fatih kısaparmak balon baskılı balon Strese girenin imanından şüphe ederim! (Sait Çamlıca) - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Strese girenin imanından şüphe ederim! (Sait Çamlıca)


Ak_Kelebek
05-14-2008, 11:13
Strese girenin imanından şüphe ederim!

“Az” konuşan fakat “öz” konuşan büyükler vardır. Babam da bunlardan biridir. Çok sık bir arada olamadığımız için benim için bu “öz” konuşmalar daha kısa olur. Birkaç yıl önce öyle bir laf söyledi ki sustum kaldım. Uzun süre kafamın içinde dolandı söylediği cümle.

“Strese girenin imanından şüphe ederim!” demişti babam.

Stresle ilgili kitaplar okuyan, zaman zaman “stresle mücadele” konusunda seminerler veren biri olarak, cümleyi çok ağır bulmuş olsam bile, kafamın içinde cümle dönüp durdu uzun zaman. Yaşadığımız yüzyılın en önemli problemlerinden biri olan stres hakkında bu kadar kesin ve keskin bir ifade duymamıştım.

Geçen yıl memlekette bir arkadaşla otururken hayatın sıkıntıları ve zorlukları konuşulmaya başlanınca bende kendisine stres ve stresle mücadele hakkında bildiklerimi anlatmaya başladım. Arkadaşım da benimle birikimlerini paylaşıyordu. Bir ara babamın söylediği “Strese girenin imanından şüphe ederim!” lafını attım ortaya. Arkadaşım “doğru bir cümle” dedi. “Hatta bir insan stres yüzünden hasta olursa Allah o insana bunun hesabını bile sorar” dedi.

* * * * * * * * *

Stres, halkın bildiği ve kullandığı anlamıyla, sıkıntıları kafaya takmak demektir. Sıkıntılar insanı mutsuz ediyor. Mutsuzluk insanı hasta ediyor.

Kimisi hastalıklarla mücadele etmekten yoruluyor. Mutsuz ve hasta oluyor.

Kimisi ailesiyle problemler yaşamaktan bunalıyor.

Kimisi çocuklarıyla baş edememenin sıkıntısını yaşıyor.

Kimisi maddi sıkıntılarla boğuşuyor.

Kimisi çevresindekilerin kendisini anlamadığından dert yanıyor.

Kimisi bir sevdiğini toprağa verince hayata küsüyor.

Hayatta insanı strese sokan o kadar çok şey var ki. Herkes kendisine dert edecek bir sıkıntı bulabilir.

Stresle iman arasında bir bağlantı var mı dersiniz?

Sıkıntılarla dolu bir hayat denilince benim aklıma hep Peygamberler geliyor. Allah Peygamberlerin kıssalarını ayrıntılarıyla bize niçin aktarıyor dersiniz? Okuyup, ibret almamız için değil mi?

Peygamberlerin hayatlarından yola çıkarak bazı sorular sormak istiyorum.

Hz. Eyyüb’ü hastalıkla imtihan eden Allah, bizi de aynı imtihana tabi tutma hakkına sahip değil mi?

Hastalığı kafaya takıp bunalıma giren insan “Allah’ım beni niçin hastalıkla imtihan ediyorsunuz ki?” demiş olmuyor mu?

Hz. Nuh’u oğluyla imtihan eden Allah, sizi evlatlarınızla imtihan edemez mi?

Hz.İbrahim’i babasıyla imtihan eden Allah, sizi öz babanızla imtihan edemez mi?

Hz. Lut’u eşiyle imtihan eden Allah’a, “Beni niçin eşimle imtihan ediyorsun ki?” deme hakkına sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

Hz. Yusuf’u kardeşiyle imtihan eden Allah, belki sizi de kardeşlerinizle imtihan ediyordur!

Tüm peygamberlerin hayatları sıkıntı (imtihan) dolu olduğuna göre, bizim hayatımızda da bazı sıkıntıların olması hayatın bir parçası değil mi?

Anne veya babasını kaybedince bunalıma giren bir insan Allah’a “Benim annemi / babamı niye alıyorsun ki?” deme hakkına sahip olduğunu mu sanıyor?

“En büyük acı evlat acısıdır!” denir. Bu acıyı yaşayan anne babalar “Allah kimseye yaşatmasın!” derler.

Alemlere rahmet olarak yaratılan Hz. Muhammed Mustafa’ya bile torpil yapmayan Yaratıcının, bize torpil yapmasını beklemeye hakkımızın olmadığını hiç düşündünüz mü? Beş defa evlat acısıyla imtihan edilmiş bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu bilmek zorundayız.

