Ayşe_Berra
02-25-2008, 14:47
ŞU AN BİRİ SENİN YAŞAMAN İÇİN ÖLÜYOR. ÖYLE YAŞA!
Bugün güzel uyandın. Moralin iyi. Git yüzünü yıka… Çayın hazır, kahvaltı da… Üzerine kahve mi içersin, yoksa keyif çayı mı?.. Gazete okur musun yoksa hemen çıkman mı lazım… Okula gideceksin… Yoksa işe mi?
Melek gibi uyuyordun!
Belki güzel bir rüya da görmüşsündür. Anlatmak ister misin?.. Yok yok anlatma… Belki büyüsü bozulur…
Git hadi… Uğurlar olsun…
Dışarısı güvenli…
Öylesine dedim, gerçekten güvenli, yani her zamanki gibi…
Hemen arabana mı bineceksin…
Belki biraz yürüyüp, dolmuşa, otobüse binersin, kim bilir… Sabah yürüyüşleri iyidir… O tatlı uykuya doyamamış yüzün gibi, sevilerek tekrar uyumak isteyen mahur sokağını, caddeni, kuşları, ağaçları ve insanları seyretmek iyi gelir, ne dersin?
Nasıl da canlı değil mi şu şehir?
Hayat kaynayan bir kazan… İçinde ne pişmez ki… Acısıyla tatlısıyla…
Belki… İşe giderken masandaki çalışma arkadaşına bir çiçek götür. Bugün daha iyi hissediyorsun kendini. O’nun da kendisini iyi hissetmesini sağlayabilirsin; ne bileyim… İnsan böyle şeylerden mutlu oluyor…
Ya da oyalanma, hemen git okuluna… Derslere yetişmelisin… Giderken de şu çiçekçiden öğretmenine bir buket nergis alıver. En ucuz ama en güzel kokan çiçektir nergis, biliyor musun? Sarıları özellikle de…
Düşünsene öğretmenine verdiğini çiçeği… Ya da arkadaşına… Eminim hayret edecek ama sevinecek…
Kim bilir kaç zamandır çiçek almamıştır birinden birisi…
***
Belki dönerken, evin için alırsın çiçek ya da kendin için; karın için veya sevgilin, belki de çocuklara… Hatta çocuklara birer çukulata da alabilirsin…
Yolun açık olsun… Hadi git…
Herkes kendi kaderini yaşarken herkes kendi rızkının da peşindedir!
Bakma sen, yazılı görüntülü haber bültenlerindeki sabun köpüğü tartışmalar. Ne günler yaşandı bu ülkede… Tarihi seversin, okuyorsun… Bilirsin…
Güzel güzel git, işine okuluna… Öğlen yemeğini aksatma… Sonra gel… Akşamı da güzeldir insan hayatının, şehrin ve dünyanın… Senin evinin akşamı da güzeldir eminim… Yalnızken bir başka, kalabalıkken bir başka… Hepsinin kendine göre bir güzelliği ve sıkıntısı var. Hayat da böyle değil mi?..
Yemeğini yersin akşam… Çayını içersin… Bir şeyler okursun…
Ama bil ki sen bütün bunları yaparken, yaptığın her an içinde, dağda, eksi 20 derecenin altında, senin yaşadıklarından ve bütün sevdiklerinden uzakta, sevdiklerinin iki dudağı arasına sıkışmış bir damla ürkek gözyaşı duasıyla, elinde silah, bütün bu huzurunu ve rahatını sağlamak için, senin için biri şehit oluyor. Öyle yaşa… Sakın unutma…
Çünkü bir şeylerin bilincinde olarak yaşamak, hayatını nasıl kurgulayacağını öğreten iyi ve sadık bir öğretmendir.
Unutma!
Ali Ulurasba
Bugün güzel uyandın. Moralin iyi. Git yüzünü yıka… Çayın hazır, kahvaltı da… Üzerine kahve mi içersin, yoksa keyif çayı mı?.. Gazete okur musun yoksa hemen çıkman mı lazım… Okula gideceksin… Yoksa işe mi?
Melek gibi uyuyordun!
Belki güzel bir rüya da görmüşsündür. Anlatmak ister misin?.. Yok yok anlatma… Belki büyüsü bozulur…
Git hadi… Uğurlar olsun…
Dışarısı güvenli…
Öylesine dedim, gerçekten güvenli, yani her zamanki gibi…
Hemen arabana mı bineceksin…
Belki biraz yürüyüp, dolmuşa, otobüse binersin, kim bilir… Sabah yürüyüşleri iyidir… O tatlı uykuya doyamamış yüzün gibi, sevilerek tekrar uyumak isteyen mahur sokağını, caddeni, kuşları, ağaçları ve insanları seyretmek iyi gelir, ne dersin?
Nasıl da canlı değil mi şu şehir?
Hayat kaynayan bir kazan… İçinde ne pişmez ki… Acısıyla tatlısıyla…
Belki… İşe giderken masandaki çalışma arkadaşına bir çiçek götür. Bugün daha iyi hissediyorsun kendini. O’nun da kendisini iyi hissetmesini sağlayabilirsin; ne bileyim… İnsan böyle şeylerden mutlu oluyor…
Ya da oyalanma, hemen git okuluna… Derslere yetişmelisin… Giderken de şu çiçekçiden öğretmenine bir buket nergis alıver. En ucuz ama en güzel kokan çiçektir nergis, biliyor musun? Sarıları özellikle de…
Düşünsene öğretmenine verdiğini çiçeği… Ya da arkadaşına… Eminim hayret edecek ama sevinecek…
Kim bilir kaç zamandır çiçek almamıştır birinden birisi…
***
Belki dönerken, evin için alırsın çiçek ya da kendin için; karın için veya sevgilin, belki de çocuklara… Hatta çocuklara birer çukulata da alabilirsin…
Yolun açık olsun… Hadi git…
Herkes kendi kaderini yaşarken herkes kendi rızkının da peşindedir!
Bakma sen, yazılı görüntülü haber bültenlerindeki sabun köpüğü tartışmalar. Ne günler yaşandı bu ülkede… Tarihi seversin, okuyorsun… Bilirsin…
Güzel güzel git, işine okuluna… Öğlen yemeğini aksatma… Sonra gel… Akşamı da güzeldir insan hayatının, şehrin ve dünyanın… Senin evinin akşamı da güzeldir eminim… Yalnızken bir başka, kalabalıkken bir başka… Hepsinin kendine göre bir güzelliği ve sıkıntısı var. Hayat da böyle değil mi?..
Yemeğini yersin akşam… Çayını içersin… Bir şeyler okursun…
Ama bil ki sen bütün bunları yaparken, yaptığın her an içinde, dağda, eksi 20 derecenin altında, senin yaşadıklarından ve bütün sevdiklerinden uzakta, sevdiklerinin iki dudağı arasına sıkışmış bir damla ürkek gözyaşı duasıyla, elinde silah, bütün bu huzurunu ve rahatını sağlamak için, senin için biri şehit oluyor. Öyle yaşa… Sakın unutma…
Çünkü bir şeylerin bilincinde olarak yaşamak, hayatını nasıl kurgulayacağını öğreten iyi ve sadık bir öğretmendir.
Unutma!
Ali Ulurasba