EZEL
02-03-2013, 01:33
http://media.t24.com.tr/authors/page/emre-caliskan.jpg
Emre Çalışkan (http://t24.com.tr/yazar/emre-caliskan/178) Blog
A.E. Suriye’den Türkiye’ye kaçan askerlerden biri. Türkmen kökenli. Türkiye'ye kaçmadan önce Suriye’de zorunlu askerlik yapıyordu. Zorunlu görev süresi bitmesine karşın 7 aydır terhis olmasına izin verilmedi. Sonunda A.E. zorlu bir sürecin ardından Şam’dan Türkiye’ye kaçtı.
A.E. ile ilk kez beş yıl önce tanışmıştım. Suriye’de Arapça öğrenirken bana yardımcı olan arkadaşlarımdan biriydi. İletişimimiz hiç kopmadı. 2009 ile 2010 arasında Suriye’de gazeteci olarak kaldığım dönemde de tüm yoğunluğa karşın ara sıra görüşebiliyorduk. A.E. ile ilgili olarak Şam’daki Türk ve Araplardan her zaman olumlu yorumlar duydum.
http://t24.com.tr/media/editorials/Untitled-2şşş.jpg
A.E.’nin zorunlu olarak askere alındığını biliyordum.
Suriye’deki olaylar sırasında da facebook üzerinden konuşabiliyorduk. Olayların başladığı ilk günlerde A.E. “İki tarafın da suçu var. Ama sonuçta sorumluluk devletin” diyordu. Suriye’deki şiddetten A.E. de payına düşeni aldı. A.E., kimliğini gizli tutması nedeniyle ayrıntıları bende saklı bir pusuda Özgür Suriye Ordusu tarafından sırtından vuruldu.
A.E., bu olaydan sonra da Suriye'de artan şiddet sarmalında iki tarafın da suçlu olduğunu, ancak krizi çözmesi gereken sorumlunun Suriye rejimi olduğunu düşünüyordu.
A.E. ile Türkiye’ye kaçışından bir hafta sonra yeri ve zamanı güvenlik nedeniyle açıklayamadığım bir yerde buluştuk. Suriye’deki olaylarla ilgili son gelişmeleri konuştuk. A.E. Suriye’deki karışık güvenlik mekanizmasından yola çıkarak olayların bu noktaya nasıl geldiği anlattı.
A.E.’ye göre Suriye ordusunda Sünni ve Alevi (A.E.'nin kendisi “Nusayri” değil Alevi ifadesini kullanıyor) askerler arasında ciddi bir gerginlik var. Özellikle Savunma Bakanlığı’na düzenlenen saldırıdan sonra bu gerginliğin arttığını söylüyor A.E.
A.E. Suriye ordusunun Şam dışındaki kent merkezlerinde kontrolü yitirdiğini anlatıyor. Şam haricindeki kent merkezlerinden kırsal bölgelere ciddi göçlerin yaşandığını da sözlerine ekliyor.
A.E. Suriye kırsalındaki hemen hemen her köyün silahlandığını söylüyor. A.E.’nin anlattıklarına göre, Suriyelilerin yastık altındaki parasının yerini silahlar aldı. A.E.’nin dediğine göre ülkede silah satın almak artık hiç zor değil.
A.E.’nin T24’ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
‘Suriye’de terhis bitti, askerleri bırakmıyorlar’
- Suriye’de nerede görev yapıyordunuz ve ne zaman Türkiye’ye geldiniz?
Türkiye’ye geleli yaklaşık 1 hafta oldu. Gelmeden önce 25 ay boyunca askerdim. Şam kırsalında bir askeri birlikte görev yapıyordum. Operasyonlara katılmayan idari bir birimde görevliydim. 18 aylık zorunlu askerliğim bitmişti. 7 ay da fazladan askerlik yaptım. Bu dönemde artık hiçbir şekilde askeri bırakmıyorlar.
- Terhis olamıyor musunuz?
Terhis olayı yok artık. Ucu açık devam ediyorsunuz. Şam’dan Halep’e geldim. Halep’ten de Kilis’e yakın bir noktadan gayriresmi yollarla sınırı geçtim.
- Kim sizi sınırdan geçirdi? Kendi başınıza mı geçtiniz?
Hayır, kendi başıma geçmedim. O sınır köylerinde sürekli Türkiye’ye gayrimeşru yollardan gelip giden bazı insanlar var, yollar var.
‘Beni Türkiye’ye Özgür Suriye Ordusu soktu’
- Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi mi?
Evet. Hatta beni sınırdan geçiren Özgür Suriye Ordusu idi…
- Şu an Şam’daki çatışmalar ne durumda?
Şam merkezi diğer illere ya da Şam’ın kırsalına göre daha durgun ve sakin bir durumda. Ama Şam’ın etrafı genelde kenar mahalleleri ve şu anda 24 saat sürekli çatışma, bombardıman altında.
- Hangi mahalleler bunlar?
Genelde Şam’ın güney tarafı, Filistinli mültecilerin ağırlıklı yaşadığı bölgeler Tadamuk, Yarmuk, Muhayyen Filistin, Subeyna gibi yerler. Şam’ın içinde merkezî olarak da Kafer Susa ve Mezze bölgesi. Şam’ın biraz dışına çıkınca Şam’ın etrafı Muaddamiye, Derraya, Seyidine Zeynep gibi bölgeler aylardır çatışmalara ve askeri operasyonlara sahne oluyor.
- Şam’ın kaçta kaçı Esad yönetiminin kontrolünde?
Şam merkezi hâlâ büyük oranda Esad’ın kontrolünde. Ama nerede, ne zaman, ne şekilde çatışma olabileceği belli değil. Gerek ordu, gerek diğer güvenlik birimleri olmak üzere Şam’daki asker sayısı muazzam fazla... Merkezde ağırlıklı olarak ordu değil, güvenlik birimleri var.
‘Suriye’de ordudan güçlü güvenlik birimleri var’
- Nedir bu güvenlik birimleri?
Suriye’de yaklaşık 17 tane güvenlik birimi var. Bunların bazıları orduya, bazıları İçişleri Bakanlığı’na bağlı, ama onlar Suriye’deki en güçlü birimler. Çoğu ordudan bile daha güçlü olarak kabul edilir. Askeri istihbarat, siyasi istihbarat, İçişleri Bakanlığı’na bağlı cinayet masası gibi.
- Bu istihbarat görevlileri fiilen çarpışıyor mu?
Tabii; olayların başından beri çarpışıyorlar. Suriye’de kriz ilk başladığında, yani sadece protestolar başladığında sürekli bu güvenlik birimleri müdahale ediyordu. Başlarda ordu hiç ortada yoktu. Ordu çatışmalar arttığında ve muhaliflerin eline ağır silahlar geçtikten sonra devreye girdi.
- Ordunun müdahalesiyle bahsettiğiniz güvenlik birimlerinin müdahalesi arasında farklı bir tutum söz konusu mu?
Özel güvenlik birimlerinde askerliğini yapan erler değil, gönüllü askerler oluyor.
‘Güvenlik birimlerinde maaşlı askerler çalışıyor’
- Şebbiha mı bunlar?
Hayır, bunlar tamamen farklı. Özel güvenlik birimlerindeki gönüllü askerler. Türkiye’deki polis gibi düşünün. Ama bunlar polis değil.
- Bu “gönüllüler” maaş alıyor mu?
Tabii, bunlara uzman asker diyelim. Türkiye’deki örneği belki uzman çavuşlar olabilir. Bunlar zaten olaylardan önce de vardı. Özel güvenlik birimleri olaylardan önce de çok güçlüydü. Polisin halledemediği sorunlara onlar müdahil olur. Ordunun içinde yaşanan olaylar bile o bölgedeki güvenlik birimlerine havale edilir; yani askeri istihbarata (muhaberat Cevviye). Muhaberat Cevviye, Suriye’de en güçlü birimdir.
- Nedir bu Muhaberat cevviye?
Hava kuvvetlerine bağlı istihbarat servisi. Hava İstihbaratı Komutanı da General Cemil Hassan’dır.
- Bu farklı özel güvenlik birimleri birbirinden bağımsız mı?
Bunlar birbirinden bağımsız. Kimisi İçişleri Bakanlığı'na bağlı, kimisi Genelkurmay’a. Genelde bu birimlerin hesap verdiği nokta daha yüksektir. Cumhurbaşkanı gibi... Cemil Hassan dediğimiz kişi Savunma Bakanı ya da İçişleri Bakanı’ndan direktif alacak biri değil. Bunlar kendi içinde çok güçlü yapılar ve fiiliyatta doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlılar.
‘Halep’in yüzde 80’inden fazlası muhaliflerin kontrolünde’
- Suriye’nin kontrolü konusuna geri dönelim. Kaçarken Halep’ten geldiğinizi söylediniz. Halep’te muhaliflerin kentin yüzde 80’ini ele geçirdiğine yönelik iddialar vardı. Halep’e yönelik gözlemleriniz nedir?
Belki yüzde 80’den daha fazlasının muhaliflerin elinde olduğu söylenebilir. Halep’e tek bir giriş yolu var. O da güneybatı tarafındaki Şam yolundan. Şu ana kadar Suriye askerleri Halep’in bir mahallesinde bile doğru düzgün kontrolü ele geçiremedi. Çatışmalar Halep’in girişi olan Selahaddin ve Seyfül Delve diye bilinen mahallelerde oluyor. Buradaki çatışmalar her iki taraf için de vur-kaç operasyonları şeklinde. Ama Halep’in içinde mevzilenen Özgür Suriye Ordusu. Askeri birlikler Halep’in belli bölgelerine giriyor, çatışıyor ve tekrar geri çekiliyor. Şu sıralar ordu birlikleri ağırlıklı operasyonlarını havadan yürütüyor, bombardıman şeklinde.
‘Uyarılara rağmen evlerini terk edemeyen siviller zarar görüyor’
- Operasyonların sivillere yönelik olduğuna dair tepkiler de var. Sizin gözlemlediğiniz kadarıyla bu operasyonlar Özgür Suriye Ordusu’na mı, yoksa sivillere mi yönelikti?
Operasyonlar ayaklanma olan bölgede gerçekleşiyor. O bölgelerde zaten Özgür Suriye Ordusu’nun üyeleri var. Ama Suriye ordusu operasyon yaptığı bölgelerin içlerine kadar giremiyor kara kuvvetleriyle. İç kesimlere havadan, top atışı ya da tank atışı ile bombardıman yapıyor. Daha sonra ordu o bölgeye girmeye çalışıyor. Normal olarak o bölgede siviller de yaşıyor. İçeriye girdikten sonra bölgede sivil ya da asker ayırt etmeden de operasyonlar sürüyor. Bazen de operasyon yapılacak bölgelerde önceden duyuru yapılıyor. Bir-iki gün içinde bu bölgeden çıkın, evlerinizi bırakın diye. Herkes evlerini terk edemiyor. Herkesin gidecek yeri yok. Evlerini terk edemeyen siviller de çatışmalarda zarar görüyor.
‘Operasyonlara çoğunlukla Aleviler katılıyor’
- Operasyona katılan askerler hep Nusayriler mi? Senin Şam’daki gözlemlerin nedir?
Bir bölgeye operasyon olacağı zaman genelde Alevi (kendisi bu adlandırmayı kullanıyor) askerler katılıyor. Bunlar güvenlik birimlerindeki Aleviler ağırlıklı olarak. Bu arada güvenlik birimlerinin mensuplarının çok büyük bir bölümü Alevi kökenli.
