fatih kısaparmak balon baskılı balon PKK'ya Mahkum Edilen Halk (Yusuf Gezgin) - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : PKK'ya Mahkum Edilen Halk (Yusuf Gezgin)


Üç mevsim
12-09-2009, 10:57
http://www.aktifhaber.com/images/author/7_b.jpg
Yusuf GEZGİN
yusufgezgin@aktifhaber.com (yusufgezgin@aktifhaber.com)


Güneydoğu'da Güç Gerçeği Ve Devletin Güç Kullanımındaki Problem

Güneydoğu, aşiretlerin rekabeti, coğrafi şartların çetinliği nedeniyle gücün-sayısal çoğunluğun, erkek çocuğun kutsandığı bir coğrafyadır. Bölgedeki insanlar için güçlü olmak her şeyin önündedir bu nedenle güce göre konumlanırlar.

Son dönemlerde, bölgedeki önemli kentlerin DTP yönetimine geçmesi ve DTP siyasetçilerinin daha aymaz tavırlar içine girmesi nedeniyle bölge insanında PKK’nın sanılanın aksine güçlendiği ve toplum üzerindeki denetim kabiliyetini artırdığı kanaati oluşmuştur. Bu sebeple PKK’yı tasvip etmeyen, devletçi, korucu aşiretler-aileler bile estirilen korku havasının ve güç gösterisinin etkisiyle PKK’ya reverans yapmakta, “ne olur ne olmaz!” mülahazasıyla iyi geçinmenin yolunu aramaktadır. Bölge insanının güç algısını iyi bilen PKK-DTP toplum psikolojisini dikkate alarak daha güçlü ve etkili görünmeye çalışmakta, halka bu algıyı pompalamaktadır. DTP’li siyasetçilerin sert açıklamaları bir taraftan gerilimi-çözümsüzlüğü artırmayı hedeflerken; öte yandan Kürtlere: “biz güçlüyüz, bize yaslanmaktan başka çareniz yok!” intibaını vermektedir.

PKK-DTP silahlı mücadele zayıflamasına rağmen, açılım nedeniyle izlenen ılımlı politikaları suiistimal etmekte, “güçlü” oldukları hissini vererek tehditkâr yaklaşımlarla bölge insanını yanına çekmeye, yıldırmaya çalışmaktadır. Yerel yönetim sonuçları ve devletin-hükümetin KCK üzerine gitmemesi bu kesimi şımartmış ve küstahlaştırmıştır. Öteden beri örgütü destekleyen batılılar bu gün örgütün siyasi kanadına ve KCK’ya taktikler vermekte, stratejiler geliştirmektedirler.

Pek çoğunun aklına madem bölgede “güç” geçerli, silahtan çekiniliyor; devlet ve TSK orada yıllardır silah-şiddet kullanıyor; “neden bölge insanı devlete-askere teslim olmadı da, Marksist pozitivist PKK-DTP çizgisine kaydı; örgüt dindar, mutaassıp bir toplumda nasıl taban bulabildi?” diye sorulabilir...

Sorunun cevabı; Devletin, derin devletin ve askerlerin bölgede adaletsiz, dışlayıcı, rencide edici güç kullanmasıdır. İnsanları adam yerine koymaksızın, dillerini ve kimliklerini inkar ederek dönüştürmeye çalışmasıdır. Örgüte destek vermekle itham edilen, mağduriyetten Kürtçülüğe savrulan Güneydoğu insanı yıllarca PKK’ya itibar etmemiş, örgüte anarşist bir güruh olarak bakmıştı. Militanlar köylerden yiyecek ekmek bile alamıyorlardı başlarda.

Ama devlet, düşmana karşı savaşmak üzere eğitilen askeri bölgenin üzerine saldı, köyler yakıldı yıkıldı; yollar 10 km. de bir kesildi, akşamları bölge karanlığa gömüldü, köyler boşaltıldı, insanlar örgütle devletin şiddeti arasında sıkışıp kaldı. Vatandaş PKK’nın zorbalığı, haracı, cinayetleriyle uğraşırken, derin devletin kurup kullandığı Hizbullah musallat oldu.

Paramiliter guruplar güya devleti PKK elinden kurtarmak, vatandaşa gözdağı vermek için her türlü cinayeti, zulmü işledi. Karakollara gidenler bir daha dönmedi, onbinler faili meçhule kurban gitti. Devletin hukuksuz, adaletsiz güç-şiddet kullanımı marjinal bir örgüt olan PKK’yı güçlendirdi ve bu günlere getirdi. Kullanılanlar bu işi “vatan-millet adına” yaptığına inansa bile, birileri tam da bu sonucu amaçlamışlardı.

