ceyhanli
11-30-2007, 19:00
Söğüt ve Bilecik ve tarihimiz...
Geçmişimizi doğru dürüst öğrenmeden, geleceğe dönük isabetli kararlar alamayacağımız kesin. Son bir asırda yaşanan toplumsal yalpalamalar, bize hep geçmişimizi doğru okuyamadığımızı işaret ediyor. Ancak, tarih diye birtakım resmi tezleri dayatan; belli bir ideolojiye ve statükoya destek olsun diye, ecdadı kötülemek üzere uydurulan yalan ve iftiralar, bilim ve akıl sınırlarını zorlasa da; hâlâ daha bunları insanlarımıza yutturma çabaları aralıksız sürdürülüyor. Hatırlayacaksınız iki hafta kadar önce, Edirne Keşan’daki bir ilköğretim okulunda yazılan tarih konulu kompozisyon, medyada büyük sansasyona yol açmıştı... Şimdi sıkı durun; Yarışmada ikincilik kazanan o kompozisyonun bir bölümü şöyle:
“1299 yılında Söğüt ve çevresine inen küçük kara bulut yavaş yavaş büyüdü ve tüm Balkanları sardı. Bu kara bulutun altında tüm insanlar kendilerine olan saygınlıklarını yitirip bir kişi için çalıştılar. Elde ettikleri her şeyi bir haine verdiler. Sonucunda da çoğu bu hainin emriyle öldürüldü. İşte tüm bu zamanlarda ne güneş doğmak, ne kuşlar ötmek, ne bulutlar dans etmek ne de bayraklar dalgalanmak isterdi. Bu kara bulut ve onun doğurdukları 1918 yılına kadar sürdü ve 1918’den sonra yavaş yavaş dağılmaya başladı.”
Şu rezalete bakar mısınız!.. Osmanlı Devleti’nin beşiği olan Söğüt’ten başlayarak, altı yüz küsur senelik Türk tarihi nasıl tanımlanıyor... Tabii böyle bir kompozisyon, öğrenciden ziyade, onun öğretmeninin eseri. Daha doğrusu çarpık bir zihniyetin ürünü. Ve yarışmada derece kazanıyor. Bu garabete dair soruşturma başlatılınca da, yer yerinden oynuyor.
Söğüt’ü, Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Gazi’yi, onun hanımı ve Osman Gazi’nin annesi Hayme Hatun’u, Bilecik’teki Şeyh Edebali’yi; onun kızı ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin hanımı olan, aynı zamanda Orhan Gazi’nin annesi Mâl Hatun’u (Mâlhûn Hatun ve Râbia Bâlâ Hatun olarak da bilinir.) doğru şekilde bilmeden, tanımadan; yalan yanlış bilgilerle yazılacak kompozisyon ancak böyle saçma sapan bir şey olabilirdi.
Yeri gelmişken, Sayın İbrahim Pazan’ın yazdığı ve Babıali Kültür Yayıncılığı (www.bky.com.tr) tarafından yayınlanan; “Padişah Anneleri, Eserleriyle Valide Sultanlar” isimli kitabı, bütün okuyucularımıza tavsiye ederiz. Valide sultanlar hakkında, doğru ve doyurucu bilgi veren çok nefis bir araştırma. Milli Eğitim Bakanlığı ve okullar, bu kıymetli eseri değerlendirmelidir.
Söğüt ve Bilecik Türk tarihinde müstesna yerlerdir. Bilecik Belediyesi, Osmanlı eserlerine sahip çıkma konusunda büyük gayret gösteriyor. Belediye Başkanı Sayın Selim Yağcı, Bilecik’in kimliğini en iyi şekilde yansıtan ve 1905 yılında Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından yaptırılan İdadi’yi, aslına uygun biçimde restore ettirerek, Belediye Başkanlığını buraya naklettirmiş. Böylece hem yıllar boyu perişan vaziyetteki tarihi eser kurtarılmış, hem de şehrin tarihine ve kimliğine yakışır bir hizmet ifa edilmiş.
