sudaduran
11-14-2009, 23:51
Erdoğan: Tarihi acılarımız bazıları için alay konusu olabiliyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biri için bahar olan gündoğumunun diğeri için zemheriye dönüşmesine gönlümüz razı olamaz. Ama öyle bir gün geliyor ki, tarihi acılarımız bile bazıları için alay konusu olabiliyor. Dersim'in alay konusu olması gibi'' dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, İnönü Üniversitesi'nde toplu açılış törenine katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geleceği açısından son derece tarihsel bir süreçten geçtiğini, dün TBMM'de ulusal birlik ve kardeşlik süreci adı verilen yeni bir dönemin ilk adımının atıldığını, ulusun vekillerine ve temsilcilerine bu süreci anlattıklarını söyledi.
''Vekillerimizden sonra şimdi de asillere yöneldik, milletimize yöneldik'' diyen Erdoğan, bunun ilk adımını Malatya'da attıklarını kaydetti. Erdoğan, ''Malatya, etnik grupların, farklı inanç ve mezheplerin dostça, kardeşçe, birlik ve dayanışma içinde yaşadığı, renkli yapısıyla adeta bir gökkuşağı gibi Türkiye için son derece anlamlı bir emsal teşkil ediyor'' diye konuştu.
Malatya'nın, ülkenin uluslaşma sürecini ve tek bir ulus olarak birlikte yaşama azmini en iyi biçimde yansıttığını dile getiren Erdoğan, ''Yakın tarihimizdeki birçok tahrike ve provokasyona Malatya asla fırsat vermedi. Malatya, her zaman dayanışma içinde oldu. Merhum Turgut Özal'ın ortaya koyduğu misyon, esasen Malatya'nın birliğini ve atmosferini en iyi şekilde anlamaya yetiyor'' dedi.
-''BAZILARI İÇİN ALAY KONUSU OLABİLİYOR''-
Anadolu ve Trakya insanının kökenine, ırkına, genlerine ve cinsiyetine değil ahlakına, düşüncelerine ve erdemlerine göre insanları değerlendirdiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Çünkü biz birlikte Türkiye'yiz. Çünkü biz birlikte güçlüyüz. Çünkü biz birlikten yanayız. Bizim tarih boyunca kaderimiz de bir oldu, kederimiz de bir oldu. Sarıkamış, hepimizin hüznü, İstiklal Savaşımız hepimizin istiklali, hepimizin istikbali olmuştur. Bayrak, hepimizin bayrağı, üzerinde yer alan ayyıldız hepimizin sahiplendiği ortak sembolümüz. Tarih boyunca sefayı da cefayı da bölüştük. Varlığı da yokluğu da paylaştık. Birimizin acısı diğerinin mutluluğu olamaz. Birimiz için bahar olan gündoğumunun diğeri için zemheriye dönüşmesine gönlümüz razı olamaz.
Ama, öyle bir gün geliyor ki, tarihi acılarımız bile bazıları için alay konusu olabiliyor. Dersim'in alay konusu olması gibi. Öyle bir an geliyor ki anaların gözyaşları bile alay konusu olabiliyor. Öyle bir an geliyor ki evlat acısı bile siyasetin gaddar çarklarına kurban edilebiliyor. İçinde sevgi, merhamet ve şefkat barındırmayan bir siyaset, bir ülke için çıkar yol olabilir mi? İçinde sevgi, merhamet, şefkat, sevgi barındırmayan siyaset, bir milletin sorunlarına şifa olabilir mi? O milleti geleceğe taşıyabilir mi? Elbette taşıyamaz. Elbette bunda bir yanlışlık var. İşte biz hükümet olarak bu ülkenin, birliğine, bütünlüğüne, dayanışmasına en önemlisi de kardeşliğine kasteden sinsi bir tehdidi, sinsi bir tehlikeyi ortadan kaldırmak için bu yola çıktık.''
-''EDİRNE AĞLARKEN, VAN GÜLEMEZ''-
Ulusal birlik ve kardeşlik sürecinin, bir siyasal partinin projesi değil, devlet projesi olduğunu belirten Erdoğan, sürecin muhatabının aziz ulus olduğunu söyledi.
Türkiye'yi büyütmekten, aydınlık yarınlara taşımaktan başka ve böyle bir gelecek inşa etmekten, kardeşliği pekiştirmekten başka hiçbir amaçlarının olmadığını dile getiren Erdoğan, ''Bizim söylediğimiz şudur, Edirne ağlarken, Van gülemez. Malatya'nın sıkıntısı varken, İstanbul huzur içinde olamaz. Diyarbakır geri kalırken, Kocaeli ilerleyemez. Doğu Anadolu'nun sorunları varken Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu bu sorunlardan uzak kalamaz. Biz bir aileyiz'' dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yıllarca Batı kalkındı, Güneydoğu, Doğu, Doğu Karadeniz maalesef. Ailenin bir ferdinin derdi olduğunda tüm aile bunu yüreğinde hisseder. Bir kardeş dara düştüğünde diğer kardeş günlük yaşamına güle oynaya devam edemez. Anne yokluk içinde yaşarken evlat varlık içinde yaşayabilir mi? Eğer yaşıyorsa insan olmaktan uzaktır. Bütün bunlar var mı? Ne yazık ki var. Aile içindeki meseleyi çözmediğimiz müddetçe o aile günyüzü göremez. İşte biz bu büyük ailenin, Türkiye ailesinin sorunlarını çözmek ve hep birlikte güçlü bir Türkiye inşa etmenin gayreti içindeyiz. Hiç kimseyi incitmeden, kimsenin hukukunu eksiltmeden, kimsenin özgürlüklerini daraltmadan meseleleri çözmek, kardeşliğimizi pekiştirmek zorundayız.''