Sünni askerler daha farklı şekilde kullanılıyor. Kurulan kontrol noktalarında ya da girecekleri bölgeyi önce kıskaç altına almada kullanılıyor. Sünni ve Alevi olarak karışık olan ordu grupları operasyonlara çok daha az katılıyorlar. Çünkü ordu, Sünni askerlerden korkuyor. Bırakıp gitmesinden, kaçmasından ya da muhaliflerin safına katılmasından endişe ediliyor.
- Siz bir fiil operasyonlara katıldınız mı?
Hayır.
- Sizin birliğinizden katılanlar oldu mu?
Hayır.
- Suriyeli arkadaşlarınız oldu mu operasyonlara katılan?
Evet.
- Bunlar Sünniler miydi?
Ağırlıklı olarak Alevi idi.
‘Operasyona katılmayı reddeden Sünnilere gözaltı ya da idam'
- Sünni arkadaşlarınız katılmadı mı?
Operasyonlarda Sünni olan arkadaşlarım da vardı. Olayların başında Sünniler zaten etkin bir şekilde kullanılıyordu. 2011’den bahsediyorum. İşler bu noktaya gelmemişti. Askerler arasında ciddi ayrımcılık yoktu. Ama son aylarda, son iki üç ayda askerler arasında ciddi mezhepsel ayrımcılık var.
- Sünni askerler bu tip operasyonlara katılmayı reddetmedi mi?
Reddedenler oldu. Bunlar gözaltına alındı ya da idam edildi.
‘Kurşun atmayı reddeden asker yerinde idam edilir’
- Kurşun atmayı reddeden bir askerin sonu...
Eğer bir operasyonda kurşun atmayı reddeden bir asker varsa komutanı tarafından silahı çekilip vurulur. Yerinde idam edilir... Askerden kaçtıktan sonra Özgür Suriye Ordusu mensupları bana farklı olaylardan bahsettiler. Halep merkezdeki çatışmalarda bazı askerlerin savaşmadığından bahsediyorlardı. Tankların hedefi nişan almadığını anlatıyordu. Askere emir geldiğinde vurmak zorunda. Ama askerler öldürmemek için boş hedeflere nişan alıyormuş. Halep’te onlarca tank ele geçirildi. Bazen askerler tankları bırakıp gidiyordu. Bu başlarda çok yaşandı Halep’te. Asker kendi canını kurtarmak için ya da savaşmak istemediği için tankı terk ediyordu. Muhalifler anlattığına göre tankların içinde zincirlenmiş ölü ve yaralı askerler de ele geçirmişler.
- Sünni ve Alevi askerler arasında anlaşmazlık ya da bir çatışma var mıydı?
Askerler arasında çatışma yok, ama çok ciddi bir gerilim var. Kimse kimseye selam vermez durumda şu an. Askerler birbirinden korkmaya başladı. Aleviler Sünnilerden, Sünniler Alevilerden korkuyor. Alevilerin korkmasının nedeni şu: Biz Sünni askerlere silah veriyoruz, kafası atar kalkıp bizi vurur diye. Sünniler de Alevilerden nasıl korkuyor? Yanlışlıkla ağızlarından bir şey çıkar ve rejime karşı bir şey söylerler diye korkuyorlar. O zaman istihbarat gelip askeri alıp götürüyor. Bunun örneği bizim bölükte oldu. Hatta baya bir örneği oldu. Birçok çocuğu alıp götürdüler...
- Sırf ağzından yanlış şeyler kaçırdığı için mi?
Evet. Mesela ilk aklıma gelen iki ay önce olan bir olay. Bizim bir arkadaşımız şehir merkezine inmişti. Yolda bölüğe gelirken Özgür Suriye Ordusu tarafından kaçırılmış. Çocuğu iki gün elde tutup serbest bırakmışlar. Çocuk birliğe iki gün geç gelince kaçırıldığını söyledi. “Seni niye tekrar bıraktılar” diye sordular. Bu çocuk Sünni Homs’luydu. Çocuğu hapse attılar. Daha sonra çocuğu askeri istihbarat alıp götürdü. Ertesi gün çocuğun iki oda arkadaşını da alıp götürdüler. Yaklaşık iki aydan fazla oldu ve çocuktan hiçbir haber yok.
‘Bizim bölüğün neredeyse yarısı kaçtı’
- Sizin bölüğünüzde sizin dışınızda kaçanlar oldu mu?
Benim bölüğümde subay, er, erbaş ve gönüllü askerler olmak üzere toplam sayı 350 kişiydik. Şu ana kadar kaçanların sayısı 150’ye ulaştı. Bunun içinde bir albay da var. Bizim bölükteki tek Sünni albaydı.
- Alevi askerlerden kaçanlar var mı?
Hayır. Öyle bir durum söz konusu bile olamaz.
- Siz Türkmen kökenlisiniz, Suriye ordusunda sizin gibi ne kadar çok Türkmen asker var?
Ne kadar olduğunu bilmiyorum. Bu mecburi bir askerlik hizmeti. Yaşı gelen herkes Türk, Arap ya da Kürt olduğuna bakılmaksızın askere gidiyor. Şöyle bir nokta var aslında; 2011’den beri hiç kimse askere gitmiyor. Askerlik zamanı gelenler dahi birliklerine gidip katılmıyor. Kimse de terhis olmuyor.
- Suriye’nin ne kadar askeri var?
Resmi olarak söylenen benim bildiğim 500 bin.
‘Suriye ordusu, daha çok dayanır'
- Sizce Suriye ordusu ne kadar dayanabilir daha?
Ordu tabii ki dayanır. Karşılarında savaştıkları insanlar askeri eğitim almamış. Sadece eline silah almış insanlar. Ordunun askeri eğitimi ve teçhizatı var. Ordu daha çok dayanır. Ordu vazgeçecek diye bir durum söz konusu değil.
- Sizce, ordu kapasitesinin kaçta kaçını kullanıyor?
Bence yüzde 50 bile değil.
‘Suriye rejimi, kendi ordusuna güvenmiyor’
- Bunu neye dayanarak diyorsunuz?
Örneğin Suriye ordusunun operasyonel olmayan idari birimleri çok fazla. Daha onlar yerinden kımıldamadı. Kışlalarından çıkmadılar bile. Olaylarla ilgileri bile yok. Onların tek görevi kendi rutin işlerine bakarak kendi birliklerini korumak. O anlamda Suriye ordusunun yüzde 50’si yerinden hareket etmedi.
Suriye ordusu çok büyük, kalabalık, bunu da aklınızda tutun. Ayrıca bunun farklı nedenleri var. Suriye rejimi, kendi ordusuna da güvenmiyor. Askere güvenip eline silah verip sokağa da salmıyor. 2011 sonlarında ve 2012 başlarında rejimin çok canı yandı. Özellikle Dara’ya gönderdiği askerler bırakıp silahlarıyla birlikte muhaliflere katıldı. Onun için bu konuda daha temkinli rejim. Bu sebepten ağırlıklı Alevi askerleri savaştırıyor.
- Suriye ordusunun güçlü olduğu yönleri nelerdir?
Muhaliflerin sayısı giderek artıyor. Teçhizatları var, silahları da giderek çoğaldı. Belki ordununkilerle kıyaslanamaz, ama muhalifler de güçleniyor. Ama Suriye ordusunun en büyük gücü hava kuvvetleri. Gerek İdlip, gerek Halep’te olsun Suriye ordusu operasyonlarını havadan sürdürüyor. Savaş uçaklarıyla bombardıman yapıyor. Muhaliflerin elinde sınırlı sayıda uçaksavar var. Ama onu kullanan muhalifler gerekli eğitimi almamış durumda. Özgür Suriye Ordusu kim? İşçi, çiftçi eline silah alan Suriyeliler.
- Dışarıdan gelen askerler ile ilgili iddialar var?
Onlarla ilgili iddialar var. Ama ben, kendi gözümle görmedim; birinci ağızdan da duymadım.
- Suriye ordusu size göre hâlâ güçlü, öyle mi?
Suriye ordusunun elinde kısa menzilli ve uzun menzilli füzeler var. Hava savunma sistemleri güçlü. Zaten bunu artık herkes biliyor. Onun dışında yerdeki gücü asker sayısının çok olmasından kaynaklı. Suriye nüfusu ile asker sayısını kıyasladığınızda muazzam bir sayı ortaya çıkıyor. Az önce bahsettiğim 500 bin rakamının içinde güvenlik birimlerinin sayısı yok. Normal ordudan bahsediyorum.
‘Devlet bizzat Alevileri silahlandırdı’
- Şebbiha tam olarak nedir?
Şebbiha tamamen sivillerden oluşan güçler. Bunların hiçbir askeri sıfatı yok. Rejime destek veren Alevilerden oluşuyor genel olarak. Bunlar gönüllü şekilde savaşıyorlar. Ama şunu söylemek gerekir Suriye’deki Alevilere zaten silah dağıtıldı.
- Nasıl, kim tarafından?
Devlet bizzat Alevileri silahlandırdı. Mesela Şam’ın merkezinde bir Alevi mahallesi var. O mahallenin tamamına silah dağıtıldı.
- Siz bu silahların dağıtıldığını gördünüz mü?
Gözümle gördüğüm daha ilginç bir olayı size anlatayım: Şam Üniversitesi’nde Alevi kökenli üniversite öğrencilerini topladılar. “Öğrenci Birliği” diye bir şey kurdular. Başlarda gösteriler olduğunda bu birliğe cop verip göstericileri dağıtmak için kullandılar. Şimdi o öğrencileri silahlandırdılar.
- Bu öğrenciler arasında Hıristiyan, Kürt ve Sünniler gibi unsurlar var mı?
Kesinlikle hayır, sadece Alevi öğrenciler...
- Suriye’de okuyan Hatay kökenli Türk-Alevi öğrenciler vardı. Bu silahlananların arasında Türk Alevi öğrenciler var mı?
Hataylı arkadaşlar bu olaylara katılmadı. Ama birkaç tane Türk ve Suriyeli çifte vatandaş Alevi öğrenciler vardı. Ama bunlara silah verilip verilmediğini bilmiyorum. Sanmıyorum o öğrencilerin silahlandırıldığını. Ama bazı çift vatandaşlığa sahip öğrenciler, ilk başlarda göstericileri dağıtmaya çalışan bu öğrenci birliğinde yer alıyordu. Yine de bu öğrencilere silah verildiğini sanmıyorum.
‘Silah verilen öğrenciler, silahsız öğrencilere kurşun sıktı’
- Diğer Alevi öğrencilere silah verildiğini söylediniz. Bu öğrenciler bu silahları sivillere karşı kullandı mı?
Kesinlikle, herkes Şam’da bunları gördü. Elinde silah olmayan göstericilere bu öğrenciler kurşun sıktı. Bunu yapanlar ağırlıklı işte Şebbiha dediğimiz gruplar. Tamamen sivil, ama devletin desteği altındalar.
- Ordunun içinde, sizin bölüğünüzde ya da arkadaşlarınız arasında bu rastgele sivillerin öldürülmesine tepki yok muydu?
Sünni askerlerden tabii ki bir tepki var. Onların hepsi zaten muhalif durumda ama ellerinden gelen bir şey yok. Onlar emir altında. Bırakıp kaçamıyorlar.
- Neden?