Bilecik Belediyesi, mütevazı imkanlarına rağmen, şehrin tarihi mirasına yaraşır başka hizmetler de gerçekleştirmiş. Selim Yağcı, Belediye Başkanlığını, kamuya 28 Trilyon Lira (28 Milyon YTL) , kişilere ve özel sektöre de 700 milyar lira (700 bin YTL) borçlu olarak devralmış. Ancak Başkan; kısa sürede acil eylem planı uygulayarak, borçları yeniden yapılandırmış; özellikle işçi, personele ve özel şahıslara olan borçların tamamen ödenmesini sağlamış.
Belediyenin 2003 yılı itibariyle 3 milyon 500 bin YTL olan geliri, 2006 yılı sonu itibariyle 12 milyon YTL’ye yükselmiş. 2007 sonu için beklenti 16 milyon YTL...
Bilecik hızlı bir değişim ve gelişme sürecinde ilerliyor. Şehrin altyapısında geniş ve köklü çözümler sağlanıyor. Yol ve kanalizasyon çalışmalarında dev adımlar atılmış. Bilecik Kent Ormanı projesiyle, şehirdeki kişi başına 47 m2 yeşil alan ve yedişer adet ağaç düşüyor. Üç sene içinde 20 tane çocuk parkı yapılmış. Türkiye’nin üçüncü Çocuk Sineması da Bilecik’te. Çocuklara ücretsiz hizmet veriyor. Kentin, 1990’lı yıllardan beri sürüncemede olan İçme ve Kullanma Suyu Projesi tamamlanırken, bu arada Bilecik’in yüzde 85’i doğal gazı kullanabilecek şekilde şebeke tamamlanmış.
Bilecik Belediyesi, sportif ve kültürel hizmetlere de büyük önem veriyor. Şehre kazandırılan olimpik yüzme havuzu ve bir Anadolu kentinde belki de ilk defa düzenlenen profesyonel tiyatro festivali; Belediye’nin, sadece altyapı değil, üst yapıya da verdiği önemi ortaya koyuyor. Evet... Bilecik ve Söğüt’ü daha yakından tanımalıyız. Çünkü, son yedi yüz yıllık tarihimizin kilometre taşı orası...
Noktalar
İsmail Kapan
Geçmişimizi doğru dürüst öğrenmeden, geleceğe dönük isabetli kararlar alamayacağımız kesin. Son bir asırda yaşanan toplumsal yalpalamalar, bize hep geçmişimizi doğru okuyamadığımızı işaret ediyor. Ancak, tarih diye birtakım resmi tezleri dayatan; belli bir ideolojiye ve statükoya destek olsun diye, ecdadı kötülemek üzere uydurulan yalan ve iftiralar, bilim ve akıl sınırlarını zorlasa da; hâlâ daha bunları insanlarımıza yutturma çabaları aralıksız sürdürülüyor. Hatırlayacaksınız iki hafta kadar önce, Edirne Keşan’daki bir ilköğretim okulunda yazılan tarih konulu kompozisyon, medyada büyük sansasyona yol açmıştı... Şimdi sıkı durun; Yarışmada ikincilik kazanan o kompozisyonun bir bölümü şöyle:
“1299 yılında Söğüt ve çevresine inen küçük kara bulut yavaş yavaş büyüdü ve tüm Balkanları sardı. Bu kara bulutun altında tüm insanlar kendilerine olan saygınlıklarını yitirip bir kişi için çalıştılar. Elde ettikleri her şeyi bir haine verdiler. Sonucunda da çoğu bu hainin emriyle öldürüldü. İşte tüm bu zamanlarda ne güneş doğmak, ne kuşlar ötmek, ne bulutlar dans etmek ne de bayraklar dalgalanmak isterdi. Bu kara bulut ve onun doğurdukları 1918 yılına kadar sürdü ve 1918’den sonra yavaş yavaş dağılmaya başladı.”
Şu rezalete bakar mısınız!.. Osmanlı Devleti’nin beşiği olan Söğüt’ten başlayarak, altı yüz küsur senelik Türk tarihi nasıl tanımlanıyor... Tabii böyle bir kompozisyon, öğrenciden ziyade, onun öğretmeninin eseri. Daha doğrusu çarpık bir zihniyetin ürünü. Ve yarışmada derece kazanıyor. Bu garabete dair soruşturma başlatılınca da, yer yerinden oynuyor.
