FarukARSLAN.
02-04-2009, 05:06
Hiç kuşkusuz haftaya, Başbakan Erdoğan’ın Davos’taki onurlu davranışı, dik duruşu, zalimin suratına hakikati haykırışı damgasını vurdu.
Davos’taki bu duruş, terör devleti İsrail’in cumhurbaşkanına “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyerek tüm dünyanın gözleri önünde İsrail’in karizmasını çizmiştir. Günlerdir yanan ocaklara, kavrulan yüreklere su serpmiştir.
Son dönemlerde İsrail katliamına karşı sergilediği duruşla takdir toplayan Başbakan bu çıkışıyla gönüllerde bir kez daha taht kurmayı hak etmiştir.
Tarih boyunca özgürlüğüne önem veren, dik duran, onuru, şanı, şerefi, inancı ve bağımsızlığı için her şeyi göze alan halkımız, Başbakanı bir kez daha bu çıkışından dolayı bağrına bastı.
"Sizin hayır gördüklerinizde şer, şer gördüklerinizde hayır vardır, siz bilemezsiniz, onu ancak ben bilirim" ayet-i kerimesinde sabit olduğu gibi, biz her zaman hayır gibi gördüğümüz şeylerde şer, şer gibi gördüklerimizde hayır olabileceğine inanırız.
İşte fitne ve şiddetten başka çıkar yol bulamayan azgın İsrail dünyanın en ağır silahlarıyla Gazze’de Filistinlilere soykırım uygulayıp bütün İslam dünyasına gözdağı vermeye kalkıştığı bir süreçte; tüm dünyanın gözleri önünde yüz yıl sonra Osmanlı’nın tokadını ensesinde bir kez daha hissetti.
Bu süreçte Türkiye ile Filistin arasında öyle bir köprü kuruldu ki, bu köprü sanki Osmanlı dönemindeki Cennet Mekan Abdulhamit Han ya da Selahaddin Eyyübi dönemindeki o devasa kalp ve gönül köprüsünün yeniden habercisi niteliğindeydi.
Başbakanın Davos’taki çıkışı, İstanbul’daki karşılanışı, bir gün sonra Cuma namazı sonrası Gazze’deki o dev miting, yeniden büyük dirilişi muştulayan, kalbinde iman olan herkesi heyecanlandıran, susuzluktan kavrulan toprağın rahmete susayıp akabinde rahmete kavuştuğu gibi İslam dünyasının dağınıklığı ve vurdumduymazlığının ardından da bugün yeniden kalplerin ve gönüllerin birlikteliği, Gazze’nin acısının tüm İslam dünyasındaki halklar tarafından hissedilmesine sebep oldu.
Yine hafta sonu Bangladeş'te düzenlenen geleneksel "Bisva İçtima" çerçevesinde bir araya gelen yaklaşık 3 milyon Müslüman, İslam dünyasının birliği ve barış için dua etti.
Bangladeş Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Muhalefet liderinin de katıldığı muhteşem programa 105 farklı İslam ülkesinden gelen Müslümanlar 3 gün boyunca dua etti, Müslümanların meselelerini konuştu ve dünya Müslümanlarına mesajlar gönderdi.
Ülkemizde de bütün kesimler Başbakanın bu duruşunu takdirle karşıladılar. Tüm dünyanın erdemli insanları bu çıkışı haklı buldular; bir tek öz yurdumuzda Yahudi ağzıyla konuşan, olaylara Siyonistlerin o menfaatçi penceresinden bakan istisnai siyasetçiler ve bir kısım medya hariç!
Olaylara sürekli kendi pencerelerinden at gözlüğüyle bakan, Erdoğan’ın Davos’taki tarihî çıkışını “Siyonist ağzıyla” değerlendiren kartel medyasının bu tutumu, tarihe geçecek bu şanlı çıkışı gölgelemeye hiçbir zaman yetmeyecektir.
Elbette bu duruş tarihin beyaz sayfalarında altın harflerle yerini alırken Yahudi’den çok Yahudici kesilen yüzsüz azınlık da tarihin kara sayfalarında yerini alacaktır.
Kartelin amiral gemisinin baş mavalcısının Başbakanın Davos çıkışını eleştirdiği yazısını kastederek, “Yazarlık tarihimde hiçbir yazıma bu kadar tepki gelmemişti” ifşaatları bile insaflarını ve izanlarını sorgulamaya yetmiyorsa biz ne yapalım?
Tüm dünyanın gördüğünü bunlar görmüyorsa “Gözleri var göremezler, kulakları var duyamazlar, dilleri var konuşamazlar” demekten, bu nasipsiz vicdanları körelmiş, ruhları ölmüş, embeddedler için “Vermediyse Mabud, neylesin kel Mahmut” demekten gayri ne yapabiliriz.
