Evvela şunu belirteyim ki, bu bir 'övünme' yazısı değil, bilâkis, Türkiye'deki aydınlar adına 'yerinme' yazısı... Hiçbir zaman
'Ben dememiş miydim?' basitliğine tenezzül etmedim. Lâkin, geçmişteki hakikatleri tesbit etmeden, gelecekteki tahminlerinizin isabeti konusunda inandırıcı olamazsınız.

'Hafızayı beşer nisyan ile malûldür' sözünü bilirsiniz. Gerçekten de insanlar yaşadıklarını çok kolay unuturlar. Irak Savaşı'nın başladığı beş yıllık dönemde yazılıp çizilenleri, söylenenleri hatırlamaya çalışınız. Hele, sınır ötesi operasyonun sözkonusu olduğu son iki yılda, köşe yazarlarının yazdıklarını, TV kanallarındaki haber programlarında söylenenleri bir düşününüz.
1 Mart Tezkeresi esnasında, Kürtçüsü, Komünisti, İslâmcısı, Liberali, Milliyetçisi, Muhalefeti ve ilginç olanı da İktidarın yarısı, neler söylemişlerdi?.. Kürtçüler, ABD'ye yıldırımlar yağdırırken Amerikan generallerinin kucağına oturmakta gecikmediler. Sosyalistler, hâlâ ayak sürümekte devam ediyorlar. İslâmcılar, Hıristiyanlarla birlikte Müslüman halka karşı nasıl harekât düzenlenebilirmiş derken, 1 milyon Müslüman Iraklı'yı kendi kaderlerine terk ettiklerini göremediler. Liberaller, millÓ menfaat gerçeğini bir türlü anlayamadılar. Milliyetçiler, millî çıkarlarımızın farkına varamadılar. CHP ise, her zamanki oportünizmi ile Tezkere'ye karşı çıktı. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin menfaatlerini çok iyi anlamıştı ama Grubuna hâkim olamadı.
Daha sonra, ABD ile aramız bozuldu. İlişkilerimizi düzeltmek için lüzumsuz tâvizler vermek zorunda kaldık. Kırmızı çizgilerimiz çiğnendi.

Kerkük ve Musul peşmergelerce talan edildi.
Mehmetçiğin kafasına çuval geçirildi. Türkmenlerin hakkını koruyamaz olduk. Felluce'deki Müslüman katliamına seyirci kaldık. Kuzey Irak'ta, fiilen bir Kürt Devleti kuruldu. Dünkü eşkıya peşmergenin eğlencesi olduk. En önemlisi de, Barzani-Talabani ikilisinin desteklediği PKK'lı teröristler millî güvenliğimizi tehdit eder hâle geldiler. Yüzlerce Mehmetçik şehit edildi.
***
'Sınır ötesi operasyon' konusunda yazılanları ve söylenenleri bir düşününüz. Operasyona karşı çıkanların ileri sürdüklerinden bir demet takdim edelim: 'Kürt sorunu, zorla değil demokratik, siyasî ve barışçı şekilde çözümlenir' ; 'Operasyon, bizi ABD ile çatışmaya götürür'; 'Peşmergelerle çatışmak zorunda kalırız'; 'Siz Kandil Dağı kaç kilometre uzaklıkta biliyor musunuz?'; 'Kış şartlarında operasyon yapılır mı?'; 'Daha önce şu kadar operasyon yapıldı da ne oldu?'; 'Dağları taşları mı bombalayacaksınız?'; 'Asıl PKK'lılar sınırlarımızın içinde, evvelâ onları halledin'; 'Biz onlara ağabeylik yaparsak bu sorun çözümlenir'; 'Siz savaş yanlısı şahinlere bakmayın, barışçı olun' vs. vs...
Bunları ve daha birçok saçmalığı yazıp çizenlere karşı, sınır ötesi hava ve kara harekâtının şart olduğunu ısrarla savunduk. Şimdi bakıyoruz da, hemen herkes harekâtı destekliyor ve şanlı ordumuza methiyeler düzüyor. Bazıları ise, kem küm edip yan çizmekle meşguller...
Yanlış anlamayınız, elbette askerî müdahale ve savaş en son çaredir. Lâkin, artık Türkiye'nin uluslararası itibarının zedelenmeye başladığı bir noktada, gecikerek de olsa, böyle bir müdahalenin yapılmış olması bile, harekâtı amacına ulaştırmıştır.
ABD ve bütün dünya Türkiye'nin haklılığını kabullenmek zorunda kalmıştır. Bunda, Hükûmetin dış politika başarısı kadar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücünün de rolü vardır. Niyetimiz tahrikte bulunmak değil ama milletin hislerine tercüman olmak için, kâğıttan kaplanların, Barzanilerin, Talabani'nin hâli pürmelâlini zikretmeden geçemeyeceğiz. Türk askeri sınırı geçerse karşı koyacaklarını söyleyenler, TSK'yı ve Türkiye'yi tahkir etmeye yeltenenler, bir 'Kürt kedisi' bile vermeyiz diyenler, süt dökmüş kediye dönmüşlerdir.
***
Türkiye, elbette Irak'taki Kürt kardeşlerini bağrına basmaya hazırdır. Ancak, Sevr Antlaşması'ndan dem vuracak kadar sarhoşluğa düşenlerin burnu sürtüldükten sonra... Biz, Irak'a ve Irak'ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi'ne her türlü yardımda bulunmaya hazırız. Lâkin şu şartların gerçekleştirilmesi lâzımdır:
1. Bağımsız devlet kurma sevdasından vazgeçilmesi.
2. Kerkük'ün statüsü konusunda anlaşmaya varılması.
3. Türkmenlerin haklarının verilmesinin sağlanması.
4. PKK'nın terör örgütü kabul edilmesi ve desteklenmemesi.
Sınır ötesi operasyon, ancak bu amaçlara ulaşıldıktan sonra tamamlanabilecektir.


Hasan Celal Güzel