Söğüt’ü, Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Gazi’yi, onun hanımı ve Osman Gazi’nin annesi Hayme Hatun’u, Bilecik’teki Şeyh Edebali’yi; onun kızı ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin hanımı olan, aynı zamanda Orhan Gazi’nin annesi Mâl Hatun’u (Mâlhûn Hatun ve Râbia Bâlâ Hatun olarak da bilinir.) doğru şekilde bilmeden, tanımadan; yalan yanlış bilgilerle yazılacak kompozisyon ancak böyle saçma sapan bir şey olabilirdi.
Yeri gelmişken, Sayın İbrahim Pazan’ın yazdığı ve Babıali Kültür Yayıncılığı (www.bky.com.tr) tarafından yayınlanan; “Padişah Anneleri, Eserleriyle Valide Sultanlar” isimli kitabı, bütün okuyucularımıza tavsiye ederiz. Valide sultanlar hakkında, doğru ve doyurucu bilgi veren çok nefis bir araştırma. Milli Eğitim Bakanlığı ve okullar, bu kıymetli eseri değerlendirmelidir.
Söğüt ve Bilecik Türk tarihinde müstesna yerlerdir. Bilecik Belediyesi, Osmanlı eserlerine sahip çıkma konusunda büyük gayret gösteriyor. Belediye Başkanı Sayın Selim Yağcı, Bilecik’in kimliğini en iyi şekilde yansıtan ve 1905 yılında Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından yaptırılan İdadi’yi, aslına uygun biçimde restore ettirerek, Belediye Başkanlığını buraya naklettirmiş. Böylece hem yıllar boyu perişan vaziyetteki tarihi eser kurtarılmış, hem de şehrin tarihine ve kimliğine yakışır bir hizmet ifa edilmiş.
Bilecik Belediyesi, mütevazı imkanlarına rağmen, şehrin tarihi mirasına yaraşır başka hizmetler de gerçekleştirmiş. Selim Yağcı, Belediye Başkanlığını, kamuya 28 Trilyon Lira (28 Milyon YTL) , kişilere ve özel sektöre de 700 milyar lira (700 bin YTL) borçlu olarak devralmış. Ancak Başkan; kısa sürede acil eylem planı uygulayarak, borçları yeniden yapılandırmış; özellikle işçi, personele ve özel şahıslara olan borçların tamamen ödenmesini sağlamış.
Belediyenin 2003 yılı itibariyle 3 milyon 500 bin YTL olan geliri, 2006 yılı sonu itibariyle 12 milyon YTL’ye yükselmiş. 2007 sonu için beklenti 16 milyon YTL...
Bilecik hızlı bir değişim ve gelişme sürecinde ilerliyor. Şehrin altyapısında geniş ve köklü çözümler sağlanıyor. Yol ve kanalizasyon çalışmalarında dev adımlar atılmış. Bilecik Kent Ormanı projesiyle, şehirdeki kişi başına 47 m2 yeşil alan ve yedişer adet ağaç düşüyor. Üç sene içinde 20 tane çocuk parkı yapılmış. Türkiye’nin üçüncü Çocuk Sineması da Bilecik’te. Çocuklara ücretsiz hizmet veriyor. Kentin, 1990’lı yıllardan beri sürüncemede olan İçme ve Kullanma Suyu Projesi tamamlanırken, bu arada Bilecik’in yüzde 85’i doğal gazı kullanabilecek şekilde şebeke tamamlanmış.
Bilecik Belediyesi, sportif ve kültürel hizmetlere de büyük önem veriyor. Şehre kazandırılan olimpik yüzme havuzu ve bir Anadolu kentinde belki de ilk defa düzenlenen profesyonel tiyatro festivali; Belediye’nin, sadece altyapı değil, üst yapıya da verdiği önemi ortaya koyuyor. Evet... Bilecik ve Söğüt’ü daha yakından tanımalıyız. Çünkü, son yedi yüz yıllık tarihimizin kilometre taşı orası...
Noktalar
İsmail Kapan