Yapacağımız tek şey sanırım onlar için bile dua etmek…
Dilerim, Rabbimiz onları da sonsuz rahmetiyle kuşatır da bu vicdansızlık ve izansızlıktan kurtulurlar.
Davos’taki bu duruş, terör devleti İsrail’in cumhurbaşkanına “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyerek tüm dünyanın gözleri önünde İsrail’in karizmasını çizmiştir. Günlerdir yanan ocaklara, kavrulan yüreklere su serpmiştir.
Son dönemlerde İsrail katliamına karşı sergilediği duruşla takdir toplayan Başbakan bu çıkışıyla gönüllerde bir kez daha taht kurmayı hak etmiştir.
Tarih boyunca özgürlüğüne önem veren, dik duran, onuru, şanı, şerefi, inancı ve bağımsızlığı için her şeyi göze alan halkımız, Başbakanı bir kez daha bu çıkışından dolayı bağrına bastı.
"Sizin hayır gördüklerinizde şer, şer gördüklerinizde hayır vardır, siz bilemezsiniz, onu ancak ben bilirim" ayet-i kerimesinde sabit olduğu gibi, biz her zaman hayır gibi gördüğümüz şeylerde şer, şer gibi gördüklerimizde hayır olabileceğine inanırız.
İşte fitne ve şiddetten başka çıkar yol bulamayan azgın İsrail dünyanın en ağır silahlarıyla Gazze’de Filistinlilere soykırım uygulayıp bütün İslam dünyasına gözdağı vermeye kalkıştığı bir süreçte; tüm dünyanın gözleri önünde yüz yıl sonra Osmanlı’nın tokadını ensesinde bir kez daha hissetti.
Bu süreçte Türkiye ile Filistin arasında öyle bir köprü kuruldu ki, bu köprü sanki Osmanlı dönemindeki Cennet Mekan Abdulhamit Han ya da Selahaddin Eyyübi dönemindeki o devasa kalp ve gönül köprüsünün yeniden habercisi niteliğindeydi.
Başbakanın Davos’taki çıkışı, İstanbul’daki karşılanışı, bir gün sonra Cuma namazı sonrası Gazze’deki o dev miting, yeniden büyük dirilişi muştulayan, kalbinde iman olan herkesi heyecanlandıran, susuzluktan kavrulan toprağın rahmete susayıp akabinde rahmete kavuştuğu gibi İslam dünyasının dağınıklığı ve vurdumduymazlığının ardından da bugün yeniden kalplerin ve gönüllerin birlikteliği, Gazze’nin acısının tüm İslam dünyasındaki halklar tarafından hissedilmesine sebep oldu.
Yine hafta sonu Bangladeş'te düzenlenen geleneksel "Bisva İçtima" çerçevesinde bir araya gelen yaklaşık 3 milyon Müslüman, İslam dünyasının birliği ve barış için dua etti.
Bangladeş Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Muhalefet liderinin de katıldığı muhteşem programa 105 farklı İslam ülkesinden gelen Müslümanlar 3 gün boyunca dua etti, Müslümanların meselelerini konuştu ve dünya Müslümanlarına mesajlar gönderdi.
Ülkemizde de bütün kesimler Başbakanın bu duruşunu takdirle karşıladılar. Tüm dünyanın erdemli insanları bu çıkışı haklı buldular; bir tek öz yurdumuzda Yahudi ağzıyla konuşan, olaylara Siyonistlerin o menfaatçi penceresinden bakan istisnai siyasetçiler ve bir kısım medya hariç!
Olaylara sürekli kendi pencerelerinden at gözlüğüyle bakan, Erdoğan’ın Davos’taki tarihî çıkışını “Siyonist ağzıyla” değerlendiren kartel medyasının bu tutumu, tarihe geçecek bu şanlı çıkışı gölgelemeye hiçbir zaman yetmeyecektir.
Elbette bu duruş tarihin beyaz sayfalarında altın harflerle yerini alırken Yahudi’den çok Yahudici kesilen yüzsüz azınlık da tarihin kara sayfalarında yerini alacaktır.
Kartelin amiral gemisinin baş mavalcısının Başbakanın Davos çıkışını eleştirdiği yazısını kastederek, “Yazarlık tarihimde hiçbir yazıma bu kadar tepki gelmemişti” ifşaatları bile insaflarını ve izanlarını sorgulamaya yetmiyorsa biz ne yapalım?
Tüm dünyanın gördüğünü bunlar görmüyorsa “Gözleri var göremezler, kulakları var duyamazlar, dilleri var konuşamazlar” demekten, bu nasipsiz vicdanları körelmiş, ruhları ölmüş, embeddedler için “Vermediyse Mabud, neylesin kel Mahmut” demekten gayri ne yapabiliriz.
Yapacağımız tek şey sanırım onlar için bile dua etmek…
Dilerim, Rabbimiz onları da sonsuz rahmetiyle kuşatır da bu vicdansızlık ve izansızlıktan kurtulurlar.