Elinde resmi bir izin kâğıdı olmayan bir askerin Şam’ın dışına çıkması mümkün değil. Şam’ın giriş ve çıkışlarında hep kontrol noktası var. Elinde izin kâğıdı olmayan bir asker, kaçmış bir askerdir. Onu hemen alıp tutukluyorlar zaten. O yüzden askerlerin kaçma, ayrılma ya da muhaliflere katılma durumu çok sıkıntılı bir durum.
- Siz bu gibi konuları Sünni askerlerle kendi aranızda konuşabiliyor muydunuz?
Elbette tabii ki konuşuyorduk.
‘Askerde Sünniler ve Aleviler ayrıldı, kimse kimseyi sevmiyor’
- Arkadaşların da bu olan bitene tepkili mi?
Tabii ki tüm Sünni askerler tepkili. Zaten askerler arasında gruplaşmalar oldu. Sünniler ve Aleviler ayrı grup. Artık kimse kimseyi sevmiyor. Kimse kimseye selam vermez duruma geldi
http://t24.com.tr/yazi/samdan-kacan-asker-anlatiyor-suriye-ordusu-hakkinda-her-sey/5584
Şam'dan kaçan asker anlatıyor: Özgür Suriye Ordusu ile Kürtler çatışabilir!
‘Savunma Bakanlığı’na yapılan saldırı ciddi panik başlattı’
- Anlattıklarınıza göre Esad’a karşı Sünniler arasında çok ciddi bir tepki var gibi gözüküyor. Ama Savunma Bakanlığı’nın kalbine düzenlenen saldırıda öldürülen Savunma Bakanı Sünni idi. Hâlen daha Esad rejimini destekleyen ciddi Alevi dışı unsurlar var. Bunlara ne diyorsunuz?
Haklısınız. Bunlar kesinlikle var. Ama zaten bunlar eskiden beri rejimin yanında yer alan insanlar. Ben Suriye’deki tüm Suriyelilerin rejime karşı olduğunu söylemiyorum. Destek verenler de var. Üst kademedeki komutanlar da var bu destekleyenlerin arasında.
- Savunma Bakanlığı’nın kalbini hedef alan saldırıdan biraz daha ayrıntılı konuşalım. Bu saldırının askerler arasındaki yankısı nasıl oldu?
Öncelikle asker olarak söyleyeyim; bu saldırıyı gören de, duyan da şoke oldu. Bir panik başladı askeri bölüklerde. Muhalifler bizim içimize kadar girdi mi, diye sorular sorulmaya başlandı. Herkes, Savunma Bakanı’nı öldürecek güce eriştiler mi, diye soruyordu. Ciddi bir panik başladı. Zaten şu an askerin morali sıfır. Gerek Sünni, gerek Alevi olsun, askerlerin morali sıfır. Korku içinde yaşıyorlar. Muhalifler yolda yakaladıkları askeri öldürebiliyorlar. Asker de bundan korkuyor.
- Bu saldırı sonrasında sizin bölükte nasıl bir değişiklik oldu?
Savunma Bakanı öldürüldükten sonra herkes çok temkinli davranmaya başladı. Askerler arasındaki asıl ayrımcılık o noktada başladı diyebilirim. Sünni askerlere bir güvensizlik başladı. Hatta ilk günlerde Sünni askerlere silah vermediler. Tüm askeri birliklerdeki komutanlar Sünni askerlerden korkuyor. İçerde ayaklanma olur, bölüğü ele geçirmeye çalışırlar diye. Sürekli gözetim altındalar…
‘Ölen askerlerin cesetleri ailelerine gönderilmiyor’
- Suriye ordusunda giderek artan kayıplar var. Bu kayıplar sizde nasıl bir etki yaratıyordu? Bir yanda sivillerin öldürülmesi, bir yanda muhaliflerin askerleri öldürmesi gibi haberler geliyordu sanırım.
Bu bir yandan zaten psikolojik bir mücadele. Askerin morali düşüyor. Onu korku sarıyor başta. Askerin moralini bozan farklı durumlar da var. Gördüğüm duyduğum birçok olay oldu. Asker kayıpları çoğaldı. Çatışma bölgelerinde onlarca asker ölüyor. O bölük komutanları o cesetleri oradan alıp ailelerine göndermiyor. Daha sonra o cesetler muhaliflerin eline geçiyor. Bunun çok örneği var, gördüğümüz ve duyduğumuz. Suriye ordusu bunu artık umursamıyor. Öyle bir duruma geldik ki, insanlık diye bir şey kalmadı. Ölü sayısı çoğaldığından büyük bir yılgınlık var. Ayrıca medyaya yansımayan bir durum da var. 100 asker ölürse “5 asker öldü” deniliyor. Çok sayıda asker ölüyor. Ölen asker de öldüğü ile kalıyor.
‘Askeri hapishanelerde toplu idamlar gerçekleştiriliyor’
- Siz, olayların bu noktaya gelmesinde sorumlu olarak kimi görüyorsunuz?
Suriye’de olaylar ilk başladığında insanlar elinde zeytin dalı ile gösterilere çıkıyordu. Özgürlük ve haklarını talep ediyordu. Rejim buna şiddetle karşılık verdi. Rejim, Suriye halkı 42 yıldır korku içinde zaten yaşıyor bu sert müdahaleye tepki göstermez, diyordu. Rejimin gücü çok fazlaydı, istihbarat servisi çok güçlüydü. Nasıl olsa bu olayları bastırırız diye bir anlayış vardı rejimde. Sonradan bu göstericilere rejim alenen ateş açtı. Daha sonra bu şiddet kademeli şekilde yükseldi. İnsanlar ufak ufak silahlanmaya başladı. Birkaç bin kişi gösteriye çıkıyordu. Göstericilere ateş atılma ihtimaline karşı, göstericilerin etrafında silahlı insanlar oluyordu başlarda. Daha sonra iki taraf silahlı çatışmalara başladı ve sonunda işler çığırından çıktı. Bütün sorumluluk bence rejimin. Şiddeti başlatan ve insanları öldürmeye başlayan onlar. Suriye’de ölümün dışında çok sayıda insan kayıp. Operasyonların yapıldığı bölgelerde genç gördükleri herkesi gözaltına alıyorlar. Kimse bu insanların nereye götürüldüğünü bilmiyor. Aldığımız haberle göre, bu gözaltına alınanların askeri hapishanelere götürülüyor. Hatta orada toplu idamlar gerçekleştiriyor.
‘Facebook’a yazdığı için işkence görüp sakat kaldı’
- Bunlar çok ciddi iddialar…
Size şunu anlatayım örneğin, Benim yakın bir arkadaşım Facebook’ta yazdığı bir cümle yüzünden gözaltına alındı. 17 gün gözaltında tutuldu. Orada çeşitli işkenceler görmüş; özellikle elektrik şoku gibi. Şu an arkadaşımın ayakları tutmuyor, sakat kaldı. Bunun gibi binlerce, hatta belki de yüz binlerce hikâye var Suriye’de.
‘Beni vuran Özgür Suriye Ordusu tarafındayım’
- Sizin bu olaylar sırasında vurulma durumunuz da söz konusu. Özgür Suriye Ordusu tarafından vuruldunuz. Bir yanda onların karşısındasınız, ama diğer yanda asker olmanıza karşın rejimi desteklemiyorsunuz. Bu nasıl bir ikilem? Sizce Suriye denkleminde bir taraf seçmek gerekiyor mu?
Maalesef olaylar şu an o noktaya geldi. İki taraftan birini seçmek durumundasınız. Üçüncü bir seçenek yok. Mecburi askerliği yapıyor bile olsanız o noktada bir seçim yapmalısınız. Ya rejimin yanında yer alacaksın ve halka karşı savaşacaksın ya da muhaliflere katılacaksın.
- Siz şu an sizi vuran grubun tarafında mısınız?
Evet, kesinlikle. Halk şu an o tarafta. Zulme maruz kalan insanlar onlar. Ben askeri üniforma taşıdığım için vuruldum. Bu açıdan bakınca gayet normal duruyor. Dediğim gibi bir taraf seçmek zorundasınız.
‘Taraf seçmek zorunda kaldığım için Suriye’yi terk ettim’
- Suriye ordusundan ayrıldınız ve Özgür Suriye Ordusu’na mı katıldınız?
Hayır, katılmadım.
- Neden?
Kişisel sebepler yüzünden. Ben savaşçı olarak doğmadım. Benim silahım kalem, kelimeler ya da görüşlerim olur. Savaş bana göre bir şey değil. Muhaliflere katılma durumunda bile insanları öldürmek zorundasınız. Ben askeriyenin içinden gelen biri olarak size çok sayıda masum askerin de öldüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Suriye’de taraf seçme zorunluluğunda kaldığım için Suriye’yi terk etmek zorunda kaldım.
‘Özgür Suriye Ordusu, 10 dakikada 16 askerin boğazını kesti!’
- Suriye’de Özgür Suriye Ordusu’nun da zulüm yaptığı iddia ediliyor...
Evet, ben de böyle durumlara şahit oldum.
- Nasıl?
Sivil kıyafetle, dolmuş ile gidiyordum. Şam’ın merkezinde Özgür Suriye Ordusu yolu kapattı. Önümüzdeki araçlarda 10 dakikalık kimlik kontrolü yaptı. 10 dakika içinde 16 tane askeri boğazlarını keserek öldürdüler.
- Bu 16 asker resmi kıyafetli miydi?
Hayır, sivil giyimliydi. Bölüklerinden evlerine gidiyordu. Sünni-Alevi olmasına bakmaksızın öldürüldüler. Asker isen rejimin tarafındasın ve halkını öldürüyorsun, bunun için de ölmeyi hak ediyorsun, diye düşünüyorlar. Suriye’deki şu anki genel kanı bu.
- Özgür Suriye Ordusu’na taraf olduğunuzu söylediniz az önce. Anlattıklarınıza bakılırsa bu durumda siz de masum insanları öldürenlerin tarafında mı yer almış oluyorsunuz?
Bunları onaylamak mümkün değil. Bu insanlık dışı bir olay. Özgür Suriye Ordusu da, muhalifler de ciddi hatalar yapıyor. Ama bir yandan düşününce diyorum ki; bu insanların başına neler geldi ki artık bu noktaya geldiler, bu derece insanlıktan çıktılar. Ama tekrar söylemek istiyorum. Sebebi ne olursa olsun bunu kabul etmek mümkün değil.
‘Suriye’deki orta ve üst sınıf da pasaportunu alarak ülkeyi terk etti’
- Suriye’deki çatışmalarda en çok masumlar etkileniyor. Türkiye gibi bölge ülkelerine mülteci göçü var. Şam’da da evlerini terk eden çok insan var mı?
Şam’ın kırsalındaki insanların yüzde 70’i, hatta yüzde 80’i göç etti. İnsanlar Şam merkezindeki okullarda, hatta parklarda yatıyorlar.
- Neden böyle bir göç oldu?
Şam’ın merkezi kırsalından daha güvenli. Kırsalda operasyonlar devam ediyor. Ürdün ve Lübnan olmak üzere Şam’dan yurtdışına gidenler var. Farklı şehirlere de çok göç oldu. İltica amaçlı kaçışlar medyada yankı buluyor. Ama Suriye’de maddi durumu daha iyi olan orta ve üst sınıflar da pasaportunu alarak ülkeyi terk etti.
- Ekonomi ve sosyal hayat anlamında soruyorum; Şam’da hayat durdu mu?
Büyük ölçüde durmuş durumda. Can güvenliğinizin olmadığı bir yerde diğer faaliyetlerin olması nasıl mümkün ki zaten?
‘Devlet bazı şehirlere desteği kesti’
- Temel ihtiyaç malzemelerine ulaşmada sıkıntı yaşanıyor mu?
Şam’da her şeye ulaşılıyor. Lazkiye ya da Tartus’ta da durum daha iyi. Fakat Suriye’nin genelinde ciddi sıkıntılar var. Homs, İdlip, Hama, Der-ül Zor ve Halep gibi kentlerde yakıt, benzin ve hatta tüp bulmak bile zor. Ama gıda maddelerinde sıkıntı pek yok. İnsanlar kendi tükettiği şeyleri bahçelerinde üretiyor.
- Neden bu saydığınız şehirlerde sıkıntı var?
Bu şehirlerin neredeyse devlet kontrolünden çıktığını söylemek mümkün. Devlet artık o şehirlerde yok. Devlet kurumu yok. Devlet de bu şehirlere desteğini kesti.
- Bu şehirlerde Suriye ordusu tamamen geri mi çekildi?
Bazı bölgelerde Suriye ordusu çekildi. Askerler genelde şehir merkezinde değiller, şehirlerin etrafındalar. Şehir merkezi muhaliflerin elinde. Uzaktan bombalarla şehirlere saldırıyorlar.
- Suriye ordusunun tam kapasite ile savaşmadığını söylemiştiniz. Hatta idari birliklerin kışladan çıkmadığını... Bu bölgelerin kontrolünü tekrar kazanmak için idari birlikler harekete geçmiyor mu?
Hayır. Rejimin ne düşündüğünü tam olarak bilmiyorum. Belki dediğim gibi askere güvensizlik var. Ayrıca coğrafi koşulları da düşünün. Bu bölgelerin bir kısmı çölün tam ortasında.
‘Hemen hemen her köy silahlanmış durumda’
- Halep ile Şam’ı kıyaslarsanız Halep’te durum nasıl?
Halep’te hemen hemen şehir merkezinde hiç insan yok. Halep şehir merkezinde normalde 3-4 milyon insan yaşıyordu. Ama şu an tam bir hayalet şehir gibi. Sokaklarda Özgür Suriye Ordusu’nun askerleri var. Gece gündüz farklı mahalle ve bölgelerde çatışmalar devam ediyor. Halep’teki insanların çoğu kentin kuzeyindeki kırsal bölgelerle Türkiye sınırına yakın köylere kaçmış durumdalar.
- Bu kaçtıkları yerler güvenli mi? Bu bölgede çatışmalar olmuyor mu?
O bölgelerde artık herkes silahlandı. Mesela Türkmenler de silahlandı. Köylere dışarıdan gelen silahlı kişileri sokmuyorlar.
- Bunu sadece Türkmenler mi yapıyor?
Hayır, hemen hemen her köy silahlanmış durumda. Kendi güvenliklerini sağlamaya çalışıyorlar.
- Kürtler de değil mi?
Evet, Kürtler de aynı şekilde.
‘Kürt bölglerine Kürt olmayan sokulmuyor, devlet de destek veriyor’
- Türk medyasında çıkan “Kürt gruplar kendi bağımsızlıklarını ilan ediyor” odaklı haberler de aynı mantığa mı dayanıyor?
Evet, onlar da. Şu an içeride dönen bir savaş var. Herkes bir şekilde kendini korumak için silahlandı.
- Kürtler Özgür Suriye Ordusu ile beraber hareket ediyor mu?
Kürtler ayaklanma başladığında Özgür Suriye Ordusu ile hareket ediyordu, özellikle Kamışlı bölgesindeki Kürtler. Ama son aylarda Halep’in Kürtleri tarafsız durmaya çalışıyor. Ama bu tarafsızlık rejime destek vermek anlamına geliyor. Mesela Halep’te Kürtlerin yaşadığı iki mahalle var. Oradaki Kürtler tamamen silahlandı ve rejim bunlara müsamaha gösterdi. Bu bölgelere Özgür Suriye Ordusu’nun üyelerini sokmuyorlar.
- Kürtlerle Özgür Suriye Ordusu çatışıyor mu?
Şu an için bir sıkıntı olmadı. Kürtlerin kontrolündeki bölgelere Suriye ordusu girebiliyor. Halep merkezdeki Kürtlerden bahsediyorum. Halep ve etrafında çok sayıda Kürt yaşıyor. Mesela Halep kırsalında Efrim bölgesi var. Bu bölgedeki Kürtler de silahlandı. O bölgeye Kürt olmayan kimseyi sokmuyor. Buna devlet biraz destek veriyor.
‘Özgür Suriye Ordusu ile Kürtler arasında çatışma çıkabilir’
- Bunun Türkmen ve Arap köylerinin silahlanmasından farkı ne?
Diğer köylerde, başkalarını sokmama gibi bir durum yok. Kürtler, başta muhalifler ile birlikteydiler ve şu an rejime destek verir tutum aldılar. Özgür Suriye Ordusu ile Kürtler arasında yakın zamanda çatışmalar olabileceğini düşünüyorum.
Suriye’ye silahlar nereden geliyor?
- Tam olarak ne demek istiyorsunuz “halk silahlandı” derken?
Şu an Suriye’de herkesin yastığının altında bir silah var.
- Nereden geliyor bu silahlar?
İçerden ya da bazen de dışarıdan. Basında Türkiye’den gelen silah desteğiyle ilgili iddiaları soruyorsunuz sanırım. Benim ailemin yaşadığı köy Türkiye sınırına oldukça yakın. Bizim köye kimse Türkiye’den gelip de silah dağıtmadı.
- Sizce bu silahlar nasıl temin edildi?
Suriye’de eskiden beri var olan silah tüccarları var. Bunlar bir şekilde ülkeye silahları sokuyor. Para karşılığında bu silahları satın alıyorsunuz.
‘Yastık altındaki paralarla silahlar alınıyor’
- Silahların maliyeti nasıl?
Kaleşnikof’un fiyatı şu an 2 bin dolar. Pompalı tüfeğin fiyatı 200 ile 500 dolar arası. Normal tabanca 2 ila 3 bin dolar arasında değişiyor.
- İnsanlar yastık altındaki paralarını silahlara mı yatırdı?
Aynen o şekilde oldu. İnsanlar için birinci olarak can güvenliği geriyor. Herkes elindeki avucundaki ile silah alıyor.
- Köyünüzde kontrolün köylülerde olduğunuzu söylediniz. Gece nöbet tutan silahlı köylüler mi var?
Evet, gece nöbet tutanlar köyün sakinleri, özellikle de gençler. Köyün girişinde ve çıkışında nöbet tutuluyor. Sadece bu bizim köyde değil. Hemen hemen o bölgelerdeki tüm köylerde nöbet tutuluyor.
- Şehirler arasında rahat bir şekilde seyahat etmek mümkün mü? Hayat nasıl akıyor?
Durum değişiyor. Mesela İdlib’e bakınca durum oldukça ilginç. Bazı bölgelerde Suriye ordusunun, bazı bölgelerde Özgür Suriye Ordusu’nun kontrol noktaları var. Bazen iki tarafın kontrol noktaları çok yakın olabiliyor. Hatta bazen bu mesafe 1 kilometreye kadar inebiliyor. Yolculuk yaparken Suriye ordusunun kontrol noktasından geçtikten 1 kilometre sonra Özgür Suriye Ordu’sunun kontrol noktasını görüyorsunuz.
- İki taraf da öyle durumlarda sivillere saldırmıyor o zaman?
Yok, hayır. Bazen Suriye ordusu kontrol noktasında olayların olduğu illerden geliyorsanız ve gençseniz gözaltına alınmanız için yeterli olabiliyor. İsim listelerine bakıyorlar.
- İki taraf arasında 1 kilometre sınır farkı var ve taraflar birbirine saldırmıyor mu?
Bahsettiğim yerlerdeki çatışmalar gece oluyor. Gündüz bir nevi ateşkes ilan ediliyor gibi. Herkes birbirinin mevzisini biliyor, ama gündüz çatışma olmuyor.
‘Halep’ten sonra tüm kontrol Özgür Suriye Ordusu’nda’
- Yani Özgür Suriye Ordusu fiili olarak bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmiş durumda mı?
Evet, büyük ölçüde Dara, İdlip, Der-ül Zor, Halep gibi il merkezleri ve bunun etrafındaki kırsal alanlar da var.
- Şam’dan çıkıp Halep’ten Türkiye’ye kaçarak geldiniz. Halep’ten sonra tüm kontrol Özgür Suriye Ordusu’nda mı?
Evet, orada neredeyse Suriye askeri yok. Hatta orada Suriye devleti yok. Oradan nerdeyse iki-üç ay öncesinde çekildiler. Oraya sadece havadan operasyon yapıyorlar.
‘Özgür Suriye Ordusu’nun mahkemeleri ve hapishaneleri var’
- Özgür Suriye Ordusu kontrol ettiği bölgelerde idari yönetim merkezleri kuruyor mu?
Özgür Suriye Ordusu yeni yeni organize olmaya çalışıyor. Her köy ya da kasabada Özgür Suriye Ordusu’ndan üyeler mevcut. Hatta bizim köyün merkezindeki belediye binasında üç temsilcileri var. Köy ve kasabalarda çıkan kavga-hırsızlık gibi adli olaylara müdahale ediyorlar. Hatta kuzey bölgelerinde hapishane ve mahkemeleri var.
- Sınır kapısında da kontrol onlarda…
Benim bildiğim üç kapının kontrolü onlarda. Suriye vatandaşı pasaport ile Türkiye’ye geçmeye çalıştığında pasaportlara damga bile basıyorlar.
‘Özgür Suriye Ordusu’nun şehirler arası koordinasyonunda sorun var’
- Hemen hemen Suriye’nin farklı birçok noktasında Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolü olduğunu söylediniz. Bu birimler arasında iletişim var mı? Özgür Suriye Ordusu’nun merkezi bir yapılanması var mı?
Esad rejiminden kaçan üst rütbeli askerlerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun merkezi bir yapılanması var. Ama ülke genelinde bölüm bölüm farklı şehirlerde oluşumlar var. Bunların koordinasyonu şu an sağlanmaya çalışılıyor. Mesela Halep’in kuzeyinde Liva Tevhid diye bir bölük var. Bunlar küçük bölüklerin birleşmesiyle oluştu. Sayılarının bini geçtiği söyleniyor. İdlib tarafında Liva Ahrar-ı Şam diye bir bölük var. Homs’ta Ketibetül Faruk diye bir grup var. Şam’da da Liva Ahrar-ı Şam birliği var.
- Bunlar birbirinden bağımsız fraksiyonlar mı?
Şehirler arası koordinasyonda sorun var. Ama aynı şehirlerde bulunan birlikler birbiriyle koordineli şekilde çalışıyorlar.
- Siz ordudan kaçtıktan sonra Özgür Suriye Ordusu size nasıl davrandı?
Kaçtıktan sonra önce Özgür Suriye Ordusu’na gidip kaçışımı haber verdim. Onlardan kötü bir muamele görmedim. Tekrar geri dönüp dönmeyeceğimi sordular önce. Hayır, dedikten sonra onlara katılıp katılmayacağımı da sordular. Şu an düşünmediğimi söyledim. Fakat ben gelmeden önce aileme üstü kapalı “Oğlun niye gelmedi, kaçmadı” diye soruyorlarmış. Ailem de “kaçma imkânı olmadığı için kaçamadığımı” söylemiş.
Emre Çalışkan (http://t24.com.tr/yazar/emre-caliskan/178) Blog
A.E. Suriye’den Türkiye’ye kaçan askerlerden biri. Türkmen kökenli. Türkiye'ye kaçmadan önce Suriye’de zorunlu askerlik yapıyordu. Zorunlu görev süresi bitmesine karşın 7 aydır terhis olmasına izin verilmedi. Sonunda A.E. zorlu bir sürecin ardından Şam’dan Türkiye’ye kaçtı.
A.E. ile ilk kez beş yıl önce tanışmıştım. Suriye’de Arapça öğrenirken bana yardımcı olan arkadaşlarımdan biriydi. İletişimimiz hiç kopmadı. 2009 ile 2010 arasında Suriye’de gazeteci olarak kaldığım dönemde de tüm yoğunluğa karşın ara sıra görüşebiliyorduk. A.E. ile ilgili olarak Şam’daki Türk ve Araplardan her zaman olumlu yorumlar duydum.
http://t24.com.tr/media/editorials/Untitled-2şşş.jpg
A.E.’nin zorunlu olarak askere alındığını biliyordum.
Suriye’deki olaylar sırasında da facebook üzerinden konuşabiliyorduk. Olayların başladığı ilk günlerde A.E. “İki tarafın da suçu var. Ama sonuçta sorumluluk devletin” diyordu. Suriye’deki şiddetten A.E. de payına düşeni aldı. A.E., kimliğini gizli tutması nedeniyle ayrıntıları bende saklı bir pusuda Özgür Suriye Ordusu tarafından sırtından vuruldu.
A.E., bu olaydan sonra da Suriye'de artan şiddet sarmalında iki tarafın da suçlu olduğunu, ancak krizi çözmesi gereken sorumlunun Suriye rejimi olduğunu düşünüyordu.
A.E. ile Türkiye’ye kaçışından bir hafta sonra yeri ve zamanı güvenlik nedeniyle açıklayamadığım bir yerde buluştuk. Suriye’deki olaylarla ilgili son gelişmeleri konuştuk. A.E. Suriye’deki karışık güvenlik mekanizmasından yola çıkarak olayların bu noktaya nasıl geldiği anlattı.
A.E.’ye göre Suriye ordusunda Sünni ve Alevi (A.E.'nin kendisi “Nusayri” değil Alevi ifadesini kullanıyor) askerler arasında ciddi bir gerginlik var. Özellikle Savunma Bakanlığı’na düzenlenen saldırıdan sonra bu gerginliğin arttığını söylüyor A.E.
A.E. Suriye ordusunun Şam dışındaki kent merkezlerinde kontrolü yitirdiğini anlatıyor. Şam haricindeki kent merkezlerinden kırsal bölgelere ciddi göçlerin yaşandığını da sözlerine ekliyor.
A.E. Suriye kırsalındaki hemen hemen her köyün silahlandığını söylüyor. A.E.’nin anlattıklarına göre, Suriyelilerin yastık altındaki parasının yerini silahlar aldı. A.E.’nin dediğine göre ülkede silah satın almak artık hiç zor değil.
A.E.’nin T24’ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
‘Suriye’de terhis bitti, askerleri bırakmıyorlar’
- Suriye’de nerede görev yapıyordunuz ve ne zaman Türkiye’ye geldiniz?
Türkiye’ye geleli yaklaşık 1 hafta oldu. Gelmeden önce 25 ay boyunca askerdim. Şam kırsalında bir askeri birlikte görev yapıyordum. Operasyonlara katılmayan idari bir birimde görevliydim. 18 aylık zorunlu askerliğim bitmişti. 7 ay da fazladan askerlik yaptım. Bu dönemde artık hiçbir şekilde askeri bırakmıyorlar.
- Terhis olamıyor musunuz?
Terhis olayı yok artık. Ucu açık devam ediyorsunuz. Şam’dan Halep’e geldim. Halep’ten de Kilis’e yakın bir noktadan gayriresmi yollarla sınırı geçtim.
- Kim sizi sınırdan geçirdi? Kendi başınıza mı geçtiniz?
Hayır, kendi başıma geçmedim. O sınır köylerinde sürekli Türkiye’ye gayrimeşru yollardan gelip giden bazı insanlar var, yollar var.
‘Beni Türkiye’ye Özgür Suriye Ordusu soktu’
- Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi mi?
Evet. Hatta beni sınırdan geçiren Özgür Suriye Ordusu idi…
- Şu an Şam’daki çatışmalar ne durumda?
Şam merkezi diğer illere ya da Şam’ın kırsalına göre daha durgun ve sakin bir durumda. Ama Şam’ın etrafı genelde kenar mahalleleri ve şu anda 24 saat sürekli çatışma, bombardıman altında.
- Hangi mahalleler bunlar?
Genelde Şam’ın güney tarafı, Filistinli mültecilerin ağırlıklı yaşadığı bölgeler Tadamuk, Yarmuk, Muhayyen Filistin, Subeyna gibi yerler. Şam’ın içinde merkezî olarak da Kafer Susa ve Mezze bölgesi. Şam’ın biraz dışına çıkınca Şam’ın etrafı Muaddamiye, Derraya, Seyidine Zeynep gibi bölgeler aylardır çatışmalara ve askeri operasyonlara sahne oluyor.
- Şam’ın kaçta kaçı Esad yönetiminin kontrolünde?
Şam merkezi hâlâ büyük oranda Esad’ın kontrolünde. Ama nerede, ne zaman, ne şekilde çatışma olabileceği belli değil. Gerek ordu, gerek diğer güvenlik birimleri olmak üzere Şam’daki asker sayısı muazzam fazla... Merkezde ağırlıklı olarak ordu değil, güvenlik birimleri var.
‘Suriye’de ordudan güçlü güvenlik birimleri var’
- Nedir bu güvenlik birimleri?
Suriye’de yaklaşık 17 tane güvenlik birimi var. Bunların bazıları orduya, bazıları İçişleri Bakanlığı’na bağlı, ama onlar Suriye’deki en güçlü birimler. Çoğu ordudan bile daha güçlü olarak kabul edilir. Askeri istihbarat, siyasi istihbarat, İçişleri Bakanlığı’na bağlı cinayet masası gibi.
- Bu istihbarat görevlileri fiilen çarpışıyor mu?
Tabii; olayların başından beri çarpışıyorlar. Suriye’de kriz ilk başladığında, yani sadece protestolar başladığında sürekli bu güvenlik birimleri müdahale ediyordu. Başlarda ordu hiç ortada yoktu. Ordu çatışmalar arttığında ve muhaliflerin eline ağır silahlar geçtikten sonra devreye girdi.
- Ordunun müdahalesiyle bahsettiğiniz güvenlik birimlerinin müdahalesi arasında farklı bir tutum söz konusu mu?
Özel güvenlik birimlerinde askerliğini yapan erler değil, gönüllü askerler oluyor.
‘Güvenlik birimlerinde maaşlı askerler çalışıyor’
- Şebbiha mı bunlar?
Hayır, bunlar tamamen farklı. Özel güvenlik birimlerindeki gönüllü askerler. Türkiye’deki polis gibi düşünün. Ama bunlar polis değil.
- Bu “gönüllüler” maaş alıyor mu?
Tabii, bunlara uzman asker diyelim. Türkiye’deki örneği belki uzman çavuşlar olabilir. Bunlar zaten olaylardan önce de vardı. Özel güvenlik birimleri olaylardan önce de çok güçlüydü. Polisin halledemediği sorunlara onlar müdahil olur. Ordunun içinde yaşanan olaylar bile o bölgedeki güvenlik birimlerine havale edilir; yani askeri istihbarata (muhaberat Cevviye). Muhaberat Cevviye, Suriye’de en güçlü birimdir.
- Nedir bu Muhaberat cevviye?
Hava kuvvetlerine bağlı istihbarat servisi. Hava İstihbaratı Komutanı da General Cemil Hassan’dır.
- Bu farklı özel güvenlik birimleri birbirinden bağımsız mı?
Bunlar birbirinden bağımsız. Kimisi İçişleri Bakanlığı'na bağlı, kimisi Genelkurmay’a. Genelde bu birimlerin hesap verdiği nokta daha yüksektir. Cumhurbaşkanı gibi... Cemil Hassan dediğimiz kişi Savunma Bakanı ya da İçişleri Bakanı’ndan direktif alacak biri değil. Bunlar kendi içinde çok güçlü yapılar ve fiiliyatta doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlılar.
‘Halep’in yüzde 80’inden fazlası muhaliflerin kontrolünde’
- Suriye’nin kontrolü konusuna geri dönelim. Kaçarken Halep’ten geldiğinizi söylediniz. Halep’te muhaliflerin kentin yüzde 80’ini ele geçirdiğine yönelik iddialar vardı. Halep’e yönelik gözlemleriniz nedir?
Belki yüzde 80’den daha fazlasının muhaliflerin elinde olduğu söylenebilir. Halep’e tek bir giriş yolu var. O da güneybatı tarafındaki Şam yolundan. Şu ana kadar Suriye askerleri Halep’in bir mahallesinde bile doğru düzgün kontrolü ele geçiremedi. Çatışmalar Halep’in girişi olan Selahaddin ve Seyfül Delve diye bilinen mahallelerde oluyor. Buradaki çatışmalar her iki taraf için de vur-kaç operasyonları şeklinde. Ama Halep’in içinde mevzilenen Özgür Suriye Ordusu. Askeri birlikler Halep’in belli bölgelerine giriyor, çatışıyor ve tekrar geri çekiliyor. Şu sıralar ordu birlikleri ağırlıklı operasyonlarını havadan yürütüyor, bombardıman şeklinde.
‘Uyarılara rağmen evlerini terk edemeyen siviller zarar görüyor’
- Operasyonların sivillere yönelik olduğuna dair tepkiler de var. Sizin gözlemlediğiniz kadarıyla bu operasyonlar Özgür Suriye Ordusu’na mı, yoksa sivillere mi yönelikti?
Operasyonlar ayaklanma olan bölgede gerçekleşiyor. O bölgelerde zaten Özgür Suriye Ordusu’nun üyeleri var. Ama Suriye ordusu operasyon yaptığı bölgelerin içlerine kadar giremiyor kara kuvvetleriyle. İç kesimlere havadan, top atışı ya da tank atışı ile bombardıman yapıyor. Daha sonra ordu o bölgeye girmeye çalışıyor. Normal olarak o bölgede siviller de yaşıyor. İçeriye girdikten sonra bölgede sivil ya da asker ayırt etmeden de operasyonlar sürüyor. Bazen de operasyon yapılacak bölgelerde önceden duyuru yapılıyor. Bir-iki gün içinde bu bölgeden çıkın, evlerinizi bırakın diye. Herkes evlerini terk edemiyor. Herkesin gidecek yeri yok. Evlerini terk edemeyen siviller de çatışmalarda zarar görüyor.
‘Operasyonlara çoğunlukla Aleviler katılıyor’
- Operasyona katılan askerler hep Nusayriler mi? Senin Şam’daki gözlemlerin nedir?
Bir bölgeye operasyon olacağı zaman genelde Alevi (kendisi bu adlandırmayı kullanıyor) askerler katılıyor. Bunlar güvenlik birimlerindeki Aleviler ağırlıklı olarak. Bu arada güvenlik birimlerinin mensuplarının çok büyük bir bölümü Alevi kökenli.
Sünni askerler daha farklı şekilde kullanılıyor. Kurulan kontrol noktalarında ya da girecekleri bölgeyi önce kıskaç altına almada kullanılıyor. Sünni ve Alevi olarak karışık olan ordu grupları operasyonlara çok daha az katılıyorlar. Çünkü ordu, Sünni askerlerden korkuyor. Bırakıp gitmesinden, kaçmasından ya da muhaliflerin safına katılmasından endişe ediliyor.
- Siz bir fiil operasyonlara katıldınız mı?
Hayır.
- Sizin birliğinizden katılanlar oldu mu?
Hayır.
- Suriyeli arkadaşlarınız oldu mu operasyonlara katılan?
Evet.
- Bunlar Sünniler miydi?
Ağırlıklı olarak Alevi idi.
‘Operasyona katılmayı reddeden Sünnilere gözaltı ya da idam'
- Sünni arkadaşlarınız katılmadı mı?
Operasyonlarda Sünni olan arkadaşlarım da vardı. Olayların başında Sünniler zaten etkin bir şekilde kullanılıyordu. 2011’den bahsediyorum. İşler bu noktaya gelmemişti. Askerler arasında ciddi ayrımcılık yoktu. Ama son aylarda, son iki üç ayda askerler arasında ciddi mezhepsel ayrımcılık var.
- Sünni askerler bu tip operasyonlara katılmayı reddetmedi mi?
Reddedenler oldu. Bunlar gözaltına alındı ya da idam edildi.
‘Kurşun atmayı reddeden asker yerinde idam edilir’
- Kurşun atmayı reddeden bir askerin sonu...
Eğer bir operasyonda kurşun atmayı reddeden bir asker varsa komutanı tarafından silahı çekilip vurulur. Yerinde idam edilir... Askerden kaçtıktan sonra Özgür Suriye Ordusu mensupları bana farklı olaylardan bahsettiler. Halep merkezdeki çatışmalarda bazı askerlerin savaşmadığından bahsediyorlardı. Tankların hedefi nişan almadığını anlatıyordu. Askere emir geldiğinde vurmak zorunda. Ama askerler öldürmemek için boş hedeflere nişan alıyormuş. Halep’te onlarca tank ele geçirildi. Bazen askerler tankları bırakıp gidiyordu. Bu başlarda çok yaşandı Halep’te. Asker kendi canını kurtarmak için ya da savaşmak istemediği için tankı terk ediyordu. Muhalifler anlattığına göre tankların içinde zincirlenmiş ölü ve yaralı askerler de ele geçirmişler.
- Sünni ve Alevi askerler arasında anlaşmazlık ya da bir çatışma var mıydı?
Askerler arasında çatışma yok, ama çok ciddi bir gerilim var. Kimse kimseye selam vermez durumda şu an. Askerler birbirinden korkmaya başladı. Aleviler Sünnilerden, Sünniler Alevilerden korkuyor. Alevilerin korkmasının nedeni şu: Biz Sünni askerlere silah veriyoruz, kafası atar kalkıp bizi vurur diye. Sünniler de Alevilerden nasıl korkuyor? Yanlışlıkla ağızlarından bir şey çıkar ve rejime karşı bir şey söylerler diye korkuyorlar. O zaman istihbarat gelip askeri alıp götürüyor. Bunun örneği bizim bölükte oldu. Hatta baya bir örneği oldu. Birçok çocuğu alıp götürdüler...
- Sırf ağzından yanlış şeyler kaçırdığı için mi?
Evet. Mesela ilk aklıma gelen iki ay önce olan bir olay. Bizim bir arkadaşımız şehir merkezine inmişti. Yolda bölüğe gelirken Özgür Suriye Ordusu tarafından kaçırılmış. Çocuğu iki gün elde tutup serbest bırakmışlar. Çocuk birliğe iki gün geç gelince kaçırıldığını söyledi. “Seni niye tekrar bıraktılar” diye sordular. Bu çocuk Sünni Homs’luydu. Çocuğu hapse attılar. Daha sonra çocuğu askeri istihbarat alıp götürdü. Ertesi gün çocuğun iki oda arkadaşını da alıp götürdüler. Yaklaşık iki aydan fazla oldu ve çocuktan hiçbir haber yok.
‘Bizim bölüğün neredeyse yarısı kaçtı’
- Sizin bölüğünüzde sizin dışınızda kaçanlar oldu mu?
Benim bölüğümde subay, er, erbaş ve gönüllü askerler olmak üzere toplam sayı 350 kişiydik. Şu ana kadar kaçanların sayısı 150’ye ulaştı. Bunun içinde bir albay da var. Bizim bölükteki tek Sünni albaydı.
- Alevi askerlerden kaçanlar var mı?
Hayır. Öyle bir durum söz konusu bile olamaz.
- Siz Türkmen kökenlisiniz, Suriye ordusunda sizin gibi ne kadar çok Türkmen asker var?
Ne kadar olduğunu bilmiyorum. Bu mecburi bir askerlik hizmeti. Yaşı gelen herkes Türk, Arap ya da Kürt olduğuna bakılmaksızın askere gidiyor. Şöyle bir nokta var aslında; 2011’den beri hiç kimse askere gitmiyor. Askerlik zamanı gelenler dahi birliklerine gidip katılmıyor. Kimse de terhis olmuyor.
- Suriye’nin ne kadar askeri var?
Resmi olarak söylenen benim bildiğim 500 bin.
‘Suriye ordusu, daha çok dayanır'
- Sizce Suriye ordusu ne kadar dayanabilir daha?
Ordu tabii ki dayanır. Karşılarında savaştıkları insanlar askeri eğitim almamış. Sadece eline silah almış insanlar. Ordunun askeri eğitimi ve teçhizatı var. Ordu daha çok dayanır. Ordu vazgeçecek diye bir durum söz konusu değil.
- Sizce, ordu kapasitesinin kaçta kaçını kullanıyor?
Bence yüzde 50 bile değil.
‘Suriye rejimi, kendi ordusuna güvenmiyor’
- Bunu neye dayanarak diyorsunuz?
Örneğin Suriye ordusunun operasyonel olmayan idari birimleri çok fazla. Daha onlar yerinden kımıldamadı. Kışlalarından çıkmadılar bile. Olaylarla ilgileri bile yok. Onların tek görevi kendi rutin işlerine bakarak kendi birliklerini korumak. O anlamda Suriye ordusunun yüzde 50’si yerinden hareket etmedi.
Suriye ordusu çok büyük, kalabalık, bunu da aklınızda tutun. Ayrıca bunun farklı nedenleri var. Suriye rejimi, kendi ordusuna da güvenmiyor. Askere güvenip eline silah verip sokağa da salmıyor. 2011 sonlarında ve 2012 başlarında rejimin çok canı yandı. Özellikle Dara’ya gönderdiği askerler bırakıp silahlarıyla birlikte muhaliflere katıldı. Onun için bu konuda daha temkinli rejim. Bu sebepten ağırlıklı Alevi askerleri savaştırıyor.
- Suriye ordusunun güçlü olduğu yönleri nelerdir?
Muhaliflerin sayısı giderek artıyor. Teçhizatları var, silahları da giderek çoğaldı. Belki ordununkilerle kıyaslanamaz, ama muhalifler de güçleniyor. Ama Suriye ordusunun en büyük gücü hava kuvvetleri. Gerek İdlip, gerek Halep’te olsun Suriye ordusu operasyonlarını havadan sürdürüyor. Savaş uçaklarıyla bombardıman yapıyor. Muhaliflerin elinde sınırlı sayıda uçaksavar var. Ama onu kullanan muhalifler gerekli eğitimi almamış durumda. Özgür Suriye Ordusu kim? İşçi, çiftçi eline silah alan Suriyeliler.
- Dışarıdan gelen askerler ile ilgili iddialar var?
Onlarla ilgili iddialar var. Ama ben, kendi gözümle görmedim; birinci ağızdan da duymadım.
- Suriye ordusu size göre hâlâ güçlü, öyle mi?
Suriye ordusunun elinde kısa menzilli ve uzun menzilli füzeler var. Hava savunma sistemleri güçlü. Zaten bunu artık herkes biliyor. Onun dışında yerdeki gücü asker sayısının çok olmasından kaynaklı. Suriye nüfusu ile asker sayısını kıyasladığınızda muazzam bir sayı ortaya çıkıyor. Az önce bahsettiğim 500 bin rakamının içinde güvenlik birimlerinin sayısı yok. Normal ordudan bahsediyorum.
‘Devlet bizzat Alevileri silahlandırdı’
- Şebbiha tam olarak nedir?
Şebbiha tamamen sivillerden oluşan güçler. Bunların hiçbir askeri sıfatı yok. Rejime destek veren Alevilerden oluşuyor genel olarak. Bunlar gönüllü şekilde savaşıyorlar. Ama şunu söylemek gerekir Suriye’deki Alevilere zaten silah dağıtıldı.
- Nasıl, kim tarafından?
Devlet bizzat Alevileri silahlandırdı. Mesela Şam’ın merkezinde bir Alevi mahallesi var. O mahallenin tamamına silah dağıtıldı.
- Siz bu silahların dağıtıldığını gördünüz mü?
Gözümle gördüğüm daha ilginç bir olayı size anlatayım: Şam Üniversitesi’nde Alevi kökenli üniversite öğrencilerini topladılar. “Öğrenci Birliği” diye bir şey kurdular. Başlarda gösteriler olduğunda bu birliğe cop verip göstericileri dağıtmak için kullandılar. Şimdi o öğrencileri silahlandırdılar.
- Bu öğrenciler arasında Hıristiyan, Kürt ve Sünniler gibi unsurlar var mı?
Kesinlikle hayır, sadece Alevi öğrenciler...
- Suriye’de okuyan Hatay kökenli Türk-Alevi öğrenciler vardı. Bu silahlananların arasında Türk Alevi öğrenciler var mı?
Hataylı arkadaşlar bu olaylara katılmadı. Ama birkaç tane Türk ve Suriyeli çifte vatandaş Alevi öğrenciler vardı. Ama bunlara silah verilip verilmediğini bilmiyorum. Sanmıyorum o öğrencilerin silahlandırıldığını. Ama bazı çift vatandaşlığa sahip öğrenciler, ilk başlarda göstericileri dağıtmaya çalışan bu öğrenci birliğinde yer alıyordu. Yine de bu öğrencilere silah verildiğini sanmıyorum.
‘Silah verilen öğrenciler, silahsız öğrencilere kurşun sıktı’
- Diğer Alevi öğrencilere silah verildiğini söylediniz. Bu öğrenciler bu silahları sivillere karşı kullandı mı?
Kesinlikle, herkes Şam’da bunları gördü. Elinde silah olmayan göstericilere bu öğrenciler kurşun sıktı. Bunu yapanlar ağırlıklı işte Şebbiha dediğimiz gruplar. Tamamen sivil, ama devletin desteği altındalar.
- Ordunun içinde, sizin bölüğünüzde ya da arkadaşlarınız arasında bu rastgele sivillerin öldürülmesine tepki yok muydu?
Sünni askerlerden tabii ki bir tepki var. Onların hepsi zaten muhalif durumda ama ellerinden gelen bir şey yok. Onlar emir altında. Bırakıp kaçamıyorlar.
- Neden?