22:02 14 Kasım 2009, Cumartesi
ZAMAN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biri için bahar olan gündoğumunun diğeri için zemheriye dönüşmesine gönlümüz razı olamaz. Ama öyle bir gün geliyor ki, tarihi acılarımız bile bazıları için alay konusu olabiliyor. Dersim'in alay konusu olması gibi'' dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, İnönü Üniversitesi'nde toplu açılış törenine katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geleceği açısından son derece tarihsel bir süreçten geçtiğini, dün TBMM'de ulusal birlik ve kardeşlik süreci adı verilen yeni bir dönemin ilk adımının atıldığını, ulusun vekillerine ve temsilcilerine bu süreci anlattıklarını söyledi.
''Vekillerimizden sonra şimdi de asillere yöneldik, milletimize yöneldik'' diyen Erdoğan, bunun ilk adımını Malatya'da attıklarını kaydetti. Erdoğan, ''Malatya, etnik grupların, farklı inanç ve mezheplerin dostça, kardeşçe, birlik ve dayanışma içinde yaşadığı, renkli yapısıyla adeta bir gökkuşağı gibi Türkiye için son derece anlamlı bir emsal teşkil ediyor'' diye konuştu.
Malatya'nın, ülkenin uluslaşma sürecini ve tek bir ulus olarak birlikte yaşama azmini en iyi biçimde yansıttığını dile getiren Erdoğan, ''Yakın tarihimizdeki birçok tahrike ve provokasyona Malatya asla fırsat vermedi. Malatya, her zaman dayanışma içinde oldu. Merhum Turgut Özal'ın ortaya koyduğu misyon, esasen Malatya'nın birliğini ve atmosferini en iyi şekilde anlamaya yetiyor'' dedi.
-''BAZILARI İÇİN ALAY KONUSU OLABİLİYOR''-
Anadolu ve Trakya insanının kökenine, ırkına, genlerine ve cinsiyetine değil ahlakına, düşüncelerine ve erdemlerine göre insanları değerlendirdiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Çünkü biz birlikte Türkiye'yiz. Çünkü biz birlikte güçlüyüz. Çünkü biz birlikten yanayız. Bizim tarih boyunca kaderimiz de bir oldu, kederimiz de bir oldu. Sarıkamış, hepimizin hüznü, İstiklal Savaşımız hepimizin istiklali, hepimizin istikbali olmuştur. Bayrak, hepimizin bayrağı, üzerinde yer alan ayyıldız hepimizin sahiplendiği ortak sembolümüz. Tarih boyunca sefayı da cefayı da bölüştük. Varlığı da yokluğu da paylaştık. Birimizin acısı diğerinin mutluluğu olamaz. Birimiz için bahar olan gündoğumunun diğeri için zemheriye dönüşmesine gönlümüz razı olamaz.
Ama, öyle bir gün geliyor ki, tarihi acılarımız bile bazıları için alay konusu olabiliyor. Dersim'in alay konusu olması gibi. Öyle bir an geliyor ki anaların gözyaşları bile alay konusu olabiliyor. Öyle bir an geliyor ki evlat acısı bile siyasetin gaddar çarklarına kurban edilebiliyor. İçinde sevgi, merhamet ve şefkat barındırmayan bir siyaset, bir ülke için çıkar yol olabilir mi? İçinde sevgi, merhamet, şefkat, sevgi barındırmayan siyaset, bir milletin sorunlarına şifa olabilir mi? O milleti geleceğe taşıyabilir mi? Elbette taşıyamaz. Elbette bunda bir yanlışlık var. İşte biz hükümet olarak bu ülkenin, birliğine, bütünlüğüne, dayanışmasına en önemlisi de kardeşliğine kasteden sinsi bir tehdidi, sinsi bir tehlikeyi ortadan kaldırmak için bu yola çıktık.''
-''EDİRNE AĞLARKEN, VAN GÜLEMEZ''-
Ulusal birlik ve kardeşlik sürecinin, bir siyasal partinin projesi değil, devlet projesi olduğunu belirten Erdoğan, sürecin muhatabının aziz ulus olduğunu söyledi.
Türkiye'yi büyütmekten, aydınlık yarınlara taşımaktan başka ve böyle bir gelecek inşa etmekten, kardeşliği pekiştirmekten başka hiçbir amaçlarının olmadığını dile getiren Erdoğan, ''Bizim söylediğimiz şudur, Edirne ağlarken, Van gülemez. Malatya'nın sıkıntısı varken, İstanbul huzur içinde olamaz. Diyarbakır geri kalırken, Kocaeli ilerleyemez. Doğu Anadolu'nun sorunları varken Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu bu sorunlardan uzak kalamaz. Biz bir aileyiz'' dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yıllarca Batı kalkındı, Güneydoğu, Doğu, Doğu Karadeniz maalesef. Ailenin bir ferdinin derdi olduğunda tüm aile bunu yüreğinde hisseder. Bir kardeş dara düştüğünde diğer kardeş günlük yaşamına güle oynaya devam edemez. Anne yokluk içinde yaşarken evlat varlık içinde yaşayabilir mi? Eğer yaşıyorsa insan olmaktan uzaktır. Bütün bunlar var mı? Ne yazık ki var. Aile içindeki meseleyi çözmediğimiz müddetçe o aile günyüzü göremez. İşte biz bu büyük ailenin, Türkiye ailesinin sorunlarını çözmek ve hep birlikte güçlü bir Türkiye inşa etmenin gayreti içindeyiz. Hiç kimseyi incitmeden, kimsenin hukukunu eksiltmeden, kimsenin özgürlüklerini daraltmadan meseleleri çözmek, kardeşliğimizi pekiştirmek zorundayız.''
22:02 14 Kasım 2009, Cumartesi
ZAMAN