Devlet adaletsiz, yersiz güç kullandığı, vatandaşının üzerine askeri birlikler sürdüğü için PKK güçlendi ve taban buldu. PKK, tezleri güçlü olduğu, vatandaşa sevimli geldiği için değil, devletin itici tavırlarından ve yaptıklarından dolayı bu hale geldi. Devlet elindeki gücü hukukun, sosyolojinin ve siyaset biliminin gerçeklerini dikkate almadan kullandı ve DTP bölgede %70-80’lere varan oylar alabildi.

Bu gün PKK her olumlu adımı, açılımı silahlı mücadeleye bağlamakta ve “biz olmasaydık bunlar olmazdı” diyerek, otoritesini pekiştirmeye, bölge insanını bütünüyle teslim almaya çalışmaktadır.

Devlet yıllarca özensiz, adaletsiz güç kulanmış ve bölge insanını örgütün kucağına itmiştir. Şimdi yeni bir yanlışa girilmekte ve “örgüt güçlü”, “devlet zaafa uğramış” algısına neden olunmaktadır. Bölgedeki dengeler örgüt ve onun siyasi figüranı DTP’ye kaymaktadır. Kürtçülükle malul, gücü kutsayan bölge insanının devletten ümidi-korkuyu kesip örgüte teslim olması ihtimal dâhilindedir.
Hükümet-devlet bir yanlıştan başka bir yanlışa savrulmakta ve açılım-barış ortamı vs. derken ortalığı yakıp yıkan kalabalıklara ve ardındaki örgüte-KCK’ya göz yummaktadır.

Yapılacak şey basittir; hukuksuz, karanlık işlere bulaşmış ordu tıpkı ETA ve IRA’yla mücadelede yapıldığı gibi, terörle mücadeleden çekilecektir. Bir taraftan demokratik seviye, özgürlükler yükseltilirken, öte yandan şiddet kullanan, hukuksuz eylemler yapan, milletin camını çerçevesini indirenlerin ve bunları örgütleyenlerin üzerine gidilmeli, elebaşları içeriye tıkılmalıdır. Dağdaki teröristle ise profesyonel, özel eğitimli, sivil otoriteye bağlı timler mücadele etmelidir. Türkiye’de terör problemini çözme niyetinde problem vardır. Yoksa en ücra indeki teröristin bile bulunup imha edilmesi işten değildir ve bu imkânlara devletimiz sahiptir.
Yıllarca hukuksuz, adaletsiz güç kullanılarak PKK bu hale getirildi. Bu gün ise gerektiği yerlerde dahi devletin caydırıcı gücü kullanılmayarak, PKK’nın Kürtleri teslim almasına müsaade ediliyor…

Devlet-hükümet provokasyonlara rağmen demokratik açılımda kararlı durmalı, özgürlükleri genişletmelidir; ama hukuk çerçevesinde ve adaletle gücünü kullanmasını bilmelidir. Yoksa APO-PKK-DTP bölge insanının zihninde giderek büyüyen, “baş edilemez bir efsane” haline gelecek ve mücadele psikolojik zeminde kaybedilecektir.


9 Aralık 2009

Ukbâ
12-09-2009, 15:08
Pek çoğunun aklına madem bölgede “güç” geçerli, silahtan çekiniliyor; devlet ve TSK orada yıllardır silah-şiddet kullanıyor; “neden bölge insanı devlete-askere teslim olmadı da, Marksist pozitivist PKK-DTP çizgisine kaydı; örgüt dindar, mutaassıp bir toplumda nasıl taban bulabildi?” diye sorulabilir...

Sorunun cevabı; Devletin, derin devletin ve askerlerin bölgede adaletsiz, dışlayıcı, rencide edici güç kullanmasıdır. İnsanları adam yerine koymaksızın, dillerini ve kimliklerini inkar ederek dönüştürmeye çalışmasıdır. Örgüte destek vermekle itham edilen, mağduriyetten Kürtçülüğe savrulan Güneydoğu insanı yıllarca PKK’ya itibar etmemiş, örgüte anarşist bir güruh olarak bakmıştı. Militanlar köylerden yiyecek ekmek bile alamıyorlardı başlarda.

işte can alıcı nokta burası , soru ve soruya karşın cevap tam yerinde. Dtp ve pkk güçünü lanse etmek isterken arafta kalan halk sığınacak bir yer aramak zorunda kalıyor bu kısımda yazarımızın son satırlardaki formülü gayet makul.