Elinde resmi bir izin kâğıdı olmayan bir askerin Şam’ın dışına çıkması mümkün değil. Şam’ın giriş ve çıkışlarında hep kontrol noktası var. Elinde izin kâğıdı olmayan bir asker, kaçmış bir askerdir. Onu hemen alıp tutukluyorlar zaten. O yüzden askerlerin kaçma, ayrılma ya da muhaliflere katılma durumu çok sıkıntılı bir durum.
- Siz bu gibi konuları Sünni askerlerle kendi aranızda konuşabiliyor muydunuz?
Elbette tabii ki konuşuyorduk.
‘Askerde Sünniler ve Aleviler ayrıldı, kimse kimseyi sevmiyor’
- Arkadaşların da bu olan bitene tepkili mi?
Tabii ki tüm Sünni askerler tepkili. Zaten askerler arasında gruplaşmalar oldu. Sünniler ve Aleviler ayrı grup. Artık kimse kimseyi sevmiyor. Kimse kimseye selam vermez duruma geldi
http://t24.com.tr/yazi/samdan-kacan-asker-anlatiyor-suriye-ordusu-hakkinda-her-sey/5584
Şam'dan kaçan asker anlatıyor: Özgür Suriye Ordusu ile Kürtler çatışabilir!
‘Savunma Bakanlığı’na yapılan saldırı ciddi panik başlattı’
- Anlattıklarınıza göre Esad’a karşı Sünniler arasında çok ciddi bir tepki var gibi gözüküyor. Ama Savunma Bakanlığı’nın kalbine düzenlenen saldırıda öldürülen Savunma Bakanı Sünni idi. Hâlen daha Esad rejimini destekleyen ciddi Alevi dışı unsurlar var. Bunlara ne diyorsunuz?
Haklısınız. Bunlar kesinlikle var. Ama zaten bunlar eskiden beri rejimin yanında yer alan insanlar. Ben Suriye’deki tüm Suriyelilerin rejime karşı olduğunu söylemiyorum. Destek verenler de var. Üst kademedeki komutanlar da var bu destekleyenlerin arasında.
- Savunma Bakanlığı’nın kalbini hedef alan saldırıdan biraz daha ayrıntılı konuşalım. Bu saldırının askerler arasındaki yankısı nasıl oldu?
Öncelikle asker olarak söyleyeyim; bu saldırıyı gören de, duyan da şoke oldu. Bir panik başladı askeri bölüklerde. Muhalifler bizim içimize kadar girdi mi, diye sorular sorulmaya başlandı. Herkes, Savunma Bakanı’nı öldürecek güce eriştiler mi, diye soruyordu. Ciddi bir panik başladı. Zaten şu an askerin morali sıfır. Gerek Sünni, gerek Alevi olsun, askerlerin morali sıfır. Korku içinde yaşıyorlar. Muhalifler yolda yakaladıkları askeri öldürebiliyorlar. Asker de bundan korkuyor.
- Bu saldırı sonrasında sizin bölükte nasıl bir değişiklik oldu?
Savunma Bakanı öldürüldükten sonra herkes çok temkinli davranmaya başladı. Askerler arasındaki asıl ayrımcılık o noktada başladı diyebilirim. Sünni askerlere bir güvensizlik başladı. Hatta ilk günlerde Sünni askerlere silah vermediler. Tüm askeri birliklerdeki komutanlar Sünni askerlerden korkuyor. İçerde ayaklanma olur, bölüğü ele geçirmeye çalışırlar diye. Sürekli gözetim altındalar…
‘Ölen askerlerin cesetleri ailelerine gönderilmiyor’
- Suriye ordusunda giderek artan kayıplar var. Bu kayıplar sizde nasıl bir etki yaratıyordu? Bir yanda sivillerin öldürülmesi, bir yanda muhaliflerin askerleri öldürmesi gibi haberler geliyordu sanırım.
Bu bir yandan zaten psikolojik bir mücadele. Askerin morali düşüyor. Onu korku sarıyor başta. Askerin moralini bozan farklı durumlar da var. Gördüğüm duyduğum birçok olay oldu. Asker kayıpları çoğaldı. Çatışma bölgelerinde onlarca asker ölüyor. O bölük komutanları o cesetleri oradan alıp ailelerine göndermiyor. Daha sonra o cesetler muhaliflerin eline geçiyor. Bunun çok örneği var, gördüğümüz ve duyduğumuz. Suriye ordusu bunu artık umursamıyor. Öyle bir duruma geldik ki, insanlık diye bir şey kalmadı. Ölü sayısı çoğaldığından büyük bir yılgınlık var. Ayrıca medyaya yansımayan bir durum da var. 100 asker ölürse “5 asker öldü” deniliyor. Çok sayıda asker ölüyor. Ölen asker de öldüğü ile kalıyor.
‘Askeri hapishanelerde toplu idamlar gerçekleştiriliyor’
- Siz, olayların bu noktaya gelmesinde sorumlu olarak kimi görüyorsunuz?
Suriye’de olaylar ilk başladığında insanlar elinde zeytin dalı ile gösterilere çıkıyordu. Özgürlük ve haklarını talep ediyordu. Rejim buna şiddetle karşılık verdi. Rejim, Suriye halkı 42 yıldır korku içinde zaten yaşıyor bu sert müdahaleye tepki göstermez, diyordu. Rejimin gücü çok fazlaydı, istihbarat servisi çok güçlüydü. Nasıl olsa bu olayları bastırırız diye bir anlayış vardı rejimde. Sonradan bu göstericilere rejim alenen ateş açtı. Daha sonra bu şiddet kademeli şekilde yükseldi. İnsanlar ufak ufak silahlanmaya başladı. Birkaç bin kişi gösteriye çıkıyordu. Göstericilere ateş atılma ihtimaline karşı, göstericilerin etrafında silahlı insanlar oluyordu başlarda. Daha sonra iki taraf silahlı çatışmalara başladı ve sonunda işler çığırından çıktı. Bütün sorumluluk bence rejimin. Şiddeti başlatan ve insanları öldürmeye başlayan onlar. Suriye’de ölümün dışında çok sayıda insan kayıp. Operasyonların yapıldığı bölgelerde genç gördükleri herkesi gözaltına alıyorlar. Kimse bu insanların nereye götürüldüğünü bilmiyor. Aldığımız haberle göre, bu gözaltına alınanların askeri hapishanelere götürülüyor. Hatta orada toplu idamlar gerçekleştiriyor.
‘Facebook’a yazdığı için işkence görüp sakat kaldı’
- Bunlar çok ciddi iddialar…
Size şunu anlatayım örneğin, Benim yakın bir arkadaşım Facebook’ta yazdığı bir cümle yüzünden gözaltına alındı. 17 gün gözaltında tutuldu. Orada çeşitli işkenceler görmüş; özellikle elektrik şoku gibi. Şu an arkadaşımın ayakları tutmuyor, sakat kaldı. Bunun gibi binlerce, hatta belki de yüz binlerce hikâye var Suriye’de.
‘Beni vuran Özgür Suriye Ordusu tarafındayım’
- Sizin bu olaylar sırasında vurulma durumunuz da söz konusu. Özgür Suriye Ordusu tarafından vuruldunuz. Bir yanda onların karşısındasınız, ama diğer yanda asker olmanıza karşın rejimi desteklemiyorsunuz. Bu nasıl bir ikilem? Sizce Suriye denkleminde bir taraf seçmek gerekiyor mu?
Maalesef olaylar şu an o noktaya geldi. İki taraftan birini seçmek durumundasınız. Üçüncü bir seçenek yok. Mecburi askerliği yapıyor bile olsanız o noktada bir seçim yapmalısınız. Ya rejimin yanında yer alacaksın ve halka karşı savaşacaksın ya da muhaliflere katılacaksın.
- Siz şu an sizi vuran grubun tarafında mısınız?
Evet, kesinlikle. Halk şu an o tarafta. Zulme maruz kalan insanlar onlar. Ben askeri üniforma taşıdığım için vuruldum. Bu açıdan bakınca gayet normal duruyor. Dediğim gibi bir taraf seçmek zorundasınız.
‘Taraf seçmek zorunda kaldığım için Suriye’yi terk ettim’
- Suriye ordusundan ayrıldınız ve Özgür Suriye Ordusu’na mı katıldınız?
Hayır, katılmadım.
- Neden?
Kişisel sebepler yüzünden. Ben savaşçı olarak doğmadım. Benim silahım kalem, kelimeler ya da görüşlerim olur. Savaş bana göre bir şey değil. Muhaliflere katılma durumunda bile insanları öldürmek zorundasınız. Ben askeriyenin içinden gelen biri olarak size çok sayıda masum askerin de öldüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Suriye’de taraf seçme zorunluluğunda kaldığım için Suriye’yi terk etmek zorunda kaldım.
‘Özgür Suriye Ordusu, 10 dakikada 16 askerin boğazını kesti!’
- Suriye’de Özgür Suriye Ordusu’nun da zulüm yaptığı iddia ediliyor...
Evet, ben de böyle durumlara şahit oldum.
- Nasıl?
Sivil kıyafetle, dolmuş ile gidiyordum. Şam’ın merkezinde Özgür Suriye Ordusu yolu kapattı. Önümüzdeki araçlarda 10 dakikalık kimlik kontrolü yaptı. 10 dakika içinde 16 tane askeri boğazlarını keserek öldürdüler.
- Bu 16 asker resmi kıyafetli miydi?
Hayır, sivil giyimliydi. Bölüklerinden evlerine gidiyordu. Sünni-Alevi olmasına bakmaksızın öldürüldüler. Asker isen rejimin tarafındasın ve halkını öldürüyorsun, bunun için de ölmeyi hak ediyorsun, diye düşünüyorlar. Suriye’deki şu anki genel kanı bu.
- Özgür Suriye Ordusu’na taraf olduğunuzu söylediniz az önce. Anlattıklarınıza bakılırsa bu durumda siz de masum insanları öldürenlerin tarafında mı yer almış oluyorsunuz?
Bunları onaylamak mümkün değil. Bu insanlık dışı bir olay. Özgür Suriye Ordusu da, muhalifler de ciddi hatalar yapıyor. Ama bir yandan düşününce diyorum ki; bu insanların başına neler geldi ki artık bu noktaya geldiler, bu derece insanlıktan çıktılar. Ama tekrar söylemek istiyorum. Sebebi ne olursa olsun bunu kabul etmek mümkün değil.
‘Suriye’deki orta ve üst sınıf da pasaportunu alarak ülkeyi terk etti’
- Suriye’deki çatışmalarda en çok masumlar etkileniyor. Türkiye gibi bölge ülkelerine mülteci göçü var. Şam’da da evlerini terk eden çok insan var mı?
Şam’ın kırsalındaki insanların yüzde 70’i, hatta yüzde 80’i göç etti. İnsanlar Şam merkezindeki okullarda, hatta parklarda yatıyorlar.
- Neden böyle bir göç oldu?
Şam’ın merkezi kırsalından daha güvenli. Kırsalda operasyonlar devam ediyor. Ürdün ve Lübnan olmak üzere Şam’dan yurtdışına gidenler var. Farklı şehirlere de çok göç oldu. İltica amaçlı kaçışlar medyada yankı buluyor. Ama Suriye’de maddi durumu daha iyi olan orta ve üst sınıflar da pasaportunu alarak ülkeyi terk etti.
- Ekonomi ve sosyal hayat anlamında soruyorum; Şam’da hayat durdu mu?
Büyük ölçüde durmuş durumda. Can güvenliğinizin olmadığı bir yerde diğer faaliyetlerin olması nasıl mümkün ki zaten?
