark islahat projesi bugün iflas etmiş ve sistem Kürd jeopolitiğinde can çekişiyor ise; aynı duruma böyle devam ederseniz sizler de düşersiniz!

Bugün olmasa da birkaç nesil sonra karşılacağınız hazin son aynı olabilir; biraz empati!

Hewaller;

Hani Kürtlerin birliğini istiyordunuz!

Hani temel hak taleplerimizde millet olarak ortak-konsensüse ulaşmamız gerekirdi!

Bu ortak akla nasıl ulaşacağız?

PKK'li olmayan ve PKK tarafından organize edilen bir eyleme iştirak etmeyen herkesin canına ve malına kast ederek mi?

Allah aşkına;

Bu tür kör şiddet kokan absürd eylemlerin Kürtlere ne tür çıkarsaması olabilir?

Kürtler ulusal-birliği sopanın kuvveti ile mi sağlayacak?

Tamam, amenna ...

Çağrınız normaldir ve her silahlı-siyasi kuvvet bu tür çağrıları yapar; mamafih çağrıya uymayan insanlara resmi ve gayr-i resmi tehditlerde bulunmanız gayr-i hukukidir ...

Lütfen ceddimizin bize bıraktığı izzet ve şerefi muhafaza edelim; ve örf ve adetimizin can damarı olan civanmertliği ve kadirşinaslığı elden bırakmayalım ...

Her aklına esen eline sopa alıp gözüne kestirdiğine fiili şiddete kalkışırsa; o diyarda hukuk değil yabanlık hakim olur; o toplumdan medeniyet namına bir uygarlık çıkmaz; aksine ellerinin altındaki var olan medeniyeti de kaybedip, barbarlığa muhtaç kalırlar ...

Gelin hep beraber selam dininin gölgesi altında aşiti atmosferinde kucaklaşalım ...

Yaşar Gülen

kaynak (http://www.haberdiyarbakir.com/author_article_detail.php?id=1632)