“Kardeşim onlar Peygamber, biz insanız” diye kimse itiraz etmesin. Peygamberler de bizler gibi üzülen, ağlayan, Allah’a sığınan insanlardı. Allah tarafından özel seçilmiş oldukları gerçeği “insanı” acılara tepkisiz kalacakları anlamına gelmez. Bize düşen hayatı doğru anlamaktır. Unutmamalıyız ki, Peygamberlerine torpil yapmayan Allah, bize de torpil yapmaz.

* * * * * * * *

Stres ile iman arasında ki ilişki kafamın içinde uzun zamandır dolanıyordu. Bir okuyucum bana öyle bir söz gönderdi ki, o sözü okuyunca kafamın içinde dolanan cümleler köşe yazısına dönüştü. Bu yazıyı da o güzel sözle bitirmek istiyorum.

Çok sıkıldığınız zaman bu cümleyi hatırlayın. Hatta bana kalsa pano haline getirilip ev veya işyerinin duvarlarına asılması gereken bir söz.

Bir gün dünyaya ait büyük bir derdin olursa Rabbine dönüp, “Benim büyük bir derdim var!” deme, derdine dönüp “benim büyük bir Rabbim var!” de.

Sait ÇAMLICA

Eğitimci – Yazar

Eşref
08-02-2008, 10:26
-Yusuf (as) ,kardeslerinin hasedi sonucu kuyuya atilmis,esir pazarlarinda satilmis,iftiraya ugramis,hapislerde yillamis, babasina-kardesine hasret kalmis ama yilmamisti

Ümidin,tevekkülün ödülü olarak Misir’a sultan oldu“Derdim çok” diyen hangi insan Yusuf (as) kadar bela çekmis olabilirdi?

-Yakup (as) ,40 sene evlat hasretiyle kavrulmus,aglamaktan âmâ olmus,ümit kesmeden Rabbine yönelmis,hem gözleri açilmis,hem de evladina kavusmustu

-Isa (as) ,en yakin talebelerinden biri tarafindan arkadan vuruluyor,ihanete ugruyordu

-Zekeriyya (as) ,kavmi tarafindan öldürülmek üzere kovalanmis,bir agaç kovuguna siginmis ama testere ile biçilmekten kurtulamamistiTestere ile bedeni biçilen Zekeriyya’dan çikan tek ses:”Huuuu,Huuuu,Huuuu” idi

-Nuh’a (as) öz oglu bile iman etmemisti

-Lut (as) ,tebliginde yalniz kalirken,fitne gruplari ile isbirligi yapan; ayni yatagi paylastigi karisi idi!

-Tertemiz bir genç kizken Meryem’in (as) iffetine dil uzatiliyorduIftira ve hakarete ugrayan Meryem,sirli bir Rasüle anne; gelecek nesillere örnek-mucize bir hanim oluyordu

Kadindan Rasül-Nebi yoktu ama Allah (cc) Meryem’e Cebrail’ini yolluyor,vahiy Meryem’den doguyordu!

-Eyyub (as) ,deve- koyun sürüleri sahibi iken agir bir illetle yataga düsüyor tüm servetini yitiriyordu Etrafinda kimse kalmamis,dislanmis,insanlar iniltilerinden rahatsiz olmamak için Onu karisi ile bir tepe üzerinde yalniz konaklamaya mecbur etmistiSabrinin ödülü olarak sifa bulan,70 inden sonra delikanli gibi ayaga kalkan da yine Eyyub’tu…

-Musa (as) ,kavmi ile birlikte uzun bir sürgün yasamistiMutluluklari için çirpindigi kavmi mucizeye sahit oldugu halde iman etmiyor,en zor anlarda Musa’yi (as) yalniz birakiyordu

-Kainatin Efendisi HzMuhammed(sav) dogmadan önce babadan yetim, alti yasinda, hem de bir yolculukta anneden öksüz kalmis,8 yasinda dedesini kaybetmis,tebliginin ilk yillarinda karisi ve amcasinin ölümleriyle sarsilmisti

Kendi kavmince hakaret-asagilama- ambargo-dislama-taciz etme vb sikintilari çekmekle kalmayip memleketinden ayrilmak durumunda kalan da O (sav) idi

Ömrü savaslarla geçmis,bugday bir yana arpa ekmegine karni doymamisti”Ahh Mekke“ dedigi çok olurduRasül gurbette yasamis,gurbete defnedilmisti

Eşref
08-02-2008, 10:26
155. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele !

156. O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.

157. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Bakara)

Eşref
08-02-2008, 10:27
Böyle güzel bir konuyu bizimle paylaştığın için çok teşekkürler Ak Kelebek. Okurken huzur buldum. Kendi hayatımla ilgili bir sorgulama fırsatı yakaladım. Allah razı olsun. +1