‘Devlet bazı şehirlere desteği kesti’
- Temel ihtiyaç malzemelerine ulaşmada sıkıntı yaşanıyor mu?
Şam’da her şeye ulaşılıyor. Lazkiye ya da Tartus’ta da durum daha iyi. Fakat Suriye’nin genelinde ciddi sıkıntılar var. Homs, İdlip, Hama, Der-ül Zor ve Halep gibi kentlerde yakıt, benzin ve hatta tüp bulmak bile zor. Ama gıda maddelerinde sıkıntı pek yok. İnsanlar kendi tükettiği şeyleri bahçelerinde üretiyor.
- Neden bu saydığınız şehirlerde sıkıntı var?
Bu şehirlerin neredeyse devlet kontrolünden çıktığını söylemek mümkün. Devlet artık o şehirlerde yok. Devlet kurumu yok. Devlet de bu şehirlere desteğini kesti.
- Bu şehirlerde Suriye ordusu tamamen geri mi çekildi?
Bazı bölgelerde Suriye ordusu çekildi. Askerler genelde şehir merkezinde değiller, şehirlerin etrafındalar. Şehir merkezi muhaliflerin elinde. Uzaktan bombalarla şehirlere saldırıyorlar.
- Suriye ordusunun tam kapasite ile savaşmadığını söylemiştiniz. Hatta idari birliklerin kışladan çıkmadığını... Bu bölgelerin kontrolünü tekrar kazanmak için idari birlikler harekete geçmiyor mu?
Hayır. Rejimin ne düşündüğünü tam olarak bilmiyorum. Belki dediğim gibi askere güvensizlik var. Ayrıca coğrafi koşulları da düşünün. Bu bölgelerin bir kısmı çölün tam ortasında.
‘Hemen hemen her köy silahlanmış durumda’
- Halep ile Şam’ı kıyaslarsanız Halep’te durum nasıl?
Halep’te hemen hemen şehir merkezinde hiç insan yok. Halep şehir merkezinde normalde 3-4 milyon insan yaşıyordu. Ama şu an tam bir hayalet şehir gibi. Sokaklarda Özgür Suriye Ordusu’nun askerleri var. Gece gündüz farklı mahalle ve bölgelerde çatışmalar devam ediyor. Halep’teki insanların çoğu kentin kuzeyindeki kırsal bölgelerle Türkiye sınırına yakın köylere kaçmış durumdalar.
- Bu kaçtıkları yerler güvenli mi? Bu bölgede çatışmalar olmuyor mu?
O bölgelerde artık herkes silahlandı. Mesela Türkmenler de silahlandı. Köylere dışarıdan gelen silahlı kişileri sokmuyorlar.
- Bunu sadece Türkmenler mi yapıyor?
Hayır, hemen hemen her köy silahlanmış durumda. Kendi güvenliklerini sağlamaya çalışıyorlar.
- Kürtler de değil mi?
Evet, Kürtler de aynı şekilde.
‘Kürt bölglerine Kürt olmayan sokulmuyor, devlet de destek veriyor’
- Türk medyasında çıkan “Kürt gruplar kendi bağımsızlıklarını ilan ediyor” odaklı haberler de aynı mantığa mı dayanıyor?
Evet, onlar da. Şu an içeride dönen bir savaş var. Herkes bir şekilde kendini korumak için silahlandı.
- Kürtler Özgür Suriye Ordusu ile beraber hareket ediyor mu?
Kürtler ayaklanma başladığında Özgür Suriye Ordusu ile hareket ediyordu, özellikle Kamışlı bölgesindeki Kürtler. Ama son aylarda Halep’in Kürtleri tarafsız durmaya çalışıyor. Ama bu tarafsızlık rejime destek vermek anlamına geliyor. Mesela Halep’te Kürtlerin yaşadığı iki mahalle var. Oradaki Kürtler tamamen silahlandı ve rejim bunlara müsamaha gösterdi. Bu bölgelere Özgür Suriye Ordusu’nun üyelerini sokmuyorlar.
- Kürtlerle Özgür Suriye Ordusu çatışıyor mu?
Şu an için bir sıkıntı olmadı. Kürtlerin kontrolündeki bölgelere Suriye ordusu girebiliyor. Halep merkezdeki Kürtlerden bahsediyorum. Halep ve etrafında çok sayıda Kürt yaşıyor. Mesela Halep kırsalında Efrim bölgesi var. Bu bölgedeki Kürtler de silahlandı. O bölgeye Kürt olmayan kimseyi sokmuyor. Buna devlet biraz destek veriyor.
‘Özgür Suriye Ordusu ile Kürtler arasında çatışma çıkabilir’
- Bunun Türkmen ve Arap köylerinin silahlanmasından farkı ne?
Diğer köylerde, başkalarını sokmama gibi bir durum yok. Kürtler, başta muhalifler ile birlikteydiler ve şu an rejime destek verir tutum aldılar. Özgür Suriye Ordusu ile Kürtler arasında yakın zamanda çatışmalar olabileceğini düşünüyorum.
Suriye’ye silahlar nereden geliyor?
- Tam olarak ne demek istiyorsunuz “halk silahlandı” derken?
Şu an Suriye’de herkesin yastığının altında bir silah var.
- Nereden geliyor bu silahlar?
İçerden ya da bazen de dışarıdan. Basında Türkiye’den gelen silah desteğiyle ilgili iddiaları soruyorsunuz sanırım. Benim ailemin yaşadığı köy Türkiye sınırına oldukça yakın. Bizim köye kimse Türkiye’den gelip de silah dağıtmadı.
- Sizce bu silahlar nasıl temin edildi?
Suriye’de eskiden beri var olan silah tüccarları var. Bunlar bir şekilde ülkeye silahları sokuyor. Para karşılığında bu silahları satın alıyorsunuz.
‘Yastık altındaki paralarla silahlar alınıyor’
- Silahların maliyeti nasıl?
Kaleşnikof’un fiyatı şu an 2 bin dolar. Pompalı tüfeğin fiyatı 200 ile 500 dolar arası. Normal tabanca 2 ila 3 bin dolar arasında değişiyor.
- İnsanlar yastık altındaki paralarını silahlara mı yatırdı?
Aynen o şekilde oldu. İnsanlar için birinci olarak can güvenliği geriyor. Herkes elindeki avucundaki ile silah alıyor.
- Köyünüzde kontrolün köylülerde olduğunuzu söylediniz. Gece nöbet tutan silahlı köylüler mi var?
Evet, gece nöbet tutanlar köyün sakinleri, özellikle de gençler. Köyün girişinde ve çıkışında nöbet tutuluyor. Sadece bu bizim köyde değil. Hemen hemen o bölgelerdeki tüm köylerde nöbet tutuluyor.
- Şehirler arasında rahat bir şekilde seyahat etmek mümkün mü? Hayat nasıl akıyor?
Durum değişiyor. Mesela İdlib’e bakınca durum oldukça ilginç. Bazı bölgelerde Suriye ordusunun, bazı bölgelerde Özgür Suriye Ordusu’nun kontrol noktaları var. Bazen iki tarafın kontrol noktaları çok yakın olabiliyor. Hatta bazen bu mesafe 1 kilometreye kadar inebiliyor. Yolculuk yaparken Suriye ordusunun kontrol noktasından geçtikten 1 kilometre sonra Özgür Suriye Ordu’sunun kontrol noktasını görüyorsunuz.
- İki taraf da öyle durumlarda sivillere saldırmıyor o zaman?
Yok, hayır. Bazen Suriye ordusu kontrol noktasında olayların olduğu illerden geliyorsanız ve gençseniz gözaltına alınmanız için yeterli olabiliyor. İsim listelerine bakıyorlar.
- İki taraf arasında 1 kilometre sınır farkı var ve taraflar birbirine saldırmıyor mu?
Bahsettiğim yerlerdeki çatışmalar gece oluyor. Gündüz bir nevi ateşkes ilan ediliyor gibi. Herkes birbirinin mevzisini biliyor, ama gündüz çatışma olmuyor.
‘Halep’ten sonra tüm kontrol Özgür Suriye Ordusu’nda’
- Yani Özgür Suriye Ordusu fiili olarak bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmiş durumda mı?
Evet, büyük ölçüde Dara, İdlip, Der-ül Zor, Halep gibi il merkezleri ve bunun etrafındaki kırsal alanlar da var.
- Şam’dan çıkıp Halep’ten Türkiye’ye kaçarak geldiniz. Halep’ten sonra tüm kontrol Özgür Suriye Ordusu’nda mı?
Evet, orada neredeyse Suriye askeri yok. Hatta orada Suriye devleti yok. Oradan nerdeyse iki-üç ay öncesinde çekildiler. Oraya sadece havadan operasyon yapıyorlar.
‘Özgür Suriye Ordusu’nun mahkemeleri ve hapishaneleri var’
- Özgür Suriye Ordusu kontrol ettiği bölgelerde idari yönetim merkezleri kuruyor mu?
Özgür Suriye Ordusu yeni yeni organize olmaya çalışıyor. Her köy ya da kasabada Özgür Suriye Ordusu’ndan üyeler mevcut. Hatta bizim köyün merkezindeki belediye binasında üç temsilcileri var. Köy ve kasabalarda çıkan kavga-hırsızlık gibi adli olaylara müdahale ediyorlar. Hatta kuzey bölgelerinde hapishane ve mahkemeleri var.
- Sınır kapısında da kontrol onlarda…
Benim bildiğim üç kapının kontrolü onlarda. Suriye vatandaşı pasaport ile Türkiye’ye geçmeye çalıştığında pasaportlara damga bile basıyorlar.
‘Özgür Suriye Ordusu’nun şehirler arası koordinasyonunda sorun var’
- Hemen hemen Suriye’nin farklı birçok noktasında Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolü olduğunu söylediniz. Bu birimler arasında iletişim var mı? Özgür Suriye Ordusu’nun merkezi bir yapılanması var mı?
Esad rejiminden kaçan üst rütbeli askerlerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun merkezi bir yapılanması var. Ama ülke genelinde bölüm bölüm farklı şehirlerde oluşumlar var. Bunların koordinasyonu şu an sağlanmaya çalışılıyor. Mesela Halep’in kuzeyinde Liva Tevhid diye bir bölük var. Bunlar küçük bölüklerin birleşmesiyle oluştu. Sayılarının bini geçtiği söyleniyor. İdlib tarafında Liva Ahrar-ı Şam diye bir bölük var. Homs’ta Ketibetül Faruk diye bir grup var. Şam’da da Liva Ahrar-ı Şam birliği var.
- Bunlar birbirinden bağımsız fraksiyonlar mı?
Şehirler arası koordinasyonda sorun var. Ama aynı şehirlerde bulunan birlikler birbiriyle koordineli şekilde çalışıyorlar.
- Siz ordudan kaçtıktan sonra Özgür Suriye Ordusu size nasıl davrandı?
Kaçtıktan sonra önce Özgür Suriye Ordusu’na gidip kaçışımı haber verdim. Onlardan kötü bir muamele görmedim. Tekrar geri dönüp dönmeyeceğimi sordular önce. Hayır, dedikten sonra onlara katılıp katılmayacağımı da sordular. Şu an düşünmediğimi söyledim. Fakat ben gelmeden önce aileme üstü kapalı “Oğlun niye gelmedi, kaçmadı” diye soruyorlarmış. Ailem de “kaçma imkânı olmadığı için kaçamadığımı